Yazılar

Canım Babam…

Türkiye’nin en popüler 4. gölü Eğirdir Gölü

Türkiye’nin en popüler 4. gölü Eğirdir Gölü

Eğirdir Gölü, Isparta’da yer alan, tektonik ve karstik etkilerle oluşmuş bir tatlı su gölüdür. Dik kayalara, düz ve sığ bir tabana sahip olan gölün, kıyı uzunluğu 150 km dir. Eğirdir Gölü’nde Kemer Boğazın kuzeyinde yer alan bölümü Hoyran, Güneyinde yer alan kısım ise Eğirdir bölümü olarak bilinmektedir.

Eğirdir Gölü’nün yüzey alanı insanların su kullanımına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Karstik yapıdaki gölün özelikle batı kesimlerinde yer alan düdenlerin bir kısmı kapatılmıştır. Farklı amaçlarla kullanılmak üzere (içme suyu, tarım vb.) gölde DSİ tarafından çok sayıda pompaj istasyonları kurulmuştur. Eğirdir Gölü’nün en önemli özeliklerinden bir diğeri denizle olan bağlantısıdır. Kovada kanalı ile Kovada Gölü’ne gelen sular Kovada Vadisi’nden, Aksu Çayı’na oradan da karstik yollarla Akdeniz’e boşalmakta idi. Son yirmi yıldır gölün suları Çandır Ovası’nda yaptırılan Karacaören I ve II barajlarına gelmektedir. Eğirdir Gölü ile Kovada Gölü arasında doğal bağlantıyı oluşturan 22 km’lik Kovada Kanalı yer almaktadır. Kemer Boğazı; Doğu-Batı doğrultusunda daralma göstererek yaklaşık 1,8 km’lik mesafe ile gölün iki bölümlü görünüm almasına neden olmaktadır.

Pause Travel

Eğirdir göl çukurluğunun plüvyal dönemlerdeki karstik olaylar sonucu oluştuğu ve yine bu dönemde su ile dolduğu düşünülmektedir. Bilim insanları Göl çukurluğunun tektonik kökenli, su birikiminin Neojen sonrasında geliştiğini belirtmişlerdir. Holosen‘de büyük bir polyenin çökmesi sonucu ortaya çıktığı, göl içindeki küçük adaların da bunun delili olduğu söylemektedir. Tektonik kökenli çukurluğun karstik olaylarla mevcut şeklini kazandığı ve gölün plüvyal dönemde geliştiği düşünülmektedir. Anadolu’nun eski iklimi ile birleştirilerek Eğirdir dahil yöredeki büyük su kütleleri plüvyal göller şeklinde gruplandırılmaktadır.

Türkiye’nin en büyük 2. tatlı su gölüdür. Eğirdir Gölü’nün maksimum su kotu ile çevrelenen su alanı “I. Derece Doğal Sit Alanı” olarak belirlenmiştir. Maksimum su kotundan itibaren 300 metrelik bir bant ise “III. Derece Doğal Sit Alanı” olarak kabul edilmiştir. Eğirdir Gölü, “A Sınıfı Sulak Alan” listesindedir. Eğirdir Gölü havzası içerisinde Kovada Gölü Milli Parkı ve Gelincik Dağı Tabiat Parkı bulunmaktadır.

Gölde, Eğirdir’e bir karayoluyla bağlanmış bulunan iki küçük adacık bulunmaktadır. Birincisi Can Ada, ikincisi ise Yeşilada’dır.

Pause Travel

Can Ada; Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan ve 7 dönümlük (7000 m²) bir alana sahip olan küçük bir adacıktır. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan turizmi ile piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Atatürk’ün Eğirdir’i ziyareti sırasında Canada, 1 Şubat 1933 tarihli Belediye encümeni kararıyla kendisine hediye edilmiş, daha sonra Atatürk’ün mirasçılarına, onlardan da Eğirdir Belediyesine geçmiştir.

Yeşil Ada: Eğirdir’in en güzel turizm bölgesi olan adada, doğa güzelliklerinin yanında Aya Stefanos Kilisesi gibi tarihi zenginliklerde bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere hizmet veren balık lokantaları ve ev pansiyonculuğu gelişmiştir.

Eğirdir Gölü’ne Isparta’dan kalkan araçlar ile ulaşmak mümkündür.

Gül mü? Lavanta mı?

Gül mü? Lavanta mı?

Burdur Gölü’ne bakan bir manzaraya kurulan ve Kuyucak köyünde gerçekleşen lavanta üretimi, gül üretimini şimdiden gölgesinde bıraktı diyebiliriz, çünkü şimdilerde köyün en önemli geçim kaynağı haline geldi.

Günümüzde Kuyucaklılar, Türkiye’deki toplam lavanta üretiminin %93‘ünü karşılıyor.

Lavanta genelde çiftçiler tarafından kurutulup aktarlara gönderilir, sonrasında kına veya düğün organizasyonlarında malzeme olarak kullanılırdı. Günümüzdde ise lavanta sadece kuru olarak kullanılmıyor; sabun, deterjan ve parfüm sanayisinde de önemli bir yere sahip. Lavantanın yanı sıra, köyde arıcılık yapan çiftçilerin üretmiş oldukları lavanta balı da hoş kokusu ve hafifliği ile iddialı bir konuma yükselme peşinde.

Sağlığa birçok faydası bulunan lavanta balı son zamanların gözde ürünü olmuş durumda. Kuyucak köyünde tarlalar haziran sonunda mora boyanıyor ve ortaya enfes bir görüntü çıkıyor. Her yıl milyonlarca ziyaretçinin akın ettiği, Fransa’nın Provence bölgesini anımsatan Kuyucak tarlaları, yaz aylarında turistlerin de gözdesi haline gelmiş durumda. Kuyucak; dinlenmek, rahat nefes almak ve harika görüntüleri fotoğraflamak isteyen gezginlerin yaz aylarında mutlaka uğraması gereken yerlerden biri! 2015 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes iş birliğinde yürütülen Gelecek Turizmde Proje çağrısına Keçiborlu Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği, Keçiborlu Yardımlaşma Dayanışma ve Eğitim Derneği ve Kuyucak Köyü Muhtarlığı işbirliği ile ‘Keçiborlu Lavanta İle Kalkınıyor Projesi’ oluşturuldu ve bu proje Türkiye genelinde verilmiş olan birçok projenin önüne geçerek desteklenmeye hak kazandı. Projenin hedefi Kuyucak köyünü “Lavanta kokulu köy” olarak tüm dünyada adını duyurarak, köyün markalaşması, tanıtılması ve kalkınması.

Isparta deyince aklan gelen gülleri de yabana atmamak lazım.

Gül bahçeleri, her yıl hasat mevsiminde turistlerin akınına uğruyor. “Doğal stüdyo” olan büyüleyici gül bahçelerine fotoğraf çektirmek isteyenler de yoğun ilgi gösteriyor. Hasadın başladığı zamanlarda Isparta’nın gül bahçeleri, yerli ve yabancı turistlerin adeta akınına uğruyor. Ülke ve kent ekonomisine katma değer sağlayan Isparta gülü, turizmde de cazibe alanı oluşturmaya başladı.

Sabahın erken saatlerinde Güneykent beldesindeki gül bahçelerine gelen yerli ve yabancı turistler, gül toplayıp genel işleyiş hakkında bilgi alıyor. Bol bol fotoğraf çeken ziyaretçiler, gül kokulu bahçelerde güzel vakit geçirmenin keyfini çıkarıyor. Kültür ve Turizm İl Müdürü Osman Çot, Isparta gülünün kentin kültüründe ve günlük yaşamında önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Dünyanın en önemli gül üretimi merkezi olan Isparta’da gülle ilgili ciddi çalışmaların yapıldığını ifade eden Çot, bu sayede yerli ve yabancı turistlerin gül bahçelerine yoğun ilgi gösterdiğini kaydetti. Bu yoğunluğun hem Isparta’ya hem de Türkiye’ye önemli katkı sağladığını aktaran Osman Çot, şöyle konuştu: “Tarih ve kültür değerleriyle birlikte son 10 yıldır yurt içi ve yurt dışı fuarlarında yapılan tanıtım çalışmaları, düzenlenen çalıştaylar ile eko turizm alanında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Gül, ekonomik değerinin dışında görsel güzellikle de hasat dönemlerinde yerli ve yabancı binlerce turisti bölgeye çekiyor. Böylece kenti ziyaret eden yerli yabancı turist sayısı her geçen yıl artmaktadır. Yapılan tanıtım çalışmaları ile seyahat acenteleri Isparta gül hasadı tur operatörlerinin tur paketlerine eklendiği görülmektedir”

Ardıçlı köyünün muhtarı Yakup Yolcu da bu sene yerli ve yabancı turistlerin gül bahçelerine yoğun ilgi gösterdiğini ifade etti.

 

Turizmde yeni bir atak “Türkiye’nin kokusu”

BUHURDAN PARFÜME; KOKUNUN ÖYKÜSÜ…

 

Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül’ün kurduğu Koku Kültürü Derneği ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri iş birliğinde, Koku dünyasının girişimci iş kadınlarından olan Koku Eksperi Fulya Gündoğdu’nun yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü Fiolas’ın sponsorluğunda düzenlenen sergi açılışı; T.C. Turizm ve Kültür  Bakan Yardımcısı Sayın Özgül Özkan Yavuz’un katılımıyla 20 Haziran’da İstanbul Arkeoloji Müzelerinin bünyesinde gerçekleştirildi.

 

Sayın Bakan Yardımcısı Yavuz’un İstanbul Arkeoloji Müzelerinin bünyesinde gerçekleştirilen açılış konuşmasında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle Türkiye’nin 2023 hedeflerini revize ettiklerini anlattı ve  şöyle devam etti: “50 milyon olan turist sayısı hedefimizi 70 milyona revize ettik. 70 milyon turist sayısını yakalayabilmek için ki bizim hedefimiz 70 milyonda kalmak değil sonrasında bu artışlar devam edecek çünkü Türkiye başlı başına bir turizm ülkesi, bu sayılara hızlı ve rahat bir şekilde ulaşabilmek için de turizmi klasikleşmiş turizm çekim merkezlerine yenilerini ekleyerek  81 vilayetimizi yaymamız gerekiyor. Bu bağlamda potansiyelleri olan her güzelliği kokusuyla, tadıyla, tarihi dokusuyla, kültürüyle, gastronomisiyle, medeniyetiyle, mavisiyle yeşiliyle hep birlikte öne çıkarıp başarıya odaklanacağız. Bugün içinde bulunduğumuz bu sergi açılışı ile ülkeler arası iletişimi koku kültürü yönünden destekleyen bir sergi. Farklı bir proje oldu” dedi.

Sanat ve siyaset dünyasının ünlü simalarının katıldığı serginin açılışında  Private Chef Pınar İshakoğlu, sergi için binlerce yılın ihtişamını leziz ikramlıklarıyla günümüze taşıdı. Isparta Belediyesinin gönderdiği yeni sezon Gül yapraklarının serpildiği etkinlikte, tıp dünyasının üzerinde çalıştığı içilebilir gül suları ikram edildi.

 

MISIR, MEZOPOTAMYA VE ANADOLU BU SERGİDE BULUŞUYOR.

Kadim uygarlıkların koku kültürlerini yansıtan sergide ziyaretçiler hoş sürprizlerle karşılaştı. Binlerce yıllık koku mirasının nadide örneklerinin yer alacağı sergide, M.Ö. 3 binden 19’uncu yüzyıla kadar tarihlenen su mermeri, cam, pişmiş toprak ve kurşundan yapılmış koku ve buhur ile ilgili, Mezopotamya, Mısır ve Anadolu coğrafyasından örnekler sergileniyor. Sergide, binlerce yıllık eserlerin yanı sıra, kokulu materyaller ile amber ve misk gibi kokular da yer alıyor. Tarih boyunca kullanılan kokular ziyaretçilere koklatılıp sunuldu.