Yazılar

Burun akıntıları alerji olabilir!

Burun akıntıları alerji olabilir!

Burun akıntısı herkesin zaman zaman yaşadığı bir durumdur ve burun akıntısına neden olabilen pek çok faktör olabilir. Uzun süreli geçmeyen burun akıntısının önemli nedenlerinden birinin alerjiler olduğunu belirten İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, açıkladı.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Prof. Dr. Ahmet Akçay

Burun Akıntısı Alerji Belirtisi Midir?

Alerjilerin pek çok belirtiler vardır. Bunlar arasında en sık karşılaşılan belirtilerden biri de burun akıntısıdır. Burunla ilgili semptomların büyük bir kısmı genellikle alerji ile ilişkilidir. Saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinit, burundaki alerjik reaksiyonları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Alerjik rinit belirtileri arasında burun akıntısı, tıkanıklık, hapşırma ve burunda, gözlerde ve ağzınızın çatısında kaşıntı sayılabilir.

 Alerjiden Kaynaklı Burun Akıntısına Ne Sebep Olur?

Nazal alerji semptomlarına neden olabilecek birden fazla tetikleyici faktör vardır. Nazal belirtilerden mustarip olan kişilerin hepsi aynı tetikleyicilere sahip değildir. Mevsimsel alerjiniz varsa, belirtilerinizi yalnızca yılın belirli bir zamanında ortaya çıkaran belirli bir ağaç veya çimen polenine alerjiniz olabilir veya sonbaharda yağmurlu ve yapraklar ıslakken ortaya çıkan belirli bir küf türüne alerjiniz olabilir. Mevsimsel alerjiden mustarip kişilerin üçte ikisinden fazlasının da yıl boyunca belirtileri vardır. Bunlara evdeki toz akarları, hamam böcekleri, evcil hayvanlardan gelen hayvan tüyleri ve yine küf gibi alerjenler neden olabilir. Tetikleyicilerinizi bilmek önemlidir. Tetikleyicilerinizi öğrendikten sonra, onlardan kaçınmanız ve tedavi olmanız daha kolay olacaktır.

Alerji Kaynaklı Burun Akıntısı ile Grip Nasıl Ayrılır?

Alerji kaynaklı burun akıntısında ateş olmaz. Peş peşe hapşırma, burun kaşıntısı, boğazda kaşınma gibi belirtiler görülmez. Gripte ateş genelde görülür. Boğaz ağrısı olabilir. Kas ağrısı görülebilir. Belirtilere göre ayrılamayan durumda alerji testi yapılarak alerjik nezle teşhisi kesinleştirilir.

 Alerjiden Kaynaklı Burun Akıntısı Nasıl Geçer?

Geçmeyen burun akıntınız, tıkanıklık, hapşırma gibi belirtileriniz varsa öncelikle alerjiniz olup olmadığını öğrenmek için bir alerji uzmanına gitmeniz gerekir. Doktorunuz bazı testlerle alerjinize neyin neden olduğunu ve tetikleyicilerinizi belirleyecektir. Hem mevsimsel hem de yıl boyu süren alerjiler burun akıntısı, tıkalı burun ve hapşırmaya neden olabilir. Bu nedenle doktorunuz belirtileriniz ve mevcut durumunuza göre size uygun alerji testini yapacaktır. Tetikleyiciniz belirlendikten sonra alerji aşısı ve alerjenden korunma seçenekleri ile belirtilerinizi kontrol altına alabilirsiniz.

Alerji Aşısı İle Alerjinizin Uzun Süreli Tedavisi Sağlanabilir

Alerji aşısı yani immünoterapi vücudu alerjen maddeye duyarsızlaştırmayı hedefleyen bir tedavi yöntemidir. Solunum alerjenlerine karşı uygulanan bu tedavi ile ev tozu mite, polen, küf ve evcil hayvan gibi alerjiler başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Kademeli olarak vücuda alerjen maddenin verilmesini içeren bu tedavi oldukça başarılı bir tedavidir. Aynı zamanda alerjinizin ilerlemesini ve alerjik astım geliştirme riskini de azaltabilir. Alerji aşıları ilk başlarda haftada bir yapılabilir ve daha sonra enjeksiyon sıklığı ayda bir olur. Birkaç yıl devam eden bu tedavinin başarı oranı oldukça yüksektir.

Orman yangınları astımı alevlendirebilir

Orman yangınları astımı alevlendirebilir

Son zamanlarda ülkemizde meydana gelen orman yangınları, ekosisteme verdiği zararın yanı sıra kötü hava koşulları nedeniyle astım hastalarının da belirtilerinin alevlenmesine neden olabilir. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, iklim değişikliğinin ve orman yangınlarının astım üzerinde yarattığı riskleri anlattı.

Okan Üniversitesi Hastanesi

Orman Yangınları Astım İçin Büyük Tehdit

İklim değişikliği, birçok ormanın orman yangınlarına karşı savunmasızlığını artırıyor. Ülkemizde de son zamanlarda artan orman yangınları, iklim değişikliğinin sonuçlarının iyiden iyiye hissedilmesine neden oldu. Artan sayıdaki orman yangınları, astım da dahil olmak üzere solunum yolu hastalıklarının gelişimine de katkıda bulunabilir. Bu özellikle akciğerlerinin küçük yüzey alanı nedeniyle çocuklarda önemlidir. Sadece küçük bir miktar orman yangını hava kirliliğine maruz kalmanın solunum sağlığı üzerinde tehlikeli etkilerini gösterebilir.

Orman yangını dumanı; partikül madde, karbonmonoksit, nitrojen oksitler ve (ozon öncüleri olan) çeşitli uçucu organik bileşikler içerir ve hem yerel olarak hem de yangınların rüzgar yönündeki bölgelerinde hava kalitesini önemli ölçüde azaltabilir.

İklim Değişikliği Hastalıkları Tetikliyor

İklim değişikliği; hava kirliliğini, vektör kaynaklı hastalıkları, alerjenleri, su kalitesini, su ve gıda tedarikini, çevresel bozulmayı, aşırı sıcağı ve şiddetli havayı etkileyecektir. Tüm bu değişiklikler sağlık için ciddi bir tehdittir. Yüksek sıcaklıklar sağlıksız hava ve su kirleticilerinin konsantrasyonlarını artırabilir. Bunların yanı sıra, iklim değişikliğinin meydana gelen çevresel sonuçları arasında; ısı dalgaları, yağışlardaki değişiklikler (sel ve kuraklık), daha yoğun fırtınalar ve kötüleşen hava kalitesi yer alıyor. Hava kalitesinin kötü olmasının özellikle çocuklarda astımı tetikleyici özelliği vardır. Bunun yanı sıra iklim değişikliğinden kaynaklanan diğer durumlar da hem astımın tetiklenmesinde hem de diğer alerjik hastalıkların tetiklenmesinde önemli bir rol oynuyor.

İklim Değişikliğinin Astımlı Kişilere Etkisi

İklim değişikliği, önceden var olan solunum yolu hastalıklarına doğrudan neden olarak veya ağırlaştırarak; solunum yolu hastalıkları için risk faktörlerine maruz kalmayı artırarak solunum sağlığı için büyük bir tehdit oluşturur. İklim değişikliği, astım gibi kronik solunum yolu hastalıklarına neden olabilen ve ağırlaştırabilen su ve hava kirliliğini artırır. İklim değişikliğinden kaynaklanan artan sıcaklıklar, hava yolu iltihabına neden olan ve akciğer dokusuna zarar veren yer seviyesindeki ozonun artmasına neden olur. Zemin seviyesindeki ozonun artması astımla yaşayan insanlar için zararlı olabilir. Yer seviyesindeki ozona karşı en savunmasız kişiler başta çocuklar olmak üzere; yaşlılar, akciğer hastalığı olan kişiler veya aktif olarak dışarıda olan kişilerdir. Çocuklar, yer seviyesindeki ozon için en büyük risk altındadır ve yetişkinlere göre astım olma olasılığı daha yüksektir.

Evlerde Küf Oluşması İle Astım Belirtileri Şiddetlenebilir

Aşırı yağışlar ve artan sıcaklıklar da iç mekan hava kalitesi sorunlarına neden olabilir. Örneğin, astım ve/veya küf alerjisi olan kişilerde solunum koşullarının kötüleşmesine ve yeterli astım kontrolünün sağlanmasında artan zorluklara yol açabilecek şekilde iç mekanlarda küf oluşumuna neden olabilirler. Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile birlikte, bazı bölgelerde küfün çoğalmasına neden olabilecek artan yağış ve sel geliyor. Nem, astımın gelişmesine ve astım semptomlarının kötüleşmesine katkıda bulunduğu bilinen küf çoğalmasıyla ilişkilidir. Özellikle selden etkilenen evlerde küf oluşumu artış gösterir. Bu durum da astımı olanlarda belirtilerin şiddetlenmesine neden olabilir.

Arı sokması ölüme neden olur mu?

Arı sokması ölüme neden olur mu?

Ankara’daki Tıp Fakültesi öğrencisinin ölüm nedeni olarak arı sokması düşünülünce akıllara arı alerjisi ölüme neden olabilir mi geliyor. Arı sokmaları genellikle soktuğu yerde biraz şişliğe neden olurken bazen de çok ciddi, alerjik şok olarak tanımladığımız alerjik reaksiyonlara neden olabilir.  Arı sokmalarına bağlı ciddi alerjik reaksiyonların çocukların yaklaşık %1’inde ve yetişkinlerin %3’ünde görüldüğünü belirten İstanbul Alerji Kurucusu Prof. Dr. Ahmet Akçay arı alerjileri ile ilgili önemli bilgiler verdi.

Arı sokmasında ne gibi belirtiler gelişir?

Arı sokmasına bağlı genellikle arının soktuğu yerde küçük bir şişlik, kızarıklık, yanma ve kaşıntı olur. Bu reaksiyonlar genellikle birkaç saat ile birkaç gün içinde, bazı önlemler alarak veya kendiliğinden düzelir. Bazen de arı sokmasına bağlı alerjik reaksiyon görülebilmektedir.

Arı sokmasına bağlı alerji geliştiğini nasıl anlarım?

Böcek sokmalarına bağlı alerjik reaksiyon gelişebilir. Arı sokmasına bağlı sokma yerinde şişlik 10 cm’den büyük olduğu zaman büyük bir reaksiyon gelişmiş demektir. Arı sokmasına bağlı alerji, sokma bölgesinin etrafında şişme ile başlar ve bu şişlik birkaç saat içinde olur, bir ile iki gün boyunca şişlikte artış olur ve daha sonra üç ile on gün içinde düzelme görülür.  Büyük şişlikler her 4 kişiden birinde görülebilir. Büyük şişlik olması arı alerjisin ciddi alerjik reaksiyon olduğu anlamına gelmez ve daha sonra da ciddi alerjik reaksiyon olacağı anlamına gelmez. Arı sokmasına bağlı bazen ciddi alerjik reaksiyonlar bazen ölüme neden olabilmektedir.

Arı sokmasına bağlı ciddi alerjik reaksiyon geliştiğini nasıl anlarım?

Arı sokmasına bağlı ciddi alerjik reaksiyonlar iki tiptir. Birinci tip sadece ciltte görülen, ikinci tip ise nefes sıkışıklığı tansiyonda düşme şeklinde görülen alerjik belirtilerdir. Cildi etkileyen alerjik reaksiyonlarda vücudumuzda yaygın kurdeşen, şişlik, kaşıntı ve kızarıklık olur. Çocuklarda görülen ciddi alerjik reaksiyonlar genelde bu şekilde olur. Yetişkinlerde ise bu şekilde olmaz.

Yetişkinlerde arı sokmasına bağlı ciddi reaksiyon geliştiği zaman sadece ciltte belirti olmaz. Ciltte yaygın kurdeşen, şişlik olmasıyla birlikte, öksürük, hırıltı, nefes darlığı, boğaz sıkışması, karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve tansiyonda düşme, nabızda hızlanma belirtileri görülebilmektedir.  Alerjik şok gelişen beş kişiden birinde ciltte alerjik belirtiler görülmez. Sonuç olarak çocuklarda arı sokmasına bağlı ciddi alerjik reaksiyonlar ciltte görülürken yetişkinlerde, tansiyonda düşme, nabızda hızlanma, nefes sıkışması gibi belirtiler görülür.

Arı sokmasından sonra alerji belirtileri ne zaman ortaya çıkar?

Ciddi alerjik reaksiyonlar yetişkinlerde, çocuklardan daha sık görülmektedir. Yetişkinlerin her 15’inden birinde çocukların ise her 30’undan birinde ciddi alerjik reaksiyon görülmektedir. Ciddi alerjik reaksiyonlar, arı sokmasından hemen sonra dakikalar içinde ortaya çıkmaktadır.

Her 4 kişiden üçünde arıya karşı alerjik reaksiyon 20 dakika içinde gelişir. %90’ı ilk 40 dakikada gelişir. Bazen böcek sokmasından 5 saat sonra bile ciddi alerjik reaksiyon gelişebilmektedir.  Aynı anda birden fazla sokma varsa veya 2 aydan az bir süre gibi kısa bir süre içinde tekrarlanan sokmalar varsa daha ciddi reaksiyonlar meydana gelebilir. Genel olarak arı sokmasından sonra alerjik reaksiyonlar arı sokmasından sonra ne kadar hızlı gelişirse alerjik reaksiyonun ciddiyeti de o kadar büyük olur. Tüm ölümcül reaksiyonların yarısı, önceden arı alerjisi olmayan kişilerde görülmektedir.

Arı sokmasına bağlı ciddi alerji gelişme riski kimlerde yüksektir?

Arı sokmasına bağlı sadece ciltte alerjik reaksiyon belirtisi görülmüşse ilerde ciddi alerjik reaksiyon gelişme riski düşüktür. Sadece ciltte alerjik reaksiyon gelişenlerden 10 kişiden birinde ilerde kalbi ve solunumu etkileyen reaksiyon gelişme riski vardır. Arı sokmasına bağlı bir kez tansiyonda düşme ve nefes sıkışması gelişmişse daha sonra arı sokmasına bağlı yine ciddi alerjik reaksiyon gelişme riski ortalama yüzde ellidir. Arı sokmasına bağlı 10 cm’den büyük şişliği olan 10 kişiden birinde ciddi alerjik reaksiyon gelişir. Böcek sokmasına bağlı ciddi bir reaksiyon riski olanlarda kandan bazı tahliller ile ciddi alerjik reaksiyon riski değerlendirilmektedir. Tüm ölümcül reaksiyonların yarısının, arı sokmasına önceden tepki öyküsü olmayan kişilerde görüldüğünün de bilinmesinde fayda vardır.

Sonuç olarak arı alerjisine karşı ciddi reaksiyon riski olanlar:

-Böcek sokmalarına ciddi reaksiyon geçirenler veya neredeyse ölümcül reaksiyon geçirenler,

-Alerji aşısı sırasında arı sokmasına bağlı alerjik şok geçirenler,

-Şiddetli bal arısı alerjisi olanlar,

-Mastositoz hastalığı olanlar

-Kontrolsüz astım hastalığı gibi tıbbi sorunları olanlarda ciddi reaksiyon riski yüksektir.

En büyük endişelerden biri, ölümcül arı sokması reaksiyonlarının %50’sinin ilk reaksiyonla ortaya çıkması ve bu nedenle, yalnızca reaksiyon geçmişi olanların mevcut test ve tedaviler ile önlenemeyeceğidir.

Arı alerjisinin teşhisi nasıl konulur?

Arı sokması olanlarda arı alerjisi belirtileri dikkatlice sorgulanmalıdır. Belirtiler varsa alerji testleri teşhiste yardımcı olmaktadır. Böceğin soktuğu ortam ve mümkünse böceğin görsel olarak tanımlanması ve böceğin deride gömülü bir iğne bırakıp bırakmadığı da teşhis için bize önemli bilgi sağlar. Böcek sokması sonrası belirtilerin hızlı gelişip gelişmediği de sorgulanmalıdır. Cilt belirtilerinin varlığı ve/veya yokluğu ve hastanın oturması veya uzanması gerekip gerekmediği gibi bilgiler sorgulanmalıdır.  Daha önceki sokmaların ve/veya ciddi alerji ataklarının öyküsü de değerlendirilmelidir.

Astım hastalığının olup olmaması çok önemlidir. Özellikle astım kontrolü kötü olanlarda daha şiddetli alerjik şok için bir risk faktörüdür.  Astım dışında diğer alerjik hastalıkların da gözden geçirilmesi gerekmektedir. Tüm ilaçlar, özellikle kullanılan tansiyon ilacı olup olmadığı sorgulanmalıdır. Bazı tansiyon ilaçları alerjik reaksiyonun daha ciddi olmasına neden olabilmektedir.

Böcek alerjilerinde, alerji testlerinin sadece böcek sokması sonrası alerjik şok gelişenlerde yapılması gerekir. Çünkü ciddi alerjik reaksiyon riski arı sokmasına bağlı sadece ciltte görülen ciddi reaksiyon ve büyük şişlik olanlarda düşüktür. Bu nedenle bu durumlarda alerji testi yapılması şart değildir. Alerji testi, arıya bağlı ciddi alerji gelişmeyen hastalarda tarama testi için de gerekli değildir. Arıya bağlı alerji gelişmemesine rağmen alerji testlerinde arı hassasiyeti sıklıkla vardır.

Her beş kişiden birinde alerji testlerinde arıya karşı hassasiyet mevcuttur. Bunların sadece on kişiden birinde gelecekte arıya bağlı alerjik reaksiyon riski vardır. Ailede arı alerjisi olan birisi var diye arı alerjisi için test yapmaya gerek yoktur. Genellikle kalıtsal değildir ve belirti vermeyen duyarlılaşma mümkündür.

Arıya bağlı alerji testi, alerji olmadan yapılması gereken durum mastositozlu hastalarıdır. Bu hastalarda arı sokmaları, alerjik şokun en yaygın nedenidir ve reaksiyonlar ortaya çıkarsa daha şiddetli olur ve potansiyel olarak ölümcüldür. Mastositozlu hastalarda, daha önce reaksiyon öyküsü olmasa bile böcek sokması olanlarda test gereklidir.

Arı alerjisi teşhisi için hangi testler gereklidir?

Teşhiste deri testi ve kan testleri kullanılmaktadır. Bununla birlikte, kan testi hassasiyeti, deri testinden daha düşüktür. Madx Mat moleküler alerji testi ile çapraz reaksiyon ve gerçek alerjiler ortaya çıkabilmektedir.

Arı alerjisi için herkes alerji testi yaptırmalı mı?

Hayır. Çünkü her 5 kişiden birinde zaten arıya karşı alerji testinde hassasiyet vardır. Bu hassasiyet, alerjiye ve ciddi reaksiyona neden olmaz. Ölümcül reaksiyonların yarısında da daha önceden arı sokması olmayan kişilerde görülmektedir. Sonuç olarak şikayeti olmayan birinin arıya alerjim var mı diye test yaptırmasına gerek yoktur.

Arı sokmasında ilk yapılacak tedavi nedir?

Arı sokmasında büyük bir şişlik gelişmişse antihistaminikler, ağrı kesiciler ve soğuk kompresler yapılabilir.  Şişlik çok büyükse, baş ve boyun gibi belirli bölgelerde gelişmişse kortizon tedavisi düşünülebilir. Antibiyotikler gerekli değildir.

Arının soktuğu yer dışındaki yerlerde cilt reaksiyonu varsa antihistaminikler gibi semptomatik önlemler gerektirir. Kortizon tedavisine genelde ihtiyaç olmaz.

Alerjik şok gelişmişse ilk olarak kas içi adrenalin tedavisi uygulanır. Daha sonra ambulans çağrılır ve  en az 4 ila 6 saat gözlem yapılır. Tedavide pozisyon önemlidir. Çünkü ayakta müdahale edilenlerde alerjik şok nedeniyle ölüm riski artmaktadır. Alerjik şokta antihistaminikler, nefes açıcı tedaviler, damardan serum tedavisi ve oksijen tedavisi gerekebilir.

Acil serviste gözlem en az 4 ila 6 saat olmalıdır. Acil servisten taburcu olmadan önce, alerjik şok reaksiyonu olan hastalara kendiliğinden enjekte edilebilir adrenalin reçete edilmelidir.

Arı alerjisi olanlar yanında adrenalin acil iğnesi taşırsa ölümler engellenebilir mi?

Arı alerjisinde sadece alerjik şok geçirenlerde adrenalin acil iğnesi taşımak gerekir. Bazen arı alerjisi olan kişi ve doktorun birlikte karar vermesi gerekebilir.  Böcek sokması hastalarına önceki sokma reaksiyonun ciddiyetine bağlı olarak bir adrenalin oto enjektörü, antihistaminikler ve kortizondan oluşan bir acil durum kiti taşımaları önerilebilir.

Arı alerjisine karşı nasıl önlem alabiliriz?

Arı sokmasına karşı alerjisi olanların kaçınma önlemleri alması gerekir, bunlar:

-Dışarıda çıplak ayakla yürümekten kaçınmak,

-Uzun süre dışarıda iken kol/bacakları örtmek,

-Açık havadaki çöp kutuları gibi açık yiyeceklerden uzak durmak,

-Açık havada yemek yemekten/içmekten mümkün olduğunca kaçınmaktır.

-Böcek uzaklaştırıcılar böceklerin sokmalarını önlemez, ancak böcek öldürücüler etkili olabilir.

-Arı alerjisi olduğunu gösteren künye, kolye veya kimlik kartı gibi bir belirteç kullanılabilir.  -Arı sokmasına bağlı alerjik şok geçiren kişilere alerji testi yapılması ve alerji aşısı gerekli olup olmadığını gözden geçirmek için bir alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir. -Alerjik şok durumunda yapılması gereken acil eylem planı düzenlenmelidir.

Arı alerjisi düzelir mi?

Arı alerjisi varsa kendi kendine düzelmez. Arı alerjisi alerji uzmanlarınca alerjinin ciddiyeti, aşı gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir. Aşı tedavisi ile düzelme şansı yüksektir

Arıya karşı aşı tedavisinin faydası olur mu?

Arıya karşı aşı tedavisi, bal arısında ortalama %80, yaban arılarına %95 etkilidir. Aşı tedavisi ile alerjik şok riski %70’den, yaklaşık %2 oranına düşmektedir. Bu oranlar tek arı sokmasına karşı oranlardır. Fazla sayıda ve aynı anda arı sokmasının riski fazla olabilir. Aşı tedavisi genelde 2 ile 5 arı sokmasına karşı etkinlik göstermektedir. Bu nedenle arı alerjisine bağlı alerjik şok geçirenlere arıya karşı alerji aşısı yapılması faydalı olacaktır

Arı alerjisine bağlı ölümler alerji aşısıyla önlenebilir mi?

Alerji aşısı arı sokmasıyla alerjik şok gelişmiş olanlarda ilerde yeniden böyle reaksiyon gelişmesini önlediği için etkili bir tedavi yöntemidir.

-Arıya bağlı alerji aşısının,  alerjik şok geçirenlerde alerji testleri ile sorumlu arı zehrine karşı hassasiyetin tespit edilen çocuk ve yetişkinlerde yapılması gereklidir.

-Ayrıca sadece cilt belirtileri olmasına rağmen yeniden böcek sokmasına maruz kalma ihtimali yüksek olan veya yaşam kalitesinde bozulma riski olan yetişkinler için de düşünülebilir.

Sonuç olarak alerji aşısı:

-Alerji testlerinde arıya karşı alerji saptanmış, alerjik şok gelişen çocuk ve yetişkinlerde, -Böcek sokmasına cilt reaksiyonu olmasına rağmen yaşam kalitesi bozulan yetişkin hastalarda  önerilebilir.

-Arı sokmasına bağlı tekrarlayan büyük şişlikler reaksiyonlar oluyorsa, reaksiyonların boyutunu ve süresini azaltmak için alerji aşısı önerilebilir.

Ölümcül sokma reaksiyonlarının %50’sinin ilk reaksiyonla ortaya çıktığını da göz önünde bulundurduğumuzda aşı kararına hastanın isteği, psikolojisi ve riskleri birlikte değerlendirilerek karar verilmesi, daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Arı alerjisi için aşı seçiminde madx mat moleküler alerji testinin önemi

Arı alerjisinin etkili olması isteniyorsa doğru aşı seçimi yapılması önemlidir. Arı alerjisinde birden fazla böceğe alerji görülme oranı yüksektir. Bunun nedeni çapraz reaksiyona bağlı olabilir. Moleküler alerji testi ile gerçek alerjiler çapraz reaksiyon ile ayrılabilir. Bu nedenle arı alerjisinde gerektiğinde madx mat moleküler alerji testine göre alerji aşısı planlanması faydalı olacaktır. Çünkü Madx Mat moleküler alerji testi alerji uzmanlarınca analiz edilip yorumlanması yapıldığı için daha doğru bir test seçimi olabilir. Bazen iki arı türüne de alerji aşısı gelişebilmektedir.

Arıya bağlı alerji aşısı kaç yaşında yapılabilir?

Arıya karşı alerji aşısı 5 yaşından sonra başlanır. Ancak beş yaş altındaki çocuklarda aşı tedavisi düşünülebilir. Özellikle şiddetli böcek sokması reaksiyonları durumunda ve çocuğun uyum gösterme olasılığı yüksek olduğunda düşünülmelidir.

Arıya bağlı alerji aşısı nasıl yapılır?

Cilt altına enjeksiyon şeklinde yapılır. Öncelikle ilk 6 ay haftada bir aşı uygulanıp daha sonra aralar açılarak tedavinin 12. ayından sonra  ayda bir tedavi yapılır. Arıya karşı alerji aşısı 1 yıldan sonra 2 ile 5 arı sokmasına karşı etkili olmaktadır. Daha fazla arı sokması riski olan arıcılarda daha yüksek dozda aşı tedavisi yapılabilir. Çocuklarda aşı tedavisi yetişkinlere göre daha düşük dozda yapılmaktadır.

İkinci yıldan sonra 6 haftada bir ve üçüncü yıldan sonra 8 haftada bir verilmesi tavsiye edilir. Beş yıldan daha uzun kullanımlarda 3 ayda bir uygulanması önerilir ve herhangi bir yan etkiye ve etkide azalmaya neden olmamıştır.

Arıya bağlı alerji aşısı ne kadar süre yapılması gerekir?

Arıya bağlı alerji aşısının uzun süreli etkisi olması için en az 5 yıl süre uygulanması gerektiği bildirilmiştir. Çocuklarda 3 yıl sürenin yeterli olduğu bildirilmiştir. Alerji aşısının yapılmasının bitirilmesine arı alerjisi olan hastaya göre karar verilmelidir.

Arıya bağlı alerjide alerji aşısını kesmek için, testlerde alerjinin önemsiz seviyelere düşmesi veya cilt testinin negatif olması kriter olarak değerlendirilebilir. Ancak bu durum 5 yıldan az bir sürede çok seyrek görülür.

Arıcılarda arıya karşı alerjisi varsa ne yapmalıdır?

Arı işiyle uğraşan ve arı sokmasına bağlı ciddi alerjik reaksiyon gelişmişse mesleği bırakmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Mesleğini bırakmak istemeyenlerin mutlaka arı sokmasına karşı sıkı önlemler almanın yanında mutlaka alerji aşısı yaptırması gerekir. Arı tedavisinin ilk 6 ayında işine ara verilmesi daha uygun olur. Çünki aşı tedavisinde belirli bir doza ulaşıncaya kadar risk yüksektir. Mutlaka yanlarında acil iğnesi bulundurmalı, antihistaminik, ağrı kesiciden oluşan acil yardım kitini yanlarında taşımalıdır. Arı işiyle uğraşan ve arıya alerjisi olanların daha yüksek dozda aşı olması ve ömür boyu aşı tedavisini sürdürmesi gerekir.

Kırmızı et alerjisine dikkat!

Kırmızı et alerjisine dikkat!

Etin bol tüketildiği Kurban Bayramı sonrası et alerjisine dikkat edilmeli. Kırmızı et alerjisi kendini hemen belli edebileceği gibi 3 veya 6 saat sonra da etkisini gösterebilir. Peki, kırmızı et alerjisi nedir, belirtileri nelerdir? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, açıkladı.

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay

Kırmızı Et Alerjisi Nedir?

Et tüketiminden sonra etin alerjenlerine vücutta kaşıntı, kurdeşen, dudakta şişme, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi belirtiler yanında bazen tansiyonda düşme ve bayılma gibi ölümcül reaksiyonlar görülmesine et alerjisi denilir. Et alerjilerinin sıklığı kesin bilinmemekle birlikte besin alerjisi olan hastalar arasında, çocuklarda yüzde 3 ila 15’inde ve yetişkinlerde yüzde 3’ünde et alerjisi bildirilmiştir. Et alerjisinin düşük prevalansı, kısmen çoğu etin pişmiş formda yenmesine ve pişirmenin genellikle alerjenlerin immünojenisitesini düşürmesine bağlanabilir. Sığır eti alerjisi prevalansı en sık bildirilen et alerjisidir. Bununla birlikte, inek sütüne alerjisi olan çocuklarda sığır eti alerjisi yüzde 20 kadar yüksek olabilir.

Kırmızı Et Alerjisi Nasıl Gelişir?

-Süt Alerjisine Bağlı

Süt alerjisi olan çocuklarda sütün içinde alerji yapan proteinler sığır etinde de olduğu için çapraz reaksiyon nedeniyle %20 oranında sığır etine de alerji gelişebilmektedir. İyi pişme ile alerji belirtileri görülmeyebilir.

-Kedi Alerjisine Bağlı

Kedi alerjisi olanlarda çapraz reaksiyona bağlı domuz etine karşı alerji görülebilmektedir. Domuz eti alerjisi olanlarda çapraz reaksiyon nedeniyle sığır eti ve domuz etine alerji görülebilmektedir. Kedi tüyüne alerjiniz varsa dikkatli olun.

-Kene Isırmasına Bağlı

Keneler inek, koyun gibi hayvanları ısırır ve kanlarını emer. Memeli hayvanların kan grubu alerjeni olan alfa gal alerjeni kenelerin midesinde bulunur. Kenelerin insanları ısırması ile bu alerjenler insanların kanlarına bulaşarak antikor gelişmesine neden olur. Bunun sonucu olarak da gecikmiş olarak kırmızı et tüketiminden sonra 3 ile 6 saat sonra alerji belirtileri ortaya çıkar.

Kırmızı Et Alerjisi Belirtileri Nelerdir?

Et alerjisinin hem immünoglobulin E (IgE) aracılı hem de IgE aracılı olmayan formları tanımlanmıştır. Bu formlara göre belirtiler de farklılık göstermektedir. IgE’ye bağlı kırmızı et alerjisi genellikle süt alerjisi nedeniyle ve kedi alerjisi nedeniyle gelişen kırmızı et alerjisinin belirtileri et alımından sonra 2 saat içinde kendini gösterir. Özellikle et alımından sonra ciltte kurdeşen, dudakta şişme, ağız içinde karıncalanma gibi belirtiler ortaya çıkar. Karın ağrısı, kusma ve ishal gibi belirtiler de görülebilmektedir. Bazen alerjik rinit ve astım belirtilerine neden olabildiği gibi tansiyonda düşme ve bayılma şeklinde ölümcül reaksiyon olan alerjik şok görülebilmektedir.

Kene ısırmasına bağlı duyarlanması olanlar genellikle et alımından 3-6 saat sonra belirtiler görülür. Çünkü kene ısırması sonrası alfa gal alerjenine duyarlı hale gelinir. Alfa gal içeren sığır etinin alerji geliştirebilmesi için bu alerjenin lipit veya proteine bağlanarak alerji yapma potansiyeli artmaktadır. Bu nedenle reaksiyon gecikmektedir.

IgE’ye bağlı olmayan kırmızı et alerjisi ise tedaviye cevap vermeyen reflü, yutma güçlüğü ve göğüs ağrısı şeklinde kendini gösteren eozinofilik özofajit denilen yemek borusunun alerjik hastalığı ve kırmızı et proteini enterokoliti olarak belirti gösterebilir. Enterokolit sendromunda kırmızı et alımından 3-4 saat sonra tekrarlayan kusma ve ishal belirtileri görülmektedir.

Kırmızı Et Alerjisi Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Gıda alerjisinin yönetimi en yaygın olarak kırmızı etten kaçınmayı içerir. Hasta çiğ veya az pişmiş ete tepki gösteriyorsa, etin iyi pişmiş olarak tolere edilip edilmediğini belirlemek, hasta besini pişmiş formda diyetinde tutabileceğinden yardımcı olabilir. Artan kanıtlar çoklu kene ısırıklarının kırmızı etlere karşı alerji için bir risk faktörü olabileceğini düşündürmektedir. A ve O kan grupları ile galaktoz-alfa-1,3-galaktoza (alfa-gal) karşı duyarlılık arasında bir ilişki kaydedilmiştir. Atopik dermatiti veya inek sütü alerjisi olan çocuklar artmış risk altında olabilir. İmmünoglobulin E (IgE) aracılı et alerjisi olan hastalar bir epinefrin otoenjektörü ile donatılmalı ve nasıl ve ne zaman kullanılacağı öğretilmelidir. Gıda kaynaklı anafilaksi ve gıda alerjenlerinden kaçınma ile ilgili genel konular başka bir yerde gözden geçirilmiştir. Alfa-gal alerjisi olan hem yetişkinlerde hem de çocuklarda başarılı desensitizasyon protokollerine ilişkin az sayıda rapor yayınlanmıştır. Alfa-gal alerjisi, ek kene ısırıkları olmaksızın zamanla düzeliyor göründüğünden, immünolojik desensitizasyonla ilişkili risklerin, sendromun doğal seyrinin ötesinde bir yarar sağlayıp sağlamadığı belirsidir

Alerjilerin tedavisinde aşı tedavisi yapılabilir

Alerjilerin tedavisinde aşı tedavisi yapılabilir

Astım ve alerjik hastalıklar çok sayıda kişiyi etkilemektedir. Her geçen gün bu durumlardan etkilenen kişi sayısında artış yaşanmaktadır. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, açıkladı.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Astım Nedir?

Astım, bir kişinin hava yollarının daraldığı ve nefes almayı zorlaştıran; öksürük, hırıltılı solunum ve nefes darlığını tetikleyen ekstra mukus ürettiği bir durumdur. Astım tedavi edilemez. Ancak semptomları kontrol edilebilir. Alerjiler ve astım sıklıkla birlikte görülür. Saman nezlesi belirtilerini tetikleyen aynı maddeler astım belirtilerine de neden olabilir. Bazı durumlarda cilt veya gıda alerjileri astım belirtilerine neden olabilir. Bunlar alerjik astım veya alerjiye bağlı astım olarak bilinir.

Alerji Nedir?

Bağışıklık sistemimiz bakteri ve virüslere karşı koruma sağlar. Vücudumuz zararlı maddelerle karşılaştığında immünoglobulin E(IgE) antikorları üretiriz ve bu antikorlar histamin gibi kimyasalların salınımına neden olarak iltihaplanmaya neden olur. Alerjisi ve astımı olan kişilerde bağışıklık sistemi sadece bakteri ve virüslere karşı savaşmakla kalmaz. Aynı zamanda genellikle zararsız olan bir maddeyle karşılaştığında da aşırı tepki verir. Polen, evcil hayvan tüyü, besinler gibi maddeler alerjiye neden olabilir. Alerjiye neden olan madde alerjen olarak adlandırılır. Vücut alerjeni ortadan kaldırmaya çalışırken kaşıntılı gözler, burun akıntısı ve hapşırma gibi belirtilere yol açabilir.

Astımın Nedeni Nedir?

Astımın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte çevresel ve genetik faktörlerin kombinasyonun bu duruma neden olduğu bilinmektedir. Ebeveynlerinde ya da kardeşlerde astımı olan kişilerde de astım olma riski daha yüksektir. Alerjenler, tahriş edici maddeler (sigara dumanı ve kirlilik gibi), solunum yolu enfeksiyonları, hava değişiklikleri ve egzersiz de astım belirtilerini tetikleyebilir. Bununla birlikte, kişinin tetikleyicileri ne olursa olsun, altta yatan astım sorunu aynı kalır.

Astımın Belirtileri Nelerdir?

Nefes aldığınızda hava, solunum yolları veya bronş tüpleri olarak adlandırılan bir tüp sistemi aracılığıyla burnunuzdan ve ağzınızdan akciğerlerinize geçer. Astımı olan kişiler, her iki akciğerde de hava yollarında aşırı daralma yaşarlar ve bu da genellikle aşağıdakileri içeren belirtilerin yaşanmasına neden olur:

  • Nefes darlığı,
  • Hırıltı,
  • Öksürük,
  • Göğüste sıkışma.

Astım belirtileri günlük, haftalık veya seyrek olarak ortaya çıkabilir ve hafif ile şiddetli arasında değişebilir. Astım, çocuklar arasında en sık görülen kronik hastalıktır ve tedavi edilmezse veya yetersiz tedavi edilirse; astım potansiyel akciğer fonksiyonu kaybı, egzersiz kısıtlaması, uyku güçlüğü, okula veya işe devamsızlık ve yaşam kalitesinde önemli bir düşüşe neden olabilir.

Alerjik Astım Nedir?

Alerjik astım, evcil hayvan tüyü, toz veya toz akarı, küf veya polen gibi alerjenlere karşı alerjik reaksiyonlarla tetiklenir. Bazen astım sadece polen mevsimlerinde ortaya çıkabilir. Spesifik alerjik tetikleyicilerinizi belirlemek, astımınızı yönetmek için çok önemlidir. Alerjik astımı olan kişilerin yaklaşık %80’inde saman nezlesi, egzama veya gıda alerjileri gibi ilgili bir durum vardır.

Kimler Alerjik Astım Riski Altındadır?

Ailede alerji öyküsü, alerjik astım için önemli bir risk faktörüdür. Alerjik nezle veya başka alerjilerin olması da astıma yakalanma riskinizi artırır.

Bütün Astım Vakaları Alerjiden Mi Kaynaklanır?

Alerjik astım çok yaygın olmasına rağmen, farklı tetikleyici türleri olan başka astım türleri de vardır. Bazı insanlar için astım; egzersiz, enfeksiyonlar, soğuk hava, gastroözofageal reflü hastalığı veya stres tarafından tetiklenebilir. Birçok insanın birden fazla astım tetikleyicisi vardır.

Astım Nasıl Teşhis Edilir?

Astım teşhisi, tıbbi öykü, fizik muayene ve akciğer testleri gibi belirli testlerin sonuçları dahil olmak üzere birkaç farklı şeye dayanır. Akciğer fonksiyon testleri, göğüs röntgeni vb. dahil olmak üzere astımın teşhisine yardımcı olabilecek özel testler de vardır. Alerjileri saptamak için ise alerji testleri yapılabilir.

Yeni geliştirilen bir test olan moleküler alerji testi kapsamlı sonuçlar vermesi nedeniyle bu bağlamda oldukça yararlı olabilir. Tüm solunum alerjenlerini de ortaya çıkaran bu test, tedavinin seyrine de olumlu bir etki bırakabilir.

Astım teşhisinde Madx Mat Moleküler Alerji Testi

Astım teşhisinde özellikle yeni teknoloji olan Madx Mat moleküler alerji testi ile çok daha detaylı alerji kaynağı saptanarak alerji aşısının içinde hangi alerjenlerin olması gerektiği ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkabilmektedir.

Astım ve Alerjiler Nasıl Tedavi Edilir?

Önleme ve uzun vadeli kontrol, astım ataklarını başlamadan durdurmanın anahtarıdır. Tedavi genellikle tetikleyicilerinizi tanımayı öğrenmeyi, tetikleyicilerden kaçınmak için adımlar atmayı ve ilaçlarınızın belirtileri kontrol altında tuttuğundan emin olmak için nefesinizi izlemeyi içerir. Astım alevlenmesi durumunda, hızlı bir rahatlama inhaleri kullanmanız gerekebilir. Sizin için doğru ilaç; yaşınız, belirtileriniz, astım tetikleyicileriniz gibi bir dizi şeye bağlıdır. Alerji uzmanınız, mevcut durumunuza uygun yöntemlerle astımınızı kontrol altında tutmanızı sağlayacaktır.

Alerjilerin Tedavisinde Aşı Tedavisi Yapılabilir

Alerji aşıları (immünoterapi), belirli alerji tetikleyicilerine karşı bağışıklık sisteminizin tepkisini kademeli olarak azaltarak astımın tedavisine yardımcı olabilir. İmmünoterapi, belirtilerinize tetikleyen küçük miktarda alerjenlerin düzenli enjeksiyonlarını içerir. Bağışıklık sisteminiz zamanla alerjenlere karşı tolerans geliştirir ve alerjik reaksiyonlarınız azalır. Buna karşılık astım belirtileri de azalır. Bu tedavi genellikle belirli bir süre boyunca düzenli enjeksiyonlar gerektirir. İmmünoterapi yani alerji aşı tedavisi ile astım şikâyetleriniz ortadan kalkar. İlaç ihtiyacınız ortadan kalkar ve hayat kaliteniz çok artar.

Soğuk alerjisine dikkat

Soğuk alerjisine dikkat

Havaların soğuması, alerjiye yatkın olan kişilerde bazı sorunları da beraberinde getirebilir. Soğuk alerjisi olarak bilinen soğuk ürtiker; soğuk havaya maruz kalmakla ortaya çıkar ve etkileri ciddi olabilir.  Alerji ve Astım Derneği Başkanı ve Çocuk Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay soğuk ürtikeri ile ilgili detayları anlattı.

Soğuk ürtiker nedir?

Soğuk alerjisi yani soğuk ürtiker, soğuğa maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkan cilt reaksiyonudur. Etkilenen bölgede kaşıntı gelişir. Soğuk ürtikeri olan kişiler çok farklı belirtiler yaşarlar. Bazı kişilerin soğuğa karşı küçük reaksiyonları varken, bazı kişilerin ise şiddetli reaksiyonları vardır. Bu rahatsızlığı olan bazı insanlar için soğuk suda yüzmek çok düşük kan basıncına, bayılmaya veya şoka neden olabilir. Ürtiker, çocuklarda en sık görülen alerjik bir cilt hastalığıdır. Kurdeşen veya dabaz olarak da bilinir ve bazen soğuğa bağlı olarak gelişim gösterir.

Soğuk Alerjisinin Belirtileri

Soğuk ürtiker belirtileri, cildin hava sıcaklığında ani bir düşüşe veya soğuk suya maruz kalmasından hemen sonra başlar. Nemli ve rüzgarlı koşullar semptomların alevlenme olasılığını artırabilir. En kötü reaksiyonlar genellikle soğuk suda yüzmek gibi tam cilt maruziyetinde meydana gelir. Böyle bir tepki bilinç kaybına ve boğulmaya neden olabilir. Soğuk ürtikerin belirtileri şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Soğuk alerjisinin belirtileri şu durumları içerebilir:

-Soğuğa maruz kalan cilt bölgesinde geçici kırmızımsı, kaşıntılı lekeler (kurdeşen),

-Cilt ısındıkça reaksiyonun kötüleşmesi,

-Soğuk nesneleri tutarken ellerin şişmesi,

-Soğuk yiyecek veya içecek tüketirken dudakların şişmesi,

Soğuk alerjisinin şiddetli reaksiyonları ise şunları içerir:

-Bayılmaya, kalp çarpıntısına, uzuvların veya gövdenin şişmesine ve şoka neden olabilen tüm vücut tepkisi (anafilaksi),

-Nefes almayı zorlaştırabilen dil ve boğazda şişme.

Soğuk Ürtiker Teşhisi

Soğuk ürtikeri teşhis ederken ilk etapta aile öyküsü ve muayene bulgusu alınır. Soğuk ürtiker, cilt üzerine beş dakika süreyle bir buz küpü konularak teşhis edilebilir. Soğuk ürtikeriniz varsa, buz küpü çıkarıldıktan birkaç dakika sonra kabarık, kırmızı bir yumru (kovan) oluşur. Buz küpü testi genel olarak sonuca ulaştıran bir testtir. Buz testinin yeterli, olmadığı durumlarda da ayırıcı tanı için altta yatan nedenleri bulabilmek adına bazı kan tahlilleri yapılabilmektedir. Soğuk alerjisi teşhis ve tedavisi için 18 yaşına kadar olan çocukların çocuk alerji uzmanları, 18 yaşından büyüklerin ise yetişkin alerji uzmanlarınca yapılması faydalı olacaktır.

Soğuk Ürtikerin Zararları

Soğuğa bağlı ürtiker, vücudun temas ettiği alanlarda ya da tüm bölgelerde görülebilir. Soğuk ürtiker bazen önemli ve kritik sonuçlara sebep olabilir. Özellikle soğuk suda yüzme, bilinç bulanıklığı, tansiyon düşmesine ve şuur kaybına neden olabilir. Bu yüzden soğuk ürtikeri olan kişilerin soğuk suda yüzmemesi önemlidir. Aksi takdirde suda meydana gelen bu belirtiler boğulma gibi durumlara neden olabilir.

Soğuk Alerjisinden Korunma Yolları

-Cildinizi soğuktan veya ani sıcaklık değişimlerinden koruyun. Yüzmeye gidecekseniz eğer önce elinizi suya daldırın ve vücudunuzu suya alıştırın. Yüzmeye gitmeden alerji uzmanınız ile görüşün ve gerekli olması durumunda doktor kontrolünde antihistaminik ilaç alın.

-Boğazınızın şişmesini önlemek için buz gibi içeceklerden ve yiyeceklerden kaçının. Soğuk, boğaz ve dil ile temas ettikten sonra şişmeye ve solunum sorunlarına neden olabilir.

-Doktorunuz bir epinefrin oto enjektörü reçete ettiyse, ciddi reaksiyonları önlemek için yanınızda bulundurun ve bu ilacın son kullanma tarihine dikkat edin.

-Ameliyat olacaksanız, soğuk ürtikeriniz hakkında önceden cerrahınızla konuşun. Cerrahi ekip, ameliyathanede soğuğa bağlı semptomları önlemeye yardımcı olacak adımlar atabilir.

Kedi ve Köpeğe alerjisi olanlara alerji aşısı yapılabilir

Kedi ve Köpeğe alerjisi olanlara alerji aşısı yapılabilir

Bağışıklık sisteminin zararsız bir maddeye zararlıymış gibi tepki vermesi sonucu oluşan alerjiler, her yaş grubunda görülebiliyor. Çok sayıda alerji türünden biri olan evcil hayvan alerjisi; evcil bir kedi veya köpeğin, kürk, deri veya tükürüğü ile temasta, bağışıklık sisteminin anormal bir tepkisi olarak ortaya çıkıyor. Alerji ve Astım Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akçay evcil hayvan alerjilerinin belirtilerini anlattı ve alerji aşısı hakkında bilgiler verdi.

Evcil hayvan alerjisi nasıl olur?

Evcil hayvan alerjisi; bir hayvanın deri hücrelerinde, tükürüğünde veya idrarında bulunan proteinlere karşı gelişen alerjik bir reaksiyondur. Çoğu zaman evcil hayvan alerjisi, bir evcil hayvanın tüylerinde tuttuğu ölü derilerine maruz kalmakla tetiklenir. Kürklü herhangi bir hayvan, evcil hayvan alerjisi kaynağı olabilir ancak evcil hayvan alerjileri en çok kedi ve köpeklerde görülür. Evcil hayvan tüyleri; polen, küf sporları ve diğer dış mekan alerjenlerini toplayabilir.

Evcil hayvan alerjisi kimlerde görülür?

Evcil hayvan alerjisi; hem yetişkinlerde hem çocuklarda ortaya çıkabilir. Cinsiyet fark etmeksizin her yaştan kişiyi etkileyebilir. Bazı insanlar daha yüksek risk altında olabilirler. Bu risk faktörleri şunlardır:

Evde evcil hayvana sahip olmak, evcil hayvan alerjisi riskini artırır. Evcil hayvan sayısı arttıkça risk de artış gösterir.

Evcil hayvanlarla yakın temasta bulunmak, sarılmak, öpmek gibi durumlar riski yükseltir.

Özellikle iç mekanlarda evcil hayvanın iyi havalandırılamayan yerlerde vakit geçirmesi risk durumunu arttırır.

Ailede benzer bir alerji öyküsü olması riski arttırır.

Herhangi bir alerjiye sahip olmak başka bir alerji geliştirme riskini arttırır.

Risk faktörünün olması alerjinin mutlaka olacağı anlamına gelmez. Risk faktörü olan birinin alerjiye yakalanma ihtimali risk faktörü olmayan göre daha yüksektir.

Evcil hayvan alerjisinin belirtileri nelerdir?

Evcil hayvan alerjisinin belirtileri genellikle evcil hayvanınızın yanındayken ya da kısa süre sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler evcil hayvandan uzaktayken de devam edebilir. Bunun sebebi ise; tüylerin havada, mobilyalarda ya da giysilerinizde kalmasıdır.

Evcil hayvan alerjisinin belirtileri şunlardır:

Hapşırma, -Kaşıntılı ve sulu gözler, Burun akması veya tıkanıklığı, Ciltte kaşıntı, Ağız ve boğazda kaşıntı, Öksürük, Ciltte kabarık, kırmızı lekeler, kurdeşen, Göğüs gerginliği, nefes almada zorlanma veya hırıltı gibi astım belirtileri.

Evcil hayvan alerjilerinde, belirtiler kronikleşebilir. Örneğin uzun süreli burun tıkanıklığı yaşayabilirsiniz ve bu durum sizde evcil hayvan alerjisinin neden olduğu gibi bir izlenim yaratmayabilir. Evcil hayvan alerjilerinin belirtilerinden hapşırma ve burun akıntısı gibi belirtilerin çoğu grip ya da soğuk algınlığı gibi hastalıklarla da benzerlik gösterir. Belirtilerinizin sebebini doktorunuz tam olarak belirleyecektir.

Evcil hayvan alerjisinden nasıl korunabiliriz?

Evcil hayvan alerjisinin tam anlamıyla önlemek mümkün olmayabilir. Ancak alınacak bazı önlemler bu durumun etkilerini en az seviyeye indirebilir. Bu önlemler şunlardır:

Evcil hayvanınız varsa onunla fiziksel teması en aza indirmeye çalışın. Sık sık sarılmayın veya öpmeyin.

Evcil hayvanlarınızın, evin her alanına girmesine izin vermeyin. Özellikle yatak odalarınızdan uzak tutmaya çalışın. Böylelikle evcil hayvan tüyünün yatağınıza nüfuz etmesine engel olabilirsiniz.

Alerjisi olmayan birinden, evcil hayvanınızın tüylerini dış mekanda fırçalamasını isteyin ve bunu düzenli olarak yapın.

Evcil hayvanınızın sizi yüzünüzden ya da burnunuzdan yalamasına izin vermeyin.

Evcil hayvanınızla temas ettikten sonra ellerinizi mutlaka sabun ve suyla yıkayın.

Evcil hayvanınızla fiziksel temastan sonra yüzünüze ve gözünüze dokunmamaya özen gösterin.

Evcil hayvan tüyleri halılarda ve döşemelerde çok uzun süre kalabilir. Bu sebeple; çekiş gücü yüksek bir süpürge kullanmanız yararlı olabilir. Evdeki kumaş döşemeleri vb. sürekli temizleyin.

Havadaki istenmeyen alerjenik partiküllerin uzaklaştırılmasında yardımcı olabilecek daha verimli klima filtreleri kullanın, HEPA filtreleri gibi.

Gerektiğinde evcil havanınızın tırnaklarını ve tüylerini kesin.

Hayvan tüylerini ve diğer alerjenleri içine hapsedebilecek halı ve kilim kullanımını en aza indirin.

Evcil hayvan besleyecekseniz çocuk sahibi olmadan karar vermelisiniz

Çünkü doğum öncesinde evde evcil hayvan olması, doğum sonrası evcil hayvan alerjisi gelişme riskini azalttığı bilimsel yayınlarda gösterilmiştir. Bu nedenle özellikle alerjik bir bünyeye sahip anne ve baba evde evcil hayvan beslemeyi düşünüyorsa çocuk sahibi olmadan eve evcil hayvan almaları faydalı bir yaklaşım olacaktır. Çünkü anne ve babada alerjik hastalığın olması çocukta da alerjik hastalığın ortaya çıkmasını artıracaktır.

Alerji yapmayan kedi veya köpek var mı?

Aslında yok. Tüy az döken kedi veya köpeklerin daha az alerji yaptığı düşünülse de özellikle kedi tüyü alerjenleri çok güçlü alerjen olduğu için az tüyle bile alerji belirtileri görülür. Belki daha az alerjik belirtiler görülmesi bakımından daha az tüy döken ve daha az kokan evcil hayvanlar tercih edilebilir.

Kedi veya köpeğinize karşı alerji gelişmişse alerji aşısı yapılabilir

Kedi veya köpeğinize karşı alerji gelişmişse ve bu alerjinin belirtileri varsa öncelikle alerji testi yapılması gerekiyor. Alerji deri testi veya kandan alerji testi yapılabilir. Daha da ayrıntılı bilgi veren test ise moleküler alerji testidir. Moleküler alerji testi ile gerçek alerjinin kedi veya köpek mi yoksa çapraz reaksiyon mu olduğunu göstermede çok faydalı bilgiler sağlıyor. Bazen kedi tüyüne karşı alerjisi olanlarda çapraz reaksiyon sonucu köpeğe de alerji gelişebiliyor ve köpek tüyüne maruz kalınca da alerji belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Alerji aşısı yapılırken moleküler alerji testine göre karar verilmesi daha etkili aşı uygulanmasına olanak sağlamaktadır. Köpeğe alerji, kedi tüyüne karşı çapraz reaksiyondan kaynaklanıyorsa sadece kedi tüyü ile alerji aşısı yapılmalı. Hem kedi hem de köpeğe karşı gerçek alerji gelişmişse her iki evcil hayvana karşı alerji aşısı yapılması çok daha faydalı olacaktır.

Alerji aşıları ile 4 ayda haftada bir yapılırken daha sonra aralık açılarak 1 yılın sonunda ayda bir aşı uygulanmaktadır. Alerji aşısı etkisi kendini 6 ay içinde göstermektedir. Alerji aşısı ile alerji belirtileri ortadan kalkar, ilaç ihtiyacı ortadan kalkarak hayat kalitesi belirgin seviyede artar. Kedi veya köpeğinizden hatta at binmekten vazgeçmenize gerek yok. Kedi, köpek ve at tüyüne karşı alerji aşısı uygulanabilmekte ve çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Dezenfektanlar egzamaya neden olabilir

Dezenfektanlar egzamaya neden olabilir

Egzama gittikçe yaygınlık gösteren bir cilt hastalığıdır. Özellikle ellerde oluşan egzamaya pek çok etken sebep olabiliyor. Koronavirüs salgını ile birlikte el dezenfektanlarının kullanım oranı büyük bir artış gösterdi. Virüsten korunmak için hemen herkes dezenfektan ya da kolonya kullanmaya başladı. Ancak dezenfektan ve kolonyanın kimyasal içeriğe sahip olması egzaması olanları olumsuz yönde etkileyebilir. Astım ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akçay yoğun dezenfektan kullanımının egzamalı kişiler üzerindeki etkisini anlattı.

Ellerde görülen egzama nedenleri nelerdir?

Egzama, ciltte kuruluk, pullanma, çatlama, yara, kızarıklık ve kaşıntı olarak görülen bir cilt rahatsızlığıdır. Özellikle soğuk havalarda ciltteki nem oranının azalması egzama sıklığını arttırır. Alerjik yatkınlığı olan kişilerde daha sık görülme eğiliminde olan el egzamasına; hem genetik faktörler hem de kontakt alerjenler ve tahriş edici maddeler sebep olabilir. Kimyasal ve tahriş edici maddelerin ellerdeki egzamayı tetikleyici özelliği bulunur. Tahriş edici maddeler arasında; deterjanlar, asitler, su, soğuk ve sürtünme bulunur. Ellerde görülen egzama bulaşıcı değildir, sizde olan egzama başkasına bulaşmaz.

Yoğun dezenfektan kullanımı egzamayı olumsuz etkiler!

Son zamanlarda hayatımızın bir parçası haline gelen el dezenfektanları kişisel hijyen için sıklıkla tercih ediliyor. El dezenfektanlarının bu kadar yoğun kullanılması bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Özellikle egzaması olan kişilerin yoğun bir şekilde el dezenfektanı kullanması, egzama alevlenmeleri yaşanmasına sebep olabiliyor. Egzamanın en büyük tetikleyicileri arasında yer alan kimyasal maddeler dezenfektanlarda yoğun bir şekilde yer alıyor. Bu kimyasal maddelerin gün içinde sıklıkla kullanılması egzaması olmayan ciltlerde bile kuruluk ve tahrişe yol açabilecekken egzaması olan kişilerin de durumdan daha kötü etkilenmesine, egzamasının tetiklenmesine yol açabiliyor. Egzamada cildin nemini korumak gerekir. Alkollü dezenfektanların cildi kurutucu özelliği olduğu için egzaması olan kişilerin el dezenfektanlarını kullandıktan sonra nemlendirici de kullanmasında fayda vardır.

Ellerde görülen egzamayı önlemek için öneriler

Özellikle son zamanlarda virüsten korunmak için el hijyenine dikkat edilmesi büyük önem taşıyor ve ellerin sürekli yıkanması öneriliyor. Ellerin sık sık yıkanması egzaması olan kişilerde olumsuz durumlara yol açabiliyor. Egzaması olan kişilerin ellerini çok sıcak ya da çok soğuk suyla yıkamaması gerekir. Ellerinizi yıkarken tahriş edici özelliği az olan nemlendirici içerikli sabunları tercih edebilirsiniz. Takıların altındaki nem egzamayı arttırabilir. Ellerinizi yıkarken takılarınızı çıkarmaya özen gösterin. Egzamanın tedavisinde yapılacak en iyi uygulama, dezenfektan uygulama sonrası cildi iyi nemlendirmektir. Egzamada cilt bariyeri bozuktur ve cilt suyu tutamaz. Ciltteki bariyer bozukluğunun düzeltilmesi gerekir. Ellerinizi yıkadıktan sonra hemen kurulayın ve nemlendirici sürün. Kullandığınız nemlendiricilerin doğal içerikli olmasına, parfüm ve paraben içermemesine dikkat etmenizde fayda var

Sonuç olarak;

*Ellerde egzama sık görülen bir cilt rahatsızlığıdır.

*Kişisel hijyen için yoğun bir şekilde kullanılan dezenfektanlar ellerdeki egzamanın olumsuz etkilenmesine sebep olabilir.

*Elleri nemlendirmek, egzamanın önlenmesinde son derece önemlidir.

*Kişisel hijyende mümkün olduğunca kimyasal maddelerden kaçınmak gereklidir.

*Sabun ve dezenfektan gibi ürünler kullanılırken etkinliği onaylı ve nemlendirici özelliği olan ürünler tercih edilmelidir.