The president speaksing
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras
Dünyanın en beğenilen turizm destinasyonu “BODRUM”
Ege ve Akdeniz’in kesişim noktasında bulunan; denizi, doğası, tarihi yapısı, yeşili ile tüm dünyada önemli bir marka olan Bodrum için kültür ve turizm destinasyonlarından en önemlisidir demek yerinde olacaktır. Yeşili diyorum çünkü tüm çalışmalarımız Bodrum’un yeşilini eski haline getirebilmeyi hedefliyor. Vatandaşlarımız umudunu yitirmemeli. Hiçbir şey bitmiş sayılmaz. Yangınlar dolayısıyla yaşadığımız üzüntülerimiz ve hayal kırıklıklarımıza rağmen bir Bodrumlu olarak ve Bodrum Belediye Başkanı olarak iklim krizine geçit vermemek en önemli hedefim. Kaybettiğimiz değerlerimizi; doğaya iyi davranarak, doğanın hak ettiği kıymeti göstererek, özellikle kaçak yapılaşma ve doğaya aykırı inşaatların önüne geçerek misliyle geri alacağız. Zaten belediyelerin birincil görevleri 5393 sayılı kanunun 14. Maddesinde de kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunması olarak yer alıyor. Bu sebeple yol yapmanın, çöp toplamanın ötesinde görevimiz; var olan doğal, kültürel, tarihi değerleri korurken aynı zamandan da destinasyonlarımızı en üst seviyede dünyaya “doğru” şekilde anlatmaktır.
Bana göre huzur, güven, kültür, sanat, mimari, müzik, tarih ve arkeoloji Bodrum’un ana hatlarını oluşturan unsurlar. Bu sebeple de yerel belediye olarak bu konulara eğilmek öncelikli hedefimiz.

Önceliğimiz yaşanabilir bir Bodrum…
Bodrum’da yaşayan nüfusun çeşitliliği ve kadınlar başta olmak üzere tüm demografimizin özgür, rahat yaşayabildiği bir Bodrum’u düşündüğümüzde yapılaşmayı da buna göre oluşturmalıyız.
Bodrum’un yeni demografik yapısına uygun projeleri ön plana çıkardığımız bir yaklaşımı önemsiyoruz.
Bodrum gibi kentlerin özgünlüğünü ancak bugün kavrayabiliyoruz. Bodrum’un toplumla, toplumu oluşturan unsurlarla, toplumun tarihiyle hep ilişkileri oldu. Dolayısıyla bir bütün olarak toplum değiştiğinde artık Bodrum da değişiyor.
30- 40 yıldır yapılan sistematik yanlışlar bugün önümüzde ciddi sorunlar oluşturuyor. Artık Bodrum’da yaşamı bir bütün olarak negatif etkileyen hiçbir şey olmamalı. Kişiliği olmayan kentler yaratmak ve o kentlerde mutsuz insanları yaşatmak insan gibi sosyal bir varlığın doğasına da aykırı.
Kent denilen şey de bir dengenin bütünüdür.
İnsanlar bir kentte sadece iş, arkadaş, aile için yaşamıyor artık; bunların doğayla, tarihle, kültürle bir arada, bir dengede olduğu yerlerde yaşamayı tercih ediyor.
Tarih, çevre, hava, insanlar kent kurmak için birkaç adım; insanlar günlük hayatlarında tüm bunlara denk geldiği bir kent, kentin karakterini temsil eden alanlar, meydanlar, caddeler, sokaklar ve doğanın buna göre işlendiği mekânsal düzenlemeleri istiyor. Bu, mekânsal üretimlerin bir boyutudur ve temel yapılardan etkilenir. Örneğin ekonomik ve sosyal hareketler; kent yaşamına, kent kimliğine, kent aidiyetine yön veriyor.
İnsanların sosyalliğine uygun tasarımlar için yatırımcılarla birlikte çalışabiliriz; kentin doğal görünüşüne uygun ve kendini diğer kentlerden ayıracak bir temaya ve bir aidiyet ilişkisiyle kendi yaratıcılıklarını uygun bir Bodrum için çalışabilmeyi tercih ederiz.
Biliyoruz ki tercih edilen yerin değeri artar, aslında buralar daha çok yaşanılır hale gelir. Biz Bodrum’u yaşanabilir halde tutabilmek için bazı normlar benimsemeliyiz işte bu normlar:
Bir yatırımın performansı üzerinde önemli etkileri bulunabilecek çevresel, sosyal ve yönetişimsel uygulamaları ifade eden ESG, sorumlu yatırım diyebileceğimiz SRI ile “Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri” UN PRI ve Impact Investing Etki yatırımı anlayışı üzerinden de olabilir ama aslında Bodrum için kendi normlarımızı oluşturabilmeliyiz; bu normlara uymayan projeler istemiyoruz, eskileri de buna göre revize etmek için elimizden geleni yapacağız.

Lefebvre diyor ki insan, kendi inşa ettiği kentin kahramanıdır.
Bu yüzden mekânsal varlıklar yıkılıp, kurulmaya; değişip, dönüşmeye mecburdur. Kentler farklı sınıf çıkarlarının ve güç ilişkilerinin odağındaki bir çatışma alanıdır. Herkes bir noktada sahiplenmeye, korumaya ya da ona hükmetmeye çalışır. Aynı zamanda Bodrum gibi bir noktada olunca çok yönlü etkilere açıktır. Göç alır, sık sık turist akınına uğrar ve popülasyonda farklılaşma yaşanır.
Bodrum inanılmaz bir doğa ve tarih bütünlüğünden kaynaklı yanlış hesapların, yok etme projelerinin odağındadır.
Çeşitli dinler, diller, kültürler bir aradadır. Böyle bir hareketliliğe ve sürekli dönüşüme rağmen Bodrum’un mirası 3 bin 500 yıldır sürdürülmektedir. Bunun sebebinin mekânla kurulan ilişkiye karşı yabancılaşmanın daha az olduğu kanaatindeyim.
Bodrum gibi kentler birer yapıttır; birer basit maddi üründen değil de sanat eserine yakındır. Bodrum için tercihimiz bir baş yapıt olması.
Bodrum’u Bodrum yapan bütün değerler tehdit altında…
“Kıyamet projeleri” ve özelleştirme izinleriyle şekillenen bir gündemimiz var. Oysa bölgenin deprem bölgesi olduğu gerçeği var, denizler ve kıyı sorunları var. Her yerden gelen göç dalgası var. Tüm bunlar birleşince Bodrum altyapı ve üstyapı olarak büyük bir tehdit altında. Altyapı ve üstyapı sorunlarını elbet çözeriz ama ekolojik yıkım bu projelerle, bu hızla sürerse geriye bir Bodrum kalmayacak.
Mücadele etmek zorundayız. Ne o köyleri su altında bırakacak yanlış planlamalara ne de kuşları, insanları, doğayı susuz bırakacak rant odakları projelere izin vermemeliyiz.
Bu şirketlerden de bu akıldan da kurtulmak zorundayız. Aksi taktirde izleyeceğimiz şey yıkım, ölüm ve yok oluş olacak.

Bodrum’un daha çok şey yaşayacağının habercisi olan mücadelemiz bu gezegendeki tüm yaşam için
Doğayla, afetlerle karşı karşıya kalan insan, animistik dünyasına geri dönebiliyor. Neredeyse tümden insanın, sürdürülemez ekonomik sisteminin yarattığı sorunlar karşısında, felaketler yaşayıp; konuyu görmezden gelebiliyor, doğanın intikam aldığı fikirlerine savruluyor.
Halbuki doğa ölüyor.
Unutulmasın; bu insanlar sadece maddi unsurları, yerleşik konumları bağlamında bir dönüşüm yaşamayacak.
Nihayetinde bütün bir yaşam son bulacak.
Bu duruma rantçı kent politikaları ortak olacak.
Bodrum’u cesur, kararlı, adaletli ve paylaşımcı bir şekilde yönetiyoruz.
Monarşi anlayışını değil Cumhuriyetin getirmiş olduğu halk odaklı yönetim biçimini savunuyoruz. Bu sebeple de yönetim biçimimizin içinde kararlılık ve paylaşımcılık çok önemli bir yer alıyor. Bu sayede Bodrum’u güzel ve aydınlık bir geleceğe taşıma hedefiyle hiçbir cinsiyetçi, siyasi, ırksal ayrım yapmadan Bodrum halkının yararına olacak her konuda uyum içinde çalışıyoruz.
Hedefimiz, ayrıştırmadan, kavga etmeden; barışçıl ve birleştirici bir biçimde, Bodrum’un sürdürülebilir kalkınmasını sağlamak. Bu kalkınmanın temelini gelişmiş ticari ve ekonomik hayatın yanı sıra, kültürel değerlerimizi de koruyarak taçlandırmak oluşturuyor.

“Birlikten kuvvet doğar”
Çevre, doğa ve insan odaklı sosyal belediyecilik anlayışımız sebebiyle her koşulda kentimizi ve kentimizde yaşayan kıymetli vatandaşlarımızın hatta bizlere değer katan kıymetli misafirlerimizin haklarını göz önünde bulundurduğumuz aşikardır. Bu sebeple kentimizde iş birliği içinde hareket etmek ve “Birlikten kuvvet doğar” bakış açışıyla faaliyet ve projelere imza atmak en büyük güç unsurumuz. Mahalle muhtarları ve ilçedeki kamu kuruluşlarının amirleri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile sürekli fikir alışverişinde bulunuyoruz. Onların taleplerini dinliyor, yeri geldiğinde kendi taleplerimiz doğrultusunda ortak etkinlik ve faaliyetler düzenliyoruz.
“Vizyonumuzu yereli korumak ve kalkındırmak temeli oluşturuyor”
Vizyonumuz gereği yerel markalar ile üreticileri korumak ve onların varlığını daima muhafaza etmesini sağlamak için yerel üreticilerimiz ve işletmelerimizin her zaman yanında olmaya çalışıyoruz. Onları pazarlama stratejilerimize dahil ederek etkinlikler düzenliyoruz. Kendi gerçekleştirmiş oldukları etkinliklere de ilgili belediye birimlerimizle sonuna kadar destek oluyoruz.
“Neler yapıyoruz?”
Bodrum Belediyesi olarak mandalina üreticisine destek olmak için Bodrum Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (Bodrum TARKO) ve Bodrum Turunçgil Üreticileri Birliği ile iş birliğine gittik. Bodrum mandalinasının Türkiye genelinde satışa sunulmasını sağladık. Önemli bir market zinciriyle yapılan anlaşmayla Bodrum mandalinası marketlerde yerini aldı. Bunu, atalarımızdan kalan bu kıymetli emanetin tanıtılmasında önemli bir adım olarak görüyorum.
Vatandaşlarımızın Bodrum’da keyifli bir yılbaşı tatili geçirmesi ve pandemi sebebiyle ekonomik zorluklar yaşayan esnafımıza bir nebze de olsa nefes aldırmak ve Bodrum çarşısının eski, o görkemli güzel günlerine dönebilmesi için 18 Aralık’tan 3 Ocak’a kadar Bodrum Yılbaşı Partisi organize ettik. Halkımız bu partilere yoğun ilgi gösterdi. Yeni yıl etkinliklerimiz sayesinde kentimizin farklı noktalarında hareketliliği sağladık. İşletmelerimiz rahat bir nefes aldı.
Resmi olarak 200 bin olan nüfusun pandemi nedeniyle daha da arttığın bilincindeyiz. Bu artış nedeniyle halkımıza hizmetlerimizi aksatmamak için yoğun bir çalışma içindeyiz. Her kesimden insanın tercih ettiği kentimizi, daha güzel nasıl yansıtabiliriz diye kendimizi sürekli geliştiriyor, yeni projeleri inceliyor ve kentimize uyarlamaya çalışıyoruz.
Büyük bir coşku ve heyecanla başladığım Bodrum Belediye Başkanlığı görevimde olduğum müddetçe “biz olursak her güçlüğü aşabiliriz” anlayışıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde halk odaklı çalışmalarıma devam edeceğim.
Glokal stratejinin temel ögelerinden biri, yerel işletmeleri ve yöneticileri pazarlama stratejilerine dahil etmektir.