Yazılar

Covid-19 enfeksiyonu kalp hastalıklarını artırdı!

Covid-19 enfeksiyonu kalp hastalıklarını artırdı!

Sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve yanlış yaşam alışkanlıkları nedeniyle kalp hastalarının sayısı son yıllarda giderek artıyor. Gerek dünyada gerekse ülkemizde ölüme yol açan hastalıklar arasında ilk sırada yer alan kalp ve damar hastalıkları geçmişte ‘ileri yaş’ hastalığı olarak görülürken, günümüzde ise artık 30 yaşın altında da kalp krizlerine sıkça rastlanıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut “Kalp hastalıkları bütün dünyada pandeminin sürekli hali olarak tanımlanan endemiye dönüşmüştür.

Kalp hastalıklarının üçte biri de sinsice seyrettiğinden, doğrudan kalp krizi olarak kendini gösterebilir. Bu nedenle ailesel yatkınlığı olan, sağlıksız yaşam alışkanlıklarına sahip kişilerin ve kronik hastalığı olanların gizli kalp açısından muayene ve tetkiklerinin yapılması hayati önem taşımaktadır” diyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında yaptığı açıklamada kalp sağlığı için mutlaka bilinmesi gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Prof. Dr. Ahmet Karabulut

Sağlıklı yaşam tarzı, ilaçlardan daha etkili!

Kalp hastalıklarını önlemede sağlıklı yaşam tarzının ilaçlardan daha etkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Karabulut “Kalp hastalıkları kronik yani uzun süreli hastalıklardır. Bu nedenle ana hedef hastalığın önlenmesi olmalıdır. İlaç tedavisi hastalık tanısı konan kişilere uygulanmaktadır. Hastalığın önlenmesi sağlıklı yaşam tarzı ile mümkündür. Düzenli egzersiz, ideal kilo, Akdeniz tipi beslenme, tütün ve alkolden uzaklaşma, kaliteli uyku ve stres yükünü azaltma ile kalp hastalıkları gelişme riskinde belirgin azalma sağlanabilir” diyor.

Beslenme tarzınıza dikkat!

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, Akdeniz tipi beslenmenin, dünyada kabul görmüş en sağlıklı beslenme şekli olduğuna dikkat çekerek şu önerilerde bulunuyor: “Kalp sağlığı açısından; sakatat ve işlenmiş et ürünleri, beyaz unlu mamüller, hazır şekerlemeler, şekerli ve gazlı içecekler, nanoteknolojik hazır gıdalar, kızartmalar ve aşırı tuz tüketiminden uzak durulmalıdır. Akdeniz tipi beslenmeye yani bolca sebze, yeterli miktarda meyve, ceviz, zeytin, kararında zeytinyağı, esmer tam tahıllı ekmek ve taze yağlı deniz balıkları tüketmeye özen gösterilmelidir. Günlük yumurta tüketimi bir adet haşlanmış şekilde olmalıdır. Hekimin onayı ile kalp sağlığı için yeterli miktarda güneş vitamini olan D vitamini ve B9 olarak bilinen folik asit alınmalıdır.”

Ailenizde 50 yaş altı kalp hastası varsa!

Kalp hastalıkları ailesel geçiş gösterirken, özellikle birinci derece akrabalarda 50 yaş öncesi gözlenen kalp krizi ailesel yatkınlığa işaret ediyor. Annede 65 yaş, babada ise 55 yaş öncesi ortaya çıkan kalp hastalıkları çocuklar için genetik risk oluşturuyor.

Kan sulandırıcı ilaç kullanımında bu hataya düşmeyin!

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, kan sulandırıcı ilaç kullanımına yönelik toplumda yanlış bir düşüncenin olduğunu belirterek şu sözlerle uyarıyor: “Kan sulandırıcı tedavi damar sertliği olan, kalp krizi ya da felç geçiren herkese ömür boyu önerilir. Kan sulandırıcı tedavinin faydaları kalp hastalığı olmayan kişilerin de kan sulandırıcı almasına yol açmıştır. Öyle ki; ‘40 yaşın üzerine gelen aspirin kullansın’ sözü şehir efsanesine dönüşmüştür. Ancak bilimsel verilere göre; kalp hastalığı olmayan kişilerde koruma amaçlı verilen aspirin uzun vadede kanama riskini artırırken, kalp hastalığı için de belirgin ek bir fayda sağlamamaktadır. Bu nedenle kalp ve damar hastalığı olmayan orta yaş ve ileri yaştaki kişilere koruma amaçlı kan sulandırıcı tedavi önermiyoruz. Mutlaka hekime başvurarak, gerekli tetkiklerin yapılmasının ardından, hekimin gerekli görmesi durumunda kan sulandırıcı kullanılmalıdır.”

Sigara ve alkolden uzak durun!

Bilimsel çalışmalar; sigara, nargile, elektronik sigara gibi tütün ve tütün ürünleri ile alkol kullanımının kalp ve damar hastalığına ciddi şekilde davetiye çıkardığını ortaya koyuyor. Çalışmalara göre; bu zararlı maddelerin kullanımı nedeniyle hem kalp hastalıkları erken yaşlarda ortaya çıkıyor hem de damarlarda tıkanma daha hızlı oluyor, kalp krizi ve felç riski artıyor.

Kronik hastalığı olanlar dikkat!

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, kronik hastalıkların da kalp ve damar hastalığını daha erken yaşlarda ortaya çıkardığını belirterek “Hipertansiyon, diyabet ve kolesterol üçlüsü kalp hastalıkları ile doğrudan ilişki içindedir. Tansiyonu kontrol altında olan, kan şeker ve kolesterol dengesi iyi sağlanan kişilerde kalp krizi riski azalır” diyor.

Çocuk yaşlara indi!

Geçmişte 40 yaşın altındaki kişilerde nadir görülen kalp hastalıkları artık 30’lu yaşlarda karşımıza kalp krizi olarak çıkıyor. Gençlerde hatta çocuklarda kalp krizine bağlı ölümcül ritim bozuklukları daha sık görülüyor.

Covid-19 sonrası kalp hastalıkları arttı!

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, Covid-19 sonrası kalp hastalıklarının daha sık görüldüğünü belirterek şu bilgileri veriyor: “Covid-19 doğrudan damarlara etki ederek pıhtı oluşumunu artırıyor. Yapılan araştırmalara göre; Covid aşıları sonrası da benzer bulgular gözlenmiştir. Covid-19 enfeksiyonu geçiren kişilerde sonraki 1 yıl içerisinde kalp krizi riski daha yüksek olmaktadır. Aşı olan kişilerde özellikle erken dönemde miyokardit (kalp kasının iltihaplanması) gibi kalp ile ilgili yan etkiler daha sık gözlenmiştir. Bu nedenle özellikle Covid-19 enfeksiyonu geçirenlerin ve Covid-19 aşısı olanların ilk bir yıl içerisinde kalp muayenelerini mutlaka olmaları gerekir.” Prof. Dr. Ahmet Karabulut, Covid-19 enfeksiyonunun gizli seyreden kalp hastalıklarını da açığa çıkarabildiğini belirterek “Kalp hastalığı için ailesel riski olanlar, sağlıksız yaşayanlar, kronik hastalıkları olan kişiler Covid-19 enfeksiyonu ya da aşısı sonrası düzenli takip altında olmalıdır.” diyor.

Bitkisel tedavi kalp hastalığını durdurup yok etmez!

Vegan beslenen kişilerde kalp hastalıkları daha az görülüyor. Ancak toplumda, ilaç kullanmak istemeyenlerin bitkisel takviyelere yönelmesi gibi bir yanlışa düşülüyor. Zira vegan tipi beslenme ile bitkisel tedavinin aynı şeyler olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Karabulut, aksine modern ilaç tedavisi yerine bitkisel ilaçlar almanın kalp hastalığının daha da ilerlemesine yol açabileceğini söylüyor. Bu nedenle kalp hastalığı olan kişilerde hekimin önermesi durumunda diyet, ilaç tedavisi ve takviye gıda desteğinin bir bütünlük içerisinde yapılması gerekiyor.

Dikkat! Güneş yorgunluğu kalp krizine yol açabilir!

Dikkat! Güneş yorgunluğu kalp krizine yol açabilir!

Yaz mevsimiyle birlikte bastıran sıcaklar kalp sağlığı açısından bir çok soruna davetiye çıkarırken, hayati riske de yol açabiliyor. “Benim kalbim taş gibi sağlam!”, “Güneş bana bir şey yapmaz!”, “Su içmesem de çay içiyorum!” gibi yanlış inanışların aşırı sıcaklarda kalp sağlığını tehlikeye attığını vurgulayan Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut “Yaz sıcakları sadece kalp hastalarını değil, kalp hastalığı için risk taşıyan sağlıklı kişileri de olumsuz etkiliyor. Örneğin; ‘güneş yorgunluğu’ diye geçiştirilen sorunu kalp krizi takip edebilir! Bu nedenle bazı kurallara mutlaka dikkat etmek gerekiyor; basit gibi görünen bazı önlemler hayat kurtarıcı oluyor” diyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, yazın kalp sağlığı için ihmale gelmez 12 önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Prof. Dr. Ahmet Karabulut

  • Su tüketimini artırın

Yaz döneminde terleme ve nefesle birlikte vücuttan sıvı kaybı daha fazla olur ve vücudun su ihtiyacı artar. Bu nedenle yaz aylarında su içimini artırmak; susuzluğun tetikleyeceği çarpıntı, nefes darlığı, kanda koyulaşma gibi sıkıntıları önleyecektir. Yaz dönemi için günde 10 bardak su vücut direnci ve sağlığı için büyük fayda sağlar.

  • Akşam yemeği saatini geciktirmeyin

Kış döneminde havanın erken kararması ile erkene alınan akşam yemeği yaz döneminde sıklıkla akşam 21:00 sonrasına kalmaktadır. Oysa bu saatte yenilen akşam yemeği şeker ve tansiyon düzenini olumsuz etkiler. Akşam yemeğini erken saatlerde yiyip 21:00 sonrası yemek yememek sağlığımıza olumlu katkı yapacaktır.

  • Güneşe uzun süre maruz kalmayın

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut “Yaz güneşi altında uzun süre güneşlenme, aktivite yapma, çalışma vücut enerji seviyenizi sıfırlayabilir. Özellikle terleme ile birlikte olan güneşe maruziyette halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, bulantı hissi güneş ışınlarının yol açtığı güneş yorgunluğu belirtisidir. Güneş yorgunluğunda vücutta sıvı açığı meydana gelir, kan koyulaşır ve pıhtıya meyil oluşur. Damar sertliği bulunan ya da risk altında olan kişilerde kalp krizi gelişebilir. Bu nedenle güneşe uzun süre maruz kalmaktan kaçının” diyor.

Pause Sağlık, Pause Dergi

  • Dışarı çıkarken mutlaka bu önlemleri alın

Öğlen güneşinden kaçınılması, şapka takılması, pamuklu ince ve açık renk kıyafetler güneş yorgunluğunu ve güneşin zararlı ışınlarının yol açacağı olumsuz etkileri önleyecektir. Yaz aylarında koyu renk kıyafetler tercih etmeyin. Çünkü güneş ışınları ısı oluşturan dalgalar olup, koyu renk üzerinde daha yavaş hareket eder. Bu durum koyu renk giysilerin daha çok güneş ışını çekip daha fazla ısınmasına yol açar. Açık renkli giysilerde ısı oluşumu daha az, terleme riski daha düşüktür.

  • Kafeini kısıtlayın

Yaz aylarında zaten vücutta sıvı kaybı artacağından, bir de çay ve kahve gibi kafein içeren içecekler idrar söktürücü etkilerinden dolayı bu kaybı daha da artıracaktır. O nedenle yazın çay ve kahve tüketiminin kısıtlanması, gazlı içeceklerden uzak durulması gerekir. Örneğin; bir bardak doğal mineralli su ve taze mevsim meyveleri ile donatılmış buzlu kefirli smoothie içeceği yaz sıcağı için serinletici ve sağlıklı bir alternatif olacaktır.

  • Alkolden kaçının

Yaz ayları ile birlikte açık alanlar, sosyalleşmenin adresi haline gelir. Ancak özellikle sıcak havalarda alkol tüketimi kalpte ritim bozukluğuna yol açarken, kalp krizi riskini de artırmaktadır. Bu nedenle alkol, sosyalleşme tanımı içinde olmamalı, sağlıklı serinleten içecekler tercih edilmelidir.

  • Katkı maddeli yiyeceklerden uzak durun

Yaz aylarında serinlemek için en çok tercih edilen yiyeceklerin başında dondurma geliyor. Ancak paketlenmiş, katkı maddeli ve şekerli gıdalar şeker ve kolesterol dengesini olumsuz etkiler. Damar sertliği riskini direkt olarak artırır. Bu nedenle doğal gıdaları tercih edin, katkı maddeli besinlerden uzak durun.

Pause Sağlık, Pause Dergi

  • Uyku düzenini bozmayın

Vücudun kendini tamir zamanı olan uykunun kaliteli olması hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı doğrudan etkiler. Kalitesiz bir uykunun ertesinde kan basıncı, ritim, kan şeker ve kolesterol dengesi bozulur. Beyin aktivitesi olumsuz etkilenir. Gece uykusu gündüz uykusundan daha verimlidir. Yazın gecelerin kısalması ile birlikte gün doğuşu erken saatlere kayar. Bu durumu dikkate alıp, 7 saat kaliteli bir uyku sağlamak için gece yarısından önce uykuya dalmak gerekir.

  • Yüzmeyi abartmayın

Yaz döneminin vazgeçilmez aktivitesi olan yüzme kalp ve damar sağlığı kadar genel vücut sağlığı için de önerilen bir aktivitedir. Ancak özellikle soğuk denizlerde uzun süre yüzmek vücut ısısının normal seviyesinin altına düşmesine (hipotermi) bu da kalp ritim bozukluklarından, tansiyon düşüklüğü ve çarpıntıya hatta kalbin durmasına dek birçok ciddi soruna yol açabilir. Sağlık için; belirli nefes aralıkları ile günde 30 dakika yüzmek yeterli bir egzersiz olacaktır. Kıyıya dik açık denize doğru yüzmek yerine, kıyıya paralel yüzmek özellikle kalp ve damar hastaları için daha güvenli olacaktır.

  • İlaçlara ara vermeyin

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut “Kalp ve damar hastalığı kronik hastalıklar olduğundan ilaç tedavisi sürekli olmalıdır. Bu ilaç tedavisi sıklıkla yaz döneminde seyahatler ve tatiller nedeni ile aksar. Kalp ve damar hastalarında ilaçlara ara verilmesi önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Yaz döneminde sıvı ihtiyacı arttığı için idrar söktürücü kullanan kişilerde hızlı bir şekilde sıvı açığı ve böbrek sorunları oluşabilir. Kalp yetersizliği ve hipertansiyon hastalarının idrar söktürücü tedavilerinde yazlık ayarlama gerekebilir. Bu nedenle mutlaka hekiminize danışın” diyor.

  • Sigaradan uzak durun

Yapılan bilimsel çalışmalar; sigara, nargile ve elektronik sigara gibi tütün ve tütün ürünlerinin kalp sağlığına zararlarını açıkça ortaya koyuyor. Özellikle sıcak havalarda tütün kullanımı kalp ritmini bozarken, kalp krizi riskini daha da artırıyor.

  • Sağlıklı diyetle ideal kilonuza ulaşın

Yaz aylarında sosyalleşmenin artması ve tatilin de etkisiyle değişen beslenme düzeni sıklıkla kilo alımına sebep olur. Fazla kilolar şekerden tansiyon ve kalp hastalığına kadar birçok hastalıkta tetikleyici faktördür. Yaz döneminde kilo artışına karşı önlem almak amacıyla; her hafta düzenli tartılıp kilonuzu not alın. Açık büfe tatillerde aşırıya kaçmayın. Sabah geç kahvaltı yapanlar için öğlen ve akşam yemeğini birleştirmek faydalı olacaktır.

Kaliteli yaşamın püf noktası

Kaliteli yaşamın püf noktası

Yaşam tarzımız ne kadar sağlıklı olursa hastalıklara karşı direncimiz o kadar fazla oluyor. Keza hastalıklar ile mücadelede en etkili tedavi şekli, hastalığın önlenmesi! Bunun için de yaşam tarzımızda öne çıkan bazı faktörleri gözden geçirmek ve bu farkındalıkla bazı düzenlemeler yapmakta büyük fayda var. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp hastalıklarının da günlük yaşam tarzından doğrudan etkilendiğini belirtirken, hazırladığı ‘sağlıklı yaşam testi’ ile modern dünyanın getirdiği bazı olumsuzlara karşı nasıl bir yol izlemek gerektiği konusunda ışık tutacak açıklamalar yaptı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Prof. Dr. Ahmet Karabulut 

Düzenli egzersiz yapıyor musunuz?

Sağlıklı yaşamın temel koşullarından birini hareketsizlikten uzak kalmak yani düzenli egzersiz yapmak oluşturuyor. Prof. Dr. Ahmet Karabulut “Hareket şart hatta hareket yaşam tarzımızın merkezinde yer almalı. Hareketsiz, durağan bir yaşam süren kişiler yaşa bakmaksızın kalp hastalığından, tansiyona, diyabetten kansere kadar birçok hastalığa daha yatkındır. Sağlıklı yaşam için atacağınız her adım sizi kronik hastalıklardan uzaklaştıracaktır. Günlük hedef en az 5000 adım olmalıdır. Adımlama sayısı 10 binin üzerine çıktığında alınacak fayda artacaktır. Adımlarınız tempolu ise göreceğiniz fayda katlanacaktır. En azından haftada üç gün 45’er dakikalık düzenli, tempolu yürüyüşü yaşantınıza ekleyin” diyor.

Beslenme şekliniz nasıl?

Tüm dünyada kabul görmüş en sağlıklı beslenme şekli Akdeniz diyetidir. Bu beslenme tarzının temelinde sebze ve kararında zeytinyağı tüketimi ön plandadır. Et tüketimi ılımlı miktarda yapılmalı, ekmek tercihinde esmer tam tahıllı formlar tercih edilmelidir. Atıştırmalıklar için meyve ve taze kuruyemişler tercih edilmelidir. Haftada 2 kez fırında ya da buğulama yöntemiyle yapılmış balık tüketimi sizi birçok hastalığa karşı dirençli hale getirecektir.

Sigara ve alkol kullanıyor musunuz?

Sigara ve alkol bütün dünyada en önde gelen bağımlılık türüdür. Özellikle tütün ürünleri tüketimi nedeniyle kalp- damar hastalıkları ve kansere yakalanma riskinde ciddi artış olmaktadır. Fazla miktarda alkol tüketimi ise kronik karaciğer hastalığının en önde gelen sebebi olduğu gibi, alkol kullanımı ile kanser gelişimi arasında da doğrudan bağlantı vardır. Alkol ve tütün ürünlerinden kaçınmak bizi kronik hastalıklara karşı koruyacaktır.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Gece yeterince uyuyor musunuz?

Gece uykusu vücudu tamir eder. Uyku vücudun dinlenme fırsatı bulduğu tek zamandır. Uyku sırasında hücre tamirleri yapılır. Vücut kendisini ertesi güne hazırlar. 7 saatlik derin ve kaliteli uyku ile vücut yeni güne dinç başlar. Uykusuzluk ile kalp hastalıkları arasında doğrudan ilişki vardır. Uykusuzluk çeken kişilerde ritim bozukluğu ve kalp krizi riski artmıştır. İdeal uykuya gidiş saati gece 23:00-01:00 arasıdır. Gece uykusu gündüz uykusundan daha kıymetlidir.

Stresi yönetebiliyor musunuz?

Prof. Dr. Ahmet Karabulut, sağlıklı yaşam için olmazsa olmazlardan birinin de ‘stresi kontrol edebilmek’ olduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “Stres modern çağın hastalığı olarak adlandırılabilir. Herkeste az ya da çok stres vardır. Stres hayatın her safhasında ortaya çıkabilir. Hafif stres motivasyon kaynağı dahi olabilir. Ancak yaşantısında stres yükü orta ya da ağır olan kişilerin kronik hastalıklara yakalanma riski daha yüksektir. Uzun süreli stres mutsuzluk ve depresyon demektir. Stres ile etkin mücadele bizi kronik hastalıklardan uzaklaştıracaktır. Stres ile mücadelede farklı yöntemler kullanılabilir. Günlük düzenli meditasyon stresi azaltmada belirgin fayda sağlayabilir. Vücudu dinlendirecek, günlük rutinden uzaklaştıracak küçük tatiller de strese çözüm olabilir. Tüm çabalarınıza karşın aşırı strese kapılıyor, stresi kontrol edemiyorsanız uzman desteği almak yaşam kaliteniz ve sağlıklı yaşam sürdürebilmeniz adına fayda sağlayacaktır” diyor.

Ramazan’da kalbi yoran hatalar

Ramazan’da kalbi yoran hatalar

Oruç tutmak beden ve ruh sağlığımızı olumlu yönde etkilese de, bazı kurallara dikkat etmediğimizde tam aksine vücudumuzu; özellikle de kalbimizi yoruyor! Ritim bozukluğu, kan basıncında ani yükselmeye bağlı gelişen kalp krizi ve felç, oruç tutarken beslenmelerine ve yaşam alışkanlıklarına dikkat etmeyen kalp hastalarını bekleyen tehlikeler! Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut bu nedenle kalp hastalarının doktorlarına danışmadan asla oruç tutmamaları gerektiği uyarısında bulunarak, “Oruç tutarken doktorun önerilerine de harfiyen uyulmalı. Ayrıca gündüzü aç geçirmek akşam yemek rutinimizi değiştirebileceğimiz anlamına gelmemeli. Normal zamanlarda tek ana yemekle yetindiğimiz soframızda Ramazan’da da tek ana yemekle devam etmeliyiz. Çünkü kalp hastalarında belirli bir yeme düzenine alışmış mideye iftar ile yapılacak aşırı yüklenme; şişkinlik, hazımsızlık, karın ağrısı, çarpıntı ve tansiyon yüksekliği, daha da kötüsü kalp kriziyle sonuçlanabiliyor.“ diyor. Peki hangi hatalı alışkanlıklarımız kalbimizi yoruyor? Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut oruç tutarken kalbi yoran 10 önemli hatayı anlattı; önemi öneriler ve uyarılarda bulundu!

Hata: Hekime danışmadan oruç tutmak

Ramazan’da ilaçların saatinde zorunlu bir değişim yaşanıyor; ilaçlar genellikle sahur ve iftarda alınıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, “Burada atlanılan nokta ise sahur ile iftar arasındaki sürenin uzunluğu ve iftar ile sahur arasındaki sürenin  kısa olmasıdır.” diyerek şunları söylüyor: “Bir ilaçtan günde iki kez alan hastada sahur sonrası ilaç etkisinde artma ve yan etki riski oluşurken, iftara doğru ise ilaç etkisinin son bulması ve hastalığın alevlenme riski doğuyor. Bu nedenle Ramazan’da günde tek doz alınan 24 saat etkili ilaçlar ön planda tercih edilmeli. Aynı ilaçtan günde 2-3 kez alma zorunluluğu olan hastalar ise oruç tutmamalı.”

Hata: Orucu sigarayla açmak

Ramazan sigarayı bırakmak için en ideal dönem aslında. Ancak bu alışkanlığınız devam ediyorsa orucunuzu sakın sigarayla açmayın! Ayrıca iftardan sonra peş peşe sigara içmekten de kaçının. Çünkü bu durum vücuttaki iltihabi reaksiyonu arttırıyor ve damarlarda kirli bir ortam oluşmasına neden oluyor. Bunun sonucunda da damarlar üzerinde ek stres oluşuyor ve damar içinde pıhtı gelişimi riski artıyor. Sonuç; kalp krizi ve inme riskinde artış!

Hata: İftar tabağını hızla bitirmek

İftar sofraları genelde daha zengin ve ağır yapıda oluyor. Çok sayıda ana yemeğin hızlıca tüketilmesi ise bir anda insülin salınımını ciddi olarak kamçılıyor. Artan kan şekeri ve fazladan insülin salınımı nedeniyle damar duvarları üzerinde ek stres oluşuyor. Bu tablo da besinlerin sindiriminde gecikme, şişkinlik, tansiyon ve çarpıntı ataklarına yol açabiliyor. Daha da kötüsü çok hızlı yemek kalp krizine davetiye çıkarabiliyor! Kalbinizi yormamak için iftar yemeğini yavaş yavaş tüketmeye özen gösterin. Lokmalarınızı 10-20 kez çiğnedikten sonra yutun.

Hata: Sahuru atlamak

Uykuya düşkün kişiler için sahura kalkmamak iyi bir alternatif gibi görünse de, sahur yapmadan tek öğünle oruç tutmak özellikle kronik hastalığı olanlarda vücudu zorluyor. Sahur yapılmadan oruç tutulduğunda kan şekeri düşüşüne bağlı olarak şiddetli baş ağrıları, çarpıntı ve tansiyon atakları gelişebiliyor. Bu yüzden mutlaka sahura kalkmalı, kahvaltılık gıdalarla birlikte en azından 2-3 bardak su tüketmelisiniz.

Hata: Rutin yeme alışkanlığının dışına çıkmak

Ramazan’da yaptığımız bir başka önemli hata da, rutin yeme alışkanlığımızın dışına çıkmak oluyor. Tüm gün oruç tuttuktan sonra kendinizi ödüllendirmek için sofranızı gereğinden fazla donatmayın, ana yemeğinizi tek çeşitle sınırlayın. Yüksek kalorili, yağlı ve çeşit çeşit ana yemeklerden kaçının. İftarı su ve çorbayla açın. Hurma, yeşil salata ve az şekerli komposto ya da hoşaf sofranızda mutlaka yer alsın.

Hata: İftar ve sahurda tatlı yemek

Ramazan’da sindirimi daha zor ve kan şekerini ani zıplatan şerbetli hamur tatlıların tüketiminde genellikle aşırıya kaçıyoruz. Ancak tatlının fazla miktarda tüketilmesi kan şekeri ve kolesterol dengesini bozuyor. “Tatlıların iftar yemeğinde tercih edilmesi fazladan insülin salınımına yol açıyor. Sahurda yenilen tatlılar da gün içerisinde oluşacak açlık ve susuzluk hissini arttırıyor.” uyarısında bulunan Prof. Dr. Ahmet Karabulut, tatlı tüketimi için en uygun zamanın yatsı vakti olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Ahmet Karabulut, hamurlu ve şerbetli tatlı tüketiminin kısıtlanması gerektiğini de hatırlatarak, “Tatlılarda ön planda ev yapımı sütlü tatlılar olmalı. Tatlı ihtiyacınızı karşılamanın en sağlıklı yolu ise meyve tüketmektir.” diyor.

Hata: Tuzu abartmak

Ramazan’da en çok yapılan hatalardan biri de yemeklerin çok tuzlu tüketilmesi. Yemeği hazırlarken tadına bakamadığımız için genelde çok fazla miktarda tuz ilave ediyoruz. İftarda yemek yanına konulan tuzlu peynir, zeytin ve turşu da tuz alımını artırıyor. Sonuç; bir anda yüksek tuz tüketimine bağlı fırlayan tansiyon! Prof. Dr. Ahmet Karabulut tuz tüketimi ile hipertansiyon ve kalp yetersizliği arasında doğrudan bir bağlantı olduğuna dikkat çekerek, “Fazladan tuz kan basıncında ani artışlar yaparak kalp üzerinde ek yük oluşturuyor. Bu durum kendini nefes darlığı ve ödemle gösterebilen kalp yetersizliğiyle sonuçlanabiliyor. Dolayısıyla günde bir çay kaşığı tuz limitini aşmamalısınız.” diyor.

Hata: Su ihtiyacını gazlı içeceklerle gidermek

Ramazan’da ihtiyacımız olan suyu genellikle yeterince tüketmiyoruz. Bu sorun iftar yemeğinde su gereksinimimizi şerbet ve gazlı içeceklerle karşılamaya çalışmamızdan kaynaklanıyor. Sahurda da suyun yerini genelde çay alıyor. “Oysa su kalp ve damar sağlımız için hayattır. Az su tüketilmesi kanın koyulaşmasına ve damar sağlığının bozulmasına yol açıyor.” uyarısında bulunan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut, şunları söylüyor: “Az su içenlerde tansiyon oynamalarına ve ritim bozukluklarına daha sık rastlanıyor. Bu nedenle orucu suyla açmayı ve sahuru suyla kapatmayı alışkanlık haline getirin. Sağlığınızı riske atmamak için iftar ile sahurun başında ve sonunda birer bardak su içmeli, iftar ile sahur arasında da 1.5 litre su tüketmeye özen göstermelisiniz. Ayrıca unutmayın ki gazlı içecekler diyaframın kalbe bası yapmasına, dolayısıyla da ritim problemlerine ve nefes darlığına neden olabiliyor.”

Hata: İftardan hemen sonra spor yapmak

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Karabulut egzersiz ve düzenli hareketin kalp sağlığını olumlu etkileyen en önemli aktivite olduğunu hatırlatarak, “Ancak Ramazan’da genellikle egzersizlere ara veriliyor. Oysa oruç sağlık için egzersiz yapmaya engel değildir. Çok zor kazanılan egzersiz aktivitesine Ramazan’da da devam edilmeli.” diyerek, şöyle devam ediyor: “Yürüyüş, en sık önerdiğimiz egzersiz şeklidir. İftardan önce yapacağınız 30-40 dakikalık yürüyüş metabolizmanızı hızlandırarak iftarı daha sağlıklı şekilde karşılamanızı sağlayacaktır. Ayrıca iftarda tüketeceğiniz gıdaların sindirimini de kolaylaştıracaktır. Ancak dikkat! İftardan hemen sonra yapılan egzersiz ise şişkinlik, karın ağrısı ve nefes darlığıyla sonuçlanabilir. Bu nedenler iftar sonrasında yürüyüş yapmanız daha faydalı olacaktır.”

Hata: Geceyi uykusuz geçirmek

Ramazan’da çoğumuzun uyku düzeni bozuluyor; sahur gece uykusunu bölüyor ve sahur sonrasında uykuya dalmak zorlaşıyor. Uykusuzluk gün içerisinde gerginlik hali, vücut ağrıları, çarpıntı ve tansiyon yükselmesine yol açabiliyor. Bu nedenle yatağa akşam saat 23:00’ten önce girmeye özen gösterin. Ayrıca gündüz bir saati geçmeyecek şekilde uyumanız, uyku problemlerinin oluşumunun önüne geçecektir.