Yazılar

Domuz gribi ve soğuk algınlığı nasıl ayırt edilir?

Domuz gribi ve soğuk algınlığı nasıl ayırt edilir?

Halk arasında Domuz gribi olarak bilinen influenza, virüslerin etken olduğu bir solunum yolu enfeksiyonudur. Domuz gribi belirtileri nelerdir? Kimler grip aşısı olmalı? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Servet Öztürk merak edilen soruları yanıtladı.

Pause Dergi

Dr. Servet Öztürk

Domuz gribine neden olan İnfluenza A (H1N1) virüsü nedir?

İnfluenza gribinin ortaya çıkmasına, influenza A ve influenza B virüsleri neden olur. Bu iki virüs de insanlar için bulaşıcıdır ancak domuz gribi dediğimiz oldukça bulaşıcı seyreden grip türüne neden olan influenza A (H1N1) virüsüdür. Bu virüs insan, domuz, kuş, at gibi hayvanlarda solunum yolu hastalığına neden olur. Hastalık ilk kez Nisan 2009 da Meksika’da sonra ABD’de görülmüş ve daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır.

Domuz gribinin belirtileri nelerdir?

İnfluenza A (H1N1) virüsüne maruz kalmış kişilerde 1-2 günlük bir kuluçka döneminden sonra aniden belirtiler görülmeye başlanır. Domuz gribine işaret eden bu belirtileri şöyle sıralayabiliriz;

Yüksek ateş

Baş ve eklem ağrısı

Yorgunluk ve halsizlik

Öksürük

Üst solunum yolu akıntısı

Domuz gribine görülen yüksek ateş 5 güne kadar sürebilir. Herhangi bir kronik hastalığı olmayan kişilerde doğru tedavi ve sağlıklı bir beslenme ile bu belirtiler genellikle bir hafta içinde yok olur. İyileştikten sonra hasta bir süre daha kendini halsiz hissetmeye devam edebilir. Hastanın kronik bir rahatsızlığı varsa veya yaşlıysa yaşamı tehdit eden komplikasyonlar görülebilir bu komplikasyonlara en çok akciğerde rastlanır. Virüsün veya hastalık sırasındaki bakterilerin etkisiyle zatürre görülebilir.

Domuz gribi ve soğuk algınlığı nasıl ayırt edilir?

Birbiri ile benzer belirtiler gösteren influenza ve soğuk algınlığı genellikle birbirine karıştırılır. Her iki hastalığın temelinde viral bir enfeksiyon olsa da farklı virüsler tarafından meydana gelir.

Bu iki viral hastalığın arasındaki en önemli fark domuz gribinde ateş olması; soğuk algınlığındaysa olmamasıdır. Ayrıca soğuk algınlığı esnasında kişiler genellikle günlük rutinlerine devam edebilirken domuz gribi aşırı derecede eklem ağrısı ve halsizliğe yol açabilir bu nedenle kişiler dinlenme ihtiyacı duyar. Her iki hastalıkta da burun akıntısı veya tıkanıklığı, boğaz ağrısı ve öksürük olabilir.

Domuz gribi hastalığı nasıl bulaşır?

Domuz gribi, kişiden kişiye genellikle öksürme, aksırma esnasında ortama yayılan ve virüs içeren damlacıklarla bulaşır. Bu damlacıklar birkaç saat boyunca havada kalabilir ve insanlara hastalığı bulaştırabilir. Bu nedenle kalabalık ortamlarda bulunan kişilerin maske kullanımı ve el hijyenine dikkat etmesi gerekmektedir. COVID-19 salgını sırasında oluşan sosyal mesafe, maske ve dezenfektan kullanımı gibi alışkanlıkların devam ettirilmesi kişileri influenza A virüsüne karşı koruyacaktır.

Domuz gribi tedavisi nasıl yapılır?

İnfluenza semptomları başladıktan sonraki 48 saat içerisinde başlanacak antiviral tedavinin etkinliği oldukça yüksektir. 48 saatten sonra başlanan tedavinin etkisi oldukça düşüktür. Bu nedenle erken teşhis için özellikle influenza tanılı kimseyle temas eden, ateş, baş ve yaygın vücut ağrısı olan hastaların test yaptırmaları erken tedavi için uygun olacaktır.

Doktor tarafından reçete edilen antiviral ilaçların yanında; ağrı kesici ve ateş düşürücü gibi ilaçlar, dengeli beslenme, bol sıvı alımı ve yatak istirahati bu hastalığın tedavisine önemlidir. Sanılanın aksine bu hastalıkta antibiyotik etkili değildir. Antibiyotik tedavisi ancak domuz gribine ek olarak gelişen bakteriyel kaynaklı enfeksiyonlarda, doktor tarafından önerildiğinde kullanılabilir.

Grip aşısını kimler yaptırmalı?

Maske kullanımı, sosyal mesafe ve el hijyenine özen gösterilmesinin yanı sıra gripten korunmadaki en etkili yöntem aşıdır. Her yıl düzenli olarak yenilenmesi gereken aşıların içeriği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileri dikkate alınarak hazırlanır. Aşı, 6 aydan büyük ve yumurta alerjisi olmayan herkese önerilse de bazı grupların aşı olması diğer gruplara nazaran daha önemlidir. Eğer siz de aşağıdaki gruplardan birine giriyorsanız yıllık grip aşınızı olmalısınız;

50 yaş ve üzeri kişiler

Palyatif bakım alanlar

Huzur evinde kalanlar

Kronik akciğer ve kalp hastalıklarına sahip kişiler

Kronik böbrek hastalığına sahip kişiler

Şeker hastalığı olanlar

Otoimmün hastalığı olanlar

Hamileler

Sağlık çalışanları

Kuduzdan korunmak için neler yapılmalı?

Kuduzdan korunmak için neler yapılmalı?

Kuduz; temas sonrasında uygulanacak yara bakım, aşı ve koruyucu serum gibi tedavilerle %100’e yakın önlenebilecek bir hastalık iken, önlemlerin alınmaması durumunda %100’e yakın ölüme neden olan bir hastalıktır. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Servet Öztürk, önemli açıklamalarda bulundu.

Dr. Servet Öztürk

Kuduz nedir?

İnsanlık tarihinde uzun yıllardır hayvan ısırıkları ile ilişkili ensefalit (beyin enfeksiyonu) tanımlanmıştı. 19. Yüzyılda Pastör’ün kuduz virüsünü ve aşısını keşfetmesi Enfeksiyon Hastalıkları ve aşılama konusunda yeni bir dönemin başlangıcı kabul edilebilir. Kuduz genellikle tükürüğünde kuduz virüsü olan yabani veya evcil hayvanın ısırması veya nadiren tırmalaması sonucunda açık yaradan dokuları, sonrasında sinirleri istila etmesi, sinirler boyunca da beyine yerleşmesi sonucunda meydana gelir. Beyine yerleşen virüs beyinde fonksiyon bozukluğuna neden olarak ölüme neden olur.

Belirtiler ne zaman ortaya çıkar?

Kuduz, temas ile semptomların başlaması arasında geçen süre ısırılan bölgenin beyine uzaklığıyla doğru orantılıdır. Örneğin ayaktan travma alan birisinde semptomların meydana gelmesi 1-2 ay alabilirken, baş-boyun bölge ısırıklarında bu süre birkaç günde semptomlar başlayabilir. Isırılmanın hemen sonrasında yara temizliği, bol sabunlu su ile yaranın yıkanması, aşı ve koruyucu İmmünglobulin uygulanması ile hastalık oluşma ihtimali yok denecek kadar azdır. Ancak kuduz olan bir vaka ile temas sonrasında (tırmalanma, ısırılma) yukarıda bahsedilen koruyucu işlemlerin uygulanmaması neticesinde ölüm neredeyse kaçınılmazdır.

Temasta bulunan kişiler neler yapmalı?

Kuduz riskli temas kuduz aşısı olup olmadığı kanıtlanamayan yabani veya evcil bir hayvan tarafından ısırılma ve tırmalanmaya maruz kalma olarak özetlenebilir. Kuduz riskli temasa maruz kalan birey öncelikle yarasını 5-10 dakika bol su ve sabunla yıkamalıdır. Bu işlem yara içindeki varsa virüsün temizlenmesini en azından miktarını azaltmasını sağlayacaktır. Kuduz riskli temaslı hastanın ideal olarak en kısa zamanda yara bakımı, kuduz ve tetanoz profilaksilerinin uygulanması için sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır. Bu süre ne kadar kısa olur ise uygulanacak tedavilerin etkinliği o kadar başarılı olur.

‘Hayvanlarınızın kuduz aşısını ihmal etmeyin’

Unutulmamalıdır ki kuduz, temas sonrasında uygulanacak yara bakım, aşı ve koruyucu serum gibi tedavilerle %100’e yakın önlenebilecek bir hastalık iken, önlemlerin alınmaması durumunda %100’e yakın ölüme neden olan bir hastalıktır. Aşılar kuduz hastalığında olduğu gibi en ucuz, insan ve toplum sağlığına en faydalı tıbbi işlemlerdir. Yaklaşık 200 sene önce ortalama insan yaşam süresi 30 iken günümüzde 80’leri geçmiştir. Bu artışta en büyük pay aşıların yaygın ve doğru kullanımına bağlı olduğu söylenebilir. Aşılama gereksinimleriniz için yaş, ek hastalık, yurtdışı seyahat gibi risklerinizi hekiminizle paylaşın.

Not: Evcil hayvanlarınızın kuduz aşısını ihmal etmeyin. Çünkü son 1 yılda kuduz aşısı yapılmış bir hayvan tarafından ısırılma durumunda hayvanın 10 gün izlemi yeterli olup hayvanda hastalık belirtisi olmaz ise aşılamaya gerek yoktur.

Korona önlemleri elden bırakmayın!

Korona önlemleri elden bırakmayın!

“Ara tatile girdiğimiz bugünlerde çocuklarımız yoğun bir akademik takvim sonrasında sosyalleşmek, arkadaşları ile bir arada olmak, çekirdek aile dışındaki aile üyeleri ve akrabaları ile bir araya gelmek istemektedirler. Ara tatil döneminde nelere dikkat etmeliyiz?” İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Servet Öztürk, açıkladı.

Dr. Servet ÖztürkEnfeksiyon riskleri nelerdir?

Şu an içerisinde bulunduğumuz Covid-19 pandemisi ve enfeksiyonu yanısıra mevcut kış koşulları nedeniyle diğer grip benzeri viral enfeksiyon sıklığı oldukça artmış olup ileri yaş hastalarda hastaneye yatış ve ölüme, genç yaş hasta grubunda iş gücü kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle 12 yaş üzeri tüm toplumun Covid-19 aşılarının yapılması, risk altındaki bireylerin yıllık grip ve sadece 1 kere zatürre aşılarının yapılması oldukça önemlidir.

Kapalı alanlarda nelere dikkat etmeliyiz?  Ara tatilde sosyalleşmeli miyiz?

Yaygın aşılamaya rağmen Covid-19 olguları aynı hızla devam etmektedir. Bunun nedenleri arasında 12 yaş altı çocukların aşılanamaması, okulların açılması ve sosyal kısıtlamaların kaldırılması olarak belirtilebilir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durulmalıdır. Kapalı ortamlarda bulunmanın mecbur olduğu durumlarda maske-mesafe-hijyen önlemlerine riayet edilmelidir. Bu önlemler Covid-19 enfeksiyonundan korunmanın yanında diğer virüs, bakteri ve mantar enfeksiyonlarının görülme sıklığını da azaltmaktadır.  Ülkemizde ve dünyada 12 yaş altı çocukların Covıd-19 aşısı yapılamadığı göz önüne alındığında, hastalığın yayılmasında kilit rol oynadıkları aşikârdır. Bu nedenle özellikle çocukların temas edeceği erişkinlerin Covid-19 aşısı takvimlerinin tamamlanması, Covid-19 aşısının yapılmadığı veya yapılamadığı erişkinler ile aynı ortamda bulundurulmaması gerektiği akılda bulundurulmalıdır. Şu unutulmamalıdır ki Covid aşısı ile aşılanmış bireylerde hasta olma, hastaneye yatma, yoğun bakım ihtiyacı oranları aşı olmayanlara göre oldukça düşüktür. Ara tatilde açık havada doğa ile iç içe mesafe önlemlerine riayet ederek yapılan geziler ve tatiller gerek fiziksel gerek psikolojik olarak hepimizi olumlu yönde etkileyecektir.

Özetle pandemi döneminde insana uzak , doğaya yakın..

7 maddede çocuklarınızı koronavirüse karşı koruyun!

7 maddede çocuklarınızı koronavirüse karşı koruyun!

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Servet Öztürk, okula başlayan çocuklar için koronavirüse karşı korunmada bilgilendirmelerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Dr. Servet Öztürk

  • 12 yaş üzerindeki çocuklar aşılanmalı!

Hastalık bulaşının kırılması için tüm erişkinlerin ve 12 yaşın üzerindeki çocukların Covid-19 aşısı ile aşılanması gerekmektedir. Aşılar oldukça ucuz, güvenilir ve etkindir.

  • Çocuklara hijyen eğitimi verilmeli

Maske-mesafe ve el hijyeni konusunda çocuklara eğitim verilmeli. Özellikle kapalı alanlarda maskenin önemi belirtilmeli, fiziksel temas durumlarında ellerini alkol bazlı ürünlerle dezenfekte etmesi teşvik edilmelidir.

  • Farklı yaş grupları grup olarak kısıtlandırılmalıdır

Okulda veya okul dışı etkinliklerde farklı sınıf ve yaş gruplarının karıştırılması kısıtlanmalıdır.

  • Kalabalık gruplar olarak toplanmamalılar

Öğrencilerin sıraya girerken, sınıftan çıkarken kalabalık gruplar halinde veya yakınlarda toplanmamasını sağlayacak bir farkındalık yaratılmalıdır.

  • Okullar sık sık dezenfekte edilmeli

Sık dokunulan yüzeyleri temizlemek ve dezenfekte etmek hastalık riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Ortak kullanılan kapı kolları, musluklar, klavyeler özellikle riskli olup  kullanım sonrası bu yüzeyler ve eller dezenfekte edilmelidir.

  • Semptomları olan çocuklar okula gönderilmemeli

Hastalık semptomları olan veya Covid-19 hastası ile temas eden çocuklar okula gönderilmemeli. Covid-19 enfeksiyonu açısından tetkik edilmeli. Hastalık ekarte edildikten sonra okula gönderilmelidir. Çocuğunuzu her gün Covid-19 belirtileri açısından izlemeli aşağıdaki semptomlar varsa çocuk okula gönderilmemelidir.

  • Ateş
  • Burun tıkanıklığı veya burun akıntısı
  • Öksürük
  • Boğaz ağrısı/Baş ağrısı/Kas ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Mide bulantısı ya da kusma
  • İshal
  • İştahsızlık
  • Tat veya koku kaybı
  • Okul formaları günlük yıkanmalı

Virüsün cansız yüzeylerde bir süre canlı kaldığı göz önüne alındığında; özellikle maske-mesafe-hijyen kurallarına uyum konusunda daha kısıtlı olan okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin okul formalarının günlük yıkanması ve banyo yapılması enfeksiyon bulaş riskini düşürebilir. Ancak unutulmamalıdır ki hastalık bulaşında günlük kıyafet değişimi ve banyo uygulaması; el hijyeni-maske uygulaması-mesafe önlemlerinin yerini tutmamaktadır.

Kimler grip aşısı olmalı?

Kimler grip aşısı olmalı?

İnfluenza, yaş ve ek hastalık durumuna bağlı olarak özellikle hastaneye yatışa hatta ölüme dahi neden olabilecek viral bir hastalıktır. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Servet Öztürk grip aşısı hakkında açıklamalarda bulundu.

Her grip sezonunda milyonlarca kişi hastalığa yakalanmakta, ciddi iş gücü kaybına uğramakta, yüzbinlerce insan hastaneye yatırılmakta, on binlerce insan influenza ve komplikasyonları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Grip virüsü damlacık, aerosel ve temas ile bulaşabilmektedir. Özellikle kapalı ortamda bulaş ihtimali artmaktadır. Covid-19 pandemisi nedeniyle kullandığımız maske, mesafe ve hijyen önlemleri grip virüsü için de koruyucudur. Son yüzyılda grip virüsüne bağlı dünyada 4 pandemi meydana gelmiştir.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Dr. Servet Öztürk

“Herkes ekim ayının sonuna kadar aşılanmalıdır”

Grip aşılarının hastalığın ortaya çıkmanın azalması, hastaneye yatış ve ölüm oranlarının azalmasının yanında diğer insanlara hastalığın bulaşının azalması gibi birçok faydası vardır. Grip aşısının yapılmasından iki hafta sonra koruyucu antikorlar oluşur. Özellikle 65 yaşın üzerinde, astım, KOAH, Diabetes mellitus(şeker hastalığı), kalp yetersizliği, inme, gebelik ve lohusalık, HIV/AIDS, kanser hastalığı, kronik böbrek yetersizliği, bağışıklık sistemi baskılayan ilaç kullanımı, morbid obezite ve huzurevi/bakımevinde yaşayanlar kişilerde hastalık daha sık ve ağır geçmektedir. 6 ay-18 yaş arasında olan ve uzun süreli aspirin tedavisi alan çocuk ve adolesanlarda her grip sezonu aşılanmalıdırlar. Yukarıda belirtilen hastalığı olan hastaların her yıl eylül/ekim aylarında aşılanmaları önerilmektedir. İdeal olarak herkes ekim ayının sonuna kadar aşılanmalıdır. İki nedenle grip aşıları her yıl tekrarlanmalıdır. Birincisi aşıya bağlı koruyucu antikorlar aylar içinde azalır. İkinci olarak da her yıl grip virüsü şekil değiştirdiği için, güncel aşıların bileşimi her yıl en yaygın virüsler için yeniden düzenlenir.

Grip aşıları genel olarak burun yoluyla uygulanan canlı aşılar ve parenteral yolla uygulanan inaktif aşılar olarak ikiye ayrılır. Gebelik ve bağışıklık yetersizliği olan durumlarda canlı aşı uygulanmamalıdır. İnaktif(cansız) grip aşıları bu grup hastalarda tercih edilmelidir.

  • Grip aşısı, grip hastalığına yakalanma ihtimalinizi azaltır.
  • Grip aşısının, aşı olan ancak yine de hasta olan kişilerde hastalığın şiddetini azalttığı çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.
  • Grip aşısı, griple ilişkili hastaneye yatış riskini azaltır.
  • Grip aşısı, belirli kronik sağlık problemlerine sahip kişiler için önemli bir önleyici araçtır.
  • Grip aşısı, hamilelik sırasında ve sonrasında hamile kişilerin korunmasına yardımcı olur.
  • Aşı olmak, bebekler ve küçük çocuklar, yaşlılar ve belirli kronik sağlık sorunları olan kişiler gibi ciddi grip hastalığına karşı daha savunmasız olanlar da dahil olmak üzere çevrenizdeki insanları da koruyabilir.

Grip aşısının yan etkileri nelerdir?

  • Aşının yapıldığı yerde ağrı, kızarıklık ve/veya şişlik
  • Baş ağrısı (düşük dereceli)
  • Ateş
  • Kas ağrılar
  • Mide bulantısı
  • Halsizlik