Yazılar

Organ bağışı neden önemli?

Organ bağışı neden önemli?

Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı “Organ bağışı, insanlığa yapılabilecek en büyük iyiliklerden biridir. Organ bağışı yaparak, başka bir insanın hayatını kurtarabilir ve yaşam kalitesini artırabilirsiniz. Bu hafta, Organ ve Doku Bağışı Haftası. Bu haftayı vesile kılarak, organ bağışının önemi konusunda farkındalık oluşturmaya ve organ bağışı sayısını artırmaya katkıda bulunalım.” diyor.

Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı

Prof. Dr. Hasan Taşçı

Başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini unutmayın
Milattan önceki çağlardan bu yana, insan vücudunda işlev göstermeyen veya eksik olan parçaların, başka bir kaynaktan temin edilerek insana nakledilmesi işlemi yapılmaktadır. Gelişen ve kümülatif olarak yükselen tıp bilimi ve teknolojinin desteği ile organ nakilleri günümüz dünyası ve ülkemizde oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.  Yapılan kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, pankreas, uterus, ekstremiteler ve diğer organ ile dokuların nakilleri sayesinde, organ yetmezliği olan insanların sağlığına kavuşması ve çok yönlü olarak topluma kazandırılması sağlanmaktadır.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 2023 yılı itibariyle organ nakline ihtiyaç duyan 25.319 hasta bulunmakta. Bu hastalardan böbrek ve karaciğer yetmezliği olan hastalar, akraba veya yakınlarının kendilerine organ bağışlaması halinde canlı vericili nakil olabilmektedir. Ancak kalp, akciğer gibi canlı donör bağışı olmayan organları bekleyen hastalar, bu imkana sahip değildir. Kadavra donörden bağış olmaması halinde hayatlarını kaybetmektedirler. Organ nakli bekleyen hastalar, yaşamlarını sürdürebilmek için diyaliz, hemofiltrasyon gibi tedavilere ihtiyaç duymaktadır. Organ nakli bekleyen hastalar, tedavileri sırasında sıklıkla hastanede yatmakta ve bu nedenle iş ve sosyal yaşamlarından uzaklaşmaktadır. Bu durum, hastaların psikolojik ve sosyal açıdan da zorlanmasına neden olmaktadır.

Organlarınızı bağışlayabilirsiniz
Organ bağışı, organ yetmezliği nedeniyle yaşam mücadelesi veren hastalar için umut ışığıdır. Organ bağışı sayesinde, bu hastalar yaşamlarını sürdürebilir ve yaşam kalitelerini artırabilirler. Organ bağışı, cinsiyete, ırka, dine ve sosyal statüye bakılmaksızın herkes tarafından yapılabilir.

Bir gün hepimiz muhtaç olabiliriz
Bir gün hepimizin muhtaç olabileceği organ bağışını bireysel olarak teşvik etmek için; organ bağışının önemi hakkında bilgi edinebilir ve çevremizdeki insanları bu konuda bilinçlendirebilir, organ bağışı merkezlerinden bağış yapıp bağış kartını edinebilir ve yakınlarımıza organ bağışı niyetimizi bildirebiliriz. Aynı zamanda kişi ve kurumlar tarafından düzenlenen organ bağışı kampanyalarına destek olabiliriz.

Farkındalık konusunda sizde fayda sağlayabilirsiniz
Sonuç olarak, organ bağışı, insanlığa yapılabilecek en büyük iyiliklerden biridir. Organ bağışı yaparak, başka bir insanın hayatını kurtarabilir ve yaşam kalitesini artırabilirsiniz. Bu hafta, Organ ve Doku Bağışı Haftası. Bu haftayı vesile kılarak, organ bağışının önemi konusunda farkındalık oluşturmaya ve organ bağışı sayısını artırmaya katkıda bulunalım.

Organ naklinin önündeki tek engel nedir?

Organ naklinin önündeki tek engel nedir?

Avrupa’da organ nakillerinin yüzde 80’i kadavradan yüzde 20’si canlıdan yapılıyor. Ülkemizde ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Türkiye, canlıdan nakilde yüzde 80 ile dünya lideri olarak başı çekerken, kadavradan nakilde ise sonlarda yer alıyor. Organ bağışının önündeki en büyük engeli yanlış bilgiler oluşturuyor! İşte bu yanlışlara karşı toplumu bilgilendirmek ve organ nakli listesinde bekleyenleri yeniden hayata döndürebilmek için ülkemizde her yıl 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında farkındalık etkinlikleri yapılıyor. Ülkemizde halen 26 bin 892 kişinin organ bekleme listesinde yaşama tutunmaya çalıştığını belirten Acıbadem Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber “Ülkemizde 2023 yılı itibarıyla toplam 4192 kişiye organ nakli yapılmıştır. Bu nakillerin 3652’ si canlı vericili, yalnızca 540’ı kadavra vericidendir. Kadavradan organ bağışının bu kadar düşük olmasının tek bir nedeni olabilir, o da bu konunun halkımıza tam olarak anlatılamamasıdır” diyor. Prof. Dr. İbrahim Berber ve Prof. Dr. Ülkem Çakır, Türkiye’nin kadavradan organ bağışında Avrupa ülkelerinden çok geride olmasına yol açan, toplumda doğru sanılan 5 hurafeyi anlattı, organ bağışı yapmak isteyenlere ve ailelere çok önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Acıbadem Ataşehir Hastanesi

Prof. Dr. İbrahim Berber

Beyin ölümü gerçekleşmeden organları alabilirler: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Bu yanlış inanış kadavradan nakilin önündeki en büyük engellerden biri. Oysa bitkisel hayatta solunum devam ettiğinden bu hastalar aylarca ya da yıllarca yaşayabilirken, bazen iyileşerek normale dönebiliyorlar. Kişi nefes aldığı müddetçe kendisine bütün tıbbi tedavilerin uygulandığını, beyin ölümünde ise tüm tıbbi desteğe rağmen hastanın hayata dönmesinin kesinlikle mümkün olmadığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber “Yoğun bakım ünitelerinde beyin ölümü gelişen kişilere verilen tüm tıbbi desteğe rağmen ortalama 24-36 saat sonra tüm organlar fonksiyonlarını kaybederler. Sadece beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin organları nakil bekleyen hastalara nakledilebilmektedir. Bu donörlerde organlar fonksiyonlarını kaybetmeden önce, en kısa süre içerisinde organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi gerekir. Tüm süreç Sağlık Bakanlığı denetimindedir. Bu konuda hiçbir endişeye gerek yoktur” diyor.

Organ bağışı günahtır: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Ülkemizde pek çok kişi günah olduğunu sanarak organ bağışına sıcak bakmıyor. Hatta kişi hayattayken, vefatı sonrası başkalarına can vermek üzere organlarını bağışlamış olsa bile, ailesi izin vermezse gerçekleştirilemiyor. Ancak İslam dini dahil büyük dinlerin çoğu organ bağışını destekliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu her fırsatta organ naklinin caiz olduğunu belirterek, organ bağışı ile bir veya birçok insana hayat vermenin büyük sevap olduğunu vurguluyor.

“Ben organlarımı bağışladım, aileme söylemeye gerek yok”: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kişinin hayattayken, vefatı sonrası organlarını bağışlamış olması yeterli olmuyor. Zira pek çok organ bağışı, kişinin beyin ölümüne rağmen aile üyelerinin bu bağışı kabul etmemesi nedeniyle gerçekleşemiyor. Prof. Dr. İbrahim Berber, ülkemizdeki yasalar gereğince, kişinin organ bağışı kartı olsa bile aile üyelerinin izin vermemesi durumunda organların alınamadığını belirterek “Bu nedenle hayattayken, organlarınızı bağışladığınızı ailenizden saklamayıp, olası bir vefat durumunda, organlarınızla başkalarına hayat vermek istediğinizi söylemeniz gerekiyor. Organ bağışlamaktan vazgeçerseniz de bunu ailenize söylemeniz yeterli” diyor.

Organımı bağışlarsam sağlığım bozulabilir: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Böbrek ve karaciğer nakli canlı vericiden de yapılabiliyor ancak “karaciğerimin bir kısmını ya da böbreğimin birini bağışlarsam sağlığım olumsuz etkilenebilir” endişesi nedeniyle mesafeli bakılabiliyor. Oysa karaciğer kendini yenileyebilen bir organ olduğundan dolayı, canlı bir donörün karaciğerinin bir kısmını bağışlamasının sağlığı üzerine olumsuz bir etkisi olmadığını, yapılan titiz ve detaylı incelemelerde eğer sağlık açısından bir risk tespit edilmezse böbrek vericisi olmanın da ileride hiçbir sıkıntı çıkarmayacağını vurgulayan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır, tek böbrekle de uzun ve sağlıklı bir ömür sürülebileceğini söylüyor.

Yanlış: Vücut bütünlüğü bozulur: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber, “Kadavra donörden yapılan nakil operasyonunda kadavra donörün cerrahisi, sanki yaşayan bir hastaymışçasına son derece özenli yapılır, dışarıdan bakıldığında vücut bütünlüğünün bozulmamasına büyük özen gösterilir. Ameliyat kesileri yine aynı özenle, estetik dikişlerle dikilerek kapatılır. Alınan organlar alıcı adaylarının bulunduğu merkezlere getirilir ve burada nakil gerçekleştirilir” diyor.

 Türkiye’de 26 bin 892 kişi organ bekliyor

Prof. Dr. Ülkem Çakır, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre ülkemizde halen 26 bin 892 kişinin organ nakli listesinde, kadavradan organ bağışıyla hayata dönmeyi beklediğini belirterek “An itibarıyla ülkemizde bekleme listesindeki 26 bin 892 kişi her an bulunacak organla hayata yeniden başlamanın hayalini kurmaktadır. Bu hastalardan 1290’ı kalp, 157’si akciğer, 2376’sı karaciğer, 22.775’i böbrek, 285’i pankreas beklemektedir. Unutmayalım ki bırakacağınız en güzel miras hayatta iken yapacağınız organ bağışıdır” diyor.

Bu yanlış bilgiler ‘organ bağışını’ önleyebiliyor!

Bu yanlış bilgiler ‘organ bağışını’ önleyebiliyor!

Vücudumuzda yer alan organların işlevlerini geri döndürülemeyecek şekilde kaybetmesi durumunda bazen tek tedavi şansı organ nakli oluyor. Ülkemizde organ nakli için Sağlık Bakanlığı bekleme listesine kayıtlı olan ve bağışlanacak bir organla hayata tutunmayı bekleyen çok fazla hasta olduğu gibi, bu sayı her geçen yıl daha da artıyor. Öyle ki çoğunluğu böbrek nakli olmak üzere listede 31 binin üzerinde hasta bekliyor. Listede yer alan yaklaşık 24 bin kronik böbrek, 2 bin 500 karaciğer ve bin 350 kalp hastası bağışlanacak bir organla hayata tutunmayı bekliyor. Ancak organ bağışı bekleyen bu kadar çok hasta olmasına karşılık, 2021 yılında beyin ölümü tanısı konulan bin 420 hastadan sadece 305’inde organ bağışı yapılmış. Uzun yıllardır kadavradan organ bağışının önemi vurgulansa da günümüzde gerçekleşen beyin ölümlerinde organ bağışı yapılma oranı yüzde 25’lerin üzerine çıkamıyor. Diğer bir deyişle saptanan her 4 beyin ölümü vakasının sadece 1’inde organ bağışı yapılıyor.

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde kadavradan organ bağışlarının çok yetersiz olması nedeniyle, ilk yıllardan itibaren canlı vericili ameliyatlara ağırlık verilmek zorunda kalındığına dikkat çekerek, “Türkiye, canlı vericili organ nakli ameliyatlarında dünyanın en başarılı ülkeleri listesinde en başlarda yer alıyor. Bu her ne kadar ülkemiz adına bir gurur tablosu oluştursa da, önemli olan kadavradan yapılan bağış oranlarının batı ülkelerindeki rakamlara ulaşmasının sağlanmasıdır. Ülkemizde kadavradan bağışın yetersiz olmasının birçok nedeni var. Başlıca sebep ise toplumun bu konuda halen yeterince bilgilendirilememiş olması veya eş-dost ya da internet gibi çeşitli kaynaklardan yanlış bilgilere maruz kalmalarıdır.” diyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” kapsamında, organ bağışı hakkında toplumda doğru sanılan 8 hatalı bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu!

Pause Dergi

Prof. Dr. Hamdi Karakayalı

Bitkisel hayattayken organlarım alınabilir. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Bitkisel hayat ya da koma geri dönüşü olabilen bir durumdur, hasta yoğun bakım şartlarında kendisi için tıbbın mevcut olan tüm olanakları kullanılarak tedavi edilmeye çalışılır. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Organların alınması sadece beyin ölümü gerçekleştiğinde mümkündür. Beyin ölümü tıbben ölüm halidir ve asla geri dönüşü olan bir durum değildir.” diyor.

Hastanın sosyal statüsü göz önüne alınıyor. YANLIŞ

DOĞRUSU: Bağışlanan bir organın bekleme listesindeki hangi hastaya nakledileceği ile ilgili kararda hastanın sosyal statüsünün mutlaka göz önüne alındığı da yine kulaktan kulağa yayılan yanlış bir bilgi.

Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, bekleme listesinin ve bağışlanan organların dağıtımının tamamen Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan bir birim olan Ulusal ve Bölgesel Koordinasyon Merkezleri tarafından yürütüldüğünü belirterek, “Bağışlanan organ ile bekleyen hasta listesi, hastaların sadece tıbbi verileri ve aciliyetlerinin değerlendirildiği bir bilgisayar programıyla eşleştiriliyor. Bu seçime, hastanın dili, dini, mesleği, cinsiyeti ve sosyal statüsü gibi konuların etki etmesi mümkün değildir.” diye konuşuyor.

Organ bağışı kartını taşımak yeterli. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Sanılanın aksine organ bağışı kartı olması yeterli olmuyor. Hayatını kaybeden kişinin organ bağışı yapmış olduğu bilinse de, mutlaka 1. derece yakınlarının da onamı alınıyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, “Böyle bir durumda kişinin vasiyeti olarak kabul edildiği için hemen her zaman yakınları da bu isteğe saygı gösterirler, ancak yine de karşı çıkmaları durumunda organlar alınmaz.” diyor.

Organlar alınırken vücut bütünlüğü bozulur. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Kişi organlarını bağışlarken hangi organ ya da dokularını bağışlayacağına kendisi karar veriyor. Örneğin kalp, karaciğer ve böbreklerini bağışlamış bir kişi, aynı sağlıklı bir bireyin bu organlar ile ilgili bir hastalık nedeniyle ameliyat edilmesi gibi ameliyata alınıyor. Bağışlanan organlar çıkarıldıktan sonra ameliyat kesileri yine özenle kapatılıyor. Cenaze aileye vücut bütünlüğü bozulmamış, sadece vücudunda ameliyata bağlı kesi izleriyle teslim ediliyor. Sadece kol, bacak ve yüz gibi organlarını da bağışlamış ise vücut bütünlüğü, bağışı yapan kişinin rızasıyla bozulmuş oluyor.

Pause Dergi

Organ bağışı ancak belli yaşlar arasında ve sağlıklı kişiler tarafından yapılabilir. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Yeni doğandan 90 yaşına kadar her yaş grubunun organları nakil edilebiliyor. Bağışlanan organların nakil amaçlı kullanılıp kullanılamayacağına her bir organ için ayrı ayrı tıbbi kriterlere göre karar veriliyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, canlı vericiden yapılan organ nakillerinde ise donör için yaş kriteri olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor: “18 yaşını doldurmadan önce kimse yasal olarak canlı organ vericisi olamaz. Örneğin karaciğerinin bir kısmını yakınına bağışlayacak olan kişilerde de üst yaş sınırı genellikle 55, bazı özel durumlarda 60 olarak kabul ediliyor.”

Para karşılığında organ bağışı yapılabilir. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, canlı vericili organ bağışının tamamen yasalar çerçevesinde yapılabilen bir ameliyat olduğunu vurgulayarak, “Organ bağışının maddi bir çıkar karşılığında yapılmasının çok ağır yasal cezai yaptırımları vardır. Bu cezalar alıcı, verici, bu bağışa aracılık eden kişi, ameliyatı gerçekleştiren doktor ve ameliyatın yapıldığı kurum için de geçerlidir. Bağış tamamen gönüllülük esasına uygun olarak, hiçbir baskı altında olmadan ve hiçbir çıkar beklemeden yapılmış olmalıdır.” bilgisini veriyor.

Organ nakli olanlar normal yaşamlarına geri dönemezler. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Hastalar nakil sonrası dönemde mutlaka bazı şeylere dikkat etmek, kendilerine nakledilen organı kendi vücut savunma mekanizmalarının reddetmemesi için belli ilaçları kullanmak, düzenli ve aksatmadan kontrollerine gitmek zorundalar. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, “Ancak normal hayatlarına geri dönebiliyor, evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor, hatta ağır sporları dahi yapabiliyorlar. Nakil ameliyatından sonra profesyonel spor yaşantılarına geri dönen birçok sporcu var.” diye konuşuyor.

Organ bağışı ve nakli İslam dini açısından uygun değildir. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Başka insanların hayatını kurtarabilecek bir bağışta bulunmak dinen sakıncalı olabilir mi? Türkiye’de en yetkili dini otorite olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ bağışına her fırsatta olumlu görüşlerini açıklayarak destek veriyor, hatta yapılan organ bağışının birden fazla hayatın kurtarılmasına neden olmasıyla gerçekleştirilebilecek en büyük bağış ve sevap olduğunu belirtiyor.