Yazılar

Hekim kontrolü olmadan ilaç kullanmak sağlığı tehlikeye atabilir

Hekim kontrolü olmadan ilaç kullanmak sağlığı tehlikeye atabilir

Doktor kontrolü olmadan kullanılan ilaçların vücutta zarar oluşturabileceğine dikkat çeken Prof.Dr. Faruk Kutlutürk, “Hekim önerisi olmadan ilaç veya destek ürünlerinin kullanımı, gereksiz zaman ve maddi kayıplara neden olmaktadır. Ruhsatsız ilaçlar ve doktora danışılmadan gelişigüzel alınan bitkisel ürünler sağlığı tehlikeye atabilir” dedi.

Medical Park Tokat Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Faruk Kutlutürk, bilinçsiz ilaç kullanımları hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Hekim önerisi olmadan kullanılan bilinçsiz ilaç kullanımına dikkat çeken Prof. Dr. Kutlutürk, “Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Hastalıkların tedavi edilmesi sağlık hizmetleri için temel hedef olsa da koruyucu sağlık hizmetleri giderek daha önem kazanmaktadır. Bu konuda modern tıp hizmetlerini sunan sağlık kurumları gerekli çalışmaları yaparken, maalesef çok sayıda kişi hekim önerisi olmadan çevresinden, sosyal medyadan veya diğer kaynaklardan ulaştıkları bilgilerle bitkisel ürünleri, takviye besinleri veya ilaçları kontrolsüz olarak kullanmaktadır” diye konuştu.

rof. Dr. Faruk Kutlutürk

Prof. Dr. Faruk Kutlutürk

HEKİM KONTROLÜNDE İLAÇLAR TERCİH EDİLMELİ

Doktor kontrolü sonrası ilaç kullanımının önemine değinen Prof. Dr. Kutlutürk, “Gerek koruyucu sağlık hizmeti gerekse hastalık halinde tedavinin yönetimi günümüzde kanıta dayalı tıp verileri ile yapılmalıdır. Bireysel olarak yapılması gerekenlerin başında dengeli beslenme, daha fazla hareket ve egzersizin olduğu yaşam tarzı değişiklikleri olmalı, sonrasında hekim kontrolünde gerektiğinde ilaçlar veya destekleyici ürünlerin kullanılması düşünülmelidir” şeklinde konuştu.

BESLENME TARZINA DİKKAT EDİLMELİ

Geçmişten günümüze kadar yaşam tarzının değiştiğini dile getiren Prof. Dr. Kutlutürk, “Daha az hareket etmeyi sağlayan gelişmiş ulaşım araçları, masa başında geçirilen zamanın fazlalığı, besine ulaşmada kolaylık ve besinlerin içeriklerindeki değişiklikler hayatımızı bir taraftan kolaylaştırırken diğer taraftan hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Bu değişimlere olumlu yönde adapte olanlar daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilmektedir” dedi.

AMAÇ KRONİK HASTALIKLARDAN KORUNMAK

Bugünkü arayışın obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi toplumun çoğunu olumsuz etkileyen kronik hastalıklardan korunmak olduğunu belirten Prof. Dr. Kutlutürk, “Modern tıptaki gelişmelerle birlikte, gıda, pazarlama ve reklam sektöründeki gelişmeler, bireyleri daha fazla gıda tüketmeye yönlendirmektedir. Yemek sonrası hiç aklınızda yokken izlediğiniz bir televizyon programı, sinema, dizi veya reklam içine gizlenmiş mesajlarla beyninize gıda tüketmesi konusunda uyarı gönderebilmektedir” ifadelerini kullandı.

İLAÇ ENDÜSTRİSİNİN GELİŞİMİ YAŞAM SÜRESİNİ UZATTI

Yaşam süresinin uzadığını söyleyen Prof. Dr. Kutlutürk, şu bilgileri paylaştı:

“Nüfusun hızla artması sanayileşme, şehir hayatına geçilmesi bazı sorunları beraberinde getirmiş olsa da aslında her şeyin kötüye gittiğini söylenemez. Cumhuriyetimiz 100 yıl önce kurulduğunda insanların ortalama yaşam süresi 42 yıldı. Son yüzyıldaki gelişmeler ortalama yaşam beklentisini 80 yaşına kadar iyileştirmiştir. Beklenen ortalama ömürdeki bu artışta en önemli etkenlerden biri ilaç endüstrisindeki gelişmeler olup salgın hastalıkların önlenmesi, enfeksiyonların, diyabet, kalp hastalığı, kanser gibi hastalıkların etkili tedavi edilebilmesidir.

KONTROL DIŞI İLAÇ KULLANMAK ZARARLI

Doktor kontrolü olmadan kullanılan ilaçların sağlığa zarar verebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kutlutürk, “Modern tıp alanındaki gelişmeleri takip etmek hekimlerin, diyetisyenlerin, spor fizyologlarının yaşama tarzıyla ilgili önerilerine uymak, sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıkları kazanmak sağlık için çoğunlukla yeterli olmaktadır. Hekim önerisi olmadan ilaç veya destek ürünlerinin kullanımı ise, çoğu zaman gereksiz zaman ve maddi kayıplara neden olmaktadır. Kontrol dışı ilaç kullanmak, faydasından çok zarar verebilmektedir. Nitekim bir maddenin ilaç olarak kullanılabilmesi için 10 yıl boyunca laboratuvar ortamlarında ve canlılar üzerinde çalışılması gerektiği bilinmektedir. Bir ilacın olumlu etkilerinden daha önemlisi, olumsuz etkilerinin de olmamasıdır. Ruhsatsız ilaçlar veya doktor tavsiyesi olmadan gelişigüzel alınan bitkisel ürünlerin faydasından çok zararı vardır.  Bazı diyabet ve obezite ilaçları çok etkili olmalarına rağmen 10 bin hastadan birinde görülen yan etkileri nedeniyle kullanımdan kaldırılmıştır” şeklinde konuştu.

Sonuç olarak sağlıklı bir yaşam için ilaçları hekim kontrolünde kullanmanın ve yaşam tarzında olumlu düzenlemeler yapmanın önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kutlutürk, kanıta dayalı olmayan, hekim önerisi dışında ilaç kullanılmamasına da özen gösterilmesi gerektiğini ifade ederek açıklamalarını sonlandırdı.

Abdi İbrahim’in tarihteki yolculuğu

Abdi İbrahim’in tarihteki yolculuğu

Türk ilaç sektörünün önde gelen markası Abdi İbrahim’in 109 yıldır süren ‘hayatı ve geleceği iyileştirme’ yolculuğunu anlatan tematik filmi yayınlandı.

1912’de küçük bir eczanede başlayan, savaş yıllarında cephede yaraları saran, kendisi gelişirken sektöründeki gelişimin de öncüsü olan Abdi İbrahim’in dün, bugün ve yarınının anlatıldığı filmi, başarılı oyuncu Yiğit Özşener seslendirdi. İngilizce filmin dublajında ise sanatçı Tod Ashley görev aldı.

“İstanbul’un Küçükmustafapaşa semtinde başladı hayatı iyileştirme yolculuğu. Bu yolculuğu başlatan isim; Eczacı Abdi Nadir İbrahim Bey’di” diye başlayan filmde dönemin sahneleri grafiksel çizimlerle tasvir edildi. Filmde, Abdi İbrahim’in 3 kuşağa yayılan tarihi ve vizyonu Abdi İbrahim’in arşivindeki görsellerden yararlanılarak kolaj yöntemiyle oluşturuldu, akış yapay zeka ve illüstrasyonlarla desteklendi.

Eczacı Abdi Nadir İbrahim Bey’in küçücük eczanesinde, sayısız eve şifa taşıyan ilaçları hazırlamasıyla başlayan asırlık yolculuğun kilometre taşları birer birer tasvir edildi. Daha fazla insanı iyileştirmek için Eczacı Abdi Nadir İbrahim Bey’in 1919’da ilaç üretim laboratuvarı kurup hazır ilaç üretimine başlaması ise Abdi İbrahim’in çağa ayak uydurma, üretime yatırım, toplumsal fayda ve sürdürülebilirlik gibi fark alanlarının da temelini oluşturdu.

1927 yılında, Abdi Nadir İbrahim Bey’in ani vefatının ardından eşi Fatma Mehveş Hanım laboratuvarın yönetimini devraldı. Türkiye’nin ilk kadın sanayicilerinden olan Fatma Mehveş Hanım, 1940’ta bayrağı, oğulları Eczacı Hayri İbrahim Barut’a devretti. Şirketin 3. kuşak yönetimi ise İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin ardından İngiltere’de eğitim alıp Türkiye’ye dönen ve 1981’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve gelen Nezih Barut’la başlamış oldu.

Abdi İbrahim’in her geçen gün daha da büyüdüğü, güçlendiği ve dünyayı iyileştirmek adına büyük adımlar atacağı bir dönem böylece başladı. 2007 yılında Abdi İbrahim’in dünyanın en büyük 100 ilaç şirketi arasında yer alan ilk Türk şirketi olması, 2008’de Türkiye’nin ilk akredite ilaç Ar-Ge Merkezi’ni açması, 2010’da Portekiz’de Abdi Farma şirketini kurması da küresel çapta büyümenin mihenk taşları oldu. 2012’de Kazakistan’ın en büyük şirketlerinden Global Pharm’ın %60 hissesini satın alarak Abdi İbrahim Global Pharm’ın, dünyanın önde gelen firmalarından Japon Otsuka Pharmaceutical ile %50 ortaklıkla Abdi İbrahim Otsuka’nın, Cezayir’de %50 Remede Pharma ortaklığıyla Abdi İbrahim Remede Pharma’nın kurulması da Abdi İbrahim’in başarısını şekillendiren önemli adımlar olarak tarihe geçti.

AbdiBio’ya ABD’den transfer

AbdiBio’ya ABD’den transfer

Abdi İbrahim, 2018 yılında 100 milyon dolar yatırımla faaliyete geçirdiği AbdiBio’nun yönetimine biyoteknoloji alanında uluslararası tecrübesi olan bir ismi, Ali Özüer’i getirdi.

Uzun yıllardır kariyerini ABD ilaç endüstrisinde sürdüren Ali Özüer, 16.08.2021 tarihi itibariyle AbdiBio’ya Grup Başkanı olarak atandı.

Ali Özüer kimdir?

AbdiBio Grup Başkanlığına 16.08.2021 tarihi itibari atanan Ali Özüer, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra Pittsburgh Üniversitesi’nde Kimya Mühendisliği yüksek lisans ve doktora eğitimlerini, ardından Klinik Araştırmalar ve MBA olmak üzere iki ayrı yüksek lisans programını da tamamladı.

Özüer, kariyerine Selüloz ve Kağıt Sanayi (SEKA) İşletmeleri’nde Proses Mühendisi olarak başladı. Ardından Pittsburgh Üniversitesi’nde Proses Geliştirme ve Üretim Araştırmacısı; Pittsburgh Üniversitesi İnsan Gen Terapi Laboratuvarı’nda Kalite Kontrol Müdürlüğü ve Pittsburgh Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Departmanı’nda Viral Gen Tedavisi Vektör Üretimi-Kıdemli Proje Müdürlüğü görevlerini yürüttü.

Üniversite deneyiminden sonra ABD’de Boehringer Ingelheim’da Proses Geliştirme Bilimcisi, Teknoloji Transfer Müdürü ve Global Üretim Hizmetleri’nde Direktör Yardımcısı olarak çalışan Özüer, yine ABD’de Novartis İlaç’da Entegre Hücre ve Gen Terapi Ünitesi’nde Teknik Proje Lideri; ABD Bioverativ (Sanofi)’de Hücre ve Gen Terapi’de Direktör olarak görev yaptı. Ali Özüer son olarak ABD Takeda İlaç’ta Teknik Proje Yönetimi ve Üretimi bölümünde Kıdemli Direktör olarak çalışıyordu.

Abdi İbrahim Otsuka’nın Genel Müdürü Moonseok Choi oldu

Abdi İbrahim Otsuka’nın Genel Müdürü Moonseok Choi oldu

Abdi İbrahim Otsuka, ilaç sektörünün uluslararası alanda deneyimli yöneticilerinden Moonseok Choi’yi, Genel Müdür olarak atadı.

Türk ilaç sektörünün lider firması Abdi İbrahim ve dünyanın ilk 30 ilaç şirketi arasında yer alan Japon Otsuka ile işbirliğinin sonucu olarak kurulan Abdi İbrahim Otsuka, Genel Müdür Yardımcısı Moonseok Choi’yi, 10 Mayıs 2021 tarihi itibarıyla yeni Genel Müdür olarak atadı.

 Moonseok Choi kimdir?

İlaç sektöründe önemli deneyimleri bulunan Moonseok Choi, Kore’de Kyungpook National Üniversitesi biyoloji bölümünden mezun oldu. Kariyerine 2008 yılında Seul merkezli Korea Otsuka Pharmaceutical şirketinin satış departmanında başlayan Choi, 2013 yılından 2016 yılına kadar Korea OIAA (Otsuka International Asia & Arab) pazarlama bölümünde görev yaptı. 2016 yılında Kore’den Japonya’ya Otsuka Pharmaceutical ’a geçiş yapan Choi, burada Küresel İş Geliştirme bölümünde yöneticilik görevinde bulundu. 2017 yılında Japonya’dan Türkiye’de Abdi İbrahim Otsuka’ya geçiş yapan Choi, Genel Müdür yardımcılığını üstlendi. Abdi İbrahim Otsuka’nın Genel Müdürü olarak atanan Choi, anadili Korece dışında İngilizce ve Japonca biliyor.

Abdi İbrahim’de hedef 2025

Abdi İbrahim’de hedef 2025

Türk ilaç sektörünün lider firması Abdi İbrahim, çağın taleplerine yanıt verebilmek ve Vizyon 2025 stratejisinde ortaya konulan hedeflerine ulaşabilmek amacıyla, yeni bir yapılanmayı hayata geçirdi. Organizasyon 2025 adı verilen yapılanmayla daha çevik ve verimli bir iş modeli benimseniyor. Abdi İbrahim CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, “Bu yeni yapılanma sayesinde hedeflerimize çok daha güçlü adımlarla ilerleyeceğiz” dedi.

 “Hedeflerimize çok daha güçlü ilerleyeceğiz”

Abdi İbrahim CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, yeni organizasyon yapısının önemine işaret ederek, “Değişen dünyanın iyileştiren gücü Abdi İbrahim, yeni organizasyonel yapılanması ve Abdi İbrahim ailesinin yeni üyeleriyle birlikte, Vizyon 2025 stratejisinde ortaya konulan ulusal ve global hedeflere doğru, çok daha güçlü ve kararlı adımlarla ilerleyecektir. Yeni organizasyonel yapımızın şirketimiz için hayırlı olmasını umuyorum” dedi.

 Yeni yapılanmayla önemli atamalar

Organizasyon 2025, Abdi İbrahim’in uzun vadeli stratejileri doğrultusunda şirket organizasyonunun 2025 yılında nasıl olacağına yönelik geliştirilen senaryolardan hareketle oluşturuldu. Daha verimli bir iş modeli ve iş sürekliliği vadeden bu yapılanma kapsamında yeni birimler oluşturulurken, mevcut bazı birimlerin de görev kapsamı güncellendi. Bu çerçevede atılan adımlar ve yapılan görevlendirmeler özetle şu şekilde:

  • Reçeteli Ürünler Pazarlama ve Satış Grup Başkanlığı oluşturuldu ve bu göreve Dr. Oğuz Mülazımoğlu atandı. Bu başkanlık bünyesinde bazı bölümler birleştirildi, Genel Tedaviler Grup Direktörlüğü ile Özel Tedaviler Grup Direktörlüğü oluşturuldu. Genel Tedaviler Grup Direktörlüğü’ne Figen Bilgen, Özel Tedaviler Grup Direktörlüğü’ne de Çiğdem Yılmaz atandı.
  • Uluslararası Pazarlar Genel Müdür Yardımcılığı bölümü, Uluslararası Pazarlar Grup Başkanlığı olarak değişti ve grup başkanlığı görevine Köksal Ülgen atandı.
  • Yurt içi ve yurt dışı tüm tedarik süreçleri yeniden yapılandırıldı. Tedarik Zinciri Grup Başkanlığı oluşturuldu ve bu göreve Altuğ Uysal atandı.
  • Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim ile İş Geliştirme ve Ar-Ge direktörlüklerinin eşgüdümlü ve entegre olarak çalışabilmeleri amacıyla İş ve Ürün Geliştirme Grup Başkanlığı oluşturuldu.
  • Yeni Ürün, Süreç İyileştirme ve Projeler Müdürü olarak görev yapan Ramazan Karaduman, AbdiBio Ar-Ge ve Projeler Direktörü olarak terfien atandı. Karaduman, AbdiBio Grup Başkanlığı’na yeni bir atama yapılana dek AbdiBio tesisinin yönetiminden de sorumlu olacak.
  • Hukuk İşleri Direktörlüğü, uyum fonksiyonunu da kapsayacak şekilde Hukuk İşleri ve Uyum Direktörlüğü adı altında CFO’ya bağlandı.
  • Strateji ile ilgili tüm süreçlerin koordinasyonundan ve inovasyondan sorumlu olacak Strateji Koordinasyon ve İnovasyon Ofisi Müdürlüğü kuruldu.
  • Abdi İbrahim Otsuka bünyesinde Şirket Yöneticisi olarak görev yapmakta olan Elif Elkin, Abdi İbrahim Otsuka Genel Müdürü unvanı ile çalışmalarına devam edecek.

İK yerine İnsan ve Kültür Grup Başkanlığı

İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcılığı yapısı iç iletişim fonksiyonunu da kapsayacak şekilde yeniden tasarlanarak İnsan ve Kültür Grup Başkanlığı oluşturuldu. Bu göreve Hakan Onel atandı. Bunun yanı sıra Pazarlama ve Satış İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapan Engin Dirik, Pazarlama ve Satış İnsan Kaynakları Direktörlüğü, Esenyurt Kampüs İnsan Kaynakları Müdürü Tuğba Gencer de Esenyurt Kampüs İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevlerine getirildi.

Roche 2020 finansal durumunu paylaştı

Roche 2020 finansal durumunu paylaştı

Dünyanın önde gelen biyoteknoloji şirketlerinden ve kişiye özel tanı ve tedavinin de öncü firmalarından Roche, İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenen ve dijital olarak gerçekleştirilen konferansta 2020 yılının finansal sonuçlarını açıkladı.

Roche’un, İlaç ve Diagnostik bölümlerinin yıl boyunca gerçekleştirdiği çalışmalarla 2020 yılındaki grup satışları 58.3 milyar İsviçre Frangı seviyesine ulaştı.

Geçtiğimiz yıllardaki finansal başarısını 2020 yılı performansına da taşıyan şirketin %1 oranında artan grup satışları 58.3 milyar İsviçre Frangı seviyesinde oldu.

İlaç Bölümü’nün satışları beklenenden daha güçlü biyobenzer rekabeti ve COVID-19 salgını nedeniyle %2’lik bir gerilemeyle 44.5 milyar İsviçre Frangı olarak kaydedildi. Diagnostik Bölümü’nün satışları ise %14 oranında yükselerek,13.7 milyar İsviçre Frangı olarak gerçekleşti. Diagnostik Bölümü’ndeki bu büyümede Roche’un yeni COVID-19 test portföyü etkili oldu.

Şirket 2020 yılında 19 yeni molekülün Faz III deneme ve onay çalışmalarıyla bir rekora imza atarken, Ar-Ge alanına yaptığı yatırımları %8 artırdı. Şirket Ar-GE’ye 12.2 milyar İsviçre Frangı yatırım yaptı.

Ipsos; İlaçlarımızı almayı unutuyoruz

 Ipsos’un yaptığı araştırmaya göre “Kronik Hastaların Yaklaşık %30’u İlaçlarını Almayı Unutuyor”

 

Dünyanın en büyük ve başarılı araştırma şirketi Ipsos farklı çalışma projelerini hayata geçirmeye devam ediyor.  İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği önderliğinde ve global biyofarma şirketi AbbVie’nin koşulsuz katkıları ile gerçekleştirilen “Türkiye’de Kronik Hastalıklarda Tedavi Uyumu” araştırmasına göre hastaların yüzde 30’u unuttukları için, yüzde 5’i de bilinçli olarak ilaçlarını düzenli olarak almıyor.

 

Kişinin bir sağlık uzmanı tarafından onaylanmış önerileri doğrultusunda ilaç kullanımı, beslenmesi ve gerçekleştirdiği hayat tarzındaki değişiklikleri kapsayan davranışlarının tümü “ tedavi uyumu” olarak tanımlanıyor.  Dünya genelinde tedavi sürecinde yaşanan problemlerin başında ise kronik hastalardaki düşük tedavi uyumu geliyor. Düşük tedavi uyumunun etkisi, kronik hastalıkların yükü ile daha da artıyor. Uzun dönem tedavilerde yaşanan düşük tedavi uyumu, kötü sağlık sonuçları ve daha yüksek sağlık hizmetleri maliyeti ile sonuçlanıyor.

Türkiye’de Kronik Hastalıklardaki tedaviye uyumu inceledi. Araştırma 14 ilde*, 14 farklı kronik hastalık çerçevesinde “ toplam 540 hasta ve 350 doktorla” gerçekleştirilen araştırma sonuçları dikkatleri üzerine topladı.

 

“Türkiye’de Kronik Hastalıklarda Tedavi Uyumu” adlı araştırma kapsamında en az 6 aydır ilaç tedavisi alan 540 hasta ve 9 farklı uzmanlıktan “ 350 doktor ile yüz yüze” görüşmeler yapıldı. Üniversite hastanesi, eğitim ve araştırma hastanesi, devlet hastanesi ve özel hastanelerde görevli doktorlarla yapılan araştırmadan öne çıkan sonuçlar şöyle; hastaların yüzde 30’a yakını ilaçlarını almayı unutuyor. Hastaların yüzde 5’i ilaçlarını bilinçli olarak almadığını söylerken; bunu daha çok kendilerini iyi hissettikleri zamanlarda yaptıklarını ifade ediyor. 10 hastadan 4’ü ilaçlarını reçetelenen dozda ve sıklıkta almakta zorlanıyor.

Araştırmaya hastalık bazında bakıldığında; Parkinson hastalarının yüzde 47’si, ülseratif kolit hastalarının yüzde 43’ü, astım/KOAH ve Crohn hastalarının yüzde 37’si, yüksek tansiyon hastalarının yüzde 36’sı, yüksek kolesterol hastalarının yüzde 33’ü, diyabet hastalarının yüzde 28’i, kanser hastalarının yüzde 23’ü, ankilozan spondilit ve sedef hastalarının yüzde 21’i, romatoid artrit hastalarının yüzde 20’si, HIV pozitif bireylerin yüzde 13’ü, hepatit B ve tüberküloz hastalarının yüzde 7’si ilaçlarını almayı unutuyor.

Araştırmaya göre; hastaların ilaçlarını reçete edildiği gibi almak için çeşitli yöntemler geliştirdiği görülüyor, en çok kullanılan yöntemlerin başında tüm ilaçların aynı zamana planlanması ve ilaç kutusu kullanılması geliyor.

 

10 hastadan 1’i tedavi uyumsuzluğu nedeniyle yeniden hastaneye yatıyor.

Araştırmaya katılan doktorların verdiği cevaplar da oldukça dikkat çekici. Doktorlar 10 kronik hastadan 9’unun ilaçlarını reçete edilen dozda, sıklıkta ve zamanda kullandığı yanıtını veriyor. Ayrıca doktorlar hastalarının yüzde 15’inin tedaviye uyum göstermediği için daha kötü klinik sonuçlarla karşılaştığına dikkat çekiyor. 5 kronik hastadan 1’i tedavi uyumsuzluğu nedeniyle yeniden hastaneye başvururken; son bir yılda bu hastaların ortalama 4 defa yeniden doktora gittiğinin de altı çiziliyor. 10 hastadan 1’i tedavi uyumsuzluğu nedeniyle yeniden hastaneye yatıyor ve ortalama 6 gün hastanede kalıyor.

Diğer bir yandan doktorların yüzde 83’ü tedaviye uyumun, medikal maliyetlerin düşürülmesinde de etkili olduğunu düşünüyor. Araştırmaya katılan doktorlar hastalarına ilaçlarını nasıl kullanmaları gerektiğini anlatmak için ortalama 3-4 dakika zaman ayırdığını ifade ediyor ve yüzde 60’ı bu zamanın yeterli olduğunu düşünüyor.

Araştırmaya katılan hastaların yüzde 98’i doktorlarıyla olan iletişimlerinin ilaçlarını önerilen şekilde kullanmalarında etkili olduğunu ifade ederken, doktorların yüzde 77’si doktor ve hasta arasındaki iletişimin hastanın tedaviye uyumunu artırmada çok etkili olduğunu söylüyor. Araştırmaya katılan hastaların ve doktorların yüzde 99’u tedaviye uyumun hastanın psikolojik durumu üzerinde çok etkili veya etkili olduğunu ifade ediyor.

Araştırma hakkında değerlendirme yapan İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık sonuçlar hakkında şunları  “Çok önemli bilgiler ortaya çıkaran bu araştırmanın sonuçlarının kamuoyu, sağlık otoritesi, ilaç sanayi, eczacılar, hekimler ve hastalar gibi tüm paydaşlarla paylaşılıp, her paydaşın bu konuda üzerine düşeni yapmasını umuyor ve bunun hasta sağlığı ve ülke sağlık ekonomisi açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.” söyledi.