Yazılar

Popüler diyetlere dikkat!

Popüler diyetlere dikkat!

Yazın açık havada geçirilen uzun saatler, sosyal etkinlikler ve tatiller derken diyette ipin ucunu kaçırıp kilo almış olmaktan yakınanlar için diyete başlamanın tam zamanı. Ancak dikkat!  Zayıflamak için yapılan diyetin mutlaka kişiye özel olması, internetten ya da arkadaş çevresindeki sohbetlerden duyulanlarla hareket edilmemesi gerekiyor. Zira, popüler diyetlerin ya da kişiye çok kısa sürede birkaç kilo birden verdirmeyi vaat eden şok diyetlerin gelişigüzel uygulandığında çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğini vurgulayan Acıbadem Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Üstelik sağlıksız ve düzensiz yapılan bu tarz sürdürülebilirliği olmayan diyetlerle verilen kiloların korunması mümkün olmadığı gibi, kısa sürede tekrar kilo alınması da kaçınılmaz olacaktır” diyor. Kişinin metabolizmasına, sağlık durumuna ve yaşam biçimine uygun olarak düzenlenecek bir diyetle ayda 2-4 kilo zayıflamanın mümkün olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, sağlıklı, düzenli ve kalıcı bir kilo kaybı için sürdürülebilir beslenmede püf noktalarını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Dergi

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel

Kararlı olun ve adım adım yol alın

Kilo vermeye niyetlendiğinizde hemen harekete geçin, ötelemeyin. Mevcut durumunuzu değerlendirerek, gelecekte nerede olmak istediğinizi belirleyerek kilo vermeye başlayın. Çok hızlı aksiyon alarak aşırı kurallar çerçevesinde beslenme ve düzen değişikliklerine gitmeyin, adım adım yol alın. Örneğin; beslenme alışkanlıklarınızda kötü düzen veya çok sağlıksız besin seçimleriniz varsa öncelikle oraya odaklanın, daha sağlıklı besinler seçin ve öğünlerinizin aralığını düzenleyin. Ya da çok hareketsiz bir yaşamınız varsa spor salonlarına gitmek yerine ilk etapta bir adım sayar alarak günlük adım sayısını artırmaya çalışın.

Yüksek karbonhidratlı besinlere dikkat edin!

Kan şekerini hızla artırıp ardından hızla düşüren karbonhidratlı gıda tüketimine çok dikkat edin. Bu durum çok daha aç hissetmenize neden olarak daha fazla yemek yemenize neden olur. Sağlıklı kilo kaybı için bir uzman desteğiyle size özel düzenlenmiş, dengeli bir beslenme planı ile porsiyon kontrolü sağlayabilirsiniz.

Kahvaltılarınızda proteini artırın

Proteinin çok yavaş sindirilen bir besin grubu olduğunu ve açlık hormonlarını bastırarak tok kalmaya destek sağladığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Ayrıca yüksek proteinli kahvaltı ilerleyen saatlerde iştahımızın daha az olmasına ve daha uzun sürede acıkmamıza yardımcı olur. Ortalama bir kahvaltı öğününde 15-20 gr protein içeriği olan  besinleri tercih ediniz. Örneğin; yumurta alerjisi ya da kalp ve damar sorununuz yok ise her gün 1 haşlanmış yumurtanın yanına 1 dilim beyaz ve 1 dilim kaşar peyniri veya farklı peynirlerden birini tükettiğinizde protein ihtiyacını karşılamış olursunuz. Bunu sağlıklı posa kaynağı olan tam buğday ekmeği, sağlıklı yağ kaynağı olan avokado, zeytin/ceviz ya da posalı sebzelerle destekleyebilirsiniz.

Beslenme düzeni oluşturun  

Sağlıksız beslenmenin en önemli kurallarından birinin; düzenli saatlerde oluşturulan öğünler olduğunu vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel şöyle konuşuyor: “Saatlerin düzensiz olması, geç saatlerde yemek yenilmesi hareketsizlikle metabolizmanızın yavaşlamasına ve çok daha kilo almanıza neden olur. Evden de çalışıyor olsak kesinlikle öğün aralıklarını belirlemek ve sağlıklı evde yapılmış yemekleri tercih etmek gerekir.”

Yeterince uyuyun

Yeterli uyku hormonların daha dengeli olmasını ve vücudumuzun fazladan enerji isteği duymadan kendini onarıp tazelemesini sağlıyor. Uykusuzluk durumunda, açlık hormonu olan ghrelin artarken, kilo kontrolünü sağlayan leptin hormonunu azalıyor. Vücut çok açlık duygusu yaşadığından yüksek kalorili yiyeceklere ihtiyaç duyuyor. Bunun dışında uykusuzluk kişinin duygu durumunu fazlası ile olumsuz yönde etkilediğinden, duygusal açıdan mutlu olabilmek için daha çok karbonhidratlı ve kalorili gıdaları tercih ediyoruz. Tüm bu nedenlerden dolayı yeterince uyumak, özellikle geceleri geç yatmamak kilo verme sürecinde de büyük önem taşıyor.

Popüler diyetlere dikkat edin!

Beslenmenin kişiye özel olduğunu, dolayısıyla zayıflamak için yapılan diyetin de kişiye özel olması gerektiğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Ne yazık ki zaman zaman sosyal mecralarda ve kulaktan dolma bilgilerle ortaya çıkan ortamda dolaşan bir çok diyet çeşidi var. Aralıklı oruç, ketojenik diyet, alkali diyet, su diyeti gibi bilimsel yönlerinin hiç kanıtlanmadığı veya kanıtlanıp aslında zayıflama için değil bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan diyetler sayabileceklerimizden bazılarıdır. Özellikle günümüzde adı çok fazla geçen aralıklı oruç ve ketojenik beslenme biçimleri diyetisyeniniz uygun gördüğü koşullarda size göre düzenlenerek yapılmalıdır” diyor. Aksi taktirde kontrolsüzce, bir uzman tarafından hazırlanmadan tercih edilen diyetler ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Pause Dergi

Yemeklerinizi planlayın

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Sağlıklı kilo verip devamında beslenme alışkanlıklarının oluşabilmesi için en önemli süreçlerden biri de ne zaman, ne miktarda, ne yediğinizdir. Sağlıklı kilo verme için oluşturulan beslenmenin öğün düzenini belirledikten sonra, ne yiyeceğinizin planını da önceden belirlemek ve alışverişleri ona göre listelemek doğru olacaktır.” diyor.

Mutlaka düzenli egzersiz yapın

Yapılan bilimsel çalışmalar; düzenli egzersizin sağlığa genel faydalarının yanı sıra kilo vermede de çok büyük önem taşıdığını ortaya koyuyor. Egzersizin sağlıklı bir diyet ile birleştiğinde yalnızca kalori kısıtlamasına bağlı kalmadan kilo vermenin etkinliğini de artırdığını vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel şöyle konuşuyor: “Haftada 150 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite ya da 75 dakika yoğun aktivite yapmak sağlıklı bir beslenme ile birleştiğinde  kilo vermeyi ve ideal kiloyu korumada büyük önem taşıyor. Düzenli egzersiz metabolizmayı ve günlük yağ yakımını hızlandırırken, yağsız vücut kitlesinin korunmasına yardımcı oluyor. Ne yazık ki günlük hayatımızdaki ritüeller, evi temizlemek, alışveriş yapmak, çim biçmek gibi aktiviteler kilo vermek için yeterli egzersizler değildir. Kilo vermek için egzersizin düzenli olarak yapılan, tekrarlayan fiziksel aktiviteler olması gerekir. Fiziksel aktiviteyi, kesinlikle kilo vermenin bir cezası olarak görmeyin ve size uygun, keyif alacağınız türlerini tercih edin.”

Su içmeyi unutmayın

Sağlıklı kilo vermek için su tüketimi son derece önemli. Bu nedenle gün içerisinde mutlaka yeterli miktarda su içmeyi ihmal etmeyin. Günlük bir insanın su ihtiyacının kilosu ile orantılı olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Kilo başına 20-30 ml den hesaplayarak günlük su ihtiyacımızı belirleyebiliriz. İçtiğimiz su midemizde doygunluk hissini artırarak yüksek kalori içeren gıdaların tüketilmesini azaltacağından kilo vermemize yardımcı olur.” diyor.

Ramazan Bayramı’nı sağlıklı geçirmek için dikkat!

Ramazan Bayramı’nı sağlıklı geçirmek için dikkat!

Ramazanın sona ermesi ve bayramda hızla normal yeme düzenine geçilmesi, ister istemez ölçünün kaçırılmasına yol açabiliyor. Ancak uzmanlar uyarıyor! Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Ramazan ayı sonrasında özellikle bayramın ilk günü, aşırı miktarda ve ağır, yağlı yemekler yemek, aşırı tatlı ve hamur işi ağırlıklı beslenmek mide rahatsızlıkları, hazımsızlık, şeker düzeninin aşırı bozulması ve tansiyon yükselmesi gibi sorunlara neden olabiliyor. Bunu önlemek için az ve sık beslenilmeli, öğün atlamamaya özen gösterilmeli, mümkünse ana öğünlerin arasına ara öğünler eklenmeli (meyve, süt, ayran), sabahları mutlaka sağlıklı bir kahvaltı yapılmalıdır” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, Ramazandan sonra normal beslenmeye geçildiğinde dikkat edilmesi gereken 7 kuralı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel

Öğün atlamayın

Ramazan ayı boyunca iki öğün beslenmenin ardından normal beslenmeye geçildiğinde sabah, öğle ve akşam öğünlerini düzenli yapmak, gerek görüldüğünde ara öğünleri ihmal etmemek çok önemli. Bu şekilde hem mide rahatsızlıkları yaşamadan hem de tansiyon ve kan şekerlerinin düzenlerinde bir anormallik olmadan normal yaşama geçişi sağlayabilirsiniz. Oruç döneminde alışkanlıklardan dolayı öğle saatlerinde yemek yemek istemezseniz, salata, çorba veya bir kase yulaf gibi hafif yiyecekler tüketebilirsiniz.

Kahvaltıda hamur işine yüklenmeyin

Özellikle bayramın ilk günü hamurlu, yağlı, kızartma ve sucuk, sosis, salam gibi kahvaltılıklardan fazlası ile tüketerek güne başlamak sağlıksız olacaktır. Onun yerine sağlıklı protein kaynakları, peynir çeşitleri, yumurta, bol yeşillikler, tam buğday ekmeği gibi posa oranı yüksek ürünlerle kahvaltıya başlamak hem sağlığınız için faydalı olacak hem de kendinizi daha iyi ve zinde hissetmenize katkı sağlayacaktır.

Su içmek için susamayı beklemeyin

Vücudunuzun günlük su ihtiyacını karşılamayı ihmal etmeyin. Her gün ortalama 2-2,5 litre su tüketmeye özen gösterin. İkramlarda size sunulan hazır meyve suları ve kolalı asitli içecekler yerine az şekerli ev yapımı kompostolar, şekersiz açık çay, maden suyu veya su içmeye özen gösterin. Günlük çay ve kahve tüketiminizde aşırıya kaçmamaya dikkat edin.

İkramlarda tatlıya dikkat edin

Ramazan bayramında ikramlarda öne çıkan şeker, çikolata ve tatlı gibi ikramlar, günlük tatlı tüketiminde aşırıya kaçmanıza neden olabilir. Üstelik Ramazanda kısıtlı beslenmeden sonra bu yiyecekleri çokça tüketmek kan şekeri düzeni, tansiyon ve midemiz açısından hiç iyi olmayacaktır. O nedenle bayram ziyaretlerine mümkünse karnınız tok gidin ve ev sahibinden size yapacağı ikramın yarısını rica edin. Tatlıları aç karnına yemek şekerin hızla kana karışmasına ve kan şekeri düzeninin tamamen bozulmasına yol açar. Az porsiyonlarda, mümkünse de hamurlu ve şerbetli tatlılar yerine meyveli ve sütlü tatlılar yemeği tercih edin.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Mevsim sebze ve meyvelerinden tüketin

Ramazan ayında iftarlarda daha doyurucu olması bakımından protein kaynaklarını ve pide gibi karbonhidratları daha çok tüketiyoruz, sebze ve meyve gibi posa kaynaklarını ihmal ediyoruz. O nedenle bayram ile birlikte yemeklerimizde rengarenk yeşil salataları ve mevsimine göre pişmiş sebze yemeklerini yemeyi ihmal etmeyin.

Bayram masasını dengeli hazırlayın

Bayram sofralarında ağır kızartmalardan, hamur işlerinden ve ağır şerbetli tatlılardan kaçının. Örneğin; bu tür karbonhidrat oranı yüksek yiyecekleri bir veya iki çeşitli sınırlı tutmak ve az tüketmek, sebze ve salatayı da ihmal etmemek sağlık açısından son derece faydalı olacaktır.

Az ve sık beslenin

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel,Ramazan sonrası günlük beslenme alışkanlıklarımıza döndüğümüzde sindirim sistemimizde şişkinlikler, aşırı gaz şikayetleri ve karın ağrıları ile karşılaşılır. Bu durumu çok yoğun hissetmemek için öğünlerimizin düzenli, az ve sık olmasını sağlamak gerekiyor. Ayrıca günlük yaşantımızda hafif tempolu yürüyüşler ve fiziksel aktivitemizde artış yapmak da faydalı olacaktır” diyor.

Kışı fit ve zinde geçirmek mümkün!

Kışı fit ve zinde geçirmek mümkün!
Kış aylarında soğuyan havalarla birlikte fiziksel aktivite azaldığından metabolizma yavaşlıyor. Üstüne bir de uzun kış gecelerinde tatlı ve hamur işi gibi yüksek enerjili gıda tüketiminde artış eklendiğinde kilo alımı kaçınılmaz oluyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, “Özellikle 35 yaşından sonra kadınlarda 10 yılda bir ortalama kas kütlesinde yüzde 10’a varan kayıplar olur. 45 yaşındaki bir kişi aslında 35 yaşındaki kilosu ile aynı olsa bile yaklaşık 8 kg kas kaybeder ve onun yerine yağ koyar. Bu değişim metabolizma hızında 50 kalorilik bir azalmaya neden olur. Bu da ne yazık ki yılda 5 kg artış demektir. Aynı durum erkekler için de geçerlidir. Fakat erkeklerde süreç daha yavaş ilerler. O nedenle özellikle kış mevsiminde metabolizmayı hızlandırmak çok önemlidir” diyor. Günlük yaşantıda yapılacak bazı değişikliklerle metabolizmayı hızlandırarak, kış aylarında kilo alımının önüne geçilebileceğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, kışı zayıf ve fit geçirmek için metabolizmayı hızlandırmanın 6 püf noktasını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel

Fiziksel aktivitenizi artırın
Metabolizmamızı hızlandırmanın ilk yolu fiziksel hareketleri artırmak. Kış mevsiminde dış ortamda yapılan spor aktivitelerinin azalması ve evde daha çok zaman geçirme isteğiyle hareketsizlik artıyor. Ancak metabolizmayı hızlandırmak için vücutta kas kütlesinin artması çok önemli. Yağsız vücut kütlesini artırmak için ille de kapalı bir salon şart değil. Ev koşullarında da size uygun egzersizler yaparak metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.

Kahvaltıyı ihmal etmeyin
Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlamayı ihmal etmeyin. Düzenli beslenme sağlıklı çalışan bir metabolizma için çok önemli etkendir ve bunun en iyi yolu güne iyi bir kahvaltı ile başlamaktır. Bu kahvaltının içeriği yağlı ve basit şekerlerden oluşmayan, tam tersi protein içeriği yüksek (yumurta, peynir) kaliteli karbonhidratlardan (tam tahıllı ürünler, yulaf) oluşan bir kahvaltı olmalıdır.

Yüksek kalorili beslenmeyin
Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Hareketsizlikle birlikte gün içerisinde yüksek karbonhidratlı ve yağlı gıda alımı kilo artışını hızlandırır. Metabolizmayı bozan basit şekerler, cips ve yağlı, hamurlu gıdalar basit karbonhidratlardır. Bu tarz fazla alınan karbonhidratlar vücutta yağ olarak depolanırlar. Yemek seçimlerimiz bu dönemde; enerji içeriği düşük, daha doyurucu, sebze ve meyve gibi lif oranı yüksek, dengeli protein ve düşük karbonhidratlı gıdalardan oluşmalıdır” diyor.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Geceleri geç yatmayın
Uyku düzensizliği ve azlığı kilo vermeye veya mevcut kiloyu korumaya çalışırken sıkıntı yaratabilir. Uykusuzluk, vücudumuzun yiyecekleri metabolize etme yeteneğine müdahale eder ve daha da çok aç kalmamıza neden olur. Yaşam döngüsü içerisinde sirkadiyen ritim (vücudun biyolojik saati) önemlidir. Ortalama 7-8 saat civarlarında uyku tercih edilmeli. Düzenli uyku ritmini güçlendirmek ve beyne ne zaman uyku ve uyanma hormonlarını serbest bırakması gerektiğini hatırlatmak için her gün aynı saatte uyuyup uyanmak gerekir. O nedenli uykumuzun yeterli ve düzenli olması metabolizmamızın da sağlıklı çalışmasına yardımcı olur; aynı zamanda geceleri bir şeyler atıştırarak gereksiz kalori alımını engeller.

Her gün yeterli su içmeyi ihmal etmeyin
Su, insan vucudunun en büyük bileşenidir ve bir çok metabolik işlevde görevi vardır. Gün içersinde düzenli tüketilen su vücutta ısı dengesini sağlayarak metabolizmayı hızlandırır. Araştırmalar yarım litre su içmenin dinlenme metabolizmasını yaklaşık bir saat boyunca yüzde 10-30 oranında artırdığını göstermiştir. Günlük su tüketimi ortalama kilo başına 20-30 ml kadar olmalıdır. Yaz aylarında artan su tüketimi kış aylarında biraz düşebilir ama metabolizmayı hızlı, zinde tutabilmek için hangi mevsimde olursa olsun düzenli su tüketmeliyiz.

Kahve ve yeşil çay tüketin
Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Kahvenin içerisindeki kafein metabolizmamızı hızlandırmaya yardımcı olur. Aynı şekilde yeşil çay da vücudumuzdaki zararlı maddelerin atımını ve metabolizmamızı hızlandırmayı sağlar. Yapılan araştırmalara göre; yeşil çay vücutta depolanan yağların serbest yağ asitlerine dönüşümüne yardımcı olarak kilo vermemizi kolaylaştırır. Ancak kilo vermeye ve metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olsalar da bu iki içeceği kontrolsüz tüketmemek gerekir. Sağlıklı tüketim için, gün içinde 2-3 bardak kahve veya yeşil çay tüketilmesi yeterlidir” diyor.

Şeftalinin faydaları saymakla bitmiyor

Şeftalinin faydaları saymakla bitmiyor

Sonbahara girdiğimiz bugünlerde yazdan kalan iki lezzetli meyve olan şeftali ve nektarin için pek çok kişi kolları sıvadı, reçel yapmaya başladı. Şeftalinin kadifemsi ve yumuşak görüntüsüne bol sulu ve şekerli tadı eşlik ederken; erik ve şeftalinin aşılanması ile elde edilen nektarin ise daha sert ve tüysüz yapısıyla tercih edilebiliyor. Peki bu lezzetli, düşük kalorili ve sağlık deposu meyveler ne tür faydalar sağlıyor? Besin içeriklerinde ne tür farklılıklar bulunuyor? Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, “Şeftali ve nektarinin ortak noktada çok faydaları bulunuyor. Her iki meyve de sağlıklı miktarlarda tüketildiğinde enerjisi ve glisemik indeksi düşük olmasına bağlı kilo ve kan şekeri kontrolünden sindirim sistemi ve kalbi koruyucu özelliklerine dek bir çok fayda sağlıyor. Ancak diyabet hastalığında, hamilelikte ve emzirme döneminde bebekte alerjik etkilere yol açabildiğinden dikkatli tüketilmesi gerekir” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, şeftali ve nektarinin sağlığa faydalarını ve besin içeriklerindeki farklılıklarını anlattı, evde şeftali reçeli tarifi verdi; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

  1. Bağışıklığı güçlendiriyor

Şeftali ve nektarin bağışıklığı artıran vitaminler, mineraller ve antioksidanlar açısından zengin olmalarıyla dikkat çekiyor. C ve E vitamini içerikleriyle vücut direncini güçlendirirken, hastalıklarla savaşmaya katkı sağlıyorlar.

  1. Sindirimi kolaylaştırıyor

Bol miktarda A, B3, C vitaminleri ve folik asit, betakaroten, potasyum bulunduran şeftali ve nektarin hazmı kolaylaştırarak sindirim sistemine yardımcı olur. Şeftaliler ve nektarinler doymuş yağ içermez, kalorileri ve glisemik indeksleri düşüktür. Lif içeriği dengede olan her iki meyve de gaz yapmaz ve ishal tedavisinde çok etkin olarak kullanılabilir. Özellikle Crohn hastalığı, irritabl bağırsak sendromu (IBS) ve ülseratif kolit gibi kronik sindirim bozukluklarının en belirgin bulgusu olan ishal döneminde rahatlıkla tüketilen meyvelerdendirler.

  1. Kalbi koruyor

Kalp sağlığını koruma için beslenmedeki en önemli etken posa (lif) tüketimidir. O nedenle her zaman mevsimine göre sebze ve meyve düzenli tüketilmelidir. Yaz mevsimine ait şeftali ve nektarinin aşırıya kaçmadan, düzenli tüketimi yüksek tansiyon ve kolesterol seviyelerine olumlu etkileri ile kalp sağlığı korumasında etkilidir.

  1. Cildi güzelleştiriyor

Zengin C vitamini içeriği yüksek bu iki meyve enfeksiyonlara ve zararlı serbest radikallere karşı koruma sağlar. Cildi ultraviyole ışınlarına karşı korur. Antioksidan özelliği sayesinde ise lekeler ve cilt problemlerinin tedavisini destekler. İçerdiği anti inflamatuar özellikli lutein ve zeaksantin antioksidanları cildi zararlı ışınlardan korurlar.

Pause Sağlık, Pause Dergi

  1. Görmeyi güçlendiriyor

Şeftali ve nektarin önemli bir A vitamini ve beta-karoten kaynağıdır. Beta-karoten, vücudun içinde A vitaminine dönüşen bir pro- vitamindir. A vitamini ise; görme, bağışıklık sistemi, üreme, cilt sağlığı, diş ve iskelet korunmasında önemli vitaminlerden birisidir. Özellikle A vitamini, gece görüş sorunlarının önlenmesinde etkin bir vitamindir. Her iki meyvenin A vitamini içeriği birbirine eşdeğer miktardadır.

  1. Bağırsakları çalıştırıyor

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “İki meyve de lif açısından zengin olmaları sayesinde hem bağırsakları çalıştırır, hem de kan şekerinin seviyesini dengede tutarak hızlı acıkmayı engelleyebilir. Bu iki besleyici meyveyi aşırıya kaçmadan, gerek tek başına, gerekse salatalarınıza ekleyerek ya da yoğurt ve bir avuç fındıkla tüketebilirsiniz” diyor.

  1. Kansere karşı savaşıyor

Taze şeftali ve nektarin insan vücudunda bağ dokusu oluşturmak için gerekli olan bir antioksidan ve C vitamini kaynağıdır. C vitamini bakımından zengin gıdaların tüketimi, kişinin enfeksiyonlara karşı direnç geliştirmesine yardımcı olur ve bazı kanserlere neden olan zararlı serbest radikalleri ortadan kaldırmaya katkı sağlar. Özellikle şeftali C vitamini yönünden nektarine göre daha zengindir. Şeftali ve nektarinde bulunan bileşikler meme kanseri, beyin tümörü ve prostat kanseri gibi bazı hastalıklara karşı koruma sağlayabiliyor.

  1. Toksinlerden arındırıyor

Gerek sağlıksız beslenme gerekse çevresel etkenlerle vücudumuza giren zehirler olarak tanımlanabilen toksinler bağışıklığı düşürürken sağlığa bir çok zararı bulunuyor. Toksinlerden arınmak için bol su içmek büyük önem taşırken, nektarin ve şeftali de hem toksinlerden vücudu temizliyor hem de yağlı yiyeceklerin zararlı etkilerini sınırlayabiliyor.

Pause Sağlık, Pause Dergi

  1. Kansızlığı önlemeye destek oluyor

Anemi (kansızlık), vücudumuzdaki kırmızı kan hücrelerinin üretiminde gözle görülür bir düşüş gördüğünde ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu nedenle demir, bu hücrelerin düzgün üretimi için bir zorunluluktur. Demirin vücudumuzda sağlıklı bir şekilde emilimini C vitamini artırır. O nedenle demir içeren ve C vitamini içeren gıdaları birlikte tüketmek kansızlığı önlemede önemli bir etkendir. Şeftali ve nektarin C vitamininden zengin meyveler olarak kansızlığı önlemede etken yiyeceklerden diyebiliriz.

  1. Kas ve kalp sağlığına fayda sağlıyor

Her iki meyve de kalsiyum ve potasyum deposu olarak öne çıkıyor. Potasyum, kalp atış hızını ve kan basıncını düzenlemeye yardımcı olan hücre ve vücut sıvılarının önemli bir bileşenidir. Sinir iletimi ve hücre fonksiyonları için önem taşımaktadır. Potasyum aynı zamanda karbonhidratların kullanılması, kas dokularının elektrolit dengesinin sağlanması ve düzenlenmesinde yardımcı olur. Potasyum yetersizliği hipokalemiye (kalsiyum seviyelerinde düşüklüğe) neden olur, kas güçsüzlüğü görülür ve düzensiz kalp atışlarına yol açar. Şeftali ve özellikle de daha da yüksek bir potasyum kaynağı olan nektarin, hipokalemi oluşumunu engellemeye yardımcı olur.

 Ev yapımı şeftali reçeli tarifi:

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, bugünlerde evde hazırlayabileceğiniz pratik şeftali reçeli tarifi verdi;

 3 kg çok yumuşak olmayan şeftali

6 su bardağı toz şeker

1 tatlı kaşığı tereyağı veya sıvı yağ

Yarım limon suyu

Öncelikle çok yumuşak olmayan şeftalilerimizi yıkayıp istediğimiz büyüklükte doğradıktan sonra tencereye koyalım. Üzerine tüm şekeri dökerek bir gece bu şekilde bekletelim. Daha sonra orta ateşte 20 dakika kaynattığımız şeftalilerimizin üzerinde oluşan köpükleri zaman zaman alalım. Tereyağını atıp 5 dakika, en sonra da limon suyunu ilave edip 15 dakika daha yavaşça kaynatalım. Biraz dinlendikten sonra muhafaza edeceğimiz kavanozlara koyarak soğumasını sağlayalım. Şeftali reçelimiz daha sonrasında yemeğe hazır olacaktır.

 Besin değerleri:

1 adet için Şeftali (147 gram) Nektarin (142 gram)
Enerji 67.6 kcal 61.1 kcal
Protein 1.34 gram 1.5 gram
Lif 2.2 gram 2.13 gram
Kalsiyum, Ca 5.88 mg 2.84 mg
Demir, Fe 0.5 mg 0.426 mg
Potasyum, K 179 mg 186 mg
Vitamin C 6.03 mg 4.12 mg
Beta Karoten 329 µg 283 µg

 

Besin zehirlenmesine dikkat

Besin zehirlenmesine dikkat

Yaz mevsiminde yaygın görülen hastalıklardan biri olan besin zehirlenmesi genellikle hafif seyrederken, nadiren de olsa hastanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanabiliyor. Besin zehirlenmesinin yaz mevsiminde sıkça görülmesinin nedeni ise sıcaklığın artmasıyla birlikte zararlı mikroorganizmaların besinlerde daha kolay üreyip, çoğalabilmeleri. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre; besinlerle taşınan virüs, parazit, bakteri, toksin ve kimyasal maddelerden kaynaklanan ‘besin zehirlenmesi’ dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişiyi tehdit ediyor. Sağlık Bakanlığı verileri de; ülkemizde yine her yıl 5-6 milyon kişinin besin zehirlenmesi sorunu yaşadığını belirtiyor. Besin zehirlenmesinden en çok et, süt, deniz ürünleri ve yumurta sorumlu oluyor. Besin zehirlenmesinde kişi kontamine, yani herhangi bir hastalık etkeni bulaşmış olan gıdayı yedikten ortalama yarım saat ile 72 saat içerisinde; mide bulantısı, kusma, sulu veya kanlı ishal, karın ağrıları,  kramplar ve ateş gibi belirtiler gelişebiliyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, “Herkesin hastalık etkeni bulaşmış olan gıdayı yedikten sonra verdiği tepki aynı olmayabiliyor. Kiminde hiç belirti görülmezken kiminde ise ciddi yakınmalar gelişebiliyor. Belirtiler kesilmediğinde ve şiddeti arttığında hekime başvurmak yaşamsal önem taşıyabiliyor” uyarısında bulunuyor. Peki, besin zehirlenmesinden korunmak için hangi hatalardan kaçınmamız gerekiyor? Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, besin zehirlenmesine karşı almanız gereken 10 önemli kuralı anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!

Pause Dergi, Pause Sağlık

Ellerinizi sık sık yıkayın

Ellerimizle gün içerisinde hastalık etkeni olan her türlü zemine temas ediyoruz. Bunun sonucunda da ellerimizden pek çok hastalık bulaşabiliyor. Örneğin lavaboya giren bir kişi ellerini kurallara uygun yıkamadığında zararlı tüm mikroorganizmalar ellerinde kalıyor. Kirli ellerle temas da hastalık etkeni bakteri ve virüslerin gıdaya bulaşmasına yol açıyor. Bu duruma ‘çapraz bulaşma’ deniyor. Dolayısıyla özellikle herhangi bir pişmiş veya pişmemiş gıdaya dokunmadan önce ellerinizi en az 20 saniye boyunca mutlaka sabunla yıkamalısınız.

Çiğ etleri diğer gıdalardan uzak tutun

Alışveriş yaparken, yiyecekleri hazırlarken veya saklarken; çiğ kırmızı etleri, tavuk gibi kümes hayvanlarını, balık ve kabuklu deniz hayvanlarını diğer gıdalardan uzak tutun.  Çünkü çiğ olan bu tür etlerde kolayca üreyen salmonellla, E.coli, staphylococcus aureus gibi bakteri ve virüsler, sebze- meyveye bulaştıklarında besin zehirlenmesi gelişebiliyor. Ayrıca eti kestiğiniz tahta ile sebze doğradığınız tahta aynı olmasın. Yine et kestiğiniz bıçakları, eti koyduğunuz yerleri ve ellerinizi; yemek pişirmeye başlamadan önce mutlaka sabunlu sıcak suyla yıkayın. Bu şekilde çapraz bulaşmayı önlersiniz.

Pause Dergi, Pause Sağlık

Oda sıcaklında çözdürmeyin

Yüksek sıcaklığa dayanıklı olmayan yiyecekleri (kırmızı et, kümes hayvanları, balık, süt, peynir…) ortalama 5 derecenin üzerinde olan sıcaklıklarda uzun süre bulundurmayın. Oda sıcaklığı ortalama 21-22 derece civarlarında oluyor ve bu ortamdaki yiyecekler dışarıda kaldıkları süre içerisinde hızla zararlı bakteriler üretiyorlar. “Bu nedenle buzluğunuzdan çıkarmış olduğunuz donuk etleri oda sıcaklığında kesinlikle çözdürmeyin” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, şöyle devam ediyor: “Donuk etinizin, pişirme işleminin bir gün öncesinde buzdolabının içinde çözünmesini sağlayın. Eğer acil çözünmesi gerekiyorsa, mikrodalga fırınınız varsa buz çözdürme programıyla çözdürüp, ardından hızlıca pişirin. Mikrodalga fırınınız yoksa akan ılık suyun içinde hızla çözdürüp yine bekletmeden pişirin. Dikkat etmeniz gereken bir başka önemli nokta ise çözülen etleri yeniden dondurmamak olmalı”

Buzdolabınızı tıka basa doldurmayın

Buzdolabınızın dondurucu olmayan normal bölümlerinde sıcaklık 5 derecenin üstünde olmamalı, çünkü sıcaklık arttıkça zararlı mikroorganizmalar çoğalıp üreyecektir. Ayrıca yiyecekleri buzdolabındaki soğuk hava içeride rahat dolaşabilecek şekilde yerleştirmeli ve tıka basa doldurmamalısınız. Çünkü buzdolabını çok doldurursanız içeride soğuk hava her besine aynı derecede etki etmez ve bunun sonucunda yiyeceklerde mikroorganizmalar üremeye başlar. Özellikle sıcak mevsimlerde dolabın kapağını çok sık açarak içerideki sıcaklığın artmasına da yol açmayın.

Pause Dergi, Pause Sağlık

Buzdolabında 1-2 saatten fazla bekletmeyin

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel et gibi çok hızlı bozulan yiyecekleri hiç bekletmeden hızlıca soğutmanız veya dondurucuya kaldırmanız gerektiğini belirterek, “Özellikle kırmızı et ve tavuk gibi kümes hayvanlarını satın aldıktan sonra buzdolabında 1-2 saatten fazla bekletmeyin; ya pişirin ya da hızla dondurucuya kaldırın. Aksi halde besin zehirlenmesine neden olabilen mikroorganizmalar hızla çoğalıp, üreyebiliyorlar” diyor.

Son kullanma tarihlerine dikkat!

Görünüşleri ve kokuları hiçbir şekilde değişmese bile son kullanma tarihleri geçmiş yiyecekleri asla tüketmeyin.

Şişmiş veya çatlamışsa, almayın!

Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, konserve gıdaların şiddetli besin zehirlenmelerine yol açabileceğini belirterek, “Konserve kutularının ağır darbeli, şişmiş veya çatlak olmamasına dikkat edin ve bu ürünleri satın almayın” diyor. Evde yaptığınız konservelerin de yapım esnasında kesinlikle hava almamaları çok önemli. Çünkü hava almış ürünlerde zehirlenmemize sebep olan zararlı mikroorganizmalar ürerler” diyor.

Pause Dergi, Pause Sağlık

Yumurtayı buzdolabına yerleştirirken yıkamayın

“Yumurta uygun koşullarda satın alınmaz ve saklanmazsa çok tehlikeli olabiliyor” bilgisini veren Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, önerilerini şöyle sıralıyor: “Salmonella ve E. Coli gibi bakterilerin bulaşmamaları için yumurtayı satın alırken üzerinde hayvan dışkısı ve kir olmamasına dikkat edin. Yine aynı nedenle çatlak yumurtaları almayın. Ayrıca buzdolabına asla yıkayarak kaldırmayın. Bunun nedeni ise yıkandıktan sonra yumurta kabuğunun üzerindeki gözeneklerin açılarak hastalık oluşturan mikroorganizmaların hızla yumurtanın içine girmelerine sebep olması. Yumurtayı kullanımından hemen önce yıkayıp, pişirmeli ve yine özellikle çaprak bulaş olmaması için yumurtaya dokunduktan sonra ellerinizi iyice yıkamalısınız.

Etler iyi pişmiş olsun

Salam, pastırma ve çiğ köfte gibi çiğ tüketilen etler veya tercihen az pişmiş etler de bakterilerin bulaşması açısından risk oluşturuyorlar. Örneğin az pişmiş olan tavuk etinde salmonella, kırmızı ette de bir tür E.coli bakterisi üreyebiliyor. Bu nedenle bakterilerin yok olmaları için etlerin iyi pişmiş olmasına dikkat edin.

Hazırlık öncesinde iyice yıkayın

Besin kaynaklı zehirlenmeler, kontemine olan (hastalık etkeni bulaşan) gıdaların tüketilmeleri sonucu ortaya çıkan bir tablo. Bu nedenle besinleri pişirmede kullandığınız mutfak gereçlerini ve yüzeylerini, yemeği hazırlamadan önce deterjanla çok iyi yıkayın.