Yazılar

Loft Art’tan yılın ilk sergisi “Yaşam, Şarkısını Söyler”

Loft Art, “Yaşam, Şarkısını Söyler” isimli grup sergisi 22 Ocak’ta kapılarını açıyor. Kişilerin hayatımızda bıraktığı izlerin, hislerle olan bağlantısını ve kusurlarımızla bir bütünlük oluşturmasına odaklanan Yaşam, Şarkısını Söyler sergisi, 15 bağımsız sanatçının katılımıyla “Ahmet Yiğider, Berk Kakeci, Bertan Ekici, Emre Tura, Ergül Karagözoğlu, Ezgi Kılıç, Fatih Altan, Halil Vurucuoğlu, Hüseyin Rüstemoğlu, İlyas Arapoğlu, Kaan Fıçıcı, Lale Yılmaz, Nihan Çakır, Taylan Öngünç ve Zuhal Baysar” – 22 Ocak – 22 Mart 2025 tarihleri arasında Loft Art’ta ziyaret edilebilecek.

Bir Rüya Gördüm, Rüyam Gerçek oldu

Bir Rüya Gördüm, Rüyam Gerçek oldu

Yaşam amacını hayatın akışı ile birleştirmeyi başarmış, ilkeli, değerleri olan, empati kurabilme yönü ile hayranlık uyandıran, insani gelişime odaklı birçok projede varlığını tutkulu gayretleri ile hissettiren, benim de çok sevdiğim Dilara Akın bu ayki kapak söyleşi konuğumuz oldu. Dünyanın kaotik dönemlerinde bile; hayalleri doğrultusunda ilerlemeyi sürdüren sevgili Dilara Akın, ilham verici deneyimlere sahip çok güzel bir örnek. Sosyal değerlerle düşünülen projelerde; insanlara, eğitime, sağlığa, sanata dokunmayı hayat amacı seçen Akın ile TİKAV’ı (Türkiye İnsan Kaynakları Eğitim ve Sağlık Vakfı), Loft Art’ı, deneyimlemelerini, ilgi ve meraklarını, sanatı, özel hayatını, sizler sevgili okurlarımız için konuştuk. Keyifle okumalar dileriz.

Dilara Akın

Bilmeyen okuyucularımız olabilir onlar için soruyorum; kendinizden biraz bize bahseder misiniz?

Asker bir ailenin kızıyım. Babam çok yoğun çalışan bir kara havacı, Skorsky kulanan bir subaydı. Çok fazla Doğu görevi oldu. Çok fazla yer gezdik. Farklı farklı yerlerde okuduk üç kardeş. Erzurum’da, Kıbrıs’ta, Konya’da, Malatya’da birbirinden değişik okullarda okudum.

Dilara Akın

TİKAV ile yolunuz nasıl başladınız, yolunuz nasıl kesişti? 

Çok derin, çok duygusal bir insanım aslında ama çok güçlü dururum ama o dönem büyük oğlum Oğuz doğdu… Lohusalık dönemimde; anneliğin tüm hassasiyeti üzerimde… Nasıl üzülüyorum; sütüm yok, mama veriyorum, öyle bir çaresizleştim ki… Empati kurdum. Çok ağladım ve dua ettim. Sürekli “Allah’ım ne olur beni çocuklarına yetemeyen annelerle buluştur” diye her an dua ederdim. Bir rüya gördüm; yemyeşil bir vadideyim, bir sürü çocuk ve kelebekler var. bembeyaz kıyafetlerimizle eğleniyoruz.  Onlarla çiçek topluyoruz, dolaşıyoruz. Üstüme atlıyorlar, kelebekler geliyor, sonra yaşlı bir kadın aramızdan sesleniyor “sakın gitme onların sana ihtiyacı var” diyor. O sabah çok tuhaf uyandım. Sultan Yılmaz, o dönemde bizim vakıf başkanımız. Beni aradı ve Dilara Hanım vakfa gelseniz ve destek verseniz ne kadar iyi olur diye. Hemen kalktım oraya gittim. Benim için bu hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey bir işaret ve sebeptir. Bana göre, hiçbir şey öylesine olamaz…Sultan Yılmaz ile oturduk. Ağzımdan bir kelime nasılsın dedim, o sırada telefon çaldı.  Dışkapı Hastanesinden aradılar. Çocuk Lösemi bölümü… Hemen gidelim dedim.  Yetkilileri dinledik, “herkes geliyor, hediye veriyor çocuklarla fotoğraf çekiyorlar ve gidiyorlar” dediler. Hastaneyi gördük. Ne yapabiliriz dedik “Annemle Ben” projesini yaptık. Hastaneyi baştan aşağı yeniledik. Anne ve çocuklar tek kişilik yataklarda yatıyorlardı ve anlatamayacağım kamusal pek çok şey yenilendi… Projede yaklaşık 12 iş adamı gönüllü yaptık. Her ay gönüllülerimizden biri, çocukların hastanenin belirlenen ihtiyaçlarını karşıladı. Ondan sonra tabi vakıftan kopamadım. O proje ile başlayan bir ilişki kurduk. Bir rüyayla başladı. Sanırım 2015 yılıydı ve ben vakfa öyle başladım.

Dilara Akın

Eğitimi, insani gelişimi desteklemek adına kurulmuş olan TİKAV’ dan kısaca bahseder misiniz?

Okuyucularımıza doğru anlatalım diye soruyorum bu soruyu size… 25 yıllık bir vakıf… Eğitim ve sağlığı destekliyoruz ki insani gelişime katkı sağlayabilelim.  Vakıf projelerinin merkezinde; kadınlar, çocuklar ve gençlere hizmet eden çalışmalar var. Ulusal & uluslararası projeler var.

Nedir bunlar kısaca anlatır mısınız?

Ulusal projelerimiz; Annemle Ben, Hijyen Sağlıktır projemiz var. Bu Güneş, rüzgâr ve hidroelektrik santrallerinin olduğu bölgelerdeki köylere gidip, oradaki kadınlardan, çocuklara kadar insanlara verilen eğitmenlerimizle anlatıyoruz. Evde okullu olduk projemiz yine çok etkili oldu. Orda kadınlar özellikle kırsalda hep evde, yemek yapıyor, bulaşık yıkıyor, evin bütün yükü kadının üstünde, çocuk o arada büyüyor. Çocuk anneyle evde ne yapabilir? Verimli daha nasıl vakit geçirilebilir? Çocuklarla nasıl iletişim kurulur gibi konuları ele aldık. Bu arada; tahta kışlıklardan bebekler, el işi uğraşları eğitimleri de verildi. İnanın o kadınlar; o kaşıklarla uğraşırken onlara da oyun gibi geldi. Çok mutlu oldular. Çünkü kendi çocuklukları da yok ki… O da ortaya çıktı. Bir şekilde o kayıp zamanları da yakalamaya, dokunmaya çalışıyoruz.

Dilara Akın

Vakıfta seminer ve eğitim faaliyetleri de var mı?

Eğitimler var. Elazığ’da Fırat Üniversitesinde bir programımız var. Mülakatla seçilen öğrencilere dört sene eğitim veriyoruz.  Çoğu mühendis olan öğrencilere diksiyon eğitiminden İngilizce prezentasyona kadar çok geniş bir yelpazede eğitim veriyoruz.  Dijitaldeki Ayak İzimiz projemiz var. Sosyal medya kullanımı nasıl olmalı, nasıl tehlikeler var? Bunlardan kendimizi nasıl koruyabiliriz? Nasıl kullanmalıyız? Bunları anne- babalara, daha çok anne ve kız çocuklarına anlatıyoruz. Depremden sonra oradaki öğrencilere burs veriyoruz. Dört yıl boyunca devam edecek.

The Duke of Edinburgh’s International Award adıyla yürütülen Edinburgh Dükü Uluslararası Gençlik Ödül Programının, Türkiye’de ki temsilcisiyiz. Gönüllü Hizmet, Fiziksel Gelişim, Beceri Geliştirme, Macera ve Keşif Yolculuğu bölümleriyle tüm dünyada 140’tan fazla ülkede, 14-24 yaş arasındaki gençlerin bireysel gelişimine katkı yapmayı amaçlayan bir program… Burada çocukları 4 kategoride kendi iradeleriyle bir karar almak ve bunu sürdürmekle ilgili bir sorumluluk veriyoruz yerine getirdiğinde İngiltere’den bir rozet veriliyor. Gönüllülük esasına dayalı toplumsal hizmet bilincinin geliştirilmesini hedefleyen Program, ülkemizde 1995 yılında uygulanıyor.

Dilara Akın

Sanat Çalışmaları nasıl başladı?

Hamdi bey ile arada sanat konuşuyorduk.  Kendisinin eğitim ve sanata özel ilgisi var. Ben de sanat severim. Bir gün bana bir proje görevi verdi. Aslında başta beklentiyi karşılayabilir miyim diye endişem oldu.  Ama belirttiğim gibi Hamdi Bey çok vizyoner, muhteşem bir insan… Kendisine çok hayranlık duyarım. Beni her zaman cesaretlendirdi. “Beklentiyi karşılayamayacağın bir şey yok.  Yapılacaklar belli… Yapabilirsin” dedi. O arada arkadaşlarımdan da müthiş bir baskı vardı. Kabul et yaparsın diye bir heyecan oldu. Nispetiye On binasında bir yerimiz var. Hamdi bey burayı bağımsız sergi alanı haline dönüştürmek istiyorum dedi. Bir gittim her taraf inşaat… Hiçbir şey yok.  Sonra Ayşe Ceber sanat direktörümüz ile birlikte; ikimiz bir sergi çıkardık. Çok çok beğenildi. Çerçevesi şöyle; eğitim ve sağlığın yanına bir de sanat eklemiş olduk. Burada temsiliyeti olmayan, bağımsız sanatçılara alan açıyoruz. Onları görünür hale getirmek için, onlara fırsat eşitliği sağlamak için yılda dört kez sergi açıyoruz. Sosyal medyada tanıtımlarını yapıyoruz. Eserlerinin satışlarını yapıyoruz. Satışın küçük bir kısmı da TİKAV bursiyerlerine bağışlanıyor. Kâr amacı gütmeyen bir platform burası galeri değil. Bir de usta sanatçıların yılda bir kere prestij sergileri yapıyoruz.

Dilara Akın

Loft ART Bodrum? 

Bodrum buralardan tamamen bağımsız. Türkiye turizmine destek sağlamak ve otelimizi tanıtımı için ağırlama yaptığımız bir alan. Uluslararası sanatçıların eserleriyle katıldığı çok beğeni alan sergiler oldu. Perotti sonra koenic vardı. Bu sene Ropac gelecek.

Peki anda kalırsak “Özkan Arı + 18’i” dinleyebilir miyiz? Hikayesi nasıl, sizde bıraktığı etki ne oldu?

Özkan Arı’nın bir eserini karma sergiye almak istemiştik. Sonra öğrendik ki; hocanın Nevşehir’de güzel sanatlar atölyesi var. Biz onu akademi olarak takdim etmek istedik; çünkü birinci sınıftan da dördüncü sınıftan da öğrencileri var. İnanılmaz teknikler kullanıyorlar. Çok etkilendim ve biz onlara bu teklifi götürdük. Eserler çok iddialıydı ve iki buçuk ayda öğrenciler, gece gündüz çalışarak, üniversitede koltuklarda uyuyarak, sabah kalkıp beşte çalışarak hazırlanmışlar. Büyük bir motivasyon oldu öğrenciler için… Çok mutlu oldular. Düşünün ülkenin bir noktasındasınız, elinizde fırçanız çalışıyorsunuz öğrenci olarak. Okuldan mezun olmayı, belki bir resim öğretmeni ve veya ressam olacağını düşünüyorsunuz. Daha o birinci ya da ikinci sınıfta okurken biri seni fark ediyor, görüyor ve diyor ki gel İstanbul’da sana bir sayfa açıyorum. Onların o mutluluklarını, duygularını anlatmak mümkün değil. Bu süreç bana çok duygu yükledi ve gerçekten yapmak istediğiniz şeyi her iki tarafa da inandırdı da… Nasıl mutlu olduklarını görmenizi isterdim. Loftart olarak doğru şey yaptığımızda inandık, karşılıklı beslendik. Bu karşılıklı bir iletişim, o yüzden nitelikli ve sürdürülebilir olması gerekiyor. O yüzden sosyal sorumluluk, gönüllü olmak bunu sürdürülebilir kılmak en önemli olanı. Eli fırça tutan ve bundan acayip tatmin olan bir gencin gündemlerden etkilenip, beni de kimse görmüyor deyip sanatını bırakıp kırsalına geri dönemsini istemiyorum. İnşallah o bana denk gelir ve geri dönmez fırçasını bırakmaz.

Dilara Akın

En beğendiğiniz sanatçılar kimler diye sorsam ya da en çok etkilendiğiniz eserler?

Dönem dönem değişiyor. Anın ruhu diye bir şey var ya… Ben şu anda, bu hislerle İstanbul manzaraları iyi geliyor. Onun dışında; Mark Jackal’ı çok severim. O eserlerinde anlattığı aşk hikayelerini çok severim. Genel olarak da beni en çok portreler, insan yüzleri beni çok etkiler…

Kaotik dönemleri nasıl değerlendiriyorsunuz. Sanat ve sanatçı açısından gözlemleriniz nasıl?

Farklılıklarla beslenmeyi, keşfetmeyi çok severim. Mesela kaos benim için; çok aslında yapıcı yönü yüksek bir durumdur. Böyle zamanlarda insanların belki ilham veren duyguları yükseliyor, motive oluyor bile olabilirler. Kendilerini daha fazla ifade edebilir, farklı beslenebilir değişik işler çıkarabilirler. Dünyada yaşananlardan etkilenip, depresyona girer girer vazgeçersiniz ya da bunu alır kullanırsınız… Sosyal sorumlulukta da öyle artık kaos var yapacak bir şey yok değil, empati yapıp vaz geçmemek.

Dilara Akın

Bulunduğunuz anı dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz dengeler açısından?

“Ben” felsefesini konuşuyoruz aslında… Her şey bir alma dengesi üzerine kurulu ama şu an bana göre bu denge bozuk… Herkes almaya adamış kendini. Bunu da alayım, onu da alayım, o da benim olsun, bu da benim olsun iye hareket edince o zaman dünyanın dengesi bozuluyor. Biraz da vermeniz lazım. Vermekten kastım maddi değil. Para vermek değil. Emek, sevgi, tutum, davranış, duygu, samimiyet…

Sade ve şık bir tarzınız var.  Alışveriş her kadın için vazgeçilmezdir. Moda ve alışveriş sizin için ne ifade ediyor?

Çok alışveriş yapan bir insan değilim.  Acil gerekli spesifik bir şey varsa gidip alıyorum. Modayla hiç alakam yoktur. Siyah çok seviyorum. Kendim olduğumu hissettiğim, sade, doğal olmayı seviyorum.  Zamansız şeyleri seviyorum. Kıyafetlerimi temiz kullanırım. Yıllarca kullanırım. Benim dolabımda on senelik belki daha fazla kıyafetler var.  İki kere giyeceğim bir şeyi almam. O’nu başkasına vererek değerlendiririm diye düşünmek bile bana yanlış geliyor bana… Gittiniz zaman ayırdınız, aldınız kombin yaptınız yine bir vakit, verdiğiniz zaman ve ödediğiniz paraya hepsine çok yazık…

Dilara Akın

Seyahat etmeyi sever misiniz? Spor yapar mısınız? Kendiniz ruhunuzu nasıl yenilersiniz?

Seyahat etmeyi çok severim. Seyahat etmeyi çok seviyorum. Üç gün otursam hemen başlarım bienal mi var? nerede sergi var? Vakfa giderim beni köylere gönderin. Giresun’a mı gitsem. Çok hızlı hazırlanırım. Mevsimine göre hazırlarım. Eşim hadi Amerika’ya gidiyoruz dese bir saat içinde hazırlanırım. Çocukların bavulları da dahil olmak üzere… Çok organize bir insanımdır. Bulunduğum her yerde organize etmeyi de severim.

Dilara Akın

Ruhunuzu enerjinizi nasıl yenilersiniz?

Spor yaparım hafta içi vakit buldukça… Pilates, bazen kardiyo yapıyorum, at binerim, kürek çekiyorum. Bunları yapıyorum çünkü enerjim hiç bitemiyor. Bitmeyince de gece uykusuz kalıyorum. Dua etmeyi çok severim. Özellikle kendimle kaldığımda, kimse olmadığında, sessizce dua ederim. Allah’ın yaratıcı gücüne inanıyorum ve her şeyi ondan istiyorum. Dünyaya iyilik diliyorum. Müzik dinlemeyi severim. Sakin yaşamayı severim. Onun dışında spiritüel bir şeyler yapmıyorum.

Özel bir güzellik rutinim yok… Beslenmeme dikkat ederim. Cildimi iyi temizlemeye dikkat ederim. Onun dışında bir iki serum verdiler. Ne olduklarını, ismini bile bilmem, onları sürerim… Bir buçuk senedir şekeri, süt ve süt ürünlerini, gluteni hayatımdan çıkardım. On kilo verdim. Kilolu biri değilim ama vücudum kendine geldi. Ödem gitti. Sabahları yorgun uyanmıyorum. Vücudunuz size iyi geleni kendi dilinde söylüyor zaten. Cildiniz parlıyor, ödeminiz gidiyor, şişlik olmuyor, yorgun uyanmıyorsunuz.

Dilara Akın

Sizce başarının sırrı nedir?

Çok çalışmak… Hiçbir şey ayağınıza gelmiyor. Öyle kaderde varsa, şansta varsa diye bir şey yok. Her şey etrafınızda var. Siz göreceksiniz. Siz çabalayacaksınız. Kaldıracaksınız kendinizi. Bence içinizdeki o motivasyon, yaşama sevincini hiç kimsenin durdurmasına izin vermeyeceksiniz. Bir kere hayattasınız. Siz varsanız her şey var.  O yüzden başarı bu. Sizin başlatmanız ile ilgili bir şey. Sonucunda olur ya da olmaz artık o zaman düşünürünüz. Orada ne başarı var ona da bakmak lazım. Belki iş hayatında kazanmıyorsunuz ama olgunlaştınız ya da biriyle tanıştınız ve hayatınızı bakış açınızı değiştirdi. Orada başarı nedir ona da bakmak lazım çok yönlü…  Bir kere hayattasınız.

#DilaraAkin #Akfen #LoftArt #tikav

Bağımsız sanatçılardan yeni sergi

 Bağımsız sanatçılardan yeni sergi

Loft Art’ın yeni sergisi, bağımsız sanatçıların “İktidar Tanımı” ve “Yeniden Üretim” kavramları üzerine çarpıcı eserlerden oluşuyor.

Bağımsız sanatçılara kapılarını açan sanat alanı Loft Art, üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültesi bölümü öğrencilerinin eserlerinden oluşan yeni sergisi “Özkan Arı Art Academy +18 Young” ile İstanbul Beşiktaş Nisbetiye On’daki mekânında sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.

30 Haziran’a kadar ücretsiz gezilebilecek sergide, “iktidar tanımı” ve “yeniden üretim” kavramları bağımsız sanatçıların eserlerinde yenilikçi ve provokatif bir şekilde işleniyor.

Bağımsız sanatçılara alan açmak misyonuyla hayata geçen Loft Art, çok konuşulacak önemli bir başka sergiyle sanatseverlerin karşısına çıkıyor. 3 Mayıs 2024 Cuma gününden itibaren Loft Art’ın Nisbetiye On’daki mekânında ziyaret edilebilecek “Özkan Arı Art Academy +18 Young” sergisinde, sanatın geleceği olan üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin tuval üzerine yansıttığı eserler sanatseverler ile buluşacak. 30 Haziran 2024’e kadar ücretsiz olarak gezilebilecek sergide 20 bağımsız sanatçının eserlerine yer veriliyor.

“Simülakra” sergisi kapılarını açtı

“Simülakra” sergisi kapılarını açtı

Akfen Holding’in Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında geliştirmiş olduğu; LOFT ART,  “S i m ü l a k r a” isimli sergisi sanatseverlerle buluşuyor.

Bu sergi, insanlığın evren içindeki yerini ve önemini vurgulamak için bir araya geliyor; yaşamın evrende bir nokta gibi göründüğünü ancak her birimizin bıraktığı izin, evrenin dokusunu şekillendirdiğini vurguluyor.

23 Mart 2024 tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak olan “Simülakra” sergisinde 7 bağımsız sanatçının tuval, heykel ve enstalasyon eserlerine yer verilecek.

15 bağımsız sanatçı “Evrende Bir İz” de buluştu

15 bağımsız sanatçı “Evrende Bir İz” de buluştu

Bağımsız sanat alanı Loft Art’ın yeni sergisi “Evrende Bir İz”, 27 Eylül İstanbul’daki mekânında kapılarını açıyor.

“Evrende Bir İz”, evrenin sonsuz genişliği karşısında insanın bıraktığı izin önemini ele alarak, doğanın ilham verici güzellikleriyle evrenin sınırsız derinliği arasında bir köprü kurmayı amaçlıyor.

15 bağımsız sanatçının tuval, heykel, enstalasyon ve video enstalasyon eserlerinin yer alacağı sergi 26 Kasım Pazar gününe ziyaret edilebilecek.

Prestij Sergisi’ serisinin konuğu usta sanatçı Mehmet Güleryüz oldu

Prestij Sergisi’ serisinin konuğu usta sanatçı Mehmet Güleryüz oldu

Loft Art’ın ‘Prestij Sergisi’ serisinin ikinci konuğu Türkiye’nin yetiştirdiği önemli sanatçılardan Mehmet Güleryüz oldu.

Sanat ve cemiyet hayatından isimlerin katıldığı ön gösterim ile kapılarını açan ve Güleryüz’ün eserlerinden oluşan sergi, 10 Mayıs – 9 Temmuz 2023 tarihleri arasında Loft Art’da gezilebilecek.

Sanatta fırsat eşitliği yaratma hedefiyle bağımsız ve genç sanatçılara alan sağlayarak beğeni kazanan sanat alanı Loft Art, usta sanatçıları onurlandırdığı ve yılda bir kez gerçekleştirdiği ‘Prestij Sergisi’ serisinin ikincisi dün akşam sanat ve cemiyet hayatının katıldığı davetle hayata geçti.

Loft Art, ikinci Prestij Sergisi’nde, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli sanatçılardan biri olan ressam, yazar ve tiyatro sanatçısı Mehmet Güleryüz’ü ağırlıyor. Güleryüz’ün eserlerinden oluşacak sergi, 10 Mayıs – 9 Temmuz 2023 tarihleri arasında Loft Art’ın İstanbul Beşiktaş Nisbetiye On’daki mekânında sanatseverlerle buluştu.

Bir Başka Hikaye

Bir Başka Hikaye

Kuruluşunun üzerinden kısa süre geçmesine rağmen, sanatın tüm disiplinlerinde eser üreten bağımsız ve genç sanatçılara alan sağlayarak, sanatta fırsat eşitliği yaratma hedefiyle beğeni kazanan sanat alanı Loft Art, yeni sergisiyle sanatseverlerin karşısına çıkıyor.

Loft Art, beşinci sergisi “Bir Başka Hikâye” ile İstanbul Beşiktaş Nisbetiye On’daki mekânında sanatseverleri ağırlıyor.

“Bir Başka Hikâye” sergisi resim, heykel, fotoğraf ve enstelasyon eserlerinden oluşan ve farklı medyumlarda eser üreten 16 sanatçıyı bir araya getiriyor.

Yer: Loft Art, Nisbetiye On, Aytar Caddesi No:107 Etiler Beşiktaş – İstanbul

Loft Art’a dördüncü sergi “Bir Kelebeğin Kasırgası”

Loft Art’a dördüncü sergi “Bir Kelebeğin Kasırgası”

Kuruluşunun üzerinden kısa süre geçmesine rağmen, sanatın tüm disiplinlerinde eser üreten bağımsız ve genç sanatçılara alan sağlayan Loft Art, yeni sergisiyle sanatseverlerin karşısına çıkıyor.

Şimdiye dek 3 farklı sergide 30 sanatçının 109 eserini sergilediği Loft Art, dördüncü sergisi Bir Kelebeğin Kasırgası ile 21 Eylül 2022 Çarşamba gününden itibaren İstanbul Beşiktaş Nisbetiye On’daki mekânında sanatseverleri ağırlıyor.

20 Kasım 2022 Pazar tarihine kadar açık olacak Bir Kelebeğin Kasırgası sergisinde 15 bağımsız sanatçının tuval, heykel, enstalasyon ve video enstalasyon eserlerine yer veriliyor.

Dijital çağa sanatın bakışı “Symbio”

Dijital çağa sanatın bakışı “Symbio”

Akfen Holding’in sosyal sorumluluk projesi kapsamında geliştirdiği sanat alanı Loft Art, ikinci sergisi Symbio ile İstanbul Beşiktaş Nisbetiye On’daki mekânında kapılarını açtı.

Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın ev sahipliğinde sanatçı ve koleksiyonerlerin katıldığı ön gösterim ile açılışı yapılan Symbio sergisi 22 Nisan 2022 tarihine kadar gezilebilecek.

15 bağımsız sanatçının tuval, heykel, enstalasyon ve video enstalasyon eserlerine yer verilen Loft Art Symbio sergisinde hızla gelişen dijital çağda, insan ve makinenin ortak yaşamını irdeleyen yeni bir kavram ortaya koyuluyor.

 Türkiye’nin önde gelen yatırım gruplarından Akfen Holding’in sanat alanında bir sosyal sorumluluk projesi olarak geliştirdiği Loft Art, çok konuşulan Humano sergisinin ardından, ikinci sergisi Symbio’yu sanatseverler ile buluşturdu.

Loft Art’ın yeni sergisi “Symbio” sanatseverlerle buluşuyor

Loft Art’ın yeni sergisi “Symbio” sanatseverlerle buluşuyor

Akfen Holding Loft Art, ikinci sergisi Symbio, Nisbetiye On’daki mekânında sanatseverler buluşuyor.

23 Şubat’ta kapılarını açacak ve 22 Nisan’a kadar gezilebilecek Loft Art Symbio sergisinde 15 bağımsız sanatçının tuval, heykel, enstalasyon ve video enstalasyon eserlerine yer verilecek.

Symbio sergisinde hızla gelişen dijital çağda insan ve makinenin ortak yaşamını irdeleyen yeni bir kavram ortaya koyulurken, iki bileşenin birbirini nasıl beslediği, yeni bir dünya yaratılması yönündeki etkisi, insanın gelecek zamandaki varoluşunu sorgulayarak bu sorgudaki duygu geçişlerine yer veriliyor.

Türkiye’nin önde gelen yatırım gruplarından Akfen Holding’in sanat alanında bir sosyal sorumluluk projesi olarak geliştirdiği Loft Art, çok konuşulan Humano sergisinin ardından, ikinci sergisi Symbio’yu sanatseverler ile buluşturuyor.