Yazılar

Fransız Riviera’sının kalbi “Mas Sculpture” da atacak

Richard Mas, modern heykel alanının önde gelen sanatçılarından biriydi ve eserleri fantasmagoriques bir tarza dayanıyordu. Mas’ın yapıtları, bugünün kaotik hayatına karşı pozitif varoluş biçimlerini karşılayabilecek sürreal, post-fütürist yeni bir estetik önermekteydi. 2021 yılında hayatını kaybettikten sonra geride 450’den fazla heykelden oluşan büyük bir sanatsal miras bıraktı. Richard Mas’ın vefatından sonra, eşi ANNA MAS, onun sanat mirasını yaşatma ve tanıtma konusunda önemli bir rol oynuyor. “Mas Sculpture” adlı bir sanat kuruluşu kuran Anna Mas, Richard Mas’ın eserlerini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Anna Mas ile Fransa’nın Cote D’Azur bölgesine bağlı Villeneuve-Loubet (Alpes Maritimes) ‘de ki Richard Mas’ın atölyesinde buluştuk. Adeta Alice Harikalar Diyarını andıran atölyenin içinde bizi güzel yüzü ile karşıladı.

Röportaj: Melis Bayraktar

Fransız Riviera’sının kalbi “Mas Sculpture” da atacak Röportaj: Melis Bayraktar

Richard Mas’ın vefatından sonra sanatsal süreci sürdürmek zor bir süreç olabilir. Bu süreçte ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Sanatsal süreci sürdürmek, elbette zorluklarla dolu bir süreç. Richard Mas’ın özgün yaklaşımını devam ettirmek ve onun eserlerini canlı tutmak için çocuklarımla beraber elimizden geleni yapıyoruz. Eserlerin tanıtımı ve pazarlaması, sanat eserlerinin korunması, sergilenmesi ve satılması gibi önemli sorumlukları üstlendik. Bizim için zorlu bir sorumluluk bu. Vizyonunu sürdürebilmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Mesela Richard’ın eserleri Londra, Gstaad, Hong Kong, Miami, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sergilendi. Monaco Botanik Bahçesi’nde ve Cannes Film Festivali’nde Croisette’de yer alıyor.

Ayrıca, Richard’ın heykelleri, Fransa’da Saint Laurent du Var’da Nice’e yakın bir alışveriş merkezi olan Cap 3000’de sergileniyor. Bu büyük sergi 11 eserini içeriyor. Richard Mas, sanat eserlerinin sadece galerilerde ve müzelerde değil, herkesin erişebileceği alanlarda bulunması gerektiğini savunurdu. Bu sergi sayesinde 2022’den bu yana geniş bir kitleye ulaştık bile. Güney Fransa’da “El Şeklinde Kanatlı Horoz” heykelinin önünde fotoğraf çekilmeyen kimse kalmadı herhalde.

Richard Mas

Kadınlar Gerektiğinde baş kaldırıyor!

Cannes Film Festivali zamanı Armani’de ilk sergilendiği günü hatırlıyorum. Ben de önünde fotoğraf çekilmiştim. ‘Horoz/Tavuk’ heykelini tasarlama fikri Richard Mas’a nereden geldi biliyor musunuz?

Richard’ın her projesinin kendine has zihinsel süreci vardı. Tasarım sürecini zihinsel sürecinden geçirerek tamamlardı. “Horoz ve Tavuk” heykelinin tasarlanma bahsedecek olursam; ilhamını kültürlerden ve kadınlardan almıştı. Dünyanın o an içinde bulunduğu ekonomik krize karşı doğmasını hayal ettiği güneşten, kadınların daha güçlü bir şekilde seslerini çıkartmasından… Bakın, son yıllarda artık kadın, erkekle eşit olmaktan çok kendi varlığını ortaya koyuyor. Gerektiğinde baş kaldırıyor! Gücünü gösteriyor. Geçtiğimiz senelerde 71. Cannes Film Festivali’nde 82 kadın cinsiyet eşitsizliğini protesto etti. Eski Hollywood film yapımcısı Harvey Weinstein artık Cannes Film Festivaline gelemiyor. Bunların hepsi kadınların seslerini çıkartması sayesinde.

Neden horoz/tavuk sembolünü seçtiğine gelince de biliyorsunuz kültür ve sanatta, oldukça zengin ve derin anlamlar taşıyan sembol grupları bulunmaktadır. Söz konusu sembol gruplarından en popüleri ise, şüphesiz hayvan üslubu ismiyle de üsluplaşmış olan hayvan sembol grubudur.

Sembollerle anlatım, en eski devirlerden beri her türlü coğrafyada ve birçok kültürde en ileri seviyede kullanılagelmiştir.

Dünya kültür ve sanat arenasına baktığımızda horoz, inanç ve ışık anlamına gelen büyük bir sembolik değer. Ve horozun her sabahki ötüşü, karanlığın üzerine doğan güneş veya kötülüğün üzerine doğan iyilik anlamına geliyor. Ayrıca Fransa’nın da inatçı ruhunu temsil ediyor.

Horoz heykelinin kanatlarındaki ve başının üzerindeki (ibikleri) kadın elleri de Neolitik ve Kalkolitik çağlarda, “Ana Tanrıça” olarak taçlandırılan “Kybele” ‘yi bolluğu ve bereketi simgeliyor.Richard Mas

Osmanlı sanatında da çok sayıda horoz/tavuk figürüne rastlanmıştır

Daha önce duydunuz mu bilmiyorum fakat İslam ve Türk geleneklerine baktığımızda da horoz özellikle de beyaz horoz önemli bir sembol olarak kullanılmıştır.

Evet zaten sadece Fransa’da değil birçok kültürde horoz, güneşin ve gururun sembolü olarak algılanmış, onun ötüşüyle güneşin doğuşu arasında ilişki kurulmuştur.

İslam ve Türk geleneklerine baktığımızda da bunu görürüz.

Hun devrine ait Pazırık kurganlarından çıkarılan eserler arasında horoz/tavuk figürleri çok fazladır. Selçuklu ve Osmanlı dönemi minyatür, hat, fresk, maden, ahşap, taş ve halı sanatında, özellikle Selçuklu sanatının en gözde eserlerinden olan Varka ve Gülşah minyatürleri ile Osmanlı sanatına ait Hümayunname ve Zübdetü’t Tevarih minyatürlerinde çok sayıda horoz/tavuk figürüne rastlanmıştır.

Richard Mas

Richard Mas’ın sanat mirasını yaşatmak için Mas Sculpture’ı kurdunuz. Ne zaman ve nerede açılacak? Açılışı heyecanla bekliyorum.

Richard Mas’ın vefatından sonra çocuklarımızla birlikte Mas Sculpture’ı kurarak onun sanat mirasını yaşatmaya karar verdik. “Mas Sculpture” yakın zamanda kendi atölyesinde açılacak. 450’den fazla eserini geniş bir kitleyle buluşturmayı hedefliyoruz. Müşterilerimizi randevu ile kabul edeceğiz.

Fransa’da bile Richard’ın heykellerini çok açık buldukları için galerilerinde sergilemek istemeyen galericiler vardı.

Fransa ile kıyasladığınızda Türkiye’de sanatın durumu nedir?

Türk sanatı egemen sanat piyasasında yer bulmaya başladı. Çok bilinçli sanatçılarınız, galericileriniz var. Richard’ın sergilerinde birçok Türk sanatseverle tanıştım.

2014 yılında Cannes Film Festivali sırasında İstanbul Mercure Otel’in sanat danışmanı, Richard’ın Festival için tasarladığı “Mr and Mrs Smile” heykelini satın aldı. Mr and Mrs Smile eserinin hikayesi aslında hepimizin içinde bulunduğu bir hikaye… Kabus ve umut… 2000 yılından bu yana 150 bin kişiden fazlası hayatını terör saldırılarında kaybetti. İstanbul, Ankara, Nice, Paris ve diğer saldırılarda hepimizin canı fazlasıyla acıdı. Çok korktuk… Bu heykel, saldırılara inat umutla gülebilen, gülmemiz gerektiğini hatırlatan bir heykel. Heykeller İstanbul Taksim’deki Mercure Hotel’in lobisinde. Merak edenler orada görebilirler.

Richard Mas

Bunun yanı sıra, Sanatın özellikle heykelin insan yaşamında yer alabilmesi, insanın bunu kendine katabilmesi ve sanatla sunulan yeni dünyaların insan tarafından algılanabilmesi her çağda ve her coğrafyada zor olmuştur. Dünya Sanat Tarihi incelendiğinde genelde sanatın, özelde heykelin bu zorlu yürüyüşü kimi zaman toplumsal yapıya, kimi zaman toplumsal inançlara, kimi zaman toplumun siyasal duruşuna bağlanarak açıklanmıştır.

Bu nedenle heykel kimi zaman kilisenin, kimi zaman sarayın, kimi zaman politikanın yollarında zorluklarla yürürken, kimi zaman özgürlüğüne susamış, ancak bunu elde ettiği zamanlar da bile zorluklardan kendini kurtaramamıştır. Maalesef heykel sanatı bugün bile aynı olmasa bile benzer zorluklarla karşı karşıya. Kendimden örnek vereyim; Fransa’da bile Richard’ın heykellerini çok açık buldukları için galerilerinde sergilemek istemeyen galericiler vardı bir dönem.

Misela’nın 15. yılına özel “Crafting Realms” sergi̇si̇

Misela’nın 15 yıllık serüvenine bir övgü niteliği taşıyan ve zanaatkarlığı yaratıcılıkla buluşturan “Crafting Realms” sergisi İstanbul’da Galata Rum Okulu’ndaki ilgi gören ilk edisyonu ve New York’taki ikinci edisyonunun ardından Londra’nın Regent’s Park bölgesinde gerçekleşti.

Serginin kürasyonu New York – İstanbul merkezli multidisipliner kültürel platform ISTANBUL’74 tarafından üstlenildi. Ödüllü yönetmen Alphan Eşeli’nin Misela tasarımlarını yapay zekayla birleştirerek yarattığı 15 eserden oluşan sergi, sanat ve moda arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlayarak, gelenek ve yeniliği bir araya getiriyor. Yapay zeka kullanımıyla şekillendirilen 15 eser, Misela’nın ikonik tasarımlarından hareketle gelenek ve yenilik arasında bir ilişki kurarak yaratıcı ifadenin sınırlarını zorlamayı amaçlıyor.

Beş duyuya hitap eden sergi

Beş duyuya hitap eden sergi

Magnum, her yıl haz peşinden koşanları, farklı disiplinlerden etkinliklerle haz dünyasında keşfe çıkartıyor.

“MAGNUM 5 SENSES OF PLEASURE” ile yeni lezzetlere, inovasyonlara ve 5 duyuya hitap eden duyusal bir deneyim için kapılarını açtı. Magnum hazzıyla “MAGNUM 5 SENSES OF PLEASURE” deneyim alanı Galataport İstanbul, M1 Blok teras katında 31 Temmuz tarihine kadar haz tutkunlarını bekliyor.

‘Persona’ sergisi Bodrum’a geliyor

‘Persona’ sergisi Bodrum’a geliyor

Bodrum Loft, Avrupa’nın önde gelen galerilerinden Thaddaeus Ropac işbirliğiyle “Persona” sergisine ev sahipliği yapacak.

Küratörlüğünü Artsa Danışmanlık’ın üstleneceği ve 4 Temmuz – 1 Eylül 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek olan “Persona” sergisi, vizyoner sanatçılar Erwin Wurm, Tony Cragg, Tom Sachs ve Sylvie Fleury’nin eserlerini sanatseverlerle buluşturacak. Bu prestijli etkinlik, doğanın içinde sanatla buluşmanın eşsiz deneyimini sunacak.

Geçtiğimiz yıllarda Almanya merkezli KÖNİG Galerie ve Fransa merkezli Perrotin galerisi ile düzenlediği sanat etkinlikleriyle dikkat çeken Bodrum Loft, bu yıl ise Avrupa’nın önde gelen bir başka galerisi Thaddaeus Ropac ile işbirliği yaparak “Persona” sergisini sanatsevereler ile buluşturuyor.

Bayramı üç sergi ile karşıladı

Bayramı üç sergi ile karşıladı

Bodrum Marina Yacht Club, Merqezart’ta Derin Uludağ’ın “Düş Yanı”, Burak Erim’in “Düşlere Yolculuk” ve İsmail Atmalı’nın “Dokunun Rengi” kişisel sergileri Bodrum’da bir araya geldi.

Derin Uludağ’ın eserlerine hakim olan oyuncu desenler, bize unutulmuş masal dünyalarından anlar fısıldıyor.

Burak Erim kalbi açan renklerle resmettiği kentsel ve doğal yaşam alanlarına ruhu havalandırmak için koyduğu kapıların, pencerelerin önüne bisikletler ekliyor; yaşadığımız yeri daha iyi anlayabilmemiz, istersek de uzaklara gidebilmemiz için.

İsmail Atmalı, “Gözün gördüğü her şey resimdir, önemli olan o günkü ruh halinin resime bakmasıdır” diyerek, paslı tenekeler ve değişik topraklardan elde ettiği renkler ve dokularla bizi çeşitliliğin ve bir araya gelişin büyüsüne tanık ediyor.

Bodrum Marina Yacht Club, Merqezart’ta açılan kişisel sergiler, 14 Temmuz tarihine kadar görülebilecek.

Nihan Çakır “Kutsal Dişi’nin Peşinde” ile sanatseverlerle buluşuyor

Nihan Çakır “Kutsal Dişi’nin Peşinde” ile sanatseverlerle buluşuyor

Grand Hyatt İstanbul, Grand Art kapsamında gerçekleştirdiği 18. sergisinde günümüz çağdaş sanatının en dışa vurumcu ressamlarından Nihan Çakır’ın “Kutsal Dişi’nin Peşinde” sergisine ev sahipliği yapıyor.

Sanatçının katmanlı boyama teknikleri, soyut anlatımı ve derinlikli dokularıyla oluşturduğu eserler, 5 Haziran – 1 Ağustos tarihleri arasında Mezzanine Lounge’da sanatseverlerle buluşacak. Nihan Çakır, kadının rahmi, gökyüzü ve yeryüzü ile ilişkilendirdiği eserlerinde, varoluşun derin izlerini keşfederken sanatçının kendine özgü katmanlı boyama tekniği ve sembollerle bezeli dili, izleyiciye illüzyonla halüsinasyon arasında gidip gelen dinamik bir anlatım sunmakta.

Karaköy The Wall Art Gallery’de yeni sergi

Karaköy The Wall Art Gallery’de yeni sergi

“OCULUS III: Kendilik Örüntüleri” Sergisi Karaköy The Wall Art Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor.

Kadir Has Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünün bu yıl üçüncüsü düzenlenen geleneksel yıl sonu sergisi “OCULUS III: Kendilik Örüntüleri”, 30 Mayıs-29 Haziran tarihleri arasında Karaköy’deki The Wall Art Gallery’de gerçekleşiyor.

Küratörlüğünü Dr. İpek Yeğinsü, akademik danışmanlığını ise bölüm başkanı Doç. Dr. Balca Arda’nın üstlendiği sergide, öğrencilerin öz-anlatılar üreten yaratım süreçlerinin çıktıları olan tipografi, fotoğraf, foto manipülasyon, illüstrasyon, video, animasyon, karakter tasarımı ve oyun tasarımı gibi farklı tekniklerdeki çalışmalarına yer veriliyor.

Adres: Azapkapı, Teğmen Hüseyin Sofu Sk. No: 11, 34421, Beyoğlu, İstanbul

Ziyaret Saatleri: Pazar hariç her gün 11.00-19.00

Jackie Marisse’in “Uçurma Zamanı” sergisi Arter’de

Jackie Marisse’in “Uçurma Zamanı” sergisi Arter’de

Uçurtma Zamanı başlıklı sergi, Jackie Matisse’in uçurtmalarını tüm göz alıcılıklarıyla Arter’in yüksek ve alçak tavanlı, aydınlık ve karanlık farklı alanlarında ilk kez boylu boyunca sergilenecek.

Jackie Matisse (1931–2021), imzası hâline gelen uçurtmalarını bundan neredeyse yarım asır önce, 1976 yılında çıktığı bir seyahat esnasında İstanbul semalarında uçurmuştu. Bugün canlı renkleriyle Arter binasının ön cephesinde beliren Gökkuşağı [Arc-en-Ciel, 1983] uçurtmalarının, yoldan geçenleri Uçurtma Zamanı adlı sergisini keşfe davet edecekleri, o günlerde aklından dahi geçmemiş olmalı.

Mahir Güven yeni sergisi “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana”

Mahir Güven yeni sergisi “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana”

Figüratif Türk resminin yaşayan önemli isimlerinden biri olan Mahir Güven’in “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana” başlıklı yeni kişisel sergisi, Brieflyart Galeri’de açıldı!

Sanatseverlere melankolik ve şiirsel bir yolculuk sunan sergi, sanatçının son yedi yılda ürettiği tuval üzeri yağlıboya resimlerinden oluşan bir seçkiye yer veriyor. Küratörlüğünü Erkan Doğanay üstlendiği “Ellerin Zamanlarla Dolu Geldin Bana” sergisi, 14 Haziran’a kadar Brieflyart’ta ziyaret edilebilir.

Salı-cumartesi günleri 11.00 – 18.00; pazar günleri 13.00 – 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Pınar Tınç “Resimlerim hayatımın kolajı gibi”

Pınar Tınç “Resimlerim hayatımın kolajı gibi”

Türkiye’nin ilk ve tek çini mürekkebi ressamı Pınar Tınç, yeni sergisi “Je t’aime! Seni Seviyorum” ile yeni egzotik adaların bin bir rengini sanatseverle buluşturuyor. Tınç, yazın Bodrum’a gidecek olan sergisini anlattı

Röportaj: Nazan Ortaç

Türkiye’nin ilk ve tek çini mürekkebi ressamı olarak biliniyorsunuz. Resimlerinizi bu teknikle yapmaya nasıl karar verdiniz?

2011 yılında Türkiye’den 10 bin km uzaklıktaki Hint Okyanusu’ndaki La Reunion adasına taşınma kararımız üzerine, orada kendime bir atölye kurdum. Okyanusya temalı resimleri üretmek için yağlı boya, akrilik boya ve diğerlerini denediğimde, hiçbirinde doğanın parlaklığını, saflığını, güzelliğini vermediğini, insan figürlerinde istediğim ruhu bu tekniklerle yakalayamadığımı gördüm. Büyük bir sanat ürünleri satan depoda Çin’den gelmiş yüzlerce ton çini mürekkebini gördüğümde ve onları tasarladığım resimdeki renk, ışık-gölge, derinlik ve çarpıcılığı yakaladığımda, sadece çini mürekkebiyle bunları yapabileceğimi anladım. Uzun yıllardır sadece mürekkeple işlerimi üretiyorum.

Pınar Tınç

Eserlerinizi ortaya koyarken nelerden besleniyorsunuz?

Aslında ürettiğim işler, hayatımın minik bir kolajı gibidir. Doğduğum Bozcaada’da geçen çocukluğumun masum ve güzel anları, hazları; Bozcaada’nın masalsı doğası, rüzgarı, renkleri ve Ege Denizi’nin turkuazları, mavisi, kokusu, tuzu hikayeleri; çocuklarımın büyüme korkuları, rüyaları; Afrika’da geçen yıllarımızdan çarpıcı doğa görüntüleri, saflığı, güzelliği ve mutluluğu ifade eden çiçekler; Okyanusya motifleri; Okyanusya kültürünün mitolojik hikayeleri; zanaatkarların ürettiği objeler, desenler ve çarpıcı insan hikayeleri, resimlerimin konularını oluşturuyor…

Eserlerinizde çok renklilik dikkat çeken bir unsur. Bunun için ada hayatının bir yansıması diyebilir miyiz?

Kesinlikle öyle diyebiliriz. Renklerin bizi belli anlara ve zamanlara götürebileceğine inanıyorum. Afrika kültürünün renkli katmanlı motifleri ve doğası, insanları, hikayeleri izleyiciyi bambaşka bir dünyaya ve ışığa taşıyor. Renklerin verdiği enerjiyle bazen resimdeki konuyu bile hissedebiliyorsunuz. İşlerim gerçek hikayelerdir; başka birçok sanatçının işinin kopyası değillerdir. Bu yüzden samimi ve gerçek olmalarını, o anın o eşsiz olmasını renklerle yaratmaya çalışıyorum. Bu da bana inanılmaz bir hayat enerjisi ve mutluluk veriyor.

pause sanat

Bir de hep büyük tablolar yapıyorsunuz? Neden büyük boyutlu tablolar yapmayı tercih ediyorsunuz?

Işık ve renk kullanımının ve atmosfer yaratının büyük boyutlarda daha etkili olduğunu ve beni daha özgür, mutlu hissettirdiğini gördüm. İzleyici, büyük ebatlı resimlerin içinde kendilerini bulabiliyor ve hayallere dalabiliyorlar. Bu, izleyicinin gözleriyle kurulan kontaktın, onları yaşamlarındaki bir anı ya da anlara yükseltebileceği özel bir deneyim sunuyor. Büyük boyutlu işlerde derinlik ve konu bütünlüğü yakalamak mümkün oluyor.

“Je t’aime! Seni Seviyorum” adlı yeni serginizden de bahseder misiniz?

Yeni sergim, iki yıllık yazdığım bir hikâyenin bölümlerini içeriyordu. 20 hikâye bulunuyordu sergide. Hepsinin içinde saflık, yalınlık, doğallık, güzellik ve masumiyet duygularını yansıttım. Bu hikâye bütünüyle anlamlıydı. Şimdi yeni sergiler olacak. Bu yaz ağustos ayında Bodrum’daki Titanik Luxury içindeki Maji Art Galeri’de sergilemeyi planlıyorum.