Yazılar

Sosyal medya güzellik algısını değiştirdi!

Instagram ve TikTok gibi sosyal medya platformları, günümüzde güzellik anlayışını köklü bir şekilde değiştirdi. Sürekli karşımıza çıkan filtreli fotoğraflar ve mükemmel görünümler, pek çok kişiyi, bu görüntüleri kendilerine hedef alarak estetik cerrahiye yöneltiyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Nihal Üstün “Artık pek çok kişi, fotoğraflarındaki düzenlemeleri gerçek hayatta da elde etmeyi istiyor. “Snapchat dismorfisi” adı verilen bu olgu, kişilerin düzenledikleri selfie’lerinden memnun kalıp, o görüntüyü gerçek hayatta da yakalamak istemelerini tanımlar. Ancak bu arzu, bazen imkansız görünen estetik standartlara ulaşma çabasına dönüşebiliyor ve telafisi çok zor hatta mümkün olamayan sorunlarla da karşılaşılabiliyor” diyor. Özellikle ünlüler ve influencerların, estetik işlemleri açıkça paylaşarak bu konuyu sosyal medyada aktif olan genç nesil başta olmak üzere pek çok kişi için daha cazip hale getirdiğini belirten Dr. Üstün, estetik cerrahinin artık sıradan bir uygulama gibi görüldüğünü, bunun sonucunda da bazı önemli hatalara çok sık düşülebildiğini söylüyor. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Nihal Üstün, toplumumuzda estetik yaptırmak isteyenlerin en sık düştüğü 5 hatayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Dr. Nihal Üstün

Dr. Nihal Üstün

  • Cerrah seçimini sadece sosyal medya üzerinden yapmak

Sosyal medyanın, bir doktor hakkında fikir edinmek için kullanılabileceğini ancak karar vermek için yeterli olmadığını vurgulayan Dr. Nihal Üstün “Takipçi sayısı ya da estetik görseller, bir hekimin bilgi ve beceri düzeyini garanti etmez. Cerrahın tıp eğitimini, uzmanlık sürecini, deneyimini ve hasta memnuniyetini sorgulamak gerekir. Estetik cerrahi, ciddi bir tıbbi süreçtir ve doğru uzmanla çalışmak, hem güvenli hem de tatmin edici sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Aksi taktirde yaşanacak sorunların telafisi çok zor olabilir hatta mümkün olmayabilir” diyor.

  • Filtreli fotoğraflara bakıp gerçek dışı bir görünüm beklemek

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Nihal Üstün “Estetik yaptırma isteğiyle  başvuran hastalar zaman zaman filtreli, dijital olarak oynanmış fotoğraflarla geliyor. Ancak bu görsellerin çoğu, fiziksel olarak mümkün olmayan oranlar ve pürüzsüzlük içeriyor. Estetik cerrahi kişinin doğasına uygun iyileştirmeler yapabilir ama bir sosyal medya filtresi kadar yapay bir görüntü oluşturmak gerçekçi değildir” diyor. Dr. Üstün, gerçek beklentilerle yola çıkıldığında, daha başarılı ve doğal sonuçlara ulaşılabileceğinin vurguluyor. 

  • Olası riskleri ve komplikasyonları göz ardı etmek

Her estetik işlemin belirli riskler taşıdığını, bu gerçeği görmezden gelmenin doğru olmadığını vurgulayan Dr. Üstün şöyle konuşuyor: “Sosyal medyada sıkça, sadece güzel sonuçlar paylaşıldığı için bazı hastalar süreci olduğundan basit zannedebiliyor. Halbuki iyi bir cerrah, ameliyat kadar risklerini de açıkça anlatmalıdır. Yapılacak işlem ve olası komplikasyonları hakkında önceden doğru kaynaklardan detaylı bilgi sahibi olmak, güvenli bir karar süreci ve sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Ancak ne yazık ki toplumumuzda bu konuda önemli eksiklikler var ve bazı kişiler kurdukları hayal doğrultusunda tüm imkansızlıkları ve olası olumsuzlukları göz ardı ederek ısrarcı davranabilmektedir.”

  • Sadece popüler olduğu için ameliyat olmak

Bazı estetik uygulamalar dönem dönem çok popülerleşebiliyor ancak popülariteden ziyade kişinin kendini tanıması ve ona göre hareket etmesi gerekiyor. Dr. Üstün “Her bireyin vücut yapısı, yaşam tarzı ve beklentisi farklıdır. Bu nedenle estetik cerrahiye sadece trend olduğu için karar vermek yerine, gerçekten kişinin kendisine uygun olup olmadığını konunun uzmanı ile değerlendirmesi gerekir. Bu sayede hem olumsuz sonuçların önüne geçilebilir hem de uzun vadede daha iyi sonuçlara ulaşılması sağlanır” diyor.

  • Ameliyat sonrası süreci hafife almak

Kimi hastaların ameliyat sonrası süreci önemsemediğini, bu nedenle bazı sorunlarla karşılaşıbildiğini belirten Dr. Nihal Üstün “Estetik ameliyat, ameliyat masasından kalktığınız anda bitmiş olmaz. Sonuçların oturması, iyileşmenin sağlıklı ilerlemesi ve komplikasyon risklerinin düşmesi için iyi bir bakım süreci gerekir. Bazı hastalar, bu süreci göz ardı ettiği için istenmeyen durumlarla karşılaşabiliyor. Doktorun önerdiği şekilde dinlenmek, bakım yapmak ve kontrolleri aksatmamak, işlemin başarısını doğrudan etkiler ve istenilen sonuca ulaşılmasını sağlar” diyor.

‘Meme onarımı’ ameliyatı

‘Meme onarımı’ ameliyatı

2020 yılında dünya genelinde 2 milyon 300 bin yeni meme kanseri tespit edilmiş. Bu sayı, yaklaşık olarak her 8 kadından 1’inin meme kanseri olduğunun da göstergesi. Meme kanserinin görülme oranı geçmiş yıllara göre giderek artıyor. Ancak meme kanseri yaygınlaşırken tedavideki başarı oranlarının yükselmesi de dikkat çekiyor. Uzmanlar bu durumda, kadınların bilinçlerinin artmasının ve tarama programlarına daha sık başvurmalarının önemli bir payı olduğunu söylüyorlar. Tarama programları sayesinde erken teşhis oranı yükseliyor, erken teşhiste tedavi başarısı daha yüksek olduğu için kadınların hayata tutunma oranı artıyor.

Hastalık artıyor ama tedavi başarısı da yükseliyor

Meme kanserinin tedavisinde farklı yöntemler olsa da cerrahi tedavi hala önemli bir yer tutuyor. Tedavide hastaların büyük bir bölümünde, dişilik sembolü olarak algılanan meme korunabiliyor. Ancak yine de bazı durumlarda memenin kısmi veya tümüyle alınması gerekebiliyor. Kanserle savaşmak gibi zorlu bir mücadeleye meme kaybı sonrasında estetik kaygılar de eklenince, hastalarda özgüven kaybından ciddi travmaya kadar uzanan önemli sorunlar gelişebiliyor. Aslında meme kanseri sebebiyle memede oluşan deformasyonlar ve meme kaybı  ‘meme onarımı ameliyatı’ ile başarıyla düzeltilebiliyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Saçak, meme onarımı ameliyatlarında doğal görünüme oldukça yakın sonuçlar elde edilebildiğine işaret ederek, “Meme onarımı; protez, doku genişletici ve doku transferi gibi çeşitli yöntemlerle yapılıyor. Bu ameliyatların yöntemleri ve zamanlamaları; hastaların genel sağlık durumları, bireysel ihtiyaçları ile tercihleri gibi çeşitli etkenler göz önünde bulundurularak planlanıyor. Meme onarımı ameliyatı sayesinde hastalar özgüvenlerine yeniden kavuşuyor ve yaşamlarına daha sağlıklı devam edebiliyorlar” diyor.

Prof. Dr. Bülent Saçak

Aynı anda veya geç zamanlı onarım

Cerrahi olarak tamamı veya bir kısmı alınan memenin tekrar bir bütün haline getirilmesi ‘meme onarımı’ olarak adlandırılıyor. Meme onarımı; mastektomi (memenin alınması) ile aynı anda ve geç zamanlı olmak üzere iki şekilde yapılabiliyor. Onarımın zamanlamasında kişisel tercihler ve hayat tarzı önemli olsa da; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, kanserin evresi, ameliyat sonrası radyoterapi ve/veya kemoterapi alınıp alınmayacağı gibi pek çok nokta da göz önüne alınıyor. Mastektomi ile aynı anda onarımla hastalıklı olmayan meme cildi ve bazı durumlarda meme ucu korunarak normale yakın, oldukça tatmin edici meme görünümü elde edilebiliyor. “Aynı anda yapılan meme onarımıyla hastalar ikinci kez ameliyattan kurtuluyorlar. Daha da önemlisi meme kaybı yaşamadıkları için psikolojik ve sosyal zorluklar çekmiyorlar” diyen Prof. Dr. Bülent Saçak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Öte yandan ameliyat ve hastanede yatış süreleri, iş ile normal hayata dönüş zamanları göreceli olarak daha uzun oluyor. Geç onarımda edilen estetik sonuçlar ise mastektomi ile aynı anda onarımla karşılaştırıldığında her zaman daha az tatmin edici kalıyor.”

Meme ucu yapılabiliyor

Mastektomi ile meme ucunun da alındığı hastalarda ameliyattan ve ışın tedavisi de uygulanacaksa ışın tedavisinin bitiminden 4-6 ay sonra, lokal anestezi altında, lokal deri flepleriyle meme ucu oluşturulabiliyor. Meme ucunu çevreleyen ve areola olarak adlandırılan, meme cildinin diğer kısımlarıyla ton farkı olan bölge ise tatuaj işlemiyle başarıyla yapılıyor. İlerleyen dönemde, iyileşme tamamlandıktan sonra belirgin olan asimetriler varsa, bunları gidermek, görünümünü iyileştirmek için iz düzeltimi, meme dikleştirme ve yağ grefti uygulaması yapılabiliyor.

Prof. Dr. Bülent Saçak

Meme onarımında üç yöntem

Meme onarımı; protezler, hastaların kendi dokuları ve her iki yöntemin birlikte kombine edildiği, temel olarak üç yöntemle gerçekleştirilebiliyor. Prof. Dr. Bülent Saçak, bu yöntemleri şöyle özetliyor:

Protezler ile onarım: Vücudun başka bir kısmından doku almadan, silikon protezler ile meme onarımı yapılabiliyor. Bu metot için hastanın isteği kadar uygunluğu da önem taşıyor. En uygun hastalar vücudunda başka bir bölgeden ameliyat istemeyen, meme cebi yeterli, radyoterapi almamış/almayacak hastalar oluyor.

Hastanın kendi dokularıyla onarım: Vücudun başka kısımlarından alınan dokuların taşınarak şekillendirilmesi ile yapılan onarımdır. Hastanın kendi dokularıyla gerçekleştirilen onarım, dokuların benzer nitelikleri nedeniyle doğala en yakın sonuçları veriyor. Vücutta en sık başvurulan doku kaynağı karın bölgesi oluyor. Ayrıca kalça, sırt ve uyluk, diğer özdoku kaynaklarını oluşturuyor.

Her iki yöntemin kombine edilmesi: Her iki tekniğe ait olumsuzlukların diğer metodun yardımıyla ortadan kaldırılması prensibine dayanıyor. İki tekniğin risklerini de içerdiği için günümüzde en az tercih edilen yöntemdir.

İyileşme süresi 3-4 haftayı buluyor

Hastanın günlük yaşam aktivitelerine dönüş süresi, tercih edilen onarım yöntemine bağlı olarak değişmekle birlikte, genellikle 3-4 haftayı buluyor. Birçok onarım yönteminde, ameliyat bölgesindeki kan ve sıvıları dışarı almak için kullanılan drenler 1-2 hafta içinde sonlandırılıyor. Hastanın ilk 3 hafta içinde, işlem yapılan taraftaki omuz ve kol hareketlerini kısıtlaması iyileşmeyi hızlandırıyor ve ağrıyı azaltıyor. Yürüyüş gibi basit egzersizlere hemen ilk günden itibaren başlanabilirken, pilates ve ağırlık kaldırma gibi kompleks egzersizler için 2 ay kadar beklemek gerekebiliyor.

Burun ucu zamanla düşer mi?

Burun ucu zamanla düşer mi?

Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle oluşan ‘güzellik algısı’  estetik ameliyatlarına olan talebi artırıyor. Ülkemizde en sık yapılan estetik ameliyatlarında burun estetiği, bir diğer adıyla Rinoplasti birinci sırada yer alıyor. Acıbadem International Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Dr. Mithat Ulay, Rinoplasti ameliyatının burnun dış görüntüsüne olan etkisinin yanı sıra nefes alma sorununa da çözüm sağladığına dikkat çekerek, “Günümüzde kişinin yüzüne, cildine ve kemik yapısına uygun olan ve estetik işlem yapıldığı anlaşılmayan sonuçlar elde edilebiliyor. Ameliyatlarda hastaların beklentileri de dikkate alınarak en doğal ve fonksiyonlarını yapan bir burun oluşturulabiliyor. Dolayısıyla hastaların Rinoplasti ile ilgili kaygıları varsa bunu hekimleriyle paylaşmaları önem taşıyor” diyor. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Dr. Mithat Ulay, burun estetiği ameliyatı hakkında toplumda doğru sanılan hatalı bilgileri anlattı; önemli önerilerde bulundu!

Acıbadem International Hastanesi

Dr. Mithat Ulay

Burun ameliyatı şiddetli ağrı yapar. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Ameliyat sonrasında oluşan şişlik ve morluklar nedeniyle burun estetiği ameliyatının şiddetli ağrıya sebep olduğu düşünülüyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine, son yıllarda medikal ve teknolojik gelişmeler sayesinde Rinoplasti ameliyatından sonra ciddi bir ağrı sorunu yaşanmıyor. Dr. Mithat Ulay, “Ağrı, tamamen kişinin ağrı eşiğine bağlı bir histir. İlk günlerde yaşanabilen sızlama tarzındaki ağrılar basit ağrı kesici ilaçlarla kolayca kontrol altına alınabiliyor” diyor.

Ödem ve morarma uzun süre geçmez. YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Burun estetiği ameliyatlarında, gerekli durumlarda kemiğe müdahale yapılıyor. İşlem sonrasında burunda ödem ile gözaltlarında morarma ve şişlik oluşabiliyor. Bu sorunlar kişinin cilt dokusuna bağlı olarak çoğunlukla ilk 1-2 haftada azalıyor. İyileşme sürecini hızlandırmak için özel bir diyet, morluk giderici krem, yüze düzenli olarak uygulanan buz kompresi ve vitamin takviyesi tavsiye ediliyor.

Ameliyat sonrasında burun ucu zamanla düşer. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Aslında kişi ameliyat olsa da olmasa da zamanla yer çekimi nedeniyle burnun ucu doğal olarak düşmeye başlıyor. Dr. Mithat Ulay, “Ameliyatta burnun çatısı dediğimiz kıkırdak ve kemik dokusu aşırı alınırsa zamanla burun ucu düşer. İlk 3-4 haftada ödemden dolayı anlaşılmasa da ödem kaybolunca, yetersiz kıkırdak ve kemik dokusu nedeniyle burun ucunun düştüğü fark ediliyor” diyor.

 Tamponu çıkarmak çok acılı bir işlemdir. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Burun estetiği yaptırmak isteyen kişileri en çok korkutan şey, burun içine yerleştirilen tamponlar oluyor. Eskiden yağlı ve gazlı bezlerin burundan çıkarılması acı duyulan bir işlemdi. Son yıllarda ise burun anatomisine uygun olarak geliştirilen ve nefes alınmasını mümkün kılan silikon tamponlar kullanılıyor. Bu tamponlar burnun içinde yaklaşık yedi gün kalıyor ve acıya yol açmadan kolaylıkla çıkarılabiliyorlar.

Acıbadem International Hastanesi

Ameliyat sonrasında burun doğal durmaz. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Dr. Mithat Ulay, en iyi estetik ameliyatının dışarıdan fark edilmeyecek şekilde gerçekleştirilen ameliyat olduğuna işaret ederek, “Burun yüzümüzün ortasında yer alan bir organımız. Bu nedenle görünümünün doğal olması gerekiyor. Önemli olan, yüze ve cilde uygun bir burun yapılmasıdır” diyor.

 Nefes alma problemi yaşanır. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Burunda kemik ve kıkırdak eğriliği ile burun eti, nefes alma probleminin başlıca nedenini oluşturuyor. Dolayısıyla Rinoplasti ameliyatı sadece estetik amaçlı yapılmıyor; deviasyon gibi sorunların düzelmesine ve burun fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde çalışmasına da imkan sağlıyor. Ameliyatın ardından burunda oluşan şişlik sonucu yaşanan nefes alma problemi ise 1-2 hafta sonra azalıyor. Burundaki problemler giderildiği için hasta ameliyat sonrasında eskisinden çok daha rahat nefes alabiliyor. Tam iyileşme ise bir yıl sürüyor.

Burun estetiği ileri yaşlarda yapılamaz. YANLIŞ!

DOĞRUSU: Burun estetiği ameliyatı, tıbbi olarak gerekli olması halinde ileri yaşlarda da yapılabiliyor.

Gençlik ipi yaşlanmanın etkilerini siliyor

Gençlik ipi yaşlanmanın etkilerini siliyor

İlerleyen yaş,  genetik ve çevresel faktörler, yanlış beslenme alışkanlıkları, sigara kullanımı, az su tüketimi gibi etkenler cilt yaşlanmasına ve yüzde sarkmalara neden olabiliyor. Ameliyatsız yüz gençleştirme işlemleri arasında son dönemlerde gençlik ipi de olarak bilinen iple yüz germe uygulaması başarılı sonuçları ile öne çıkıyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Topçular Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Mustafa Keleş, iple yüz germe işlemi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

İple yüz germe, özel dikişlerle yüzde gerdirme ve yumuşak dokuda sıkılaştırmayı hedeflemektedir. Bu işlem sarkık yüz hatları olan veya kaş, orta yüz, çene ve boyunda yaşlanma belirtileri olan kişilere uygulanabilmektedir. Geçici bir yüz germe etkisi isteyen hastalarda bu yöntem ile istenilen estetik sonuçlar alınabilmektedir. İple yüz germede kişisel ihtiyaca uygun olarak tek bölgeye uygulama yapmak mümkündür. Kullanılan materyal kısa, çift yönlü, uzun çift yönlü, dikenli sütür veya uzun tek yönlü gibi farklı çeşitlerde olabilir. Farklı özellikleri bulunan bu ipler yüzde çeşitli etkiler elde etmek için kullanılır. Bu işlem klasik yüz germe ameliyatları ile kombine edilerek de uygulanabilir.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Op. Dr. Mustafa Keleş

Hastalar işlem sonrası kısa sürede günlük yaşantısına devam edebiliyor

İple ameliyatsız yüz gençleştireme işlemi 30 dakika ila 1 saat arasında yapılabilmektedir. Bu işlemlerin uygulandığı hastalar 1-2 saat gibi kısa sürede günlük yaşantılarına devem edebilir. İple yüz germe gibi işlemler geçici bir yüz germe etkisi elde etmek için uygun tekniklerdir. Sonuçları korumak veya geliştirmek için yeni ipliklerin eklenmesi gerekebilir. Bu süre hastalara göre farklılık göstermekle birlikte, ortalama 1-2 yıl olabilir.

Diğer tekniklerle kombine edilebilir

İple yüz germe işlemi botoks veya geçici dermal dolgu uygulamaları gibi görülmelidir. Çünkü belirli bir süre sonra işlemin etkisi geçer ve bu durumun başarısızlık olarak değerlendirilmemesi gerekir. İple yüz germe, diğer cerrahi olmayan tekniklerle birlikte kombine edilebilir ve daha hedeflenen genç görünüm sağlanabilir.

Deneyimli uzmanlarca steril koşullarda yapılmalı

İple yüz germe işleminden sonra şakaklarda veya kulak arkasında geçici rahatsızlık ve ağrı hissi olabilir. Şişlik ve morluk minimal düzeydedir. Bazı hastalar ağızlarını genişçe açmakta zorluk çekebilirler ve ancak bu durum günlük yaşamı etkilemeyecektir. İşlem yapılan alandaki katlanma görüntüsü iki ila üç hafta içinde kaybolur. İşlemin bu konuda tecrübeli uzmanlara, uygun koşullarda yaptırılması işlem başarısı ile genel sağlığın korunması açısından çok önemlidir.

Sosyal medya güzellik kaygısını artırıyor

Sosyal medya güzellik kaygısını artırıyor

Burnu biraz küçültelim, dudakları büyütelim, göz kenarlarına biraz dolgu, alına biraz botoks, beli inceltelim… İşte oldu! Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle güzel görünebilme çabası giderek artıyor. Peki bu durumun nedeni nedir, nerelere neden oluyor?

Birçoğumuz diğer insanların hakkımızda ne düşündüğünü, onların üzerinde nasıl bir izlenim yarattığını merak ediyor, güzel görünmek, çekici olmak ve iyi bir izlenim bırakmak istiyoruz. Güzelliğin tarihsel gelişimine baktığımızda maddesel bir güzellik tanımı olduğunu, sanat alanında ise bu tanımın kadın bedeni üzerinden aktarıldığını görüyoruz. Rönesans döneminde kadının güzelliğini erkeğe hitap eden, güzelliğini erkeğe sunan kadın vücudunun merkeze alındığını söyleyebiliriz. “Kadınlar ise kendi seyredilişlerini seyrederler. Bu mevcut durum kadının kendisiyle kurduğu ilişkisini de belirler” diyen Psk. Merve Yılmaz, Rönesans dönemi yapılan resimler veya mimari eserlerde kadının güzelliğine ve bedenine yapılan vurgu ile günümüz medyasında görülen kadının sunumu arasında büyük benzerlikler göründüğüne dikkat çekiyor. Teknolojik koşulların değişimi ve gelişimi, tarihsel süreçler ile birlikte erkek bedeninin de artık bu yoruma ve vurguya dahil edildiğini söyleyen Psk. Yılmaz, günümüzde bedensel güzelliğin, herkes için belki de tarih dönemlerinin hiçbirinde olmadığı kadar dikkat edilen, ilgilenilen ve sahip olmak için çaba gösterilen bir özellik olduğunun altını çiziyor.

Güzellik dayatmasının dışında kalmak kişiyi güvensiz kılıyor

Güzel görünüme verilen önemle birlikte birçok kişi çekici, beğenilir ve tercih edilebilir olma arzusuyla daha güzel görünebilmek için yoğun ve çaba içine giriyor. Estetik ve güzellik ihtiyacı, kişinin güzelliğinin tadını çıkarma ve güzelliğe teşvik arzusunu ifade ediyor. En son stilleri takip etmenin, belli bir tarza sahip olmanın, makyaj yapmanın kişinin estetik anlayışını ifade etme biçimi olduğunu söyleyen Psk. Yılmaz, bireysel güzellik ihtiyaçlarını ifade eden estetik değerlerin herkes için aynı olmadığını hatırlatıyor.

Ortak ve kabul gören normlara uygun bir güzellik dayatmasının dışında kalmanın kişiyi güvensiz ve kaygılı bir durumla baş başa bıraktığının altını çizen Psk. Yılmaz, burada güvensizliğin nedenlerinin grubun dışında kalmak, başarısızlık, yalnızlık, beğenilmemek, tercih edilebilir olmamak ve kendilik değerine ilişkin kaygılar olduğunu belirtiyor. Psk. Yılmaz, bunun sonucunda kişinin sahip olduğu bedeni ve fiziki görünüşüyle ilgili ortaya çıkan olumsuz beden algılarının sosyal görünüş kaygısına neden olduğuna dikkat çekiyor.

Kitle iletişim araçları kişinin sosyal görünüş kaygılarını etkiliyor

Psk. Merve Yılmaz, sosyal görünüş kaygısının bireyin yalnızca vücut biçiminden kaynaklanmadığı; boyunun uzunluğu, kilosu, yüzünün şekli gibi nedenlerle yaşanan kaygıları da kapsayan ve günlük sosyal aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen bütüncül bir kaygı durumu olduğunu anlatıyor. Kişinin sosyal görünüş kaygılarını etkileyen üç temel faktörün akranlar, ebeveynler ve kitle iletişim araçları olduğunu belirten Psk. Yılmaz, şöyle devam ediyor: “Pek çoğumuz bu faktörlerin etkisiyle birlikte sunulan fiziksel görünüm ideallerini içselleştirmekte ve sahip oldukları görünümlerini diğer bireylerle karşılaştırıyoruz. Kişi, eğer ideal olarak sunulan fiziksel özelliklere sahip değilse beden imajıyla ilgili olumsuz düşünceleri tetiklenir ve sosyal görünüş kaygısı artabilir. Sosyal medya; başarılı, güzel, tercih edilir olmanın şartının, görsel mükemmelliğe sahip olmak olduğunu öne sürer, “Güzel olan iyidir” kabulünün eder. Beğenilirliği yüksek kişilerin toplum tarafından da daima tercih edilen kişilik özelliklerine sahip olduklarına olan inanç da yanıltıcı olabiliyor.”

Filtrelerin gerçek olmadığını fark edemeyenlerin güzellik kaygısı artıyor

Sosyal medyada paylaşılan gönderilere uygulanan filtrelemelerde genellikle dudak ve göz büyütme, burun küçültme, cilt pürüzsüzleştirme, yanak bölgesini daraltma, alın ve elmacık kemiği bölgesinde ışıklandırma gibi birtakım yapay ve teknolojik estetik işlemler görülüyor. Bu gönderilerin tam anlamıyla gerçek olmadığının ayrımına varmayan bireyler, kendi görünümleri ile ilgili gerçekçi olmayan beklentilere girebiliyor. Bu bireylerin kendilerini sosyal medyada ilgi gören kişilerle karşılaştırmaya, bunun sonucunda ise kendi güzellikleriyle ilgili kaygılarının artığının altını içine Psk. Yılmaz, “Bu oluşan düşüncelerin ve algıların sonucunda görünümlerinden memnun olmayan bireylerin bu durumla baş edebilmeleri ve hayat kalitelerini arttırmak için estetik cerrahi müdahalelere başvurma oranları gittikçe artıyor” diyor.

#estetik #pausetv #pausedergi #guzellik #sosyalmedya #merveyilmaz

İri kalça merakının sebebi hormonlar

İri kalça merakının sebebi hormonlar

Moda ve estetik trendler, tüm dünyada güzellik algısını şekillendiriyor. Doğallığın hiç geçmeyen trendi, bugün çok daha dikkat çekici bir yükselişle karşımıza çıkıyor. Estetik Cerrah Op. Dr. Furkan Certel, doğal görünümlü estetiklerin daha çok ilgi gördüğünün altını çiziyor. 90-60-90 ölçülerin yerini kıvrımlı hatlar, doğal kavisler alıyor. İri kalçaların hiç geçmeyen modası ise insanın hormonal yapısı ile açıklanıyor. İri kalça yüksek östrojene karşılık gelirken, erkeklerde ise dolgun kalça görünümünün testosteron seviyesini harekete geçirdiği belirtiliyor.

1920’lerde küçük göğüsler, 40’larda atletik görünüm, 50’lerde kum saati bedenler, 60’larda sıfır beden modaydı. 90’lı yılların sonu itibarıyla doğal formların ön plana çıkması, estetik görünümün fonksiyonellik ile buluşması, plastik cerrahi alanında büyük değişimlerin habercisiydi. Yüzün doğal simetrisine uygun, rahatlık sunan operasyonlar, doğallık akımının geleceğini işaret ediyordu. Takvimler 2000’leri gösterdiğindeyse, “İdeal beden” vurgusuyla beraber hayatımıza yerleşen 90-60-90 vücut standartları, kişinin kendi bedeninde istediği formun onun için en iyisi olduğuna dair inançla yerini daha özgür beden standartlarına bıraktı. Doğal vücut formları moda olarak güzellik anlayışını şekillendirdi. 90-60-90 beden modasının rafa kalktığı günümüzde, fit bir beden ve dolgun kalçalar için yapılan estetik cerrahi operasyonlar kadınlar tarafından oldukça rağbet görüyor.

Pause Sağlık

Dolgun Kalçaları ile Örnek Olan Yıldızlar Güzellik Algımızı Şekillendiriyor

Güzellik akımları, moda ikonları ve popüler kültür figürleri, beden algısının değişmesinde önemli rol oynuyor. 2000’li yılların henüz başında Jennifer Lopez ve Shakira gibi ikonların danslarıyla gündeme gelen geniş kalçalar, yüzyıllardır kaybetmediği trendini daha da artırarak karşımıza çıkıyor. Kim Kardashian gibi ikonların sahip olduğu görünüm, günümüzde birçok kadının Brezilya popo ameliyatlarına başvurmasını sağlıyor. Yalnız dolgun kalçaların, değişen moda trendlerine meydan okumasının tek nedeninin popüler kültür olduğu düşünülmüyor. Uzmanlar, hormonlarımızın da dolgun kalçalara olan beğenide görev aldığını söylüyor.

Pause Sağlık

Neden 90-60-90 Güzellik Standardından Vazgeçtik?

Geniş kalçalar, geçen yıllara rağmen güzellik anlayışındaki yerini sağlamlaştırarak kadınların vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Günümüzde çekici görünümün karşılığı haline gelen iri kalçaların cazibe ile eş görülmesinin tesadüf olmadığı belirtiliyor. Estetik Cerrah Op. Dr. Furkan Certel, iri kalçaların hormonlar ile olan bağına dikkat çekiyor: “İri kalçaların kadınlarda östrojen ile ilintili görüldüğünü, erkeklerde ise testosteron üretimini harekete geçirdiğini biliyoruz. Kimyasal olarak dolgun kalçaları beğenmeye meyilliyiz. Bu bilgiler ışığında, estetik cerrahi operasyonlar arasında, en çok talep gören ameliyatların Brezilya poposu olmasına şaşırmıyoruz.

Sağlıklı Bir Beden Fit Görünüm Demek

Fit görünüm de doğal kıvrımlarla beraber tercih ediliyor. Sıkı bir karın, sağlıklı ve zinde bir beden için kadınlar yağ aldırma, karın germe gibi diğer plastik cerrahi ameliyatlarına başvuruyor. Estetik Cerrah Op. Dr. Furkan Certel, fit olma gereği ile ilgili sözlerine şöyle devam ediyor: “Fit görünüm sağlıklı bir bedeni işaret ediyor. Genetik olarak üremeye kodlanan insanlar, doğurganlığı üzerinden partner seçmeye eğilimli oluyor. Sağlıklı bir beden algısı oluşturduğu için fit görünüme önem veriyoruz.” 

Pause Sağlık

Gelişen teknoloji ve cerrahların uzmanlığı ile estetik operasyon geçirmek, günümüz kadınları arasında olağan. Ancak uzman Furkan Certel, profesyonel plastik cerrahlardan destek almanın gereğini hatırlatıyor: “Estetik cerrahi, güzellik için müdahaleler artık neredeyse her kadının hayatının rutin bir parçası. Ancak uzman bir plastik cerrah desteği ile güvenilir merkezlerde operasyon olmak şart.” 

Meme estetiği emzirmeye engel değil

Meme estetiği emzirmeye engel değil

Günümüzde giderek daha fazla kadın meme estetiği nedeniyle ameliyat masasına yatıyor. Antik çağlardan bu yana kadında güzelliğin ve anneliğin simgesi olarak görülen memede yaşanan sorunların gelişen ameliyat teknikleri sayesinde rahatlıkla ortadan kaldırılabildiğini anlatan Acıbadem Ankara Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Çiğdem Demiroğlu Yakut, “Ancak meme operasyonlarının ciddi birer ameliyat olduğunu bilmek gerekir” diyor.

Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği’nin verilerine göre estetik amacıyla yaptırılan cerrahi operasyonların başında meme büyütme ameliyatları yer alıyor. Bu ameliyatların sayısının 2018 yılında dünya genelinde bir milyon 862 bin 506’ya ulaştığını belirten Dr. Çiğdem Demioğlu Yakut, “Kadınlar çeşitli nedenlerden dolayı meme büyütme, küçültme ya da dikleştirme operasyonları için estetik cerrahların kapısını çalıyor” diyor.

Bel ve sırt ağrısına da yol açabiliyor

Meme ameliyatlarının nedeni her zaman sadece estetik kaygı olmuyor. Çünkü birçok kadın da meme büyüklüğü nedeniyle sırt, boyun ve bel ağrısı, duruş bozukluğu, meme altı pişikleri ve mantar enfeksiyonları ile nefes darlığı gibi sağlık sorunları yaşıyor. Kadınların ayrıca kıyafet bulamama, kilolu olmadığı halde öyle görülme nedeniyle psikolojik olarak da olumsuz etkilendiğini kaydeden Dr. Çiğdem Demiroğlu Yakut, “Bu durumda da kadınların vücutlarına uygun oranlarla yapılması sayesinde fiziksel ve psikolojik olarak rahatlığa ulaşmaları mümkün oluyor” diye konuşuyor.

Doğum, emzirme ya da sık sık fazla kilo alıp verme gibi durumlar memelerin formunun bozulmasına yol açabiliyor. Doğum ve emzirme sürecindeki hormonal etkiler nedeniyle meme dokusunun büyüdüğünü ve derinin de buna bağlı genişlediğini belirten Dr. Çiğdem Demioğlu Yakut, şöyle devam ediyor: “Emzirme süreci bitip hormon etkisi ortadan kalkınca meme dokusu, tekrar küçülür ancak derisinin elastikiyet kabiliyeti yeterli olmadığı için deri adapte olamaz. Sonuç olarak sarkık bir meme görünümüne neden olur. Bu durumda sarkan meme başı ve meme dokusunun eski yerine taşınıp, fazla derinin çıkarılarak bu organa tekrar dik ve dolgun bir görünümün kazandırılması mümkün oluyor. Eğer gerekirse silikon protezlerle de destekleniyor. Tüm bu ameliyatların alanında uzman ve ehil ellerde yapılması başarıyı artırıyor.”

Vücut yapısına uygun protez

Ergenlik döneminde meme gelişiminde sorun olan genç kadınların, estetik operasyon yaptırmak istediklerini belirten Dr. Çiğdem Demiroğlu Yakut sözlerine şöyle devam ediyor:

“Genellikle 20’li 30’lu yaşlardaki genç kadınlara yönelik estetik meme operasyonlarında kullandığımız altın standart, silikon meme protezi. Hastanın muayenesinde, göğüs kafesi genişliğine, mevcut meme hacmine, boyuna, deri esnekliğine ve tabii ki de arzuladığı görünüme göre vücut yapısına uygun olan protez seçimi yapılıyor. Protez, memenin alt kıvrımından yapılan yaklaşık 4-5 cm’lik bir kesiden yerleştiriliyor. Bu kesinin en büyük avantajı, ameliyat esnasında meme dokusunu hiç görmeden protezi yerleştirmemizi sağlamasıdır. Silikon protezler ister kas altına ister kas üstüne yerleştirilsin her koşulda meme dokusu ile herhangi bir ilişkisi yoktur. Bu nedenle ilerleyen dönemde kadınların bebeğini emzirmesine engel değildir.”

Dolgu maddelerine dikkat!

Meme estetiği söz konusu olunca “ameliyatsız” olarak tanıtılan dolgu yöntemleri de sıklıkla gündeme geliyor. Ancak Dr. Çiğdem Demiroğlu Yakut’un bu konuda önemli uyarıları var:

“Memenin içine dolgu enjekte edilmesi, kesinlikle hiç önermediğimiz bir yöntem. Çünkü meme dokusu içerisine enjekte edilen yabancı maddeler, geç dönemde reaksiyona neden olup apseleşme, akıntı, enfeksiyon gibi çok ciddi, tedavisi zor ve geri dönüşümsüz problemlere yol açabiliyor.”

Dr. Murat Dağdelen, “Rafine teknikler ve dengeli bir tedavi sonrası mükemmel sonuçlar elde edebiliyorum”

Rafine teknikler ve dengeli bir tedavi sonrası sistemi sayesinde mükemmel sonuçlar elde edebiliyorum.

Estetik ve estetik cerrahi alanında uluslararası üne sahip Plastik ve Estetik Cerrahi Uzamanı Dr. Murat Dağdelen, ile kariyeri ve estetik konusunda sohbet ettik. Keyifle okumalar.

—-Sayın Dr. Murat Dağdelen, okurlarımıza kendinizden biraz bahseder misiniz?

Üniversite eğitimimi Ulm Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Eberhard-Karls Üniversitat Tübinge’de tamamladım. Ayrıca Zürih ve İstanbul’da Çapa Tıp Fakültesi’nde bir dönemimi tamamladım. Uzun yıllar Kassel’deki Rhinsurgery Bölümünde kıdemli   hekim olarak görev aldım. 2016’dan beri Düsseldorf’ta “Diamond Estetik” olarak kendi ofisimizde çalışmalarımı gerçekleştiriyorum. Plastik cerrahiye olan ilgim çok erken yaşlarda başlamıştı. Öğrenciyken bile yüzleri modellerdim. Bu tıbbi-cerrahiye olan ilgim ve sanatsal becerilerimin birleşimi estetik bir cerrah olarak mesleğimi pekiştirdi. Plastik ve Estetik cerrahi ile ilk temasım, Marienhospital Stuttgart’ta Prof. Dr. h.c. Wolfgang Gubisch ile başladı. 26 yaşında devlet sınavını başarıyla tamamladıktan sonra da mezun oldum. Aynı yıl doktora unvanına layık görüldüm. Kassel’deki Kızıl Haç Hastanesi’nde Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif cerrahi Anabilim Dalı uzmanlık eğitiminin başlangıcını takip ettim. Alman Cerrahi Derneği ce Alman Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin burslarıyla Rio de Janeiro’da Prof. Ivo Pitanguy ve Prof. Dr. Ribeiro’nun Plastik ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda birkaç ay geçirdim. İkinci bursla Şangay’daki ilk halk hastanesinin El Cerrahisi, Plastik ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nın Prof’u Zun-Li Shen ile çalışarak deneyimler kazandım. Ayrıca New Port Beach’deki Los Angeles yakınlarında bulunan Rollin K. Daniel ile İstanbul’da Dr. Nazım Çerkes gibi iki plastik cerrah ve burun uzmanlarının da ziyaretlerinde bulundum. Estetik cerrahi uzmanlığını aldıktan sonra çalışmalarıma Kassel’deki Noah Clinic’te Prof. Ernst Magnus Noah ile devam ettim. Orada operatör uzman doktor olarak estetik konsültasyonları gerçekleştirdim ve üst düzey danışmanı olarak burun hastalarının özel bakımı ile Rinoplasti bölümünde başhekimliğe atandım. Bunun dışında  “Avrupa Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kurulu” (EBOPRAS) üyesiyim. ABD, Brezilya ve Çin’de uzun bir süre ikamet ederek hem eğitim aldım hem de verdiğim eğitimlerle kendi bilgi ve deneyimlerimi başkalarına aktarmaya çalıştım.

 

—-Uzmanlık alanınız dahilinde ne gibi operasyonlara ağırlık vermektesiniz?

En başıdan beri burun ameliyatı ana odak noktam oldu diyebilirim. Bunun dışında meme cerrahisi, yüze enjeksiyonlar ve popo estetikleri uyguluyorum. Rafine teknikler ve dengeli bir tedavi sonrası sistemi sayesinde mükemmel sonuçlar elde edebiliyorum. Aynı zamanda estetik ve fonksiyonel burun ameliyatı, yüz gençleştirme, vücut ve meme ameliyatı alanlarında ulusal ve uluslararası kongrelerde (ABD, Brezilya, Çin, Kanada, Fransa, İtalya, Avusturya, İsviçre, Türkiye, Mallorca, İsveç) konuşmacı ve eğitmen olarak görev aldım. Estetik Plastik Cerrahi Yıllık Kongresi’nde, canlı bir burun ameliyatındaki operasyonel becerilerimi uluslararası bir izleyici kitlesine gösterme fırsatım oldu. Ayrıca 2016’nın en iyi video konferansı için Kassel’deki 47 yıllık DGPRAC / 21 yıllık VDAPC Konferansında “Altın Herkül” ödülüne layık görüldüm.

Yakaladığımız başarı herkes tarafından dikkat çektikten sonra kozmetik cerrahi alanındaki yaptığım çalışmalar üzerinde yoğunlaşıp teknik bilgileri daha da geliştirdim.

 

—-Ulusal ve uluslararası kongre ve sempozyumlara aktif katılım sayesinde estetik cerrahi alanında uluslararası üne sahip bir uzman haline geldiniz. Eğitimleriniz, seminerleriniz ve estetik cerrahi alanında sağladığınız katkılardan bahseder misiniz?

Estetik ve fonksiyonel burun ameliyatı, yüz gençleştirme, yüz ve vücut ameliyatı alanlarında daha çok profesyonel anlamda uzmanlaştım diyebilirim. VDAPC’nin 2013’teki yıllık bahar akademisi sırasında canlı bir burun ameliyatı sırasında operasyonel becerilerimi sundum ve bunu kanıtladım. Yıllık DGPRAC eğitim kurslarına “Yeni Başlayanlar için Rinoplasti”nin ev sahibi olarak kıdemli bir doktor olarak eğitim görevimi tamamladım. Alman-Türk Plastik Cerrahi Derneği’nin (GTPSA) kurucu üyeleri arasında yer almakla beraber aynı zamanda ilk başkanlık görevini de ben üstlendim. Alman Türk Plastik Cerrahi Derneği (GTPSA), Uluslararası Estetik Plastik Cerrahlar Derneği (ISAPS) ile işbirliği içinde ve Alman Estetik Plastik Cerrahlar Derneği’nin (VDAPC) himayesinde gerçekleştirilen kongrelerde dünya çapında ünlü plastik cerrahları davet ederek önemli bir organizasyon gerçekleştirdik. Dünya çapında plastik cerrahların, plastik-estetik cerrahideki en son yöntemleri görmeleri ve öğrenmeleri amacıyla bir video kütüphanesi kurdum ve bu video kütüphanesinin bilimsel direktörlüğünü de yaptım.