Yazılar

Mide ağrısına ne iyi gelir?

Mide ağrısına ne iyi gelir?

İnsanların büyük bir bölümü mide ağrısıyla yaşamlarının belli dönemlerinde karşılaşabiliyor. Dönem dönem yaşam konforunu bozan bu sorundan kurtulmak için ağrının kaynağının belirlenmesi gerekiyor. Sorunun esas nedenine göre uzman hekimler tarafından verilen bazı ilaçlar ile her evde bulunabilen bazı besinler ile bitki çayları ağrıyı bir süreliğine hafifletebiliyor. Mide ağrısına eşlik eden kanama, kilo kaybı, sarılık, iştahsızlık, boğazda takılma hissi, erken doyma veya kansızlık varsa, vakit kaybetmeden mutlaka uzman bir hekime başvurulması hayati önem taşıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, mide ağrısı ve nedenleri hakkında bilgi verdi.

Memorial Kayseri Hastanesi

Doç. Dr. Mustafa Kaplan

Ağrının karakteri kaynağına işaret ediyor

Halk arasında iman tahtası olarak bilinen bölgenin üzerinde, göğüs ön bölgesinin altında,  karnın üst bölgesindeki ağrı çoğu zaman mide ağrısı olarak adlandırılmaktadır. Ağrı bazen tek noktada başlayarak genellikle sırta, sağa- sola ve bazen göğüs bölgesine yayılabilir. Ağrı kıvrandırıcı, gece uykudan uyandıran şekilde olabileceği gibi uzun süreli sabit bir ağrı da olabilmektedir. Ağrının karakteri, yayılımı, aç veya tokken ortaya çıkması ve eşlik eden durumlara göre kaynağı belirlenir.

Alarm semptomları varsa…

Hastalar tarafından bu bölgenin ağrısı sıklıkla mide ağrısı olarak tanımlansa da başka sorunlar bu ağrıya neden olabilir. Safra kesesi taşı, pankreas iltihabı, kalp ağrısı, kas ağrısı mide ağrısın sebep olabilir. Bu ayrımın yapılabilmesi için ultrason, endoskopi ve EKG yapılması ayrıca hastalardan kan tahlilleri istenmesi gerekebilir. Ağrı uzun süredir devam ediyor, evde uygulanan basit yöntemler ile geçmiyor ve ‘alarm semptomu’ olarak nitelendirilen kanama ve kilo kaybı gibi durumlar varsa mutlaka hastaneye başvurulması gerekir.

Mide ağrısına bu sorunlar eşlik edebilir

  • Mide ağrısı olanlarda ağrı ile beraber bulantı bazen de kusma görülebilmektedir.
  • Ağrı sebebi reflü ise göğüs ön bölgesinde yanma ve yediklerin geriye kaçması, yutmada zorluk, öksürük, ses kısıklığı, boğazda gıcıklanma gibi şikayetler de ortaya çıkabilir.
  • Mide ülseri ağrıları genellikle açlık durumunda yani geceleri artar.
  • Pankreası ilgilendiren hastalıklarda ise sırt ağrısı ve kuşak tarzı ağrı çok belirgindir.
  • Safra kesesi taşına bağlı olan durumlarda genel de sağ üst tarafta yemeklerden sonra şiddetli ağrı olur.
  • Mide ağrısı ile beraber sol kola ve boyuna yayılan ağrıya, nefes alamama, terleme gibi durumlar eşlik ediyorsa mutlaka kalp krizi de akılda tutulmalıdır.
  • Mide ağrısı bazen baş ağrısına da sebep olur.
  • Hamilelikte artan karın içi basınca bağlı olarak reflü ve mide sıkıntıları ve mide ağrısı artar.

Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan

Mide ağrısı için yapılması gerekenler

  1. Her mide ağrısı durumunda mutlaka hastaneye başvurmaya gerek yoktur. Öncelikle evde uygulanabilecek kolay yöntemler denenmeli ve şikayetler geçmezse hastaneye gidilmelidir.
  2. Bu konu ile ilgili güncel kılavuzlarda hastanın ilk defa mide ağrısı oluyor, şikayetleri haftada 1-2 kez gibi az sayıdaysa evinde bulunan anti asit olarak bilinen çiğneme tabletleri veya şurupları (etken maddesi sodyum aljinat + bikarbonat olan reflü baskılayıcı) geçici süreli kullanabilirler. Bu şurupların çoğunda aslında karbonat vardır. Onun için evde 1 bardak suya 1 kaşık karbonat atılıp hazırlanan bir karışım da çoğu zaman mideye iyi gelebilmektedir.
  3. Bu çiğneme tabletleri veya şuruplardan fayda görmeyen kişilerde nispeten daha güvenli olan etken maddesi famotidin benzeri ilaçlardan günde 1 defa alınabilir.
  4. Aslında her evde bulunan mide asidini baskılayan mide koruyucu ilaçlar da (proton pompa inhibitörü ilaç grubu) doktora danışılarak günde 1 defa sabah aç karnına alınacak şekilde başlanabilir. Eğer bu ilaçlar alınacaksa bunların 1 ay boyunda devamlı bir şekilde kullanılmasını tavsiye edilir. Bu ilaçların etkisi genelde 3-5 güne başlamaktadır.
  5. Reflü ve mide ağrısı için özellikle asitli içecekler ve gıdalardan uzak durulması, çay kahve tüketiminin azaltılması, alkol ve sigara kullanılmaması, yatak başının yükseltilmesi, yemek yedikten sonra hemen yatılmaması gibi önlemlere de dikkat edilmelidir.
  6. Sakız çiğnemek çoğu zaman mideye iyi gelir ama sakız şekerli veya tatlandırıcılı ise gaz şikayetine yol açabilir.
  7. Karnı sıkacak kıyafetlerden uzak durulması, karın bölgesinin gevşetilmesi de önerilebilir.
  8. Özellikle yağlı yemekler safra taşına bağlı olan ağrıları artırabileceği için uzak durulmalıdır.
  9. Spor egzersiz iyidir ama ağır egzersizlerde karın içi basınç artıp mide şikayetlerini artırabilir.

Yaşam kalitesini düşüren ve sürekli periyodik olarak tekrarlanan mide ağrısının yok olması için hayat ve beslenme tarzında değişiklik yapılması gerekebilir. Bu aşamada dengeli ve sağlıklı beslenmenin yanı sıra düzenli spor ve aktivite şikayetleri azaltacaktır. Yeterli miktarda su tüketimi ve mide ağrısını azalabilecek doğal besinleri tüketmek yararlı olabilecektir. Bazı besinlerin mide ağrısına iyi geldiği bilinmektedir. Her evde bulunan bazı besin maddelerini tüketmek ve bitki çayları mide ağrısına çözüm olabilmektedir. Ancak buna rağmen ağrı geçmiyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Ağız kuruluğu bazı hastalıkların habercisi olabilir

Ağız kuruluğu bazı hastalıkların habercisi olabilir

Ağız içindeki tükürüğün azalmasıyla ortaya çıkan ağız kuruluğu, birçok nedene bağlı olarak gelişebiliyor. Kserostomi olarak da bilinen ağız kuruluğu, diş çürükleri ve ağız içi enfeksiyonlara yol açabiliyor. Bazı ciddi hastalıkların belirtisi de olabilen ağız kuruluğundan kurtulmak için altta yatan nedenin belirlenmesi gerekiyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, ağız kuruluğu ve nedenleri hakkında bilgi verdi.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Doç. Dr. Mustafa Kaplan

Tükürük üretilmezse ağız kuruluğu görülür

Ağız kuruluğu, tükürük bezlerinin ağız içini ıslak tutmak için yeterli tükürük üretemediği bir durumu ifade etmektedir. Tükürük, bakteriler tarafından üretilen asitleri etkisiz hale getirerek, bakteri üremesini sınırlar ve diş çürümesini önlemeye yardımcı olur. Tükürük ayrıca tat alma yeteneğini geliştirir ve çiğneme ile yutmayı kolaylaştırır. Ayrıca tükürükteki enzimler sindirime yardımcı olmaktadır. Azalmış tükürük ve bunun sonucunda ortaya çıkan ağız kuruluğunun, diş ve diş eti sağlığına, iştah ve yemekten aldığınız zevk üzerinde büyük etkisi olacaktır. Ağız kuruluğu genellikle belirli ilaçların yan etkisinden, yaşlanmaya bağlı sorunlardan veya kanser tedavilerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu belirtilere dikkat!

Ağız içinde yeterince tükürük üretilmemesi şu belirtilere neden olabilmektedir:

  • Ağızda kuruluk veya yapışkanlık hissi.
  • Sık sık susama.
  • Dilde karıncalanma hissi.
  • Tükürük bezlerinde büyüme.
  • Kalın ve lifli görünen tükürük.
  • Ağız kokusu.
  • Çiğneme, konuşma ve yutma güçlüğü.
  • Boğaz ağrısı ve ses kısıklığı.
  • Kuru veya oluklu dil.
  • Değişen bir tat alma duyusu.
  • Protez takma sorunları.

 

Ağız kuruluğunun nedeni bu sorunlar olabilir

İlaçlar:  Depresyon, yüksek tansiyon ve anksiyete tedavisinde kullanılan bazı ilaçların yanı sıra antihistaminikler, dekonjestanlar, kas gevşeticiler ile ağrı kesici ilaçlar ağız kuruluğu yapabilir.

Yaşlanma:  Birçok kişi yaşlandıkça ağız kuruluğu yaşar. Bu duruma katkıda bulunan faktörler arasında belirli ilaçların kullanımı, vücudun ilaçları işleme yeteneğindeki değişiklikler, yetersiz beslenme ve uzun süreli sağlık sorunları yer alır.

Kanser tedavisi: Kemoterapi ilaçları tükürüğün yapısını ve üretilen miktarı değiştirebilir. Baş ve boynuna uygulanan radyasyon ya da ışın tedavileri tükürük bezlerine zarar vererek tükürük üretiminde belirgin bir azalmaya neden olabilir.

Sinir hasarı: Baş ve boyun bölgesindeki sinir hasarına neden olan bir yaralanma veya ameliyat, ağız kuruluğuna neden olabilir.

Diğer sağlık koşulları: Diyabet-şeker hastalığı, felç, ağızdaki mantar enfeksiyonu (pamukçuk) veya Alzheimer hastalığı, Sjögren sendromu veya HIV/AIDS gibi otoimmün hastalıkları ağız kuruluğu yapabilir.  Böbrek yetmezliği,  tiroid hastalıkları, kansızlık, verem gibi hastalıklar da ağız kuruluğunun nedenidir.

Burun tıkanıklığı: Ağızdan nefes almak, horlamak ve oda havasının kuru olması da ağız kuruluğuna katkıda bulunabilir.

Tütün ve alkol kullanımı: Alkol ve sigara içmek veya tütün çiğnemek ağız kuruluğu şikayetlerini artırabilir.

Uyuşturucu kullanımı: Metamfetamin kullanımı şiddetli ağız kuruluğuna ve “meth ağzı” olarak da bilinen dişlere zararlı bir duruma sebep olur. Esrar da ağız kuruluğuna neden olabilir.

Ağız kuruluğu için önemli öneriler

Tedavinin belirlenmesi ağız kuruluğunun nedenine bağlı olarak yapılmalıdır. Uzman hekim veya diş hekimi şunları yapabilir:

  • Ağız kuruluğuna neden olan ilaçlar değiştirilebilir. Eğer bu mümkün değilse belki doz miktarı azaltılabilir.
  • Ağızı nemlendirecek ürünler kullanılabilir (Ağız gargaraları, yapay tükürük veya nemlendiriciler olabilir). Ağız kuruluğu için tasarlanmış, özellikle ksilitol içeren ağız gargaraları, diş çürümesine karşı koruma da sağlar.
  • Tükürüğü uyaran ilaçlar kullanılabilir.
  • Dişleri korumak önemlidir. Çürükleri önlemek için florürlü ilaçlar veya haftalık klorheksidin kullanılabilir.

Mide şişkinliğine dikkat!

Mide şişkinliğine dikkat!

İnsanların yaklaşık% 16-30’u düzenli olarak mide şişkinliği şikayeti yaşadıklarını belirtiyor. Birçok soruna bağlı olarak ortaya çıkan mide şişkinliğinin kaynağının araştırılması önem taşıyor. Mide şişkinliği bazen ciddi hastalıkların belirtisi olabilmekle birlikte, çoğunlukla beslenme alışkanlıkları ile sindirim sisteminin tolere edemediği gıdalar nedeniyle de yaşanabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, mide şişkinliği ve alınması gereken önlemler ile ilgili bilgi verdi.

Doç. Dr. Mustafa Kaplan

Şişkinlik karın ağrısına yol açıyor

Mide şişkinliğinin en önemli nedeni sindirim sistemindeki aşırı katı, sıvı veya gazın ortaya çıkmasıdır. Bununla birlikte, bazı insanlarda şişkinliğe sadece hastanın hassasiyetinin artmasının neden olduğu düşünülmektedir. Şişkinlik karın ağrısına, rahatsızlığa ve midede dolgunluk hissine yol açar.  Ayrıca şişkinlik, karın bölümünün olduğundan daha büyük (hamile gibi) görünmesine, spazm ve ağrıya neden olabilir. Sindirim sisteminde mide şişkinliğine yol açan iki gaz kaynağı vardır. Biri bağırsaktaki bakteriler tarafından üretilen gazdır, diğeri ise yediğimiz veya içtiğinizde yutulan havadır. Öte yandan, vücutta biriken aşırı miktardaki sıvı yani ödemin şişkinliğe neden olduğu düşünülür. Ancak şişkinlik vücutta su-ödem toplanması ile aynı şey olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü şişkinliğin kaynağı vücutta biriken gazdır.

Bu hastalıklar şişkinlik yapabilir

  1. İrritabl bağırsak sendromunun (IBS)önemli bir belirtisi mide şişkinliğidir. IBS hastalarının çoğu şişkinlik yaşar ve bunların yaklaşık% 60’ı şişkinliği en kötü semptom olarak bildirir. Bu gruptaki hastalarda mide şişkinliği karın ağrısından bile daha rahatsız edicidir. FODMAP adı verilen karbonhidratlar, özellikle irritabl bağırsak sendromu olan kişilerde şişkinlik ve diğer sindirim semptomlarına neden olabilir. Onun için yüksek FODMAP içeren (buğday, soğan, sarımsak, brokoli, lahana, karnabahar, enginar, fasulye, elma, armut, karpuz) uzak durulmalıdır. Bu yiyeceklerin çoğuna karşı aşırı ilgi varsa, disiplinli bir diyet uygulanmalıdır.
  2. Çölyak hastalığının önemli bir belirtisi karındaki şişkinliktir. Bazı gıdalarda bulunan glutene karşı vücudun gösterdiği reaksiyonun bir sonucu olarak çölyak hastalığı ortaya çıkar. Gluten, buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir proteindir. Ancak burada çölyak dışı gluten duyarlılığı olan hastaları ayırmak gerekir.
  3. Ülserin bir belirtisi olan mide şişkinliği ağrıyla birlikte görülmektedir. Mide veya onikiparmak bağırsağı, mide asidi ve pepsin gibi sıvılar tarafından tahrip edilmesiyle ülser oluşmaktadır. Bu süreçte ortaya çıkan gaz, mide şişkinliğine neden olur.
  4. Dispepsi, bir aydan fazla süre devam eden ağrı ile karnın üst bölgesindeki şişlikle kendini belli eder. Halk arasında hazımsızlık olarak bilinen ve çok önemsenmeyen bu sorun nedeniyle geğirme yoluyla gaz çıkarma isteği ortaya çıkar.
  5. Kabızlık mide şişkinliğini artıran bir faktördür. Artan su alımı, fiziksel aktivite kabızlığa karşı etkilidir. Daha fazla çözünür lif almak genellikle kabızlık için önerilir.
  6. Mide ve bağırsak kanserlerinin ilk belirtileri arasında mide şişkinliği vardır. Kanser nedeniyle mide şişkinliği artarak devam eder.

Kadınlarda daha çok görülüyor

Mide şişkinliği genelde yemeklerden sonra, aşırı gaz üretimi veya sindirim sistemi kaslarının hareketindeki bozukluklar nedeniyle ortaya çıkan bir durumdur. Erkeklere oranla kadınlarda daha çok görülen mide şişkinliği problemi yaşam kalitesini ciddi anlamda düşüren önemli bir sorundur. Sindirim sisteminde şişkinliğe neden olan az miktarda oluşan gaz normaldir. Ancak gaz miktarının artması ve sürenin uzaması mide şişkinliğini ciddi bir sorun haline getirir. Hastalarda bazen hayat kalitesini çok etkileyen geğirme, makattan veya ağızdan gaz çıkarma ihtiyacı da olabilmektedir.

Mide şişkinliğine karşı yapılması gerekenler

Mide şişkinliği ciddi bir hastalığın belirtisi değilse, basit bir şekilde uygulanacak tedbirler sayesinde sorun olmaktan çıkmaktadır. Bu konuda alınması fereken önlemler şöyle sıralanmaktadır:

  • Yenilen besinler gaza ve şişkinliğe neden olduğu için küçük ve az öğünler halinde yemek çok faydalı olabilir. Şişkinliğe neden olan hızlı yeme alışkanlığı unutulmalıdır. Buradaki en büyük sorumlu gazlı içecekler olabilmektedir.
  • Besinleri iyice çiğnenmeli, küçük parçalar halinde yutulmalıdır. Çünkü yutulan hava miktarı azalacağından gaza dolayısıyla şişkinliğe dönüşmeyecektir.
  • Bazı besinlerin şişkinliğe yol açtığı düşünülerek, bu yiyeceklerin miktarları azaltılmalıdır.
  • Şeker alkolleri genellikle şekersiz yiyeceklerde ve sakızlarda bulunur. Bu tatlandırıcılar genellikle şekere güvenli alternatifler olarak kabul edilir. Ancak yüksek miktarlarda sindirim sorunlarına neden olabilirler. Kalın bağırsağınızdaki bakteriler onları sindirir, gaz ve şişkinliğe neden olur. Ksilitol, sorbitol ve mannitol gibi şeker alkollerinden uzak durulmalıdır. Sakız ve diğer şeker alkolleri tüketilmemelidir.
  • Bir hastalığa bağlı olmayan midedeki şişkinliğe bazı bitki çayları yararlı olabilmektedir.

 

Kanlı kusmanın nedenleri

Kanlı kusmanın nedenleri

Kanlı kusma olarak bilinen hematemez, birçok soruna bağlı olarak ortaya çıkıyor. Sindirim sistemindeki herhangi bir bölgede başlayan kanamaya endoskopi ve ilaçlarla müdahale edilemediğinde çok kısa sürede hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Bunun için kanlı kusmanın neden kaynaklandığının belirlenmesi hayati önem taşıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, kanlı kusma ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

 Kanlı kusmanın nedenleri Kanlı kusma olarak bilinen hematemez, birçok soruna bağlı olarak ortaya çıkıyor. Sindirim sistemindeki herhangi bir bölgede başlayan kanamaya endoskopi ve ilaçlarla müdahale edilemediğinde çok kısa sürede hayati tehlike söz konusu olabiliyor. Bunun için kanlı kusmanın neden kaynaklandığının belirlenmesi hayati önem taşıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, kanlı kusma ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.  Rengi, kanamanın aşamasını gösteriyor Hematemez, kusmayla birlikte ağızdan kan gelmesidir. Hematemez çoğu zaman üst gastroentestinal sistem yani yemek borusu, mide ve onikiparmak bağırsağından kaynaklanan kanamalara işaret etmektedir. İnce bağırsağın daha aşağısı ve kalın bağırsaktan kaynaklı kanamalar ise daha çok dışkıda kırmızı renkli kanama ile kendini belli eder. Hematemezi olan kişilerde kusmuğun rengine göre kanamanın aşaması belirlenebilmektedir. Kahve telvesi rengi, midedeki kanın hidroklorik asidin etkisi ile sindirilmesine bağlı olan ve genelde durmuş kanamayı, koyu kırmızı kusma aktif devam eden kanamayı, parlak kırmızı renkli kusma ise çok miktarda ve süratli bir kanamayı işaret etmektedir. Kanlı kusma tek başına anlamlı olmayabilir. Genellikle hematemezi yani kanlı kusması olan hastalarda melena da görülür. Melena, kanın bağırsaklarda sindirilmesi sonucu hastanın katran veya kömür gibi parlak veya bazen mat, siyah renkte ve pis kokulu dışkılamasına verilen isimdir.   Peptik ülser en önemli neden Hematemez ve dolayısıyla üst gastrointestinal sistem (GİS) kanamalarının en sık sebebi peptik ülser hastalığı olabilir. Peptik ülser, en sık olarak onikiparmak bağırsağının ilk kısmında sonra daha az sıklıkla da mide ve yemek borusunda görülmektedir. Nadiren bu organlardaki zedelenmeler de hematemeze sebep olabilir. Hematemeze sebep olabilen en önemli nedenlerden biri de kanserlerdir. Mide, bağırsak ve yemek borusunun kanserleri hatta bazı durumda pankreas kanserleri de hematemeze sebep olabilir.  Sirozu olan hastalarda yemek borusu ve midedeki varislerin kanaması da ciddi ve hayatı tehdit eden kanamaların nedenidir. Gebelerde ve sık-yoğun alkol alan kişilerde şiddetli kusmaya bağlı yemek borusunda yırtıklar ve buna bağlı kanlı kusma olabilir. Yapılan araştırmalarda kanamaların % 80’ini kendiliğinden durmakta, % 20’sinde ise kanama devam etmekte ya da tekrarlamaktadır.   Kan kusmanın nedenleri bunlar olabilir Üst gastrointestinal ( GİS) sistemde kanama öyküsü olan hastaların % 60’ında aynı lezyondan tekrar kanama olduğu için, hastalara önceki kanamalar mutlaka sorulmalıdır. Ek olarak hastanın tıbbi geçmişi, üst GİS kanamaya yol açabilecek veya hastanın sonraki yönetimini etkileyebilecek önemli durumları belirlemek için geçmiş tıbbi öyküsü kesinlikle gözden geçirilmelidir.  Bir hastanın tıbbi özgeçmişinde hekimleri yönlendirecek potansiyel kanamanın nedenleri şunlar olabilir:  1.Karaciğer hastalığı veya alkol kullanımı öyküsü olan bir hastada varise bağlı kanama söz konusu olabilir. 2.	Geçirilmiş aort yani ana kalp damarı ameliyatı olan hastalarda kanama olabilir.  3.	Böbrek hastalığı ve aort darlığı gibi hastalığı olan kişilerde, mide ve bağırsakta damar belirginleşmeleri yani anjiyoektazilere bağlı kanama oluşabilir.  4.	Helikobakter pylori enfeksiyonu, ağrı kesici kullanımı veya sigara kullanma öyküsü olan bir hastada peptik ülser hastalığına bağlı kanamalar görülür. 5.	Sigara ve alkol kullanımı veya H. Pylori enfeksiyonu öyküsü olan hastalarda mide-yemek borusu kanserlerine bağlı kanamalar ortaya çıkabilir.  Kanlı kusma varsa endoskopi yapılmalı Kanlı kusma, ciddi ve acil bir duruma işaret etmektedir. Bu hastaların endoskopi ile mutlaka incelenmesi ve kanama kaynağının bulunması gerekir. Endoskopi, hem tanı hem tedavi hem de kanamanın ileride tekrarlayıp tekrarlamayacağı konusunda fikir veren önemli bir işlemdir. Kanamanın kaynağının bulunması için endoskopi çoğu zaman yeterlidir ama bazen bu hastalara tomografi ve ultrason gibi tetkikler de yapılmaktadır. Hastaların kan sayımı, böbrek değeri gibi kan değerlerine de mutlaka bakılmalı, tansiyon takibi yapılmalı ve kesinlikle EKG çekilmelidir. Kötü durumdaki hastalar mutlaka hastanede gözlem altında tutulmalıdır. Kanlı kusma ile gelen her hastaya ilk olarak mutlaka mide asidini baskılayan ilaçlardan yüksek doz verilmelidir. Gözlem altında tutulması gereken bu hastalara bu ilaçlardan yüksek dozda 3-5 gün devam edilmelidir. Bulantısı olan ve midesi dolu hastalarda hem bulantıyı kesmek hem de midenin boşalmasına sağlayacak bazı ilaçlar verilir. Varis kanaması olan hastalara ise daha özellikli ilaçlar gerekir. Kanlı kusması olan hastaların genelde tansiyon değerleri düşük olduğu için bu hastalara serum tedavisi de verilmelidir. Kanlı kusma ciddi bir durum olduğu için bu hastalar çoğu zaman hastaneye yatış yapılarak tedavi edilir.

Doç. Dr. Mustafa Kaplan

Rengi, kanamanın aşamasını gösteriyor

Hematemez, kusmayla birlikte ağızdan kan gelmesidir. Hematemez çoğu zaman üst gastroentestinal sistem yani yemek borusu, mide ve onikiparmak bağırsağından kaynaklanan kanamalara işaret etmektedir. İnce bağırsağın daha aşağısı ve kalın bağırsaktan kaynaklı kanamalar ise daha çok dışkıda kırmızı renkli kanama ile kendini belli eder. Hematemezi olan kişilerde kusmuğun rengine göre kanamanın aşaması belirlenebilmektedir. Kahve telvesi rengi, midedeki kanın hidroklorik asidin etkisi ile sindirilmesine bağlı olan ve genelde durmuş kanamayı, koyu kırmızı kusma aktif devam eden kanamayı, parlak kırmızı renkli kusma ise çok miktarda ve süratli bir kanamayı işaret etmektedir. Kanlı kusma tek başına anlamlı olmayabilir. Genellikle hematemezi yani kanlı kusması olan hastalarda melena da görülür. Melena, kanın bağırsaklarda sindirilmesi sonucu hastanın katran veya kömür gibi parlak veya bazen mat, siyah renkte ve pis kokulu dışkılamasına verilen isimdir.

 

Peptik ülser en önemli neden

Hematemez ve dolayısıyla üst gastrointestinal sistem (GİS) kanamalarının en sık sebebi peptik ülser hastalığı olabilir. Peptik ülser, en sık olarak onikiparmak bağırsağının ilk kısmında sonra daha az sıklıkla da mide ve yemek borusunda görülmektedir. Nadiren bu organlardaki zedelenmeler de hematemeze sebep olabilir. Hematemeze sebep olabilen en önemli nedenlerden biri de kanserlerdir. Mide, bağırsak ve yemek borusunun kanserleri hatta bazı durumda pankreas kanserleri de hematemeze sebep olabilir.  Sirozu olan hastalarda yemek borusu ve midedeki varislerin kanaması da ciddi ve hayatı tehdit eden kanamaların nedenidir. Gebelerde ve sık-yoğun alkol alan kişilerde şiddetli kusmaya bağlı yemek borusunda yırtıklar ve buna bağlı kanlı kusma olabilir. Yapılan araştırmalarda kanamaların % 80’ini kendiliğinden durmakta, % 20’sinde ise kanama devam etmekte ya da tekrarlamaktadır.

Kan kusmanın nedenleri bunlar olabilir

Üst gastrointestinal ( GİS) sistemde kanama öyküsü olan hastaların % 60’ında aynı lezyondan tekrar kanama olduğu için, hastalara önceki kanamalar mutlaka sorulmalıdır. Ek olarak hastanın tıbbi geçmişi, üst GİS kanamaya yol açabilecek veya hastanın sonraki yönetimini etkileyebilecek önemli durumları belirlemek için geçmiş tıbbi öyküsü kesinlikle gözden geçirilmelidir.

Bir hastanın tıbbi özgeçmişinde hekimleri yönlendirecek potansiyel kanamanın nedenleri şunlar olabilir:

 

  1. Karaciğer hastalığı veya alkol kullanımı öyküsü olan bir hastada varise bağlı kanama söz konusu olabilir.
  2. Geçirilmiş aort yani ana kalp damarı ameliyatı olan hastalarda kanama olabilir.
  3. Böbrek hastalığı ve aort darlığı gibi hastalığı olan kişilerde, mide ve bağırsakta damar belirginleşmeleri yani anjiyoektazilere bağlı kanama oluşabilir.
  4. Helikobakter pylori enfeksiyonu, ağrı kesici kullanımı veya sigara kullanma öyküsü olan bir hastada peptik ülser hastalığına bağlı kanamalar görülür.
  5. Sigara ve alkol kullanımı veya H. Pylori enfeksiyonu öyküsü olan hastalarda mide-yemek borusu kanserlerine bağlı kanamalar ortaya çıkabilir.

Kanlı kusma varsa endoskopi yapılmalı

Kanlı kusma, ciddi ve acil bir duruma işaret etmektedir. Bu hastaların endoskopi ile mutlaka incelenmesi ve kanama kaynağının bulunması gerekir. Endoskopi, hem tanı hem tedavi hem de kanamanın ileride tekrarlayıp tekrarlamayacağı konusunda fikir veren önemli bir işlemdir. Kanamanın kaynağının bulunması için endoskopi çoğu zaman yeterlidir ama bazen bu hastalara tomografi ve ultrason gibi tetkikler de yapılmaktadır. Hastaların kan sayımı, böbrek değeri gibi kan değerlerine de mutlaka bakılmalı, tansiyon takibi yapılmalı ve kesinlikle EKG çekilmelidir. Kötü durumdaki hastalar mutlaka hastanede gözlem altında tutulmalıdır. Kanlı kusma ile gelen her hastaya ilk olarak mutlaka mide asidini baskılayan ilaçlardan yüksek doz verilmelidir. Gözlem altında tutulması gereken bu hastalara bu ilaçlardan yüksek dozda 3-5 gün devam edilmelidir. Bulantısı olan ve midesi dolu hastalarda hem bulantıyı kesmek hem de midenin boşalmasına sağlayacak bazı ilaçlar verilir. Varis kanaması olan hastalara ise daha özellikli ilaçlar gerekir. Kanlı kusması olan hastaların genelde tansiyon değerleri düşük olduğu için bu hastalara serum tedavisi de verilmelidir. Kanlı kusma ciddi bir durum olduğu için bu hastalar çoğu zaman hastaneye yatış yapılarak tedavi edilir.

Karın zarı kanserinin belirtisi

Karın zarı kanserinin belirtisi

Karın zarı kanseri veya tıp dilindeki adıyla ‘peritoneal karsinomatozis’ diğer organları etkileyen kanserlerle birlikte ortaya çıkıyor. Tedavisi zor ve hastalığın gidişatını kötü etkileyen bir durum olarak ön plana çıkan karın zarı kanserinin tedavi edilebilmesi için altta yatan kanserin belirlenmesi gerekiyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, karın zarı kanseri hakkında bilgi verdi.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Başka bir kansere bağlı olarak gelişiyor

Karın zarı ya da periton, karın duvarlarının iç yüzünü ve bu boşlukta yer alan tüm organları koruyan ve saran zardır. Periton, bağ dokularıyla karın duvarının iç yüzüne ve organlara yapışıktır. Karın içi organları kaplayan ince bir tabaka olan karın zarının (peritonun) kötü huylu tümör hücreleri tarafından tutulmasına ya da etkilenmesine peritoneal karsinomatozis yani karın zarı kanseri denir. Genellikle ileri evrelerde teşhis edilen bu kanser türü başka bir kanserin karın zarına yayılması sonucu oluşur. Ancak nadiren başka sebebe bağlı olmayan primer periton kanseri de olabilir.

Karın zarı kanserine yol açan kanserler

Karın zarı kanserine yol açan bazı kanser türleri vardır. Bunlar ise yumurtalık, rahim veya rahim ağzı gibi jinekolojik kanserler ile kalın barsak, mide, pankreas, safra kesesi, safra yolları gibi gastrointestinal sistem kanserleridir. Bazen meme ve akciğer kanseri de karın zarına yayılıp peritoneal karsinomatozis yapabilir. Direkt peritonun kendi kanseri, mezotelyoma da görülebilir. Mezotelyoma özellikle evleri boyamada asbestin yaygın kullanıldığı Nevşehir’in bazı bölgelerinde aynı ailede çok fazla kişide görülmüştür ancak çok nadir bir tümördür. Bazen apendiks organında görülen mukosel de yaygın karın zarı kanserine sebep olabilmektedir.

Karın içinde su birikmesi ortaya çıkıyor

Karın zarı kanserinin nedeni tam bilinmese de, periton hücrelerinde oluşan mutasyonla kontrol dışı büyümeyle kanser başlamaktadır. Peritoneal karsinomatozis daima ilerlemiş kanser hastalığının bir göstergesidir ve belirgin olarak azalmış yaşam beklentisi ile beraber seyreder. Peritonun tümöral tutulumu ciddi bir tıbbi tedavi sorunu oluşturmaktadır çünkü tedavisi zor hatta imkansızdır. Periton içerisine yerleşmiş olan tümör hücreleri peritonun açıklıklarından bütün peritona ve altındaki organlara yayılabilir. Peritoneal karsinomatozis  olan kişilerde karın zarı etkilendiği için karında yoğun su birikmesi görülür. Peritoneal karsinomatozis bebeklerde ve çocuklarda çok nadirdir ama bazı çocukluk çağı kanserlerinde de görülebilir.

Karın zarı kanseri kimlerde olur?

Nedeni belli olmayan karın zarı kanserine yakalanma konusunda yapılan araştırmalarda bazı kişilerin risk taşıdığı düşünülmektedir.

  • İleri yaş bir risk faktörüdür. 60 yaşın üzerindeki kişilerde daha çok görülmektedir.
  • Genetik faktörler önemlidir. Kişinin ailesindeki karın zarı kanseri öyküsü riski artırmaktadır.
  • Kadınlarda meme kanseri geçmişi olması önemli bir etkendir.
  • Obezite ve durağan yaşamın diğer kanser türlerinde olduğu gibi karın zarı kanserinde etkili olduğu bilinmektedir.
  • Rahim içindeki endometrium tabakasının rahmin dışındaki bölgelerde büyümesi sonucu gelişen ve sıklıkla ağrıyla başlayan endometriozisin karın zarı kanseri gelişiminde etkili olduğu belirlenmiştir.

Karın zarı kanserinin 10 belirtisine dikkat!

Karın zarı kanseri, ilk evresi boyunca hiç belirti göstermeyebilir. Sebep olan kanser araştırılırken hastanın tomografi veya PET gibi sonuçlarında karın zarı tutulumu görülür. Ameliyat için açılan hastanın karın zarında yama tarzında tümör odakları görülebilir. İlerleyen dönemde ise şu belirtiler başlayabilir:

  1. Karında periton sıvısı yani asit birikmesi ve buna bağlı göbek fıtığı ile nefes darlığı gibi şikayetler
  2. Karın ağrısı ve karında şişkinlik hissi
  3. İştahsızlık, yemek yemede isteksiz olma
  4. İdrar ve dışkı alışkanlıklarındaki değişiklik
  5. Kas erimesi
  6. Bulantı ve kabızlık bazen de ishalin olması
  7. Özellikle ayak bileklerinin şişmesi
  8. Solunum problemlerinin başlaması
  9. Olağandışı kilo alımı ya da kilo kaybının ortaya çıkması
  10. Aşırı yorgunluk yaşanması

Tümör hücrelerinin büyümesi karın içindeki diğer organlarda fonksiyon bozukluklarına sebep olabilir. Örnek olarak, bağırsaklarda daralmaya bağlı tıkanıklıklar veya idrar akışının engellenmesine bağlı böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir.

Doğru zamanda uygun tedavi planı önemli

Karın zarı kanseri genellikle başka bir tümörden yayılan invaziv kanserin ileri bir formu olduğundan tedavisi zor olabilir. Çoğu peritoneal karsinomatozis tümörü kemoterapiye yanıt olarak çok fazla küçülmez. Bu nedenle, birçok doktor semptomları yönetmek, ağrıyı hafifletmek ve yaşam kalitesini iyileştirmek için palyatif bakıma odaklanır. Maalesef tedavide çok fazla bir seçenek de yoktur. Peritoneal karsinomatozaya sebep olan altta yatan kanserin tedavi edilmesi esastır.  Kanserin yayılmış olduğu karın zarının soyulması, kanser sıçramış organların çıkarılması ve aynı ameliyatta karın içine özel hazırlanmış ısıtılmış kemoterapi verilmesi şeklinde bir tedavi yöntemi birçok merkezde uygulanmaktadır. Karın zarı kanserinin neden olduğu hastalık nedeniyle ortaya çıkan kusma, bulantı, idrar ve dışkı alışkanlığı değişiklikler kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyecektir. Tedavi edilmediği zaman kısa sürede ölüm riski maalesef mevcuttur. Karın zarı kanseri maalesef çoğu zaman ilerlemiş kanseri gösterdiğinden tedavisi çok zor hatta imkansızdır. Ama hastanın şikayetlerine sebep olan başta karın içi su toplanması olmak üzere diğer belirtilerini azaltmak mümkündür.

Gaz sıkışmasına ne iyi gelir?

Gaz sıkışmasına ne iyi gelir?

Gaz sıkışması nedeniyle ortaya çıkan şişkinlik, karın bölgesinde gözle görülür büyüme ve ağrıya neden olduğu için yaşam konforunu ciddi oranda düşürüyor. Gaz sıkışması, karın ağrısına ve midede dolgunluk hissine yol açıyor. Birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan gaz sıkışmasının kaynağının araştırılması önem taşıyor. Ciddi bir hastalığa işaret etmeyen gaz sıkışması problemi pratik tedbirlerle ortadan kaldırılabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, gaz sıkışması sorunu ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Yemek düzeni ve bazı besinlerle ilişkili olabilir

Sindirim sisteminin işleyişinden kaynaklanan gaz, doğal bir olaydır. Vücutta sıkışan gaz, anüs ve ağızdan atılır. Oluşan gazın vücut dışına atılamaması sonucunda ise sıkışma ve şişkinlik ortaya çıkar. Yemek yedikten sonra ortaya çıkan aşırı gaz üretimi ya da sindirim sistemi kaslarının hareketindeki bozukluk, karında şişkinliğe yol açar. Yemek düzeni veya besinlere bağlı olarak ortaya çıkan bu durum ayrıca bazı hastalıkların habercisi de olabilmektedir.

Beslenme alışkanlıklarınızı düzenleyerek kendinizi gözlemleyin

 Yemek yerken yutulan hava, bazen karında şişkinlik hissine neden olur. Genellikle yemeklerden sonra geğirme bu durumun bir sonucudur. Ayrıca gazlı ve fermente içecekler de (asitli içecekler, maden suyu gibi) fazladan hava yutulmasına neden olduğu için gaz sıkışmasına yol açar.

Besinlerin bağırsaklarda işlenme sürecinde gaz ortaya çıkmakta ve sıkışabilmektedir. Bazı yüksek lifli yiyecekler insanların büyük miktarlarda gaz üretmesine neden olabilir. Başlıca fasulye ile mercimek gibi baklagiller ve bazı tam tahıllar bu duruma yol açabilir. Yağlı yiyecekler sindirimi ve midenin boşalmasını yavaşlatabilir. Bunun tokluk için faydaları olabilir (ve muhtemelen kilo vermeye yardımcı olabilir) ancak şişkinlik eğilimi olan insanlar için bir sorun olabilir. Yardımcı olup olmadığını görmek için daha az fasulye ve yağlı yiyecekler yenmelidir.

Gaz sıkışmasına yol açan gıdalar

Barbunya, kuru fasulye ve nohut gibi baklagiller

Sarımsak ve soğan

Brokoli ve lahana gibi yeşil sebzeler.

Süt ve süt ürünlerinden peynir ile yoğurt

Bazı meyveler (portakal, kayısı gibi) ile yüksek oranda lif içeren tam tahıllı besinler.

Bu sorunlara dikkat!

Asitli mide salgısının yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıkan reflü de gaz sıkışmasına neden olan başka bir nedendir. Halk arasında mide ekşimesi olarak bilinen reflü hastalığı, asitli mide özsuyunun yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıkmaktadır. Yemeğin ağza gelme hissiyle beraber gaz sıkışması hali reflü hastalarında çok sık görülmektedir.

İrritabl bağırsak sendromu (IBS) nedeniyle bağırsakta hareketlilik ortaya çıkmaktadır. Hastaların çoğu şişkinlik yaşar ve bunların yaklaşık % 60’ı şişkinliği en kötü belirti olarak bildirir. FODMAP adı verilen karbonhidratlar, özellikle irritabl bağırsak sendromu olan kişilerde şişkinlik ve diğer sindirim semptomlarına neden olabilir. Bunun için yüksek FODMAP içeren (buğday, soğan, sarımsak, brokoli, lahana, karnabahar, enginar, fasulye, elma, armut ve karpuz) uzak durulması önerilir. Bu gruptaki hastalarda gaz sıkışması sorunu sıkça ortaya çıkmaktadır.

Bağırsak hareketlerinin yavaşlaması özellikle ince bağırsakta bakterilerin artmasına neden olabilir. Bakteriler ise gaz oluşumuna yol açabilir.

Çölyak hastalığı da nedenler arasındadır. Gluten içeren besinleri tüketildiğinde bu gruptaki hastaların bağışıklık sistemi, bağırsak hücrelerine zarar verebilir. Bağırsak yapısındaki bozulma gaz sıkışmasının nedenidir.

Bağırsak fıtıkları, kabızlık, kolon kanseri, peptik ülser de gaz sıkışmasının nedenleri arasındadır. Ayrıca pankreasın iltihaplandığı ‘pankreatit’ durumunda da gaz sıkışması görülebilir.

Gıda alerjileri ve enzim eksikliği ya da gıdanın içindeki maddenin sindirilememesi nedeniyle yaşanan gıda intoleransları gaz oluşumunda etkilidir. Mesela laktoz intoleransı, fruktoz intoleransı, yumurta alerjisi ve buğday alerjisi gibi.

Tatlandırıcılar genellikle şekere alternatif olarak kabul edilir. Ancak yüksek miktarlarda sindirim sorunlarına neden olabilirler. Kalın bağırsağınızdaki bakteriler tatlandırıcıları sindirirken gaz da üretebilir.

Gaz sıkışması ve şişkinliğe iyi gelecek öneriler

 İnsanların yaklaşık % 16-30’unda düzenli olarak şişkinlik ve gaz sıkışması yaşadıkları belirlenmiştir. Gaz sıkışması ve şişkinlik konusunda bazı pratik tedbirler alınabilir. Bunlar şöyle sıralanmaktadır:

  1. Şişkinlik ve gaz sıkışması sorunu yaşayan kişiler, genellikle midede yiyeceklere karşı artan hassasiyete sahiptir. Bu nedenle, daha küçük ve az öğünler halinde yemek çok faydalı olabilir.
  2. Besinleri iyi çiğnemek çok önemlidir. Besinlerin küçük parçalar halinde iyice çiğnenmesi yutulan hava miktarını da azaltacaktır.
  3. Bazı yiyecekler diğerlerinden daha fazla gaza veya şişkinliğe neden olduğunu anlamak için bir yiyecek günlüğü tutulmalıdır.
  4. Sakız çiğnemek, pipet kullanmak, konuşurken veya acele yemek de artan miktarda hava yutulmasına neden olduğu için gaz sıkışmasına neden olur.
  5. Gaz sıkışmasına neden olan ksilitol, sorbitol ve mannitol gibi tatlandırıcılardan uzak durulmalıdır.
  6. Kabızlık, şişkinliği ve gaz sıkışmasını artırır. Artan su alımı ve fiziksel aktivite kabızlığa karşı etkili olabilir.
  7. Probiyotik takviyeleri, bağırsaktaki bakteri ortamını iyileştirdiği için gaz ve şişkinlik semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.
  8. Şişkinlik ve gaz sıkışması ayrıca sindirim sistemindeki kasların işlevinin değişmesinden de kaynaklanabilir. Kas spazmlarını azaltmaya yardımcı olabilecek ‘antispazmolitik’ adı verilen ilaçların yararlı olduğu belirlenmiştir. Nane yağı, benzer şekilde işlev gördüğüne inanılan doğal bir maddedir. Nane yağının, en azından IBS hastalarında şişkinlik ve diğer sindirim semptomlarına karşı etkili olduğu bilinmektedir.
  9. Simetikon etken maddeli ilaçlar; şişkinlik, gaz ve gerilmeyi azaltır. Lubiproston ve linaklotide etken maddeli ilaçlar ise kabızlık sorunu yaşayan irritabl bağırsak sendromundaki şişkinliğin azalmasını sağlamaktadır.