Yazılar

Nilhan Sultan Köşkü’nde iftar

Nilhan Sultan Köşkü’nde iftar

Nilhan Sultan Köşkü Paşalimanı, Ramazan’da da geleneklerimizi yaşatmaya devam ediyor.

Birbirinden lezzetli tatların bulunduğu zengin bir menü sunmasının yanında çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapacak olan mekân, Ramazan’ı tüm renkleriyle yaşatmaya talip oluyor. Nilhan Sultan Köşkü’nde iftar

Zengin Ramazan menüsü

İftariyeliklerde Çanakkale Ezine Peyniri, Erzincan Şavak Tulum Peyniri, Erzurum – Akdağ Tereyağı, Gemlik Zeytini, Tokat Bez Sucuk, Kastamonu Pastırma, Afyon Manda Kaymağı, Havuç Reçeli, Bitlis Karakovan Balı, Hurma, Meyveli Hoşaf ve Demirhindi Şerbeti ikram ediliyor.

Etli Piruhi

Etli Piruhi

Çorba olarak 16. yüzyıldan bir reçeteyi yeniden yorumlayan Nilhan Sultan Köşkü Paşalimanı, misafirlerine kabuksuz badem, muskat ve kemik suyu ile hazırlanan Badem Çorbasının yanında başlangıç olarak Asitte Levrek, Humus, Vişneli Zeytinyağlı Yaprak Sarma, Mastabe, Zeytinyağlı Enginar ve Közde Patlıcan Salatası sunuyor.

Tandır

Tandır

Ara sıcaklarda Lor Dolması ve Nilhan Sultan Köşkü Paşalimanı’nın en beğenilen reçetelerinden biri olan Etli Piruhi servis edilirken bu eşsiz lezzetlere Portakallı/Çilekli Semizotu Salatası eşlik ediyor.

Ana yemeklerde ise kuzu ciğer, kuş üzümü ve dolmalık fıstıklar ile hazırlanan İç Pilav, Kuzu Tandır ve Püryani sunulurken, tatlılarda Güllü Aş ve Kaymaklı Saray Ekmeği ile müthiş ziyafet sonlandırılıyor.

Lor Dolması

Sahur menüsünde ise misafirlere Günün Çorbası, Menemen, Haşlanmış Yumurta, Ezine Peyniri, Erzurum Civil Peyniri, Kars Eski Kaşar Peyniri, Erzincan Şavak Tulum Peyniri, Gemlik Zeytini, Bezirgân Kebabı, Puf Böreği, Bitlis Karakovan Balı, Afyon Manda Kaymağı, Domates, Salatalık, Köy Biberi ve Sınırsız Çay sunuluyor.

Restoranda ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’na ait bir diğer Ramazan geleneği olan diş kirası da canlandırılıyor ve misafirlere küçük keselerde çeşitli hediyeler sunuluyor.

Oruç tutarken şunlara dikkat edin

Oruç tutarken şunlara dikkat edin

Ramazan ayının gelmesi ile birlikte hem öğün saatleri hem de sofraya konulan gıdaların içerikleri değişiyor. Normal günlerde daha hafif beslenilmeye dikkat edilirken, Ramazan’da 15 saatlik açlığın sonunda tercihler daha ağır ve daha fazla yemekten yana kullanılıyor. Uzun süren açlığın sonunda oruç tutan bireylerde oluşan kan şekeri düşüklüğü ise fiziksel ve ruhsal olarak birçok değişikliğe yol açıyor. Ramazan ayında iftar ve sahur menülerini belirlerken beden ve ruh sağlığının korunması amacıyla sağlıklı ve uzun süre tok tutan gıdaların tüketilmesi büyük önem taşıyor. Ramazan’da nasıl beslenilmesi gerektiği, en çok hangi gıdaların tok tuttuğu, sahura kalkmanın gerekli olup olmadığı, yemekten sonra oluşan ağırlık hissinin nasıl giderilebileceği ise en çok sorulan sorular arasında yer alıyor. Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Hüban Ercan, iftar ve sahurda nasıl beslenilmesi gerektiği ile ilgili önerilerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Uz. Dyt. Hüban Ercan

Ramazan ayında iftar ve sahur menülerini belirlerken beden ve ruh sağlığının korunması amacıyla sağlıklı ve uzun süre tok tutan gıdaların tüketilmesi büyük önem taşımaktadır. 15 saatlik açlık sürecinde insan vücudunda metabolizmal anlamda birçok değişiklik meydana gelmektedir. Bu değişiklikler arasında su kaybı ile birlikte vücudumuzda mineral kaybının ortaya çıkması, uzayan açlıkla birlikte kan şekerinin düşmesine bağlı olarak meydana gelen baş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi, göz kararması, el titremesi ve halsizlik gibi bulgular yer almaktadır. Zaman içerisinde vücut bu yeni düzene adapte olur ancak özellikle Ramazan ayının ilk haftalarında iftar ve sahur sofralarında doğru besin tercihlerinin yapılması ve bu besinlerin doğru pişirme yöntemi ile hazırlanması adaptasyon sürecinin hızlanmasına destek sağlar. İftar ve sahurda tüketilebilecek besinler şu şekilde olabilir:

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ: Sahurda tüketilen kefir, yoğurt, ayran ve süt gibi ürünler içeriğinde barındırdığı kalsiyum ve protein içeriği ile hem tokluk süresini uzatır hem de günlük alınması gereken kalsiyum miktarının karşılanmasına katkı sağlar.

YUMURTA VE PEYNİR: Yumurta beslenmede referans protein kaynağını oluşturur. Yapısında elzem olan tüm aminoasitleri içerir. Beslenmede yumurtaya yer verilmesi tokluk açısından büyük önem taşır. Besin değerleri oldukça yüksek olan yumurtanın daha çok suda pişirme yöntemi ile tüketilmesi tercih edilmelidir.

Sütten elde edildiği için süt grubunda gibi görünen peynir aslında besin değerleri açısından et grubu ürünlerle benzerlik gösterir. Sahur sofralarında tüketilen yaklaşık 30 gram kadar peynir ve bir porsiyon kadar süt ürünü, bir yetişkinin günlük alması gereken kalsiyum miktarının yüzde 60’ına yakınını karşılar.

ET ÜRÜNLERİ: İftar sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alan et ürünlerinin fazla tüketimi sağlık açısından risk oluşturabilir. Özellikle kırmızı et tüketimi haftanın 3 gününü geçmemeli, beyaz et haftanın iki günü tüketilmelidir. Etlerle birlikte posa alımını artırmak için yanında mutlaka sebze eşlik etmeli, haftanın iki gününde de bitkisel protein kaynağı olan kurubaklagillere  ( fasulye, mercimek, nohut, barbunya v.b)  yer verilmelidir.  Hayvansal kaynaklı proteinin gereğinden fazla alınmasının kalp ve damar hastalıkları riskini artırabileceği unutulmamalıdır.

TAHILLAR: Karbonhidrat kaynağı olan tahıllar günlük enerjimizin yüzde 50-55’ini karşılar. Tüketilecek tahılın çeşidi uzun süre tok kalabilmek açısından önemlidir. Tam tahıl, buğday, çavdar, yulaf, bulgur ve bakliyatlar içeriğinde lif barındıran, tok tutan ve kan şekerini dengelemeye yardımcı olan tahıl gruplarıdır. İftar ve sahur sofralarında doğru karbonhidrat seçiminin yapılması günü enerjik geçirmemize yardımcı olur.

SEBZE VE MEYVELER: Sahur ve iftar sofralarında vitamin ve mineral alınımı sağlayabilmek ve yeterli posa tüketimini artırabilmek için çiğ veya pişmiş sebzelere yer vermeliyiz. Meyveler ise günlük şeker ihtiyacının karşılanması için en doğru kaynaktır. Kuru ve yaş olarak tüketilebilecek olan meyveler günlük enerjimize katkıda bulunurken, çeşitli vitamin ve mineralleri sağlayarak antioksidan içerikleri ile de yorgunluğun giderilmesine katkıda bulunur, stresin azalmasını sağlar. İftar sofralarında şeker ilavesi yapılmadan meyve kompostolarına da yer verilebilir.

KURUYEMİŞLER: Antioksidan özellik gösteren E vitamininden zengin olan yağlı tohumlar sağlık açısından günlük beslenmede yer verilmesi gereken gıdalardandır. Badem, fındık, ceviz, kabak çekirdeği gibi yağlı tohumların çiğ tüketilmesi sağlık açısından faydalıdır. Yağlı tohumlar birlikte alındığı öğünün, mide geçiş süresini uzatacağı için tokluk süresinin artırılmasına yardımcı olur. En çok dikkat edilmesi gereken konu ise bu ürünün tüketim miktarıdır.

TATLILAR: iftar sofralarının vazgeçilmesi olan tatlılar şeker içeriğinden dolayı sınırlı tüketilmelidir. Sütlü tatlıların karbonhidrat ve yağ içeriği, şerbetli ve hamurlu tatlılara oranla daha azdır. Bu sebeple sütlü tatlıların sofrada yer alması hamur ve şerbetli tatlılara göre daha dengeli olur. Tüketim sıklığı oldukça önemli olan tatlının haftanın iki gününden fazla tüketilmemesine dikkat edilmelidir.

RAMAZAN SOFRALARI İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ

*Oruç tutacak kişiler sahura mutlaka kalkmalıdır

*İftar ile sahur arasındaki süre su tüketimi açısından iyi değerlendirilmeli ve günlük ihtiyaç duyulan su miktarı tüketilmelidir.

*Çay ve kahve vücutta su atıcı özelliğe sahiptir. Kahve ve çay suyun yerine geçmediği gibi, içilen her bir bardak çay ve kahve için ekstra bir bardak su içilmelidir.

*İftar yemeğine mutlaka bir çorba ile başlanmalı ve ana yemeğe geçmek için çorbadan sonra 15-20 dakika ara verilmelidir.

*Yemeklerin daha kolay hazmedilebilmesi için hangi pişirme yönteminin kullanıldığı da önemlidir. Bir kilogram kadar sebze yemeği için iki yemek kaşığı sıvı yağ, tercihen zeytinyağı kullanılmalıdır.

*Et yemeklerinin pişirilme yöntemi yağsız tavada ızgara, fırın ya da haşlama olarak tercih edilmelidir. Etler yağ ilavesi yapılmadan kendi yağı ile pişirilmelidir.

*Sahur ve iftarda aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır. Tuzlu olduğu düşünülen ürünler suya konularak tuzu çıkarılmalıdır. Çünkü tuz hem ödem hem de susuzluğa neden olur.

*İftar yemeğinden bir iki saat sonra meyve ve doğru miktarda kuruyemiş içeren bir ara öğün yapılabilir. Haftanın iki günün de de bu öğünün yerine sütlü tatlı tercih edilebilir.

*iftar ve sahur sofralarında geçirilen süre uzatılmalı, hızlı bir şekilde yiyip kalkılmamalıdır. Bununla birlikte her bir lokma çok çiğnenmelidir. Bu durum mide sindirimini rahatlatmaya yardımcı olur.

*Mineral kayıplarının yerine konulması için tansiyon hastaları hariç günlük bir maden suyu tüketilebilir.

İftarda ve sahurda nasıl beslenmeli  

İftarda ve sahurda nasıl beslenmeli  

Ramazan ayının bahar aylarına denk gelmesi ve günlerin uzun olması nedeniyle aç kalma süreci uzun oluyor. Süre uzun olduğundan iftar, sahur ve bu iki öğün arasında geçirilen süredeki yeme içme düzeni oldukça önem taşıdığını belirten Uzman Diyetisyen ve Uzman Klinik Psikolog Merve Öz, iftardan sahura yapılması gerekenleri sıraladı.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Uzman Klinik Psikolog ve Uzman Diyetisyen Merve Öz

İftarda hemen ana yemeğe yönelmeyin

Ramazan ayına sayılı günler kala iftarda yapılması gereken en önemli noktanın orucu çorba ile açtıktan sonra 15 dakika ara verilmesi olduğu uyarısında bulunan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Uzman Klinik Psikolog ve Uzman Diyetisyen Merve Öz, bu aradan sonra ana yemeğe geçilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Fazla yağlı beslenmeyin

İftarda kızartma ve hamur işi tüketilmemeye çalışmalı önerisinde bulunan Dyt. Merve Öz, “uzun süre açlıktan sonra yenilen yağlı yiyecekler sindirim güçlüğüne ve mide rahatsızlığına neden olabilir” diye konuştu.

Pilav ve makarnaya iftarda yer vermemeye çalışın

En kaliteli karbonhidratın ekmek olduğunu dile getiren Dyt. Merve Öz, pilav, makarna ve bulgur pilavı yerine ilk tüketilmesi gerekenin ekmek olması gerektiği uyarısında bulundu. Tam buğday ekmeği gibi kaliteli ekmekler hem doygunluğu artıracak hem de kan şekerinde ani artışlara neden olmayacağı için daha sağlıklıdır.

Beyaz ekmek ya da pide tüketmemeye özen gösterin

Ramazanda en çok tüketilen ürünlerin başında pide geliyor. Pidenin beyaz ekmek olduğundan, kan şekerinde ani artışa neden olacağını belirten Dyt. Merve Öz, şöyle devam etti: “Ayrıca lezzeti nedeni ile sınırlar koymak zor olduğundan, pide yerine en kaliteli karbonhidrat olan ekmek tüketilmelidir. Fakat tüketeceğiniz ekmek tam buğday, siyez, tam tahıllı, çavdar ekmeği olmalıdır. Kansızlık problemi yaşanmıyorsa kepek ekmeği de tüketilebilir.”

Salatasız iftar sofrasına oturmayın

Salata mide hacmini doldurarak kalorili yiyeceklerden çok yemeyi engelleyebiliyor. Ayrıca salatadan alınacak lif bağırsak tembelliğinizi rahatlatacaktır.

Yoğurt ya da kefir tüketimini ihmal etmeyin

Yoğurt ve kefirin içeriğinde bulunan probiyotikler sayesinde, Yoğurt ve kefirin bağışıklığı güçlendiren çok belirgin bir etkisi olduğunu anlatan Dyt. Merve Öz, “Bağırsak florasını düzenleyen yoğurt ve kefir, ramazan ayında yaşanan konstipasyon (kabızlık) probleminin giderilmesine de yardımcı olur. Ayrıca kefirin glisemik indeksinin düşük olması ve yüksek protein içeriği ile midede uzun süre kalarak tokluk hissi sağlanabilir” diye konuştu.

Mutlaka sahura kalkın

Ramazan ayında sahura kalkılmadığında vücut uzun süre aç kalıyor. Bu durumun kas yıkımına ve metabolizma yavaşlamasına yol açacağını ifade eden Dyt. Merve Öz, bunun sonucunda da bağışıklığın düşeceğini söyledi.

Sahurda hafif ve doyurucu yiyecekler tercih edin

Sahurda hamur işleri, kızartmalar gibi ağır yiyeceklerin yenilip yatıldığı için sabah kalkınca midede ağırlık, ekşime, yanma hissedilmesine neden olacağına vurgu yapan Dyt. Merve Öz, bunların yerine kahvaltılık ve çorba gibi hem doyurucu hem de hafif besinlerin tercih edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Sahurda yumurtayı sofranızdan eksik etmeyin

Sahurda tüketilen bir adet yumurtanın hem gün içinde tok kalınmasını sağladığını hem de protein bakımından zengin olduğundan günlük protein ihtiyacını karşılamaya yardımcı olacağını söyleyen Dyt. Merve Öz, yumurta anne sütünden sonra en kaliteli protein olduğuna da dikkat çekiyor.

İftarla sahur arasında bol su için

Oruçlu geçen süre uzadıkça vücudumuz da susuz kaldığına işaret eden Dyt. Merve Öz,  “Bunu önlemenin yolu ise iftarla sahur arasında 10-12 bardak su tüketmek.  İhtiyaç duyulan su miktarını, yaklaşık kilo başına 30 ml olarak hesaplamak mümkün.  Örneğin 60 kilo olan biri için 60 x 30 ml = 1800 ml. suya ihtiyacı var” diye konuştu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Bağırsak tembelliği için lif içeriği yüksek bir ara öğün yapın

“Kuru kayısı, kuru erik, kuru incir, armut bağırsaklarınızı rahatlatan meyveler arasında yer alır” diye konuşan Dyt. Merve Öz,  “bağırsak tembelliğini uzun süredir yaşıyorsanız gece yatmadan ılık suyun içine 3 adet kayısı atın ve sahura kalktığınızda suyu içip kayısıları yiyebilirsiniz” diyerek sözlerini sürdürdü.

İftar ile sahur arasındaki ara öğünde meyve tüketin

Meyvelerde bolca bulunan antioksidan moleküller, hücre hasarını önlemeye yardımcı olarak bağışıklık sistemimizi güçlendirmektedir. Çeşitli ve renkli beslenmenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini hatırlatan Dyt. Merve Öz, farklı meyveler tercih edildiğinde farklı antioksidan moleküller almış olunacağından hep aynı meyve yerine çeşitli meyveler tüketmeye özen gösterilmesi gerektiğini de aktardı.

Tatlıyı fazla kaçırmayın

İftarın açılmasıyla birlikte birçok kişi için tatlı vazgeçilmez oluyor. Dyt Merve Öz, “Tatlıdan alacağınız kalori yerine, vitamin ve mineral deposu meyve tüketmeye özen gösterin. Tatlı tüketecekseniz eğer, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlı veya dondurma tercih edebilirsiniz. Ama tüketeceğiniz meyveyi ya da tatlıyı hemen yemek sonrasında tüketmek yerine 2 saat ara vererek tüketmeye dikkat edin” dedi.

Yürüyüşünüzü ihmal etmeyin.

Düzenli yapılan egzersizlerin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı destekleyerek bağışıklığımızı güçlendirdiğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Uzman Klinik Psikolog ve Uzman Diyetisyen Merve Öz, şunları da belirtti: “Her hangi bir engel bir durum yoksa kendinizi çok yormadan her gün 30 dakika yürüyüş yapmayı ihmal etmeyiniz.”                                         

Sağlıklı bir Ramazan geçirmek için ne yapmalı?

Sağlıklı bir Ramazan geçirmek için ne yapmalı?

Ramazan ayına sayılı günler kala pek çok evde hazırlıklar başladı. Ramazanda öğün saatlerinin ve beslenme sıklığının azalacağı, tüketilen besin içeriklerinde farklılıklar olacağı, ilaç saatlerinin yeniden ayarlanması gerekeceği için uzmanlar, özellikle kronik hastalığı olanlara olası bir sağlık sorununa karşı mutlaka doktora danışmalarını öneriyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Yapalı orucun faydalarının yanı sıra bazı kurallara dikkat edilmediğinde şişkinlik, hazımsızlık ve reflü gibi sindirim sistemi şikayetlerinin artabileceğini belirterek “Beslenme alışkanlıklarının değişmesi ile reflüsü olmayan bireylerde reflü yakınmaları tetiklenebilir ve daha önceden reflü tanısı almış olan hastaların şikayetleri artış gösterebilir. Reflü hastalığı mideden yemek borusuna mide içeriği ya da asidinin kaçışı olarak tanımlanır ve ülkemizde her 4-5 kişiden birinde görülür. Göğüs kemiği arkasında yanma, ağıza acı su gelmesi, boğazda yanma, kuru öksürük, ses kısıklığı ve göğüs ağrısı gibi bulgularla kendini gösterebilen reflüye karşı Ramazanda da bazı kurallara dikkat etmek gerekir” diyor. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Yapalı, reflü başta olmak üzere sindirim sistemi sorunları yaşamamak, sağlıklı bir Ramazan ayı geçirmek için kaçınılması gereken 8 hatayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Doç. Dr. Suna Yapalı

  • İftar ve sahurda büyük porsiyonlar

Uzun saatler aç ve susuz kalındıktan sonra iftarda büyük porsiyonlar ile mideyi doldurmak reflü başta olmak üzere sindirim sistemi sorunlarına davetiye çıkaracaktır. İftarda çorba, ana yemek ve salata tüketmek yeterlidir. Porsiyonlar büyük olmamalıdır. İftarı 1 bardak su, zeytin ya da hurma veya çorba ile açtıktan sonra, ana yemeğe geçmeden önce yemeğe ara verilmelidir. Ana yemeği takiben meyve ya da tatlı hemen tüketilmemelidir. Sahurda ise uzun süre aç kalınacağı endişesi ile aşırı yemekten kaçınılmalıdır.

  •  İftar ve sahurda hızlı yenilmesi

Birçok kişi iftarda uzun süreli açlığın üzerine hızlı bir şekilde yemek yemektedir. Sahurda ise genellikle uykudan uyanıp hızlı bir sahur yapıp tekrar uyumaktadır. Oysa ki, hızlı yemek yenilmesi midede şişkinlik ve hazımsızlık hissine yol açar ve reflü yakınmalarını tetikler. Bu nedenle iftar ve sahur için yeterli zamanı ayırarak, iyi çiğneyerek yavaş bir şekilde yemek gereklidir.

  • Yemek sonrası uzanmak

Ramazan ayında reflüyü tetikleyen en önemli yanlış davranış şekillerinden birisi iftardan hemen sonra uzanmak ya da sahurda yemek sonrası hemen yatmaktır. Bu hatalı davranış daha önceden reflüsü olmayan hastalarda reflü sorunu başlamasına yol açarken, Ramazan ayında reflü şikayetleri ile hekime başvuruların da ana nedenlerindendir. İftardan hemen sonra uzanmamalı ve uyumadan önceki son 3 saatte atıştırmalıklar tüketilmemelidir. Sahurda ise hafif besinler tüketerek bir süre evde dolaşmak, yatağın baş kısmını da yükselterek yatmak, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışını engeller ve reflüyü önlemeye yardımcı olur.

  • İftar ve sahurda reflüyü tetikleyen gıdalar tüketmek

İftar ve sahurda tüketilen gıdaların içeriği de oldukça önemlidir. Kızartmalar, yağlı ve baharatlı gıdalar, çikolata, çiğ soğan ve sarımsak, aşırı karbonhidrat içeriği olan şerbetli tatlılar reflüyü tetikleyeceği için uzak durulmalıdır. Yağlı yiyecekler mide boşalımını yavaşlatır ve reflü oluşumunu kolaylaştırır. İftarda sebze yemeği, kuru baklagiller, haşlama ya da ızgara et tüketilebilir. Tatlı olarak iftar sonrası sütlü ve hafif tatlılar tüketilebilir. Sahurda ise protein içeriği yüksek olan yumurta ve peynir gibi yiyeceklerin yanında tam tahıllı ekmek ve domates, salatalık ve zeytin eklenerek hafif bir kahvaltı yapılabilir. Simit, açma, poğaça, börek gibi karbonhidrat içeriği yüksek gıdalardan kaçınılmalıdır.

  • Aşırı kafein ve şeker içeren içecekler tüketmek

Özellikle iftar sonrası pek çok kişi aşırı çay ve kahve tüketmektedir. Kafein içeren bu içeceklerin tüketilmesi vücuttan su kaybını arttıracağından gün içerisinde vücudun daha susuz kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle çay, kahve ve kafein içeren sıvı tüketiminde aşırıya kaçılmamalı

Pause Sağlık, Pause Dergi

  • Yeterince su tüketmemek

Vücudun su ihtiyacının karşılanması için günlük toplam 1.5-2 lt su tüketilmesine özen gösterilmelidir. Ayrıca iftar ve sahurda yemek yerken mideyi su ile doldurmamalı, su tüketimi iftar ile sahur arasındaki süreçte sağlanmalıdır. Yeterli su içilmesi, mideden yemek borusuna kaçan asidin de temizlenmesini sağladığı için reflü gelişimini önleyecektir.

  • İftardan sonra ağır egzersiz yapmak

Özellikle iftardan hemen sonra egzersiz yapılmamalıdır. Mide boşalımının sağlanması için yemekten en az iki saat geçtikten sonra egzersiz yapılmalıdır. Ağır egzersizlerden kaçınmalı, 30-45 dakikalık hafif-orta tempolu yürüyüşler yapılmalıdır.

  • Ramazan ayında aşırı yemek

Pek çok kişi Ramazan ayında uzun süreli açlık ve kalori açığı ile kilo verirken, yanlış beslenme alışkanlıkları ve beslenme tercihleri kilo artışına da yol açabilir. Uzun süreli açlık sonrasında aşırı yemek, yağlı ve karbonhidrat içeriği yüksek gıdalar tüketmek, iftardan sonra atıştırmaya devam etmek metabolik dengeyi bozarak kilo artışına ve bel çevresinde yağlanmaya yol açar. Kilo artışı reflü yakınmalarını tetikleyecektir. Ramazan ayında sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile kilo kontrolü sağlanması reflü dahil tüm sindirim sistemi sorunlarının tetiklenmesini de önler.

Reflü hastaları dikkat!

Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Yapalı, reflü hastalarının Ramazan ayında oruç tutup tutamayacağı konusunda şu bilgileri veriyor: “Hastalığın şiddeti ve klinik tablosu her hastada farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle tanı konulmuş reflü hastaları oruç tutmadan önce hekimlerine mutlaka danışmalıdır. Hafif reflü hastaları oruç tutabilirler ve Ramazan ayı süresince ilaç kullanmaları gerekebilir. İlaç almalarına, yaşam tarzı ve beslenme değişikliklerine rağmen reflü yakınmaları olan ve ağır reflüsü bulunanların ise oruç tutmaları önerilmez.”

 

Geleneksel Ramazan sofraları Sheraton Istanbul Levent’e

Geleneksel Ramazan sofraları Sheraton Istanbul Levent’e

Ramazan’ın geleneksel sofraları Sheraton Istanbul Levent’e kuruluyor.

Birlikte açılan oruçlara Ramazan ayı boyunca geleneksel fasıl müziği eşlik ediyor. Sahur servisi de veren Sheraton Istanbul Levent, bu kutsal ayda Ramazan geleneklerini yaşamak ve yaşatmak isteyen herkesi bir araya getiriyor.

Sheraton Istanbul Levent

Ramazan ayı süresince sunacağı bu aya özel lezzetlerden oluşan zengin açık büfe ile geleneksel iftar sofralarında herkesi bir arada olmaya davet ediyor.

Her damak tadına uygun farklı alternatiflerin ve klasik Ramazan lezzetlerinin sunulduğu açık büfede başlangıç olarak pastırma ve kavurma dahil kahvaltılıklar, taze ve kuru meyveler yer alıyor.

Sheraton Istanbul Levent

Sıcacık bir mercimek, yayla ya da ezogelin çorbası, mezeler, salatalar ve lahana sarması, biber dolması gibi klasik zeytinyağlılardan oluşan leziz seçenekler iftar büfesinde ana yemeklere geçmeden önce sunulan çeşitli alternatifler.

Sıcak büfedeki ana yemek seçenekleri arasında şiş, döner ve ızgara şeklinde et, tavuk ve balık spesiyallerinin yanı sıra börekler ve ızgara sebzeler de yer alıyor.

Sheraton Istanbul Levent

Ramazan’ın vazgeçilmezi tüm tatlıların yer aldığı tatlı büfesinde baklava, güllaç, revani, aşure ve ayva tatlısı gibi klasiklerin yanında cheesecake, çikolatalı puding ve creme caramel gibi uluslararası damak tadına hitap eden pek çok tatlı seçeneği de sunuyor.

Geleneksel ramazan şerbeti, ayran, çay ve kahvenin de dahil olduğu iftar büfesinin kişi başı ücreti 360 TL.

Le Méridien Istanbul Etiler’de renkli Ramazan menüsü  

Le Méridien Istanbul Etiler’de renkli Ramazan menüsü  

Le Méridien Istanbul Etiler, Ramazan’ı da kendine özgü modern zarafetiyle karşılıyor.

Le Méridien Istanbul Etiler’de, açık büfe iftar menüsü ve her akşam mutlaka et döner servis ediliyor. Otel’de ayrıca Sahur hizmeti de sunuluyor.

Le Méridien Istanbul Etiler’de renkli Ramazan menüsü  

İftar geleneği olan kahvaltılıklar ve kuru yemişlerden sıcacık çorbalara, geleneksel zeytinyağlılar, iştah açan mezeler ve salatalardan et, tavuk ve balık alternatiflerinin sunulduğu leziz ana yemek seçeneklerine kadar zengin çeşitlerin yer aldığı iftar büfesinde her akşam mutlaka et döner servis ediliyor.

Geniş tatlı büfesinde baklavadan güllaca pek çok geleneksel Ramazan tatlısının yanı sıra taze meyveler ve popüler lezzetler de yer alıyor. Çay, kahve, ayran ve geleneksel Ramazan şerbetinin de ikram edildiği açık büfe iftar menüsü kişi başı 390 TL ücret ile sunuluyor.

 

IST TOO Restoran’da iftar

IST TOO Restoran’da iftar

Shangri-La Bosphorus, Istanbul; bu Ramazanda IST TOO Restoran’ın her damak zevkine hitap eden, zengin iftar büfesiyle ağırlıyor.

Uluslararası gurme kültürlerin farklı tatları ile buluşturan IST TOO’nun Ramazan’a özel hazırladığı iftar büfesinde, çorba çeşitlerinden zeytinyağlılara, pidelerden et yemeklerine kadar iştah kabartan ve sofralara lezzet katan birçok seçenek yer alıyor.

Shangri-La Bosphorus, Istanbul

Ramazan ayına özel olarak IST TOO’da kurulan istasyonlarda birebir, canlı hazırlanan iftar yemekleri, renkli şovlara dönüşüyor.

Gözleme istasyonu, mantı istasyonu gibi sıcağı sıcağına hazırlanan ve servis edilen tatlarla Shangri-La Bosphorus, Istanbul, IST TOO’da ağırladığı misafirlerine unutulmaz lezzet deneyimleri yaşatıyor. Özel şıracılar tarafından servis edilen çeşit çeşit Osmanlı şerbetleri ve rengarenk Osmanlı macunları gibi geleneksel lezzetler IST TOO’nun iftar büfesinde kendini gösteriyor.

Shangri-La Bosphorus, Istanbul

Her akşam geleneksel Türk sanat müziği performansının eşlik edeceği iftar yemeklerinde, baklava ve güllaç gibi ramazanın vazgeçilmez tatları da saat 19:30-22:00 arasında özel tasarımlarla konuklara sunulacak.

Bilgi ve rezervasyon için: 0212 275 88 88

Ramzan’ın tadı Nevberi Restaurantta çıkıyor

Ramzan’ın tadı Nevberi Restaurantta çıkıyor

11 ayın sultanı Ramazan ayı boyunca Nevberi Restaurant, çeşitliliği ile göze çarpan özel iftar menüsü ile misafirlerini lezzet şölenine davet ediyor.

Usta şef Muharrem Bilginsoy’un hazırladığı iftar menüsünde, özenle hazırlanan geleneksel yemekler, pideler, şerbetler, salata ve peynir seçenekleri, zeytinyağlılar ve coğrafi tescilli ürünleri içeren iftariyelikler bulunuyor.

Osmanlı saray mutfağının lezzetlerinden oluşan bir iftar sofrası sunan şefin imza yemekleri arasında; Beykoz Kebabı, keşkekli kuzu tandır, Begova çorbası ve kuzu gerdan yer alıyor. Dört farklı çeşit tatlının yer aldığı menüde ise güllaç, tezpişti, Osmanlı sarması ve kalburabastı damakları adeta çatlatıyor.

Huzur veren ambiyansında ayrıcalıklı servis anlayışıyla misafirlerine her zaman keyifli anlar yaşatan mekânda Grup Alâturka, Ramazan ruhunu yaşamak isteyenlere eşsiz bir müzik ziyafeti sunuyor.

Avlu’da iftar sofrası hazır

Avlu’da iftar sofrası hazır

Six Senses Kocataş Mansions, İstanbul’un, bahçesinde konumlanan, Avlu Restaurant, Ramazan’a hazır.

Avlu, Anadolu mutfaklarından özenle seçilmiş lezzetlerden oluşan iftar menüsü ile Ramazan ayında misafirlerini bekliyor.

Six Senses Kocataş Mansions

Avlu, Ramazan ayı boyunca her hafta farklı menülerle misafirlerini karşılıyor. Üstelik Ramazan ayına özel geleneksel Türk Sanat Müziği canlı performansı, hat ve minyatür sanatı atölyeleri ile misafirleri sıra dışı bir iftar deneyimi bekliyor.

Avlu Restaurant

Osmanlı mutfağının geleneksel lezzeti Kızılcık, Demirhindi ve Reyhan şerbetleri, Ege zeytinleri, petek bal, Afyon manda kaymağı, yayık tereyağı, pastırma, yerel peynir tabağı ve kuruyemişleri içeren iftariyeliklerle başlayan lezzet şöleni, Anadolu sofralarının vazgeçilmezi çorba seçenekleriyle sürüyor.

Avlu Restaurant

Divle Obruk peynirli çoban salatası, Malkara biberi ile hazırlanan muhammara, İskenderun karidesli semizotu salatası gibi yerel lezzetler dikkat çekiyor. Lezzetler bu şekilde devam ediyor

reservations-istanbul@sixsenses.com

Tel: +90 212 355 55 00

Geleneksel iftar lezzetleri Köşebaşı’nda

Geleneksel iftar lezzetleri Köşebaşı’nda

Adana ve Tarsus mutfak kültürünü, özüne bağlı kalarak modernize eden, Köşebaşı, unutulmaz iftar ziyafetlerin altına bu yıl da imzasını atıyor.

Kebap konusundaki uzmanlığıyla Anadolu’nun mutfak kültürünü sürdürülebilir bir yemek anlayışıyla İstanbullularla buluşturan Köşebaşı, Ramazan menüsüyle misafirlerini ağırlıyor. İftariyeliklerden salatalara, fındık lahmacundan ara sıcaklara, çöp şişten karışık kebap tabaklarına kadar geniş bir menü sunan restoran, geleneksel Ramazan tatlılarını da unutmuyor.

Vegan menü sunan ilk kebap restoranı olan Köşebaşı, Ramazan ayında da vegan misafirlerini unutmuyor. Vegan misafirler için de başlangıçlardan salatalara, fırın ürünlerinden kebap çeşitlerine kadar birçok alternatif de Köşebaşı menüsünde yerini alıyor.