Celestyal ile Santorini’ye ilk sefer 23 Mart’ta

Celestyal, 2025 yaz sezonunu açıyor. Discovery gemisi sezonun ilk Yunan Adaları seferi için 22 Mart’ta Atina’dan Kuşadası Limanı’na gelecek. Geminin ertesi günkü rotasında Santorini olacak.

Arap Körfezi’ndeki kış sezonunu tamamlayarak, Doha’dan hareketle ana limanı Atina’ya dönen Celestyal, yaz sezonuna dair son hazırlıklarını tamamlıyor.

Yunan hükümetinin son tavsiyeleri doğrultusunda, 23 Mart 2025’ten itibaren Santorini adasına yolculuk başlıyor.

‘’Bölgenin normalleşmesi, gemilerin gelmesi demek’’

Celestyal Türkiye Direktörü Özgü Alnıtemiz; Celestyal’in Santorini’ye gitmesinin önemine ve sezonun açılışına değinerek şunları söyledi: ‘’Celestyal’in Santorini’ye gitmesi bölgenin normalleşmesi anlamına geliyor. Santorini’de yaşanan doğal hareketlilik bir süredir hem cruise sektörünü hem bölge turizmini hem de Türkiye turizmini etkileyecek şekilde belirsizlik yaratmıştı. Celestyal’in Santorini’ye seferlerini başlatma kararı diğer cruise şirketlerine de öncülük edecektir. Santorini’ye gemilerin gelmesi aynı zamanda ülkemiz limanlarına da gemilerin gelmesi demek. Dolayısıyla ülkemizi de etkileyen bu belirsizlikte normalleşme sürecine girilmiş oluyor diyebiliriz. Celestyal aynı zamanda Türkiye limanlarına da en çok uğrak yapan cruise şirketi olarak önem taşıyor.’’

Conrad Istanbul Bosphorus’da görev değişimi

Uzun yıllara dayanan uluslararası otelcilik tecrübesine sahip Rainer Gieringer, Conrad Istanbul Bosphorus’un yeni Genel Müdürü oldu.

Rainer Gieringer kimdir?

Otelcilik sektöründe 30 yılı aşkın deneyime sahip olan Rainer Gieringer, Conrad Istanbul Bosphorus’a katılmadan önce Hilton Istanbul Bomonti Hotel & Conference Center’da Genel Müdür olarak görev yapıyordu. Gieringer, daha önce Athenee Palace Hilton Bucharest, Hilton Budapest City ve Hilton Istanbul Bosphorus gibi birçok prestijli otelde üst düzey yöneticilik yaptı. Kariyeri boyunca otel operasyonlarında mükemmelliği sağlamak, misafir memnuniyetini artırmak ve finansal büyümeyi desteklemek konularında önemli başarılara imza atan Gieringer, aynı zamanda fotoğrafçılıkla da yakından ilgileniyor. Daha önce Hilton Sofia, Ankara HiltonSA ve Hilton Mainz gibi önemli otellerde de görev alan Gieringer, güçlü liderlik vizyonuyla Conrad Istanbul Bosphorus’a yenilikçi bir bakış açısı getirmeyi hedefliyor.

Antalya’ya Şubat ayında turist akını

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre, Antalya Havalimanı’ndan Şubat ayında 10 bin 20 ton yük taşınırken, 908 bin 822 yolcuya da hizmet verildi.

Antalya Havalimanı’nın Şubat ayı hava yolu uçak, yolcu ve yük istatistiklerini açıkladı. Söz konusu dönemde Antalya Havalimanı’ndan 10 bin 20 ton yük taşınırken, 908 bin 822 yolcuya da hizmet verildi.

2025 yılına hızlı başlayan Antalya Havalimanı, ocak ve şubat aylarında yolcu sayısıyla pek çok havalimanını geride bıraktı.

Şubat ayında 908 bin 822 yolcuya hizmet verilen Antalya Havalimanı’nda, aynı dönemde iniş-kalkış yapan uçak trafiği iç hatlarda 3 bin 321, dış hatlarda 3 bin 521 olmak üzere 6 bin 842’ye ulaştı.

Antalya Kundu’ya yeni otel

Antalya’nın Kundu bölgesine 5 yıldızlı lüks otel yapılacak. Nebula Otelcilik tarafından yapılacak otelin arazisi bakanlıktan uzun süreli kiralandı.

Proje, 58 bin 855 metrekarelik bir alana yayılacak ve 49 yıl boyunca turizm amaçlı kullanılmak üzere kiralandı.

Otel, toplamda 240 oda ve 900 yatak kapasitesine sahip olacak şekilde tasarlandı. Misafirlerin konforu düşünülerek, standart odaların yanı sıra ailelere uygun odalar, lüks süitler ve engelli misafirler için özel olarak dizayn edilmiş odalar da bulunacak. Tesis içinde, 350 kişilik büyük bir ana restoran ve 100 kişilik daha küçük bir restoranın yanı sıra, çeşitli barlar, toplantı salonları, hem açık hem de kapalı yüzme havuzları, geleneksel Türk hamamı, sauna, modern bir spor salonu ve eğlence için bowling ve bilardo salonları gibi sosyal ve rekreatif alanlar da yer alacak.

İş Yerinde Kültürel Okuryazarlığın Teşvik Edilmesi

Küreselleşen iş dünyasında, farklı kültürlerden gelen bireylerle çalışmak artık kaçınılmaz bir durum haline geldi. Kültürel okuryazarlık, çalışanların farklı kültürel geçmişlere sahip iş arkadaşlarıyla etkili bir şekilde iletişim kurmasını, iş birliği yapmasını ve ortak hedeflere ulaşmasını sağlar.

İş yerinde kültürel farkındalığın teşvik edilmesi, yalnızca ekip içi uyumu artırmakla kalmaz, aynı zamanda işe alım süreçlerinde de önemli bir rol oynar. Küresel bir iş gücüne sahip şirketler için çalışanların kültürel çeşitliliğe adapte olabilmesi, organizasyonun başarısını doğrudan etkileyen faktörlerden biridir.

İşe Alım Süreçlerinde Kültürel Okuryazarlığın Önemi

İnsan kaynakları departmanları, yetenekli çalışanları işe alırken yalnızca teknik becerilere ve deneyime değil, aynı zamanda adayların kültürel uyumuna da önem verir. Bir çalışanın iş yerindeki kültüre ne kadar hızlı adapte olabileceği, iş verimliliğini ve ekip içindeki iletişimi doğrudan etkileyebilir. Özellikle uzaktan çalışan ekiplerin giderek yaygınlaştığı günümüzde, farklı ülkelerden gelen çalışanlarla etkili bir şekilde çalışabilmek büyük bir avantajdır.

Örneğin, bir şirket offshore Ruby on Rails developers ile çalışmayı planlıyorsa, yalnızca teknik yetkinliklere değil, aynı zamanda bu geliştiricilerin ekip dinamiklerine ve şirketin çalışma kültürüne ne kadar uyum sağlayabileceğine de dikkat edilmelidir. Zira farklı çalışma saatleri, iletişim alışkanlıkları ve iş yapma biçimleri, ekip verimliliğini doğrudan etkileyebilir. Kültürel okuryazarlık, bu tür uzaktan çalışan ekiplerin daha sorunsuz bir şekilde entegre olmasını sağlar ve şirketin global çapta daha etkili çalışmasına yardımcı olur.

IT Recruiter Rolü ve Kültürel Farkındalık

İşe alım süreçlerinde kültürel okuryazarlığın önemli olduğu bir diğer alan ise teknik işe alım uzmanlarının (IT recruiter) görevleridir. Bir IT recruiter job description, genellikle teknik yetenekleri değerlendirmek, uygun adayları belirlemek ve şirket kültürüne en uygun olan profesyonelleri işe almak gibi sorumlulukları kapsar. Ancak bir işe alım uzmanının en önemli görevlerinden biri, adayların yalnızca teknik becerilerini değil, aynı zamanda kültürel uyumlarını da değerlendirebilmektir.

Özellikle teknoloji şirketleri, farklı ülkelerdeki yetenek havuzlarından faydalanarak en iyi geliştiricileri bünyelerine katmaya çalışır. Bu noktada bir IT recruiter, adayın yalnızca iş gereksinimlerine uygun olup olmadığını değil, aynı zamanda şirketin değerleri ve iş yapış biçimiyle ne kadar uyumlu olduğunu da analiz etmelidir. Kültürel farkındalığı yüksek olan bir işe alım uzmanı, farklı milletlerden gelen adayların güçlü ve zayıf yönlerini daha iyi anlayabilir ve mülakat sürecini buna göre yönetebilir.

İş Yerinde Kültürel Okuryazarlığı Artırma Yolları

Şirketler, çalışanlarının kültürel farkındalığını artırmak ve çeşitlilikten en iyi şekilde yararlanmak için çeşitli stratejiler geliştirebilir. Bunlardan bazıları şunlardır:

  1. Kültürel Eğitim Programları: Şirket içi atölyeler ve eğitim programları düzenleyerek çalışanların farklı kültürleri daha iyi anlamaları sağlanabilir.
  2. Esnek ve Kapsayıcı İletişim: Ekip içindeki iletişim kanalları açık olmalı ve herkesin kendini ifade edebileceği bir ortam yaratılmalıdır.
  3. Mentorluk Programları: Farklı kültürel geçmişlere sahip çalışanların birbirleriyle daha yakın çalışmasını sağlayan programlar oluşturulabilir.
  4. Çeşitlilik Odaklı İşe Alım: İşe alım süreçlerinde, yalnızca teknik yeterlilik değil, aynı zamanda kültürel çeşitliliğe açık olma ve adaptasyon yeteneği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç

İş yerinde kültürel okuryazarlığın teşvik edilmesi, yalnızca çalışanların uyumunu ve mutluluğunu artırmakla kalmaz, aynı zamanda şirketlerin küresel pazarlarda daha başarılı olmasını sağlar. Özellikle offshore Ruby on Rails developers gibi uzaktan çalışan ekiplerle iş birliği yaparken, kültürel farkındalık büyük bir fark yaratabilir. Aynı şekilde, bir IT recruiter için de işe alım süreçlerinde adayların teknik becerileri kadar kültürel uyumları da kritik bir faktördür. Şirketler, kültürel farkındalığı artırmak için stratejik adımlar attıklarında, ekip içi iş birliği ve performans seviyeleri de gözle görülür şekilde artacaktır.

Kadın-erkek eşitliğini önemli buluyor muyuz?

Ülkeler ortalamasında her üç kişiden ikisi (%68), kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliğin sağlanmasını önemli bulduğunu belirtiyor. Bireylerin %16’sı  ise bu konuyu önemli bulmadığını söylüyor. Kadınlar (%74), erkeklere kıyasla (%62) cinsiyet eşitliğini daha önemli buluyor.

Ipsos Türkiye

 IPSOS TÜRKİYE CEO’SU SİDAR GEDİK VERİLERİ ŞÖYLE YORUMLADI

Dünya Kadınlar Günü, 168 yıl önce 8 Mart 1857’de New York’ta kadın dokuma işçilerinin daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret talepleriyle başlattıkları grev sırasında çıkan yangında 129 işçinin hayatını kaybetmesi ile başlamış bir mücadele günü. Kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi o günden bu yana sürüyor. Elbette yol katettik ancak şu anda geldiğimiz noktada hala konuşacağımız ve konuşmayı asla bırakmamamız gereken birçok nokta var.

IPSOS TÜRKİYE CEO’SU SİDAR GEDİK

IPSOS TÜRKİYE CEO’SU SİDAR GEDİK

Ipsos’un 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için 30 ülkede 23 binden fazla kişi ile gerçekleştirdiği Global Advisor Araştırması’na göre her üç kişiden ikisi (%68), kadınlar ve erkekler arasında eşitliğin sağlanmasını önemli bulduğunu belirtiyor. Türkiye’de ise bu ifadeye katılanların oranı %78. Türkiye’de yaptığımız Gündeme Dair araştırması sonuçlarına göre, ülkemizde genel olarak kadınlara ve erkeklere eşit davranıldığını düşünen bireylerin oranı son 4 yıldır pek değişmiyor. Her 5 kişiden biri eşit davranıldığı görüşünde (%19). Aile içine baktığımızda ise bireylerin %41’i aile içinde kadınlara ve erkeklere eşit davranılmadığını düşünüyor. Toplum genelinde ve aile içine baktığımızda dikkat çeken en kritik nokta, bir fikir beyan etmek istemeyenlerin oranındaki kayda değer artış. Bu durum, cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusundaki tartışmalar ve bu tartışmalardan dolayı oluşan gündemden dolayı insanların bu konuyla ilgili olumlu ya da olumsuz fikir beyan etmekten kaçındığını gösteriyor. Bu araştırmayı daha önceki yıllarda yaptığımızda böyle bir durum olmamıştı.  Kadınların karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan biri de uğradıkları şiddet. Her iki kişiden biri kadınların hayatın her alanında erkek şiddetine maruz kaldığını düşünüyor, kadınlar arasında bu şekilde düşünenlerin oranı daha yüksek, %64. Kadına yönelik şiddetin cezasız kaldığını düşünenlerin oranı %60, kadınlar arasında ise bu oran biraz daha yüksek %66. Alınması gereken önemli bir mesaj daha. Şiddet varken ve cezasız kalıyorken kadınların güvende hissetmemeleri de çok normal, yaklaşık üç kadından ikisi dışarıda yalnızken veya yanlarında kadınlar varken kendilerini güvende hissetmediklerini belirtiyor. Kadınların iş yaşamına katılımında hangi noktadayız yakından bakmakta ve hafızalara kazımakta fayda var. TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranı kadınlarda %35,8, erkeklerde ise %71,2 oldu. Yani 15 yaşın üzerindeki her üç kadından ikisi işgücüne dahil değil, işsiz olabilmek için bile öncelikle işgücüne dahil olmak gerekiyor. İşgücüne dahil olabilen azınlık için de durum kötü, istihdam oranı erkeklerde %65,7 iken kadınlarda %31,3. Gündeme Dair araştırmamız gösteriyor ki daha en başında sorunlu bir noktadayız. Çünkü her iki kişiden biri kadınların eşlerinden ya da ailelerinden izin almadan çalışamadığı tespitine katılıyor. Araştırmamıza katılanların çoğunluğu, engelleri aşıp da işgücüne dahil olabilen kadınların işyerlerinde ayrımcılığa maruz kaldıklarını, aynı iş için erkeklerden düşük ücretler ile çalıştıklarını belirtiyor. Eşit işe eşit ücret alınmadığı tespitine katılanların oranı %41, bu oran kadınlarda genel ortalamaya göre daha yüksek. İş yerinde kadın ve erkek çalışanlara eşit davranılıp davranılmadığı sorulduğunda ise her dört kişiden biri eşitlik olduğunu düşünüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için tüm dünyada sesler çıkıyor, önemli aksiyonlar alınıyor, peki kat edilen yol yeterli mi? Ipsos’un Global Advisor araştırmasına dönecek olursak 30 ülkenin ortalamasında, bireylerin yarısı (%50), kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması konusunda ülkelerinde yeterince yol katedildiğini düşünüyor. Türkiye’de de bireyler benzer görüşte. Bu konuda bir şeylerin daha iyiye gitmesi için kadınların iş dünyasında ve hükümette daha fazla kadın lider olması şart. Araştırma sonuçlarına göre bireylerin yarısından fazlası da (%54), kadınların yönetimde olmadığı sürece ülkelerinde eşitlik sağlanamayacağını düşünüyor. Kadınlarda bu ifadeye katılım oranı erkeklerden daha yüksek %60. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları için katetmemiz gereken uzun bir yol var. İş dünyasında, siyasette, ailede ve sokakta kadınların hak ettikleri eşitliği yaşayabilmeleri için hem bireysel hem de kurumsal düzeyde sorumluluk almamız şart. Daha adil, daha eşit ve daha güvenli bir dünya için konuşmaya, sorgulamaya ve elimizden geleni yapmaya durmaksızın devam etmeliyiz.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!

Eğlence mekanları ve restoranlardaki telif sorunu çözüldü

Eğlence ve restoranlarda çalınan müziklerin 40 yıldır süren telif hakkı sorunu yapılan anlaşma ile son buldu.

Gastronomi tesisleriyle müzik meslek birlikleri arasında imzalanan protokolle yeni bir dönem başlıyor. Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) üyesi işletmelerin ortalama %70 indirimli tarife bedelleriyle tek elden kolayca müzik lisansı alabilmesini ve telif lisansını kolaylaştıracak olan bu protokolle, restoran, kafe, eğlence tesisi gibi işletmelerin yıllardır süren telif ihtilafları son buluyor, müzik ve gastronomi sektörü kazanıyor.

TURYİD adına konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, “Bugün de Müzik Sektöründe Bağlantılı Haklar (MÜZFED) ve Müzik Sektöründe Eser Sahipleri Federasyonları (MSF) ile derneğimiz TURYİD ve diğer tüm paydaşların Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanımızın öncülüğünde bir araya gelerek başka bir medeniyetin imzaları attık ve uzun yıllardır çözülmeyi bekleyen çok önemli bir sorun çözüme kavuşturduk,” açıklamasında bulundu.

Protokolün, sanatçıların telif haklarını koruyarak, müziğin adil ve sürdürülebilir bir şekilde misafirlerle paylaşılmasına olanak sağladığını belirten Demirer, konuşmasında tüm paydaşlara teşekkür ederken, protokolün, sanatın sürdürülebilirliği açısından kıymetini de belirtti.

“TURYİD Kadınlarla Daha Güçlü”

Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında, “TURYİD Kadınlarla Daha Güçlü” mesajıyla bir akşam yemeği düzenledi.

TURYİD, gastronomi sektöründeki öncülüğünü faaliyetleriyle göstermeyi sürdürüyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Develi Nişantaşı’nda bir akşam yemeği düzenleyen TURYİD, kadın üyelerini ve çalışanlarını bir araya getirdi. “TURYİD Kadınlarla Daha Güçlü” diyerek, sektörde emek veren kadınların önemine dikkat çeken TURYİD, önümüzdeki dönemde kadınlara ve kadın istihdamına yönelik projeleri ile çalışmalarına devam edecek.

TURYİD adına akşam yemeğinde konuşan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Develi, Dünya Kadınlar Günü’nü sektörde emek veren kadınlarla birlikte kutlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, şu sözleri söyledi: “8 Mart, dünyanın her yerinden, her sektörden, her yaştan kadının kazanımlarını kutladıkları bir gün. Türkiye de bu konuda geçmişten günümüze yol kat etmeye devam ediyor. Özellikle sektörümüzde kadın istihdamı ortalamanın üzerinde yer alıyor. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı %32-33 bandındayken sektörümüzde bu oran %42’ye çıkıyor. Dernek olarak bizim de yeni dönemdeki çalışmalarımızla bu oranın daha da iyi yerlere gelmesini umuyoruz.”

Raffles İstanbul’a yeni otel müdürü

Raffles İstanbul’da Odalar Bölümünden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Nazlı İrem, Ocak 2025 itibarıyla Otel Müdürlüğüne terfi ederek Raffles İstanbul’un ilk kadın otel müdürü ünvanını aldı.

Nazlı İrem Kimdir?

Otelcilik sektöründe 15 yılı aşkın deneyime sahip olan Nazlı İrem, Marmara Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra University of Miami De Collage’da The Hospitality Institute programını tamamladı ve Anadolu Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi eğitimi aldı.

Çalışma hayatına 2006’da Four Seasons Hotel Miami’de Housekeeping departmanında başlayan İrem, 2008’de Türkiye’ye döndü ve 2014’e kadar Four Seasons Hotel at the Bosphorus’ta Ön Büro, Housekeeping ve Misafir İlişkileri departmanlarında çeşitli pozisyonlarda çalıştı.

Raffles İstanbul ekibine ise otelin açılış öncesi döneminde Head Butler olarak katıldı ve seneler içinde Head Butler, Ön Büro ve Butler Hizmetleri Direktörü, Odalar Direktörü ve Genel Müdür Yardımcısı gibi kilit pozisyonlarda, otelin operasyonel süreçlerine ilişkin önemli roller üstlendi.

Kariyeri boyunca birçok değerli başarıya imza atan İrem, Raffles Hotels & Resorts tarafından dünya çapında seçilen “10 Olağanüstü Çalışan” arasına girdi ve Raffles Magazine’e röportaj verme ayrıcalığını yaşadı. Head Butler pozisyonundayken, ekibiyle birlikte Raffles İstanbul’un “En Başarılı Ekip” ünvanını elde etti ve Raffles Butler Academy’nin kurucuları arasına adını yazdırdı. Haliç Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Yüksek Lisans Programı’nı tamamladı

“Futbol, Benim Tutkum”

Bugün, futbol tutkusuyla dolu, kültürel kökleriyle zengin bir yaşam hikayesine sahip olan çok sevdiğim arkadaşım Milenne Müller ile bir araya geldik. Brezilya’nın sıcak atmosferinden İstanbul’un dinamik yaşamına uzanan bu yolculuk, onun hayata bakış açısını ve ilham verici deneyimlerini şekillendirdi. Futbolun sadece bir spor değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğuna inanan Müller, sosyal medya platformlarında gençlerin ilgi alanında olan bir rol model influencer. Kadınların da futbol tutkusu vardır. Bu duyguyu anlatabilmek için gösterdiği çaba ve çeşit çeşit formaları ile dikkat çekiyor. Röportajımızda, onun hayatındaki önemli anları, tutkularını ve hayallerini konuştuk. Ben de bu röportajda ve fotoğraf çekimlerinde çok keyif aldım. Sizlerin de severek okuyacağınızı düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Röportaj: Ahu Çağdaş

Fotoğraflar :Barış Acarlı

Mekan: Renaissance Istanbul Polat Bosphorus Hotel

Ahu Çağdaş, Milenne Müller

Üvey baban bir futbolcu, futbola bu kadar ilgi duymanın sebebi o mu yoksa futbolu hep sevdin mi?

Futbolu hep sevdim, bebekliğimden beri annem beni Brezilya’daki en sevdiğim takım olan “Internacional”in maçlarına götürürdü, ancak üvey babam hayatımıza girdikten sonra spora çok daha yakın oldum.

Seni Türkiye’ye çeken şeyler neler, Türkiye’de sevdiğin şeyler neler?

Türk kültürünü seviyorum ve ayrıca İstanbul’un koşuşturmacasını da seviyorum.

Yapmadığın için pişman olduğun bir şey var mı? Ve bunlar neler?

Her zaman dürtüsel bir insan oldum ve her zaman istediğimi yaptım, her zaman hayat birdir. Bir kez yaşanır mottosuyla yaşadım

Milenne Müller

İnsanları nasıl etkilediğini düşünüyorsun?

İnternetle çalışmama rağmen tamamen utangaç bir insanım, beni futbol yüzünden takip eden birçok kız var ve en büyük etkimin onlara o kadar çok paylaşım yapma cesareti vermek olduğuna inanıyorum ki birçok kız benim sayemde futbol içeriği oluşturmaya başladı.

Garip bulduğun tuhaf bir özelliğin var mı?

Tuhaf bir özelliğim olduğunu bilmiyorum ama evi gürültü olmadan, müzik olmadan, sessiz bir şekilde temizleme gibi garip bir alışkanlığım var ve bunun için yalnız kalmayı seviyorum.

Neyi romantik buluyorsun?

Sokaktan bir çiçek almak gibi basit bir eylemi bile hareketlerle ve sözlerle göstermenin romantik olduğunu düşünüyorum.

Yapmadığın için pişman olduğun bir şey var mı? Ve bunlar neler? Her zaman dürtüsel bir insan oldum ve her zaman istediğimi yaptım, her zaman hayat birdir. Bir kez yaşanır mottosuyla yaşadım

Paranı en çok neye harcıyorsun?

Tüm paramı futbol formalarına harcıyorum

En büyük korkun nedir?

Ailemi kaybetmek

Instagram’ından moda tutkunu olduğunu görebiliyoruz, bize stilinden bahsedebilir misin?

Günlük ruh halime bağlı olarak biraz karışık bir tarzım var, bazen daha modacı, bazen de biraz daha sokak tarzı.

Tanınmak nasıl bir şey?

Bazen garip geliyor çünkü Instagram’daki herkesin arkadaşımmış gibi davranıyorum ve insanlar sokakta fotoğraf çektirmemi istediklerinde mutlu oluyorum çünkü işimin değerli olduğunu hissediyorum.

Ünlülerin etkili olduğunu düşünüyor musun?

Birçok ünlünün insanlar üzerinde iyi bir etkisi var, ancak takip ettiğimiz ünlülerin türüne de dikkat etmeliyiz. Birçoğu var olmayan bir hayat gösteriyor ve bu bizi takip eden birçok kişide hayal kırıklığına neden olabilir, ancak gerçek olduğumuzda insanlara çok yardımcı oluyorlar.

Hobilerin neler?

Video oyunları oynamayı, spor salonuna gitmeyi seviyorum ve en sevdiğim hobilerimden biri de özellikle alışveriş merkezlerinde yürümek.

Milenne Müller

Hayatta yedek bir planın var mı?

Hayatta gerçekten tek bir B planım yok, bir sonraki yolu Tanrı’nın seçimine bırakıyorum.

Türkiye’deki en sevdiğiniz yer neresi?

İstanbul’da Boğaz’ı seviyorum.

Bir süper gücünüz olsaydı bu ne olurdu?

Zihin okumak gibi olurdu, insanların ne düşündüğünü bilmek isterdim.

Hayatınızda hayran olduğunuz kahramanlar var mı?

Hayran olduğum bir kahramanım var, annem. Hiçbir çizgi romanda yok ama bugün olduğum her şey onun sayesinde. Bana Wonder Woman’ı çok hatırlatıyor.

Hayatınızda altın kuralınız nedir?

Altın kuralım, Tanrı için hiçbir şeyin imkânsız olmadığıdır.

Milenne Müller

Yemek yapmayı sever misiniz? En çok ne pişirirsiniz?

Aslında yemek yapmayı sevmiyorum ve evde mutfağın sorumlusu harika pilav ve bonfile yapan erkek arkadaşım.

En çok hangi şehri seviyorsunuz ve yaşamak istiyorsunuz? Neden?

İngiltere’de, özellikle Londra’da yaşamak isterdim, bence kışın harika bir şehir.

Şimdiye kadar geçirdiğiniz en sevdiğiniz veya en macera dolu tatil hangisidir?

En sevdiğim tatil, ülkemin güzelliğini Türk erkek arkadaşıma gösterme fırsatı bulduğum Brezilya’ydı.