Yazılar

Prostat kanseri belirtileri

Acıbadem Maslak Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural “Prostat kanseri erken evrede belirti vermediği için ailede kanser öyküsü varsa 40, yoksa 45 yaşından itibaren tarama testi önerilmektedir. En önemli tarama testi PSA denilen kan testidir. Bununla birlikte bazı saldırgan türde kanserler PSA az ürettikleri için parmakla rektal muayene de mutlaka yapılmalıdır. Tedavi aşamasında ise günümüzde robotik cerrahi yöntemi giderek daha çok tercih edilmektedir. Bu yöntemle komplikasyon oranları azalmakta, ameliyat süresi kısalmakta ve hasta daha çabuk iyileşmektedir. Robotik ameliyat sonrasında ise cinsel fonksiyon kaybı ve idrar kaçırma gibi sorunlar daha az görülmektedir” diyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural, Eylül ayı Prostat Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, prostat kanseri hakkında en çok merak edilen 10 soruyu yanıtladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Günümüzde her 7 erkekten birinde rastlanan prostat kanseri, 70 yaş üstündeki her 2 kişiden birinde görülüyor. Prostat kanseri erkeklerde kansere bağlı ölümler arasında 2. sırada yer alsa da erken tanı konulduğunda neredeyse tamamen tedavi edilebiliyor. Erken tanı için de düzenli olarak 40-45 yaşları itibarıyla üroloji muayenesi ve PSA testi yapılması gerekiyor.

Prof. Dr. Ali Rıza Kural

Prof. Dr. Ali Rıza Kural

SORU: Hangi belirtilerle ortaya çıkar?

CEVAP: Prostat kanseri erken evrede belirti vermez. Lokal ileri evre yani bulunduğu yerde büyüyüp çapı birkaç cm’yi geçen kanser varlığı halinde idrar yolunu tıkamaya başlar ve hastalar zor idrar yaptıklarını ifade eder. Ender de olsa idrarda yanma, meniden kan gelmesi gibi şikayetler de görülebilir. Prostat kanseri kemiklere yayılmış yani metastaz yapmışsa o zaman da hastalar sırt, bel bölgesi, kalça ve bacaklarda ağrı şikayetleriyle hekime başvururlar.

SORU: En önemli risk faktörleri nelerdir?

CEVAP: Çalışmalar hastaların yaklaşık yüzde 10’unda kalıtsal faktörlerin rol oynadığını göstermektedir. Anne ve babadan gelen bazı genlerin mutasyona yani değişime uğraması, prostat kanseri riskini artırabilir. Genetik mutasyon, sigara, obezite ya da ultraviyole ışınlarına maruz kalma gibi çevresel faktörlere bağlı olarak sonradan da gelişebilir. Bu nedenle ailede meme kanseri, kolorektal kanser, over kanseri, pankreas kanseri ve prostat kanseri olup olmadığı iyice sorgulanmalıdır.

SORU: Kimler, ne zaman tarama testi yaptırmalı?

CEVAP: Ailesinde meme kanseri, kolorektal kanser, over kanseri, pankreas kanseri ve prostat kanseri öyküsü olanların tarama testlerine 40 yaşından itibaren; olmayanların ise 45 yaşından itibaren başlamaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Ali Rıza Kural “Yaş ilerledikçe prostat kanseri görülme sıklığı artmaktadır. Hastaların yüzde 60’ını 65 yaş ve üzerindeki yaş grubu oluşturmaktadır. Prostat kanseri gelişme riski, ailede bir kişide bu hastalık varsa 2 kat; ailede iki kişide varsa 4 kat artmaktadır” diyor.

SORU: Erken tanının önemi nedir?

CEVAP: Prostat kanseri erken teşhis edilirse neredeyse tamamen tedavi edilebilir. Bunun için de tarama testleri büyük önem taşımaktadır. Prostat Spesifik Antijen (PSA) olarak bilinen kan testi, en önemli tarama testi olarak kabul görmektedir. Ayrıca günümüzde BRCA 1, BRCA 2 genetik testlerle ailesel riski olan hastalarda genetik mutasyon olup olmadığı saptanabilmektedir.

SORU: Hangi tarama testleri yapılabilir?

CEVAP: En önemli tarama testinin Prostat Spesifik Antijen (PBA) olarak bilinen kan testi olduğunu belirten Prof. Dr. Kural şöyle konuşuyor: “PSA değerlerinin yüksek olması kesin kanser anlamına gelmediği gibi düşük bulunması da kanserin olmadığı anlamına gelmez. PSA Velocity (Psa Değerinin yıllık artış hızı ), f/t PSA yani serbest PSA’nın total PSA’ya oranı, 4K testi, idrarda PCa 3 testi, Phi skoru testi gibi yüzde yüz sonuç vermeyen ancak anormal olduğunda şüphemizi artıran testler de vardır. Şüphe arttığında Multiparametrik Prostat MR’ı çekilmeli ve ardından gerekli görülürse MR görüntüleri eşliğinde Prostat Biyopsisi- MR-TRUS füzyon biyopsi yapılmalıdır.”

Acıbadem Maslak Hastanesi

SORU: Parmakla muayene yapılması şart mı?

CEVAP: PSA değerlerine baktırmak önemli olsa da PSA üretmeyen veya az üreten saldırgan kanser tiplerini de araştırmak gerekiyor. Parmakla muayenenin önemini vurgulayan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural “Ayrıca PSA kanserden başka nedenlerle de yükselebildiği için parmakla prostat muayenesi büyük önem taşır. PSA değeri ne olursa olsun parmakla muayenede sertlik bulunması prostat kanseri şüphesi oluşturur” diyor.

SORU: Kanser tanısı konulduğunda ne yapılmalı?

CEVAP: Hastalığın “Klinik Önemli” mi “Klinik Önemsiz” mi olduğuna bakmak gerekiyor. Patologlar, biyopsi materyalini inceleyerek tümörün saldırganlık derecesine göre “Gleason skoru” denilen bir sonuç verirler. Gleason skoru düşük ve tümör uzunluğu da küçük ise yani “Klinik Önemsiz Prostat Kanseri” ise aralıklı PSA kontrolü ile takip yani Aktif İzlem önerilir. Gleason skor yüksekse yani “Klinik Önemli Prostat Kanseri” saptanırsa tedaviden önce sadece prostat kanserinde kullanılan ve hastalığın evresi hakkında bilgi veren “Ga 68 PSMA pet” taraması yapılmalıdır.

SORU: Nasıl tedavi ediliyor?

CEVAP: Prostat kanseri organa sınırlıysa ve hastanın yaşı, genel sağlık durumu uygunsa en geçerli tedavi yöntemi cerrahidir. Radikal Prostatektomi denilen ameliyatta prostatla birlikte meni keseleri ve bölgesel lenf düğümleri çıkartılır. Prostatın her iki tarafında yerleşik sinir-damar demetleri korunarak ameliyat sonrası ereksiyonun devam etmesi sağlanabilir. Geçici idrar kaçırma olsa da 4-6 hafta içerisinde düzelir. Hastanın sağlık koşulları ameliyat için uygun değilse veya hasta ameliyat istemiyorsa radyoterapi yani ışın tedavisi uygulanabilir. Hastalık ileri evrede ise vücuttaki erkeklik hormonunu baskılayan hormon tedavisi veya kemoterapi uygulanmaktadır. Bazı hastalarda da sadece tümörlü bölgenin tedavi edildiği “Fokal Tedavi” yöntemine başvurulabilir. Bu tedavilerde ilk 2 yılda nüks oranları yüzde 25 civarındadır.

SORU: Robotik cerrahinin açık ameliyattan farkı nedir?

CEVAP: Açık ameliyatın geç iyileşme, uzun süre hastanede kalma, enfeksiyon riski ve büyük yara izi gibi dezavantajları olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Rıza Kural “Robotik cerrahide Da Vinci adlı robot, konsol cerrahı tarafından kullanılmaktadır. Robot enstrümanlarının 7 derece serbest hareket kabiliyeti, eldeki en ufak titremenin aletlere iletilmesini engelleyen sistemin varlığı, görüntünün 12 misli büyük ve 3 boyutlu olarak konsola iletilmesi ameliyatı çok hassas ve çok az bir kan kaybıyla yapmamıza imkan verir. Bunun sonucu olarak da açık cerrahiye oranla daha hızlı bir iyileşme sağlanrken kan transfüzyonuna çok düşük oranda (yüzde 1’den az) gerek duyulur. İdrar tutmanın geri dönüş süresi ve oranları, ereksiyon geri dönüş süresi ve oranları açık ameliyata oranla daha iyidir” diyor.

SORU: Prostat kanserinden korunmak mümkün mü?

CEVAP: Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Prostat kanserinden korunmak için süt ve süt ürünlerinin fazla tüketilmemesi, aşırı derecede kalsiyum alınmaması önerilmektedir. Ayrıca obezitenin de prostat kanseri riskini artırdığı belirtilmektedir. Bunun yanı sıra düzenli egzersiz yapılması, bol sıvı tüketilmesi, D vitamini kullanılması, sigara içilmemesi, içenlerin de bırakması tavsiye edilmektedir. Aşırı miktarda E vitamini alınmasının veya Folik asit kullanımının da prostat kanseri riskini artırdığı bilinmektedir.”

Prostatta lazer tedavisi

Prostatta lazer tedavisi

Prostat boyutundan bağımsız olarak, her boyut prostat hacmine sahip hastalara uygulanan yöntemlerden olan HoLEP ve ThuFLEP hakkında merak edilenleri Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Engin Kaya anlattı.

Doç. Dr. Engin Kaya

Doç. Dr. Engin Kaya

Prostat kendini hangi sorunlarla gösteriyor?
İyi huylu prostat büyümesi ve buna bağlı olarak gelişen şikayetler yaş arttıkça erkeklerde sık görülen problemlerin başında gelmektedir. Özellikle 50 yaş ve üzeri yaşlarda;

  • Sık idrara çıkma,
  • İdrar yaparken zorlanma,
  • İdrarını tam boşaltamama ve
  • Gece sık idrara çıkma gibi şikayetler yaygın olarak görülmektedir.

İlaç tedavisi yeterli olur mu?

Yaşam konforunu etkileyen ve iyi huylu prostat büyümesi tanısı konulan bu hastalarda ilaç tedavisi yetersiz kalırsa cerrahi müdahale kaçınılmaz olmaktadır. Yeni teknolojik gelişmelerle birlikte HoLEP (Holmium lazer ile prostat enükleasyonu) ya da ThuFLEP (Thulium Fiber lazer ile prostat enükleasyonu) gibi prostata lazer tedavileri gerek hasta konforu, gerekse cerrahi sonuçlar açısından ön plana çıkmaktadır.

Ameliyat tekniği aynı mı?
HoLEP ve ThuFLEP işlemlerinde aynı ameliyat tekniği kullanılırken kullanılan cihazlar farklılık göstermektedir.

  • Teknolojik gelişmelere paralel olarak thulium fiber lazer daha yeni teknoloji olarak ön plana çıkmaktadır.
  • Her iki cerrahi işlem de genel ya da spinal anestezi ile kamera yardımı ile idrar kanalına kapalı olarak girilerek yapılabilmektedir. Bu işlemde idrar kanalını kapatan prostat dokusu açık cerrahiye ihtiyaç kalmaksızın alınmaktadır.
  • Klasik olarak 80 gram altı prostatlarda uygulanan prostatı kazıma yöntemi ve 80 gram üstü prostatlarda önerilen açık cerrahiye göre bir takım üstünlükleri mevcuttur.

HoLEP ve ThuFLEP yönteminin en önemli avantajı nedir?
Prostat boyutundan bağımsız olarak her boyut prostat hacmine sahip hastalara uygulanan yöntemlerdir. Bunun yanında kısa hastanede kalış süresi, kanama miktarının düşük olması, kısa sonda süresi ve günlük yaşama kısa sürede dönülmesi diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında önemli bir tercih sebebidir. Ayrıca diğer prostat cerrahilerinde kan sulandırıcıları kesmek gerekirken, lazer cerrahilerinde aspirin gibi uygun olan kan sulandırıcı tedaviler kesilmeden de bu işlem uygulanabilir.

Prostat biyopsisinde son yenilik; Cilt yüzeyi biyopsisi

Prostat biyopsisinde son yenilik; Cilt yüzeyi biyopsisi

Son yıllarda gelişen teknoloji ile sağlık alanında ciddi ilerlemeler kaydedildi. Bu gelişmeler, ürolojik hastalıkların tanı ve tedavisinde de yenilikler sağladı. Yeni teknolojiler ve en güncel yöntemlerle tanıların daha doğru konulduğunun altını çizen Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Eymen Gazel Prostat kanseri hakkında bilgiler verdi.

Doç. Dr. Eymen Gazel

Doç. Dr. Eymen Gazel

Erkeklerde en sık görülen kanser: Prostat
Prostat kanseri erkekler arasında en sık görülen kanser türlerinden biridir. Fakat erken teşhis edildiğinde uygun şekilde tedavi edilebilir.

Kan tahlili ile bakılan Prostat Spesifik Antijen (PSA) gibi bilinen taramaların yanı sıra üç tesla prostat manyetik rezonans (MR) gibi gelişmiş görüntüleme yöntemlerinin de kullanılması, doğru ve erken tanı imkanını artırmaktadır. Tüm bu tarama testleri kanser açısından bize bir risk oranı vermekteyken asıl tanı biyopsi yardımıyla yapılan patolojik inceleme ile koyulur.

Prostat biyopsisinde şüpheli lezyondan örnek almak çok önemli

Prostat erkeklerde bulunan bir salgı bezidir. Şekil ve yapı itibariyle portakala benzetilmektedir. Prostat kanseri şüphesi ile çekilen MR görüntülerinde bu bezin bir ya da birkaç bölgesinde bazen 1cm den de küçük olabilen kanser odakları izlenmektedir. Hastaya doğru tanı koyulabilmesi de bu küçük lezyonlardan parça alınması (biyopsi) ile mümkündür.

Bu küçük şüpheli alanları yakalayabilmek amacıyla günümüzde artık prostat biyopsisinde MR-ultrason (USG) füzyon yöntemi kullanılır. Bu yöntemde hastanın daha önce çekilen multiparametrik MR görüntüleri, biyopsi yapılan ultrason (USG) cihazına aktarılarak tümörün tam yeri belirlenebilmekte, böylece klasik biyopsilerdeki gibi “körleme” parça almak yerine “hedef gözeterek” doğrudan şüpheli odaktan biyopsi yapılır. Bu şekilde hastalara daha erken ve daha doğru tanı konulmuş olur.

Doç. Dr. Eymen Gazel

Yeni nesil Mr-Ultrason füzyon biyopsi

Prostat biyopsisinde son yenilik ise biyopsi işlemin rektum (makat)’dan değil perineal bölgeden yani cilt yüzeyinden gerçekleştirilmesidir.
Bu sistemin fark ve avantajları ve avantajları

  • MR ve Usg görüntüleri birleştirilerek şüpheli lezyon hedefleniyor.
  • İşlem rektum (makat) içinden değil de perineal (cilt) bölgeden yapıldığından enfeksiyon riski minimalize edilmiş oluyor.
  • Hastanın biyopsi haritası bilgisayar sisteminde kayıt altına alınıyor. Bu sayede şayet alınan örnek kanser çıkarsa lezyonun tam koordinatları bilindiğinden ameliyatsız (fokal) tedavilere olanak sağlıyor.

Bu yöntem sayesinde hastaların prostat biyopsi işleminden en çok çekindikleri enfeksiyon riski ve gaytada kanama olması görülmemektedir. Bu sebeple perineal (ciltten) yapılan biyopsiler çok daha konforlu ve güvenli kabul edilmektedir.

Prostat büyümesinden HOLEP yöntemiyle kurtulmak mümkün

Prostat büyümesinden HOLEP yöntemiyle kurtulmak mümkün

İyi huylu prostat büyümesinin (BPH), dünyada ve ülkemizde ileri yaştaki erkeklerin en sık karşılaştığı sorunlar arasında yer aldığını belirten Medical Park Yıldızlı Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Dr. Fırat Akdeniz, “Teknolojinin gelişmesi sayesinde HOLEP ameliyatıyla erkekler için iyi huylu prostat hastalığı, kâbus olmaktan çıktı. Artık kansız, ağrısız ve çok konforlu bir yöntemle bu hastalıktan kurtulmak mümkün” dedi.

Medical Park Yıldızlı Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fırat Akdeniz, iyi huylu prostat büyümesinin 60 yaşın üzerindeki erkeklerin yaklaşık yüzde 40’ından fazlasında ortaya çıkan idrar zorluğunun en önemli nedeni olduğunu ve yaş arttıkça durumun daha da kötüleşebildiğinin altını çizdi.

İyi huylu prostat büyümesinin (BPH), dünyada ve ülkemizde ileri yaştaki erkeklerin en sık karşılaştığı sorunlar arasında yer aldığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Akdeniz, “Teknolojinin gelişmesi sayesinde HOLEP ameliyatıyla erkekler için iyi huylu prostat hastalığı, kâbus olmaktan çıktı. Artık kansız, ağrısız ve çok konforlu bir yöntemle bu hastalıktan kurtulmak mümkün” diye konuştu.

Dr. Fırat Akdeniz

Dr. Fırat Akdeniz

Cerrahi işlem gerektiren tüm hastalara uygulanabilir

HOLEP’in iyi huylu prostat büyümesi olan ve cerrahi girişim gerektiren tüm hastalara uygulanabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Akdeniz, “Gerçekleştirilen ilaç tedavilere rağmen sıkıntıları devam eden hastalarda cerrahi gündeme gelebileceği gibi, idrar yapma problemleri şiddetli olan grupta da ilk seçenek olarak akla gelmektedir. HOLEP, iyi huylu prostat büyümesi olan ve cerrahi girişim gerektiren bu grup hastalarda da uygulanabilen yöntemdir. Her boyutta prostat bu yöntemle endoskopik (kapalı) olarak tedavi edilebilmektedir. Bu yöntemle prostatın idrar akışını engelleyebilecek tüm kısım çıkarılabildiği için özellikle ciddi derecede büyümüş hastaların tedavisi için de önemli bir seçenektir” şeklinde konuştu.

“Hasta dostu bir yöntem”

HOLEP ameliyatında kullanılan lazer enerjisinin etkilediği doku derinliğinin çok az olmasından dolayı hasta açısından da önemli kazanımları olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Akdeniz “Dolayısıyla prostatın dışında seyreden ve ereksiyonu (sertleşmeyi) sağlayan sinirleri etkilemez ve işlem sonrası cinsel işlev bozukluğu gibi sorunlar da gözlenmez. İdrar tutmayı sağlayan sfinkter adı verilen yapı HOLEP ameliyatıyla müdahale edilen bölgenin dışında kalıp korunduğu için de işlem sonrası idrar kaçırma gibi problemin de önüne geçilmesi sağlanır. Sonuçta, idrar akışı anında iyileştirmesi, hastanede kalış süresinin kısa olması, kan sulandırıcı ilaç kullanırken, ameliyat olabilmeye imkân sağlaması ve tekrar prostat ameliyatı gereksiniminin çok düşük olması gibi kazanımlarıyla birlikte hasta dostu bir yöntem olduğunu söylemek mümkündür” ifadelerini kullandı.

60 yaş üzeri her 2 erkekten 1’inin sorunu!

60 yaş üzeri her 2 erkekten 1’inin sorunu!

Ülkemizde 60 yaş üzeri her 2 erkekten 1’inin sorunu olan iyi huylu prostat büyümesi, 80 yaş üzerindeki erkeklerin ise yüzde 80’inde görülüyor. Prostat kanserinden tamamen farklı olan bu hastalığın, bazen de prostat kanseri ile beraber seyredebildiğini belirten Acıbadem Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, bu nedenle doğru tanıya ulaşmak için her iki yönden de inceleme yapılması gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, bazen sessizce, hiçbir belirti vermeden de ilerleyebilen iyi huylu prostat büyümesinin genellikle öne çıkan belirtilerini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. İşte 10 soruda farkındalık kazanabileceğiniz iyi huylu prostat büyümesi testi…

Sinsice ilerleyebildiği gibi, genellikle her şey yolunda giderken aniden idrara çıkma alışkanlıklarında değişikliklere yol açarak kendini gösteren iyi huylu prostat büyümesi erkeklerin korkulu rüyası… Ortalama yaşam süresinin uzaması, genetik faktörler ve obezite gibi etkenler dünyada ve ülkemizde iyi huylu prostat büyümesi hastalığının görülme sıklığını artırıyor. İyi huylu prostat büyümesinin zamanla hastanın idrar yolunu tıkayarak idrar akışını engellemeye hatta tam tıkanıklığa yol açabildiğini, buna karşın prostat kanserinden tamamen farklı olduğunu ve prostat kanserine zemin hazırlamadığını belirten Acıbadem Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim “Prostat kanserine zemin hazırlamasa da, yaşam konforunu büyük ölçüde azaltan bu hastalık tedavi edilmediği taktirde böbrek yetmezliğine, mesane taşlarına ve taşlara bağlı olarak mesane kanserine neden olabiliyor. İdrar borusunun ani tıkanması durumunda ise idrara çıkmak imkansız hale gelebiliyor.” diyor.

Prof. Dr. Mustafa Sofikerim

Prostat kanseri ayırımı iyi yapılmalı!

İyi huylu prostat büyümesi günümüzde 60 yaş üzerinde her 2 erkekten 1’inde görülen hastalığın, 80 yaş üzerindeki kişilerde ise görülme sıklığı yüzde 80’e ulaşıyor. İyi huylu prostat büyümesi görülen kişilerde aynı zamanda prostat kanseri de olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Sofikerim şöyle konuşuyor: “Erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olan prostat kanserinin kendine özgü erken dönem belirtileri olmadığından sinsice ilerleyerek ileri evrede karşımıza çıkıyor. İyi huylu prostat büyümesi ise bazı kişilerde hiçbir belirti vermese de çoğunlukla kendine özgü erken dönem belirtileri oluyor. Bu nedenle doğru tanıya ulaşmak için her iki yönden de incelemeler yapılması gerekiyor. İyi huylu prostat büyümesi (BPH-benin prostat hiperplazisi) genellikle her şey yolunda giderken idrara çıkma alışkanlıklarla değişikliklerle kendini gösterdiğinden, olası bir değişiklikte mutlaka hekime başvurmakta çok büyük fayda var.”

Pause Dergi

Tedavide gecikilmemeli!

Erkeklerde idrar kesesinin altında yer alan ve idrar kanalını çevreleyen bir organ olan prostat bezi, 45’li yaşlardan itibaren büyümeye başlıyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim normalde 25-30 gram büyüklüğünde olan prostat bezinin, hem boyutunun hem de ağırlığının artmasının ‘iyi huylu prostat büyümesi’ olarak adlandırıldığını belirterek teşhis ve tedavide erken davranılmasının önemli olduğunu vurguluyor. Hastalığın erkeklik hormonu olan testosteron hormonunun ilerleyen yaşta düzeyinin azalmasına ve prostat dokusunda artışa bağlı olarak meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, genetik faktörün de önemli olduğunu, bu nedenle özellikle birinci derece akrabalarında iyi huylu prostat büyümesi olanların daha fazla risk taşıdığını söylüyor.

10 soruda İyi Huylu Prostat Testi!

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim iyi huylu prostat büyümesinin en sık görülen belirtilerini sıralayarak “Bu belirtilerden en az bir tanesinin varlığı dahi iyi huylu prostat büyümesinin araştırılması için yeterlidir” diyor.

  1. Her şey yolunda giderken aniden idrara çıkma alışkanlıklarınızda değişiklik oldu mu?
  2. Günlük idrara çıkma sayınızda belirgin ve geçmeyen bir artış yaşıyor musunuz?
  3. Gece uykudan idrar için uyanma sayınızda artış var mı?
  4. İdrar yaparken yanma ve ağrı sorununuz oluyor mu?
  5. İdrarınızda hiç kan gördünüz mü?
  6. İdrar akış hızı ve kalınlığında azalma var mı?
  7. İdrar akışında kesilme olduğunu düşünüyor musunuz?
  8. İdrarınızı yaptığınız halde tam yapamamış gibi hissediyor musunuz?
  9. İdrar yapma hissi geldiğinde idrar damlası kaçırıyor musunuz?
  10. İdrarı başlatmada sıkıntı yaşıyor musunuz?

Tedavisi hastaya göre değişiyor!

İyi huylu prostat büyümesinde tedavi şeklinin hastaya göre değişebildiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, bazen sadece takibin ya da ilaç tedavisinin yeterli olabildiğini, bazı klinik durumlarda ise cerrahinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Son yıllarda Thulium Lazer (ThuFLEP) yönteminin sinirlere hasar vermeyen, hastanede kalma süresini kısaltan, yan etkileri azaltan ve iyileşme süresini hızlandıran özellikleriyle öne çıktığını belirten Prof. Dr. Mustafa Sofikerim şöyle konuşuyor: “ThuFLEP yöntemi kapalı olarak gerçekleştirilmesine rağmen açık prostat ameliyatına benzer bir yöntemle prostatın tamamı alınıyor. Ameliyat sırasında spinal anestezi yeterli oluyor. Hasta idrar yaparken yanma hissi yaşamadığı gibi, cinsel fonksiyonları düzenleyen sinirlere hasar vermiyor. Ameliyat sonrası cinsel fonksiyon kaybı yaşanmıyor ve hasta ameliyatın ertesi günü taburcu edilebiliyor. Bir iki gün içerisinde hastadan sondanın alınmasıyla normal hayata dönülüyor.”

Prostatın belirtileri

Prostatın belirtileri

Erkeklerde genellikle 50’li yaşlardan sonra ortaya çıkan prostat sorunu, müdahale edilmediğinde yaşam konforunu bozarak, zamanla başka sağlık problemlerine neden olabiliyor. Pek çok hastada sık idrara çıkma belirtisiyle başlayan prostat büyümesi tedavide geç kalındığında kansere de dönüşebiliyor. Prostat sağlığını korumak için bilinçli olmak büyük önem taşırken, tanı ve tedavide modern yöntemler hasta konforunu artırıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Bülent Altunoluk, prostat büyümesi ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Doç. Dr. Bülent Altunoluk

Prostat bir salgı bezidir

Bir salgı bezi olan prostat, mesanenin hemen alt kısmında yer alan, içerisinden idrar kanalının geçtiği ve ayrıca spermleri testislerden getiren tüplerin açıldığı bir organdır. 18-20 gram ağırlığındaki prostat, salgı yapan hücrelerden (tubuloalveolar bezler) oluşmaktadır. Prostat bezinin asıl fonksiyonu meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü salgılamaktır. Cinsel ilişki ya da mastürbasyon sırasında çıkan meninin % 90’ı prostat bezinde üretilir. Ayrıca prostat, mesanenin ağzını sıkarak idrarın dışarı kaçmasını önlemektedir. Ters duran bir piramide benzeyen prostat, idrar kesesinin hemen üstünde bulunmaktadır.

Yaş ilerledikçe büyüme oranı artabiliyor

Prostat büyümesi, özellikle idrar yolunu daraltıp sıkıştıracak şekilde prostatın iç kısmındaki bezlerin büyümesiyle kendini gösterir. Bu bezler büyüyünce, idrar akımına karşı bir direnç oluşturur. Dolayısıyla hasta idrarını boşaltabilmek için mesanesini daha güçlü kasmak zorunda kalır. Prostat ergenlik döneminde 2 katına çıkar. 25-30 yaşından sonra ise büyümeye devam eder. Prostat büyümesinin testosteron (erkeklik hormonu) ve östrojen (kadınlık hormonu) ile ilgili olduğu düşünülmektedir. 50 yaşından sonra erkeklerin yarısında prostat büyümesi görülürken, 60 yaşından sonra erkeklerin % 65’inde prostat büyümeye devam eder. 80’li yaşlarda ise bu oran % 90’ın üzerindedir. Prostat bu dönemde elma büyüklüğüne kadar erişebilmektedir.

Prostatın büyüdüğünü gösteren belirtiler

Belirtiler genellikle 50 yaşından sonra başlamakta ve yaş ilerledikçe artarak devam etmektedir. Ancak ailede özellikle prostat kanseri öyküsü varsa 40 yaşından itibaren belirtiler konusunda dikkatli olunmalı ve düzenli kontroller ihmal edilmemelidir.

 

  1. İdrara başlarken bir süre bekleme yani idrar başladıktan sonra çıkışının geç başlaması
  2. Sık sık idrara çıkma hissinin oluşması
  3. Geceleri idrar için kalkmak ve gün boyunca sık sık idrara çıkmak
  4. Mesanenin geç boşalması, işemenin uzun sürmesi
  5. İdrar yaparken yanma hissi
  6. Mesanede sanki idrar kalmış hissinin oluşması
  7. İdrar bittikten sonra damla damla akışın devam etmesi
  8. Sık oluşan idrar yolu enfeksiyonu
  9. Mesanede taş oluşumu

İlaç tedavisi şikayetleri azaltıyor

Prostat büyümesinin ilaçla tedavisi mümkündür. İlaçla yapılan tedavinin amacı hastanın şikayetlerini azaltmaktır. Prostatın neden olduğu tıkanmaya müdahale etmek için “alfa bloker” ilaçları verilmektedir. Yan etkileri düşük olan bu ilaçlar, hastada belli bir süre rahatlama hissi verecektir. Ancak zamanla tıkanmanın derecesinin artması nedeniyle açık ve kapalı prostat ameliyatları gündeme gelecektir. Prostat ameliyatında; kapalı ameliyatlar penis uç kısmından idrar kanalına girilerek yapılmaktadır. Prostatın iç kısmı parça parça kesilerek çıkarılmaktadır. Lazerde ise prostatın iç dokusu buharlaştırılmaktadır.

Prostat kontrollerini ertelemek sorunu büyütüyor

Prostat kontrollerini ertelemek sorunu büyütüyor

Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinde ikinci sırada yer alan prostat kanseri çoğunlukla sinsice ilerlediği için ancak düzenli kontroller ile erken tespit edilebiliyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, ileri yaşta erkeklerin önemli sorunlarından biri olan prostat hastalıklarının da pandemi sürecinde ihmal edilebildiğini belirterek “Son dönemde, tedavisi geciktirilen problemler arasında, prostat kanseri gibi hayati tehlikeye neden olan hastalıklar da bulunuyor. Hastalık sinsice ilerlediğinden hiçbir şikayetin göz ardı edilmeden zamanında doktora başvurulması büyük önem taşıyor” diyor. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de derinden etkileyen yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonu özellikle yaşlıların yaşam koşullarını çok daha güçleştirdi. Kronik hastalıklar nedeniyle risk grubunun en üst sırasında yer alan 65 yaş ve üzerindeki kişilerin bu süreci daha çok evde geçirmesi gerekiyor. Ancak bu durum da düzenli olarak sürdürülmesi gereken doktor kontrollerinin aksatılması ya da anlık ortaya çıkan sağlık şikayetlerinin göz ardı edilmesine yol açabiliyor! Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri erkeklerde en sık görülen kanser türlerinde ikinci sırada yer alan ve genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkan prostat hastalığının, çoğunlukla idrar yakınması olmadan sinsice ilerlediği için ancak düzenli kontroller ile erken tespit edilebildiğini vurguluyor. Tanının ardından geciktirilmeden tedaviye başlandığında yaşam kalitesi ve süresi açısından büyük fark oluştuğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Özveri, şöyle diyor: “Prostat kanseri teşhisi konulan erkeklerin çoğunlukla 60-65 yaşında sonra bu tanıyı aldıkları görülüyor. Ülkemiz açısından da toplumda kanser bilgi düzeyinin artması ve bununla beraber bireylerin kontrollerine belirtilen yaşlarda süratle başlamaları erken yakalanan prostat kanserlerinin sayısında artışa neden oluyor. Yaşı 70’in üzerinde olan erkeklerde ise prostat kanseri, yüzde 30 oranında gizli olarak seyrediyor.”

 Sinsice ilerliyor ama…

Başlarda çok belirti vermese de hastalarda “alt üriner sistem semptonları” olarak ifade edilen “idrar yapmada güçlük, idrar akışında zayıflama ve kesik idrar yapma, idrarı tam boşaltamama hissi, gece ve gündüz sık idrara gitme, ıkınarak idrar yapma ve idrar tutmada güçlük” gibi yakınmalar olabiliyor. Prostat kanserine bağlı ileri bulgulara “idrar ya da menide kan, cinsel ilişkide boşalma esnasında ağrı, kasık bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissi ile kemik ağrıları” belirtilerinin de eklendiğini anlatan Doç. Dr. Hakan Özveri, sertleşme bozukluğu gibi yakınmaların da dikkate alınması gerektiğini söylüyor.  Prostat bezindeki her büyümenin kanser olmadığını, bazen iyi huylu büyüme ya da iltihap nedeniyle sorunlar yaşanabildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri, “Bu nedenle muayenenin ardından kanda PSA (prostat spesifik antijen) testine bakılır. Muayene sırasında doktor prostatın dış yüzeyinde kanser açısından şüpheli sayılabilecek sertlik, düzensizlik gibi değişiklikleri kontrol eder” diyor. PSA değeri normal olsa bile muayenede şüphelenilen bulgular olması halinde multiparametrik prostat MR (mpMR) ile ileri değerlendirme yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Hakan Özveri, “Son yıllarda giderek daha fazla kullanılan bu yöntem özellikle daha saldırgan tipte prostat kanserlerinin erken tanısında yüzde 80-90’a varan oranlarda erken tanısını mümkün kılıyor. Şüpheli durumlarda “füzyon biyopsi” uygulaması yapılıyor” diyor.

Tedavisi tanıya ve kanser türüne bağlı

Tanının ardından hastalığın türüne göre farklı tedavi yöntemlerinin gündeme geldiğini kaydeden Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, “Greenlight, HOLEP, thulyum gibi lazer işlemleri iyi huylu prostat büyümesinde kullanılıyor. Erken evrede yakalanan prostat kanseri tedavisinde ise robotik, laparoskopik ve açık cerrahi yöntemler uygulanıyor. Hasta için en uygun yöntem tercih ediliyor” diye konuşuyor. Son yıllarda prostat kanseri tedavisinde meydana gelen yeniliklere de değinen Doç. Dr. Hakan Özveri, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Prostat kanseri tedavisinde cerrahi, sadece erken evre hastalarda değil, daha sınırlı sayıda lenf bezlerine metastaz yapmış hastalarda dahi uzun vadeli yüz güldürücü sonuçlar sağlıyor. Cerrahi istemeyen ya da uygun olmayan hastalarda ışın tedavisi (radyoterapi) ve yanında hormonal tedavilerin verilmesi ile başarılı sonuçlar elde ediliyor. İleri evredeki prostat kanserlerinde bile hormonal tedavi ve kemoterapi sayesinde yaşam süresi uzuyor.” Pandemi koşulları nedeniyle acil olmadığı düşünülen kontrol, tedavi ve ameliyatların ertelenebildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri, “Örneğin iyi huylu prostat büyümesi olan hastalar idrar yapamayacak hale geliyor. Oysa bu hastalar pandemi ortamında bile gerekli tedbirlerin titizlikle uygulandığı sağlık kurumlarında tedavi görebilir” diyor.