Yazılar

Kış aylarında ortopedik sorunlar artıyor!

Kış aylarında ortopedik sorunlar artıyor!

Günümüzde profesyonel spor yapanların yanı sıra, sağlık için spora yönelenlerin sayısı artarken, bazı kurallara dikkat edilmediğinde ise yaralanmalar kaçınılmaz oluyor. Özellikle kış soğuklarında açık havada spor yaparken çok daha dikkatli olunması gerekiyor. Soğuk havanın vücudumuza fazladan yükler getirdiğini ve bu nedenle kış aylarında spor yaralanmalarının arttığını belirten Acıbadem Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy “Soğuk hava spor sırasında kaslarımızın etkili çalışmasının azalmasına yol açar. Bu durum, kasların elastikliğini ve reaksiyon süresini yavaşlatır ve özellikle spor yaparken yaralanmaya daha yatkın hale gelmemize neden olur. Kaslarımız, bağlarımız ve tendonlarımız soğuk havada daha yüksek burkulma, gerilme, çekme ve yırtılma riski ile karşı karşıya kalır” diyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy spor yaralanmalarına yol açan 5 hatayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Doç. Dr. Safa Gürsoy

Uygun ısınma ve soğumanın yapılmaması!

Sporda yaralanmayı önlemenin en önemli yollarının başında; spor öncesi uygun şekilde ısınmanın ve germe egzersizlerini yapmanın geldiğini vurgulayan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy “Soğuk kaslar sıcak kaslara kıyasla aşırı gerilmeye ve yırtılmaya eğilimlidir. Bu nedenle hızlı hareketleri, bükülmeleri ve sarsıntıları daha zor tolere edecektir. Spora başlarken ısınmayı zaman kaybı olarak görmemeli, bir anda kaslara yüklenmekten kaçınmalı, bunun için de mutlaka ısınma egzersizleri yapılmalıdır” uyarısında bulunuyor. Doç. Dr. Safa Gürsoy, spor sonrası da yine ısınma için uygulanan hareketleri ve germe egzersizlerini içerecek şekilde vücudun soğumasını sağlamak, bu nedenle her sporun ardından vücudu yavaş yavaş soğutmayı ihmal etmemek gerektiğini vurguluyor.

Uygun ekipman kullanılmaması!

Yapılan spora uygun koruyucu ekipmanların eksiksiz kullanılması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Safa Gürsoy, hangi spor yapılıyorsa ona uygun şekilde, başta ayakkabı olmak üzere kıyafetlerin doğru seçilmesinin spor yaralanmalarının önlenmesi için şart olduğunu belirtiyor. Doç. Dr. Safa Gürsoy “Özellikle son yıllarda toplumun ilgisinde büyük artış görülen kayak ve snowboard gibi kış sporlarında gerçeklesen yaralanmalarda uygun ekipman ve kıyafetlerin kullanılmamasının büyük etkisi oluyor” diyor.

Mevcut sakatlıkların göz ardı edilmesi!

Acıbadem Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, birçok ciddi sakatlığın, mevcut küçük, ihmal edilen sakatlıkların sonucu ortaya çıkabildiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Sporda veya günlük aktivite sırasında hissedilen ağrı, şişlik veya eklemi kullandığınızda ses gelmesi gibi sağlık sorunları ihmal edilmemeli ve mutlaka doktora başvurarak tedavi edilmelidir. Spora veya egzersize devam edilmesi gerekiyorsa ilgili vücut bölümlerinin tedavi süresince geçici olarak korunması da değerlendirilmelidir. Aksi taktirde küçük bir yaralanma olarak deyip geçtiğiniz sorun, ileride tedavi edilmesi daha zor olan sorunlara hatta sakatlıklara yol açabilir.”

Pause Dergi

Bir anda sonuca ulaşmak istenmesi!

Özellikle spora ya da egzersize yeni başlayanların düştüğü önemli hatalardan birinin de; yapılan spordan bir anda yüksek verim almayı beklemek olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Safa Gürsoy, dizlerimiz ya da omuzlarımız gibi vücut bölümlerinin, dayanabilecekleri yükten fazlası altında kalmasına bağlı olarak ciddi sakatlanmalar yaşanabildiğini söylüyor. Özellikle son üç yıldır devam eden pandemi sürecinde hareketlerimizin büyük ölçüde kısıtlandığını, bu nedenle fiziksel aktivitelerin, egzersizin ve sporun faydalarından bir anda sonuç almak için aşırı yüklenilmesi sonucu spor yaralanmaları ile çok sık karşılaşıldığını belirten Doç. Dr. Safa Gürsoy “Son dönemde en sık görülen yaralanmaların başında; kemikleri birbirine bağlayan doku bantlarının gerilmesi veya yırtıkları, kasların veya tendonların zorlanması veya kopması gelmektedir. Bunların dışında diz, ayak bileği, omuz ve kalça gibi eklemlerde spesifik yaralanmalar, kırıklar ve çıkıklar da sık görülen ortopedi hastalıklar arasında yer alıyor. Bu sorunlarla karşılaşmamak için kişi kendine gerçekçi hedefler koymalı, hedeflerini kısa değil uzun vadeye yaymalıdır.” diyor.

Soğuk havanın risklerini dikkate almamak!

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, soğuk havanın vücudumuza fazladan yükler bindirdiğine dikkat çekerek şu uyarıda bulunuyor: “Soğuk hava, spor sırasında kaslarımızın daha az etkili çalışmasına neden olarak kasların elastikliğini ve reaksiyon süresini yavaşlatır. Bu nedenle kış aylarında vücudumuz özellikle spor yaparken yaralanmaya daha yatkın hale gelir. Kaslarımız, bağlarımız ve tendonlarımız soğuk havada daha yüksek burkulma, gerilme, çekme ve yırtılma riski altında olur. Bunları önlemek için, kış aylarında spor yaparken çok daha dikkatli olunması gerekir.”

Kalça sıkışması nedir?

Kalça sıkışması nedir?

Şiddetli kasık ağrısı, oturup kalkarken, çömelirken keskin ve batıcı bir ağrı ya da kalçanızı hareket ettirdiğinizde bir tıklama, kilitleme sesi… Bu ve benzeri şikayetler, son yıllarda giderek yaygınlaşan kalça sıkışma sendromunun en sık görülen belirtileri arasında yer alıyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, kişinin yaşam kalitesini büyük ölçüde olumsuz etkileyen kalça sıkışma sendromunun bazı kişilerde ise hiçbir belirti vermeden ilerleyebildiğini, tedavi edilmediği durumlarda kalçada kireçlenmeye yol açarak ciddi yürüme sorunlarına neden olabildiğini söylüyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, kalça sıkışma sendromu hakkında bilinmesi gereken 5 önemli noktayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Dergi

Doç. Dr. Safa Gürsoy

Bu şikayetleriniz varsa!

Kalça sıkışma sendromu, kalça ve kasık ağrısının en yaygın nedenleri arasında yer alıyor. Günümüzde her 5 kişiden 1’inde görülen kalça eklemindeki kemik fazlalıklarının neden olduğu hastalık, bazı kişilerde herhangi bir soruna yol açmayıp sinsice ilerleyebilirken, bazılarında ise şiddetli ağrılar ve hareket kısıtlılığı ile günlük yaşam kalitesini büyük ölçüde olumsuz etkileyebiliyor. Doç. Dr. Safa Gürsoy kalça sıkışma sendromuna bağlı olarak sıklıkla görülen şikayetleri; şiddetli kasık ağrısı, arabaya binerken veya inerken, sandalyeye oturup kalkarken, çömelirken ya da dönerken keskin ve batıcı bir ağrı, uzun süre oturma ya da yürüme sonrası oluşan donuk bir ağrı, kalça hareket ettirildiğinde duyulan tıklama veya kilitleme sesi, eklem hareketlerinde kısıtlılık, sertlik ve topallama olarak sıralıyor.

Tanısı üç temel unsura dayanıyor

Anatomik olarak karmaşık bir yapıya sahip olan kalça ekleminde ağrının kaynağının doğru bir şekilde tespit edilmesi bazen zor olabiliyor. Kalça sıkışma sendromunun doğru tanısı için hastanın şikayetlerinin çok iyi dinlenmesi, fiziksel hareketlerle test edilmesi ve son olarak da sıkışmaya neden olan kemik fazlalıklarının röntgen, manyetik rezonans inceleme ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri ile radyolojik olarak gösterilmesi gerekiyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Safa Gürsoy, kalça sıkışma sendromunun tanısında ileri görüntüleme yöntemleri ile sıkışmaya neden olan kemik deformitelerinin 3 boyutlu değerlendirilmesinin mümkün olabildiğini söylüyor.

Tedavisi adım adım planlanıyor

Toplumda kalça sıkışmasına neden olabilecek kemik fazlalıklarına sahip olan ancak herhangi bir şikayeti olmayan birçok kişi bulunuyor. Kalça sıkışma sendromunu hafif yaşayan hastalarda cerrahi dışı tedavilerde iyileşme sağlanabildiğini belirten Doç. Dr. Safa Gürsoy “Bu tip hastalarda tedavide ilk aşamayı ağrıya neden olan hareketlerden kaçınmak, fizik tedavi veya anti-enflamatuar ilaçlar oluşturuyor. Kemik fazlalıklarına bağlı bir kalça sıkışma sendromunda, fizik tedavi sırasında zorlayıcı hareketlerden kaçınmak büyük önem taşıyor. Cerrahi dışı tedaviler fayda sağlamadığında ameliyat zorunlu oluyor” diyor.

Pause Dergi

Kalça artroskopisi ameliyatı tedavi sürecini kısaltıyor

Cerrahi tedavi genellikle günübirlik veya bir günlük yatış ile gerçekleştirilebilen, ‘kalça artroskopisi’ denilen; kapalı yöntemle, kamera ve özel el aletleri yardımı sayesinde minimal girişimli bir operasyonla yapılabiliyor. Kalça artroskopisi, kalça ekleminin karmaşık yapısından dolayı daha fazla uzmanlık gerektiriyor. Çoğunlukla genel anestezi ile yapılan ameliyat sırasında hastalığa neden olan kemik fazlalıklarının tıraşlanarak giderilirken, yırtıklar özel dikişler yardımıyla dikilerek tamir ediliyor. “Hastaların büyük çoğunluğu bu ameliyatın sonuçlarından çok memnun oluyor. İyi bir fizik tedavi programı ile ameliyattan 4-6 ay sonra herhangi bir sınırlama olmaksızın hasta eski aktivite düzeylerine dönebiliyor. Spora dönüş branş ve sporcu bazlı değişmekle birlikte genellikle 6-8 ay arasında oluyor” diyen Doç. Dr. Safa Gürsoy, tamir edilemeyecek derecede gecikmiş veya büyük hasar almış durumlarda, kişinin kendi tendonları veya kadavradan alınan tendonların kullanılması gerektiğini, kalça eklem kıkırdağında hasar olması durumunda, tedavi için kıkırdak yenileyici ek metotlar da uygulanabildiğini söylüyor.

Tedavi edilmezse kireçlenmeye yol açabiliyor!

Kalça sıkışma sendromu genç ve aktif hastalarda kalça ve kasık ağrısının başlıca nedenini oluştururken, tedavi edilmediğinde erken eklem hasarına yol açabiliyor. Kalça ekleminde sıkışmaya neden olan kemik fazlalıklarının nedenlerine yönelik sınırlı sayıda çalışma olduğunu belirten Doç. Dr. Safa Gürsoy, bu sorunun genetik ya da gelişimsel olarak görülebildiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Genetik yatkınlığın yanı sıra gelişme çağında yarışmalı sporlara aktif katılım gibi faktörlerin bu deformitelerin görülme sıklığında artışa neden olabildiği düşünülüyor. Hastalık tedavi edilmediği taktirde ilerleyerek kireçlenmeye ve yürümede ciddi güçlüklere de yol açabiliyor.”