Yazılar

Pınar, suya sahip çıkıyor

Pınar, suya sahip çıkıyor

Dünya Su Günü olarak kutlanan 22 Mart’ta, Pınar Su, suya sahip çıkma çalışmalarını paylaştı.

Pınar Su ve İçecek, Dünya Su Günü vesilesiyle üretim hattı yıkamaları, evsel kullanım alanları ve dolum firelerinin azaltılmasına yönelik yaptığı iyileştirmeler sonucunda 2022 yılı toplam atık su miktarını, 2021 yılına göre %19,78 düşürdüğünü açıkladı.

Sakarya tesislerindeki atık su miktarı azaltımı %49,13

Türkiye genelinde tüm tesislerde uygulanan iyileştirmeler neticesinde, Aydın’da toplam atık su miktarında bir önceki yıla göre %28,67 oranında, birim ürün başına harcanan atık su miktarında ise %17,62 oranında azalma sağlandı. Bursa’da atık su miktarı %10,16 oranında azalırken, Sakarya’da atık su miktarı azaltımı %49,13 oranında gerçekleşti.

“Atık su miktarını düzenli olarak azaltıyoruz”

Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu, “Sularımız gün geçtikçe azalırken Dünya Su Günü, bu duruma farkındalık oluşturmak adına oldukça büyük önem taşıyor. Pınar Su ve İçecek olarak her yeni yatırımda verimlilik, suyun adil paylaşımı ve sosyal eşitlik, çevre sağlığı ve ekosistem devamlılığı ilkelerini ön planda tutuyoruz. Su kaynaklarının etkin bir şekilde korunması ve verimli kullanılması hususlarında elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Doğal alanlarda konumlanmış üç farklı lokasyonda yer alan su kaynaklarından üretim yapıyoruz. Ekosistemin sürdürülebilirliğinin sağlanması için de kaynaklardan çekilen suyun toplam debisinin yüzde 30’unu doğal ortama bırakıyoruz. Üretim hatlarımızda gerçekleştirdiğimiz otomasyona dayalı uygulamalarımızla atık su miktarını da düzenli olarak azaltıyoruz” dedi.

Toplumun %82’si ülkemizde su sıkıntısı yaşayacağını düşünüyor

Toplumun %82’si ülkemizde su sıkıntısı yaşayacağını düşünüyor

IPSOS ANTİKRİZ MONİTÖRÜ verilerinden derlenen bu haftaki bülten içeriğinde;

Küresel su kıtlığı var. Toplumun bu konudaki düşünceleri nedir? Su sıkıntısının sebebi nedir ? Ülkece bu duruma müşterek çıkarlarımız doğrultusunda nasıl çözümler üretiyoruz? Önümüzdeki günlerde ülkemizde bir su sıkıntısı olacağı düşünülüyor mu? Nasıl bir problem olarak karşımıza çıkıyor olacak? Su sıkıntısı konusunda kurum ve kuruluşlar, bireyler yeteri kadar önlm alıyor mu? İnsanların konudaki düşünceleri ne yönde? gibi sorularla bireylerin bu konuda  görüş, ifade ve bu husutaki tutumları incelenmiştir.

TOPLUMUN %82’Sİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ÜLKEMİZDE SU

SIKINTISI OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR. Suyun, insanlar ve diğer tüm canlılar için önemi, suyun insan ve toplum yaşamındaki yeri, suyun dünyadaki ve Türkiye’deki dağılımı, mevcut su kaynakları, küresel ısınmanın su üzerindeki etkileri, su kaynaklarının yönetimi son 20 yıldır ciddi anlamda insanlığın odağında bulunan konulardan…  Hatta o ülkenin ekonomik gelişmesinin ve kalkınmasının önde gelen anahtar unsurlarından birisidir desek yanlış olmaz. . İnsanların yaşamlarında önemli bir yeri olan ve sektörler açısından üretimde temel girdilerden biri olan suyun, planlı ve akılcı olarak yönetilmesi küresel ve ulusal fayda açısından büyük ihtiyaç olduğunu toplumdaki bireylerin kaygılı yanıtlarından da görmek mümkün.

 

 SİZCE SU SIKINTISININ SEBEPLERİ NELERDİR ?

Mevsimsel değişiklikler / küresel ısınma su sıkıntısının en önemli sebebi olarak belirtiliyor. Ancak tüm nedenlere bakıldığında bireylerin su israfı yapması, devlet kurumlarının yeterli önlem almaması, su kaynaklarının kirlenmesi ve nüfus artışı da öne çıkan diğer sebepler.

SU İSRAFINI ÖNLEMEK İÇİN NASIL ÖNLEMLER ALINIYOR? Bireylerin çoğunluğu su israfını önlemek için önlem aldığını söylüyor. Önlemlerin başında suyu boşa akıtmamak geliyor. Elde yıkama yapmamak gibi tedbirler yer alıyor.

SU SIKINTISI KONUSUNDA YETERLİ ÖNLEM ALINIYOR MU?

Su kıtlığı konusunda bireysel olarak önlem almadığımız toplumdaki genel kanı. Her 10 kişiden 8’i bireyler ve toplum olarak yeterli önlemi almadığımız görüşünde.

Ipsos Türkiye

SU İSRAFINI ÖNLEMEK İÇİN NASIL ÖNLEMLER ALINIYOR?

Bireylerin çoğunluğu su israfını önlemek için önlem aldığını söylüyor. Önlemlerin başında suyu boşa akıtmamak geliyor. Elde yıkama yapmamak gibi tedbirler yer alıyor.

Ipsos Türkiye

 Ipsos Türkiye İcra Kurulu Üyesi Yasemin ÖZEN GÜRELLİ verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:  “ Su kıtlığı, dünya genelinde giderek artan bir sorun. Uzmanlar bu on yılın sonunda, ihtiyaç duyulan tatlı suyun, bu on yılın sonunda sağlanabilen suyu %40 oranında aşması sonucunda beklendiği bir su krizi yaşanacağını belirtiyor.

Ipsos Türkiye İcra Kurulu Üyesi Yasemin ÖZEN GÜRELLİ

Ülkemizde de mevsimsel değişiklikler ve küresel ısınma gibi etkenlerin yanı sıra bireysel ve kurumsal nedenler su krizine neden olabilecek önemli faktörler arasında. Toplumun %82’si yakın gelecekte Türkiye’de su sıkıntısının belirgin şekilde hissedileceğini düşünürken%78’i önümüzdeki günlerde ve senelerde ülkemizde su krizi yaşanacağına inanıyor. Toplumun %63’ü su kıtlığının en önemli nedenlerinden birinin arasında bireysel su israfı olduğunu belirtiyor ve %84’ü su israfını önlemek için birtakım önlemler aldıklarını belirtiyor. Toplumun su kıtlığı konusundaki farkındalığının yüksek olması ve bireysel sorumluluk hissetmesi, su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi için önemli bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Bu gerçeği kabul etmiş bir toplumun, olumlu niyeti, su kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmasına yönelik oluşturulacak politikaları, benimsemesi ve davranış değişikliği daha kolaydır. Toplumun %48’ıi Devlet kurumlarının yeterli önlem almamasını su kıtlığının bir diğer önemli nedeni olarak görmektedir. Dolayısıyla yetkili mercilerin, kurumsal ve bireysel su tüketimini denetleme yasaları oluşturmasının yanı sıra, bireysel tasarrufu destekleyici politikaları teşvik eden kampanyalar düzenlemesi, toplumda olumlu bir karşılık bulacaktır. Bu politikalar arasında, suyun tasarruflu kullanımına yönelik kampanyalar düzenlemek, su tasarruflu ürünlerin kullanımını teşvik etmek sayılabilir. Bu kampanyalar, suyu nasıl tasarruflu bir şekilde kullanacakları, su tasarruflu ürünlerin neler olduğu ve atık suyun nasıl arıtılacağı gibi konularda bireylere bilgi vererek, farkındalıklarını artırabilir. Bu önlemler arasında, hali hazırda bireylerin su tasarrufu için en fazla başvurdukları suyu boşa akıtmama, muslukları sıkıca kapatma, daha az su tüketen ürünleri tercih etme ve duş sürelerini kısaltma gibi çeşitli adımlar da sık olarak vurgulanması, kalıcı ve yaygın davranış değişikliği ve toplumsal dönüşüm için kritiktir.

Günlük su ihtiyacınızı bu formülle hesaplayın…

Günlük su ihtiyacınızı bu formülle hesaplayın…

Havaların soğumasıyla birlikte pek çok kişi su içmek için susamayı bekliyor! Bununla da kalmayıp soğuk havalarda ‘içim ısınsın’ diyerek çay ve kahve tüketimini artırıyor. Üstelik çay ve kahvenin suyun yerini tutabildiğini düşünüyor! Acıbadem Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu, tüm bu yanlışlar nedeniyle özellikle kış aylarında vücudun yaşamsal fonksiyonları için kritik öneme sahip olan su tüketiminin azaldığını, oluşan sıvı kaybıyla böbreklerden kalbe bir çok organın zarar gördüğünü vurgulayarak “Gün içerisinde tüketilen kahve ve çay gibi kafein içeren içecekler diüretik (idrar söktürücü) etkiye sahip olduklarından aşırı tüketimleri vücutta sıvı kaybına neden olmaktadır. Bu içecekleri sınırlı tüketmeli, çay ve kahvenin hemen ardından da mutlaka bir bardak su içmeyi ihmal etmemelisiniz” diyor. Suyun az içilmesi kadar fazla tüketilmesinin de zararlı olduğunu, basit bir formülle kişinin günlük su ihtiyacını hesaplayabileceğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu, kışın su tüketimine yönelik çok önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu

Kışın enfeksiyonlar da eklenince!

Vücuttaki yaşamsal fonksiyonların devamlılığı için her gün yeterli miktarda su tüketimi büyük önem taşıyor. Yaz ayları kadar fazla olmasa da kışın da terleme, idrar, fiziksel aktivite, proteinli ve tuzlu yiyeceklerin fazla tüketilmesi hatta nefes almayla dahi vücutta su kaybı oluşuyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu, kış aylarında sık rastlanan ateşli hastalıklarda solunum yoluyla, ishalde ise bağırsak yoluyla sıvı kaybı ortaya çıkabildiğini belirterek, vücuttaki suyun dengesinin yaşamsal önemi olduğunu, günlük yaşam alışkanlıkları arasına mutlaka yeterli su tüketiminin eklenmesi gerektiğini vurguluyor.

Kim, ne kadar su tüketmeli? İşte formülü!

Yetişkin bir insan vücudunun ortalama yüzde 60’ı sudan oluşuyor. Yetersiz su tüketimi sonucu baş ağrısı, halsizlik, bilinç bulanıklığı gibi durumlar görülmesi kaçınılmaz olabiliyor. Yeterli su tüketiminin kalp sağlığı için de kritik bir öneme sahip olduğunu belirten Ayşe Sena Burcu “Su kaybının fazla olması durumunda kan hacmi azalır, dolaşım yeterli olamaz, besin öğelerinin doku ve organlara ulaştırılmasında doğacak sorunlar bu organların işlevine yansır. İleri seviyede sıvı kaybı (dehidratasyon) meydana gelmesi ise inmeye kadar giden ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir” diyor.  Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu, su tüketimi ihtiyacının kişiden kişiye değiştiğini belirterek “Günlük zorunlu ihtiyaç duyulan su tüketimini; vücut ağırlığınızı (kg) 30 ml ile çarparak basitçe hesaplayabilirsiniz. İdrar renginin koyulaşması, günlük su ihtiyacınızı karşılamadığınızın pratik bir göstergesidir” diye konuşuyor.

Bu faydalarını bir bilseniz!

Suyun vücudumuz için sayısız faydası olduğunu vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu; bu faydaları şöyle özetliyor:  “Atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması, besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması, kan dolaşımının sağlanması, hücrelerin, doku ve organların sağlıklı çalışması, hücrelere oksijen taşınması, cildin sağlıklı ve esnek görünmesi, metabolizmanın desteklenmesi, vücut ısısının düzenlenmesi gibi pek çok faydası olan su, vücudumuz için yeri doldurulamaz bir öneme sahiptir. Bu nedenle günlük yaşantımıza mutlaka suyu dahil etmeli ve su içmek için kesinlikle susamayı beklememeliyiz” diyor.

Acıbadem Ataşehir Hastanesi

Su tüketiminde bu uyarılara dikkat!

Buna karşın su tüketiminin ezbere olmamasını, az su içmek kadar fazla su tüketiminin de çeşitli sorunlara yol açabildiğini belirten Ayşe Sena Burcu “Ezbere su tüketimi böbrek, kalp ve solunum yetmezliği olan hastalarda riskli olabilir. Bu hastalarda tüketilen suyun idrarla atımında problem olabilir. İdrarla atılamayan su vücutta birikebilir. Bu durum nefes darlığı ve ödeme neden olabilir. Bu hastaların günlük su tüketim miktarları hekimler tarafından belirlenmeli, düzenli takip yapılmalıdır. Sadece bazı hastalık durumlarında değil, normal ihtiyacının üzerinde su tüketimi olan bireylerde de fazla su tüketimi sağlık için zarar oluşturabilir. İhtiyacın üzerinde su tüketimi vücuttaki sodyum, potasyum ve diğer minerallerin dengesinin bozulmasına bağlı olarak vücudun işlevsel faaliyetlerinin bozulmasına, böbreklerin aşırı çalışmasına, böbreğin idrarı konsantre etme yeteneğinin bozulmasına neden olabilir” uyarısında bulunuyor.

Çay ve kahveyi abartmayın! Ardından mutlaka 1 bardak su için!

Özellikle soğuk kış günlerinde ‘içim ısınsın’ diyerek çay ve kahve tüketiminde aşırıya kaçılabildiğini belirten  Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena Burcu, bu tür kafein içeren içeceklerin diüretik (idrar söktürücü) olması sebebiyle vücutta sıvı kaybına yol açtığı uyarısında bulunarak “Çay ve kahve tüketiminde aşırıya kaçmamaya, çay ve kahve içtikten hemen sonra her seferinde mutlaka 1 bardak su içmeye özen gösterilmelidir” diyor. Su içmekte zorlananların, suyun içerisine ekleyecekleri limon- salatalık, elma dilimleri-tarçın kabuğu, armut dilimleri-nane ve limon-zencefil gibi meyve ve sebze dilimleriyle su tüketimlerini kolaylaştırabileceklerini kaydeden Ayşe Sena Burcu, böylece hem vitamin / mineral alımına katkı sağlanabileceğini hem de su içiminin daha keyifli hale getirilebileceğini söylüyor.

Sabahları aç karnına su içmek doğru mu?

Sabahları aç karnına su içmek doğru mu?

Vücut ağırlığımızın yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan su, insan hayatı için oksijenden sonra en önemli gereksinim olarak gösteriliyor. Suyun faydaları saymakla bitmiyor; toksinleri temizliyor, vücut sıcaklığının belirli sınırlar içinde kalmasını sağlıyor, böbrekler başta olmak üzere pek çok organın ve metabolizmanın düzenli çalışmasında önemli görevler üstleniyor ve yediğimiz besinleri sindirmemize yardımcı oluyor. Özetle; su tüm yaşam fonksiyonlarımızın düzenlenmesinde kilit rol üstleniyor. Ancak iş hayatının yoğun temposu ve günlük yaşamın koşuşturması arasında çoğu zaman yeterince su içmemek gibi önemli bir hataya düşebiliyoruz!

Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, yeterince su tüketmediğimizde başta dehidrasyon, erken yaşlanma, tansiyon ve sindirim problemleri olmak üzere pek çok önemli sağlık sorununun gelişebileceği uyarısında bulunarak, “Bu nedenle vücudunuzun her gün ihtiyaç duyduğu miktar kadar su içmemiz oldukça önemli. Günlük 8-12 bardak su içmenin en doğrusu olduğunu söyleniyor. Ama gerçek şu ki ihtiyaç duyduğunuz su miktarı cinsiyetinize, ne kadar egzersiz yaptığınıza, havanın ne kadar sıcak olduğuna ve başka birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Tıp Enstitüsü (IOM), yetişkin erkekler için her gün toplam 13-15 bardak (yaklaşık 3 litre) sıvı öneriyor. Kadınların da her gün 9 bardak (2 litreden biraz fazla) sıvı tüketmelerini tavsiye ediyor” diyor.

İşte bu noktada çoğumuzun aklına pek çok soru takılıyor: Limonlu su fayda sağlar mı? Sabah aç karnına su içmeli miyim? Ilık su mu, yoksa soğuk su mu daha faydalı? Su zayıflatır mı? Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, yaşam kaynağımız olan su tüketimi hakkında en çok merak edilen 8 soruyu yanıtladı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

Pause Sağlık, Pause Dergi

Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz

SORU: Az su içmek kadar çok su içmek de hatalı mı?

CEVAP: Az su içmenin yanı sıra çok su içmek de vücudumuzdaki sıvı elektrolit dengesini bozarak sağlığımızı tehdit edebiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, “Kalp yetmezliği veya böbrek hastalığınız varsa sıvı alımınızı sınırlamanız gerekebiliyor. Zira çok su içtiğiniz zaman böbrekleriniz fazla suyu atamazsa, ‘hiponatremi’ denilen tablo ortaya çıkabiliyor. Bu, kanınızdaki minerallerin seyreldiği veya sulandığı anlamına geliyor. Sonuç olarak, kandaki sodyum seviyeleri düşüyor, vücudunuzun su seviyesi yükseliyor ve hücreleriniz şişiyor. Bu durum oldukça ciddi, hatta yaşamı tehdit eden sorunlara yol açabiliyor” diyor.

SORU: Sabahları aç karnına su içmek doğru mu?

CEVAP: Sabah kalkar kalkmaz içilen 500 ml suyun kan akışını hızlandırdığı, yeni kan hücrelerinin üretimini artırdığı ve cildinizin parlamasını sağladığı kanıtlandı. Sabahları aç karnına su içmek aynı zamanda bağırsakların çalışmasına katkı sağlayarak fazla kilolardan kurtulmanıza da yardımcı oluyor.  Ayrıca daha az açlık hissetmenizi sağlamasının yanı sıra bağırsaklarda yer alan toksinlerin vücudunuzdan atılmasına da yardım ediyor. Bunların yanı sıra metabolizmanızı hızlandırıyor, saçlarınızın daha sağlıklı ve parlak bir görünüme sahip olmasına katkıda bulunuyor, mide ekşimeleriniz varsa sorunu hafifletiyor, böbrek taşı oluşumunun ve mesane enfeksiyonlarının önlenmesine destek oluyor ve bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor.

SORU: Limonlu / sirkeli su içmek fayda sağlar mı?

CEVAP: Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, sabahları limonlu veya sirkeli su içmenin faydalı olduğunu belirterek, nedenlerini şöyle sıralıyor: “Sirke ve limondaki potasyum kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olabiliyor. Sabahları ılık limonlu su içmekten alacağınız C vitamini, kardiyovasküler hastalık ve felç riskini azaltabiliyor. Aynı zamanda hastalıklarla ve aşırı asidik ortamda gelişen kötü bakterilerle savaşan vücut pH’ını yükseltiyor, sağlıklı hücre işlevini ve yapısını destekliyor, bakteri ile virüsleri vücuttan uzaklaştırıyor” Ancak asidik içerikleri yüksek olduğu için reflü veya gastrit gibi mide problemleriniz varsa, limonlu veya sirkeli suyu tüketmemeniz öneriliyor.

Pause Sağlık, Pause Dergi

SORU: Su içmenin en doğru şekli nedir?

CEVAP: Su içmenin en doğru şekli, bir bardak suyu 10-15 saniye zaman diliminde yudum yudum içmektir. Suyu öğünlerinizden yarım saat önce ve yarım saat sonra tüketmeniz, midenizin genişlemesinin önüne geçmenize yardımcı oluyor. Dikkat! Bir seferde çok fazla su tüketmek midede şişkinliğe ve rahatsızlığa yol açabiliyor.

SORU: Yemek yerken su içilmeli mi?

CEVAP: Yemekle beraber tüketilen yaklaşık bir bardak (200 ml) su, büyük besinlerin parçalanmalarına yardımcı olarak yemek borusundan midenize geçişini kolaylaştırıyor. Ayrıca, besini sorunsuz bir şekilde hareket ettirmeye katkı sağlayarak şişkinlik ve kabızlığı önlüyor.

SORU: Suyu soğuk veya ılık içmek fark eder mi?

CEVAP: Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, su içmenin en güvenli yolunun çok sıcak suyun ağızda tahrişlere yol açabilmesi, çok soğuk suyun ise burun mukozasını kalınlaştırabilmesi ve solunum yolu geçişlerini zorlaştırabilmesi nedeniyle ılık su tüketmek olduğunu belirtiyor.  Elif Gizem Arıburnu Oğuz, “Ancak soğuk su içmenin de birçok faydası var. Örneğin egzersiz yaparken, koşarken veya dışarıda hava çok sıcakken yükselen vücut sıcaklığını düşürmek için soğuk su içmek iyi bir seçenek olabiliyor” diyor. Sonuç olarak ister soğuk, ister sıcak, isterseniz de ılık su için; önemli olan vücudunuza almanız gereken suyu ihmal etmemenizdir.

SORU: Spor yaparken su içmek önemli mi?

CEVAP: Spor yaparken organlarımız ve hücrelerimizin düzgün çalışmalarını sağlamak için suya ihtiyacımız var. Egzersiz yaparken su içmek vücut ısımızı düzenlemeye de yardımcı oluyor. Dolayısıyla egzersiz sırasında yeterince su içmezseniz, kendinizi dehidrasyon ve başka komplikasyonlar için büyük riske atmış olursunuz. Ayrıca kaslarınız yorulmaya başlar, kramplar, güçsüzlük ve koordinasyon kaybı yaşayabilirsiniz. Dehidrasyon durumunda vücudunuz kendini soğutamaz, vücut ısısının yükselmesi sonucunda sıcak çarpması gibi ciddi tablolar oluşabilir. Dehidrasyonu önlemek için sadece egzersiz yaparken değil, egzersiz öncesi ve sonrasında da içtiğiniz su miktarına dikkat edin. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, egzersiz yaparken ne kadar su içilmesi gerektiğine dair kesin kuralların olmadığına işaret ederek, “Çünkü metabolizma kişiden kişiye değişkenlik gösteriyor. Terleme oranınız, bulunduğunuz ortamdaki ısı ve nem, ne kadar uzun ve yoğun egzersiz yaptığınız gibi faktörleri göz önünde bulundurmalısınız” diyor.

SORU: Su içmek zayıflatır mı?

CEVAP: Yapılan araştırmalarda, suyun metabolik hızı yüzde 30’a kadar arttırdığı tespit edilirken, yemeklerden önce içilen suyun tokluk hissi oluşturduğu ve bu sayede daha az yememizi sağladığı ortaya konmuş. Başka bir çalışmada, öğünlerden önce içilen suyun bu etkileri sayesinde ortalama 75 kalori daha az almamızı sağladığı belirtilmiş. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, metabolizmamıza etki eden büyük etmenlerin ise genler ve yaşımız olduğunu vurgulayarak, “Bunlar müdahale edemediğimiz iki faktördür. Müdahale edebileceğimiz faktörler ise yeterli ve kaliteli uyku, yeterli beslenmek, egzersiz yapmak diyebiliriz. Su içmenin metabolizma hızı üzerinde pozitif bir etkisi vardır. Ancak bu etki, kilo verme hedeflerini önemli ölçüde etkileyemeyecek kadar küçüktür. Yani biz metabolizmamızı hızlandırmak için daha büyük etkileri olan faktörlere odaklanmalıyız” bilgisini veriyor.

Nestlé Waters’dan “suya değer verelim” çağrısı

Nestlé Waters’dan “suya değer verelim” çağrısı

Nestlé Waters Türkiye Genel Müdürü Michel Beneventi, 22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada suyun ve temiz bir dünyanın gelecek nesiller için en önemli miras olduğunun altını çizdi.

Birleşmiş Milletler, 2030 yılında küresel su arzının %40 üzerinde olacağını öngörüyor. Dünya genelinde 630 milyondan fazla kişinin temiz suya erişimi bulunmuyor. Ambalaj atıkları, bilinçsiz kullanım gibi türlü sebeplerden bugün 2,4 milyar kişi sağlıklarını riske atacak derecede kirli su kullanmak zorunda kalıyor. Hal böyleyken, Birleşmiş Milletler, her yıl 22 Mart Dünya Su Günü’nde, bu sorunlar konusunda farkındalık yaratacak, tedbirler almak için harekete geçirecek çalışmalar yürütüyor. Her yıl farklı bir tema çerçevesinde yürütülen çalışmaların bu yılki teması “Value for Water – Su Değeri” olarak belirlendi.

Birleşmiş Milletlerin bugüne özel, suyun korunmasının ve yönetiminin yanı sıra iklim değişikliğine sebep olan tüm nedenlerin de bertaraf edilmesi için dünya genelinde yürüttüğü çalışmalara destek veren Nestlé Waters’ın Türkiye Genel Müdürü Michel Beneventi, şirketin bu konudaki vizyonu ile yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

“Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak hepimizin sorumluluğu”

Suyun ve temiz bir dünyanın gelecek nesiller için en önemli miras olduğunun bilinciyle hareket ettiklerinin altını çizen Beneventi, Nestlé Waters olarak bu mirasın korunmasında bütünsel bir bakış açısıyla önemli sorumluluklar üstlendiklerini belirtti. Beneventi sözlerine şöyle devam etti: ”Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak hepimizin sorumluluğu. Nestlé Waters olarak Dünya Su Günü’nü, bu sorumluluk farkındalığını oluşturmak için bir vesile olarak görüyoruz. Şirketimizin ‘kaliteli ve sağlıklı nesiller’ vizyonundan aldığımız güçle, sadece suyu değil geleceği koruma anlayışıyla tüm faaliyetlerimizde çevresel etkilerimizi en aza indirmeye çalışıyoruz.”

“Su kaynaklarının sürdürülebilirliği için ortak hareket etmek önemli”

Lider ambalajlı su markalarını en sağlıklı, doğal ve güvenilir şekilde tüketicilere ulaştırmanın büyük bir sorumluluk olduğunu ifade eden Beneventi, bu sorumluluğun en önemli kısmının ise su kaynaklarının yönetimi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye su kaynakları açısından, dünya geneline kıyasla çok şanslı bir ülke. Ancak mevcut zenginliği korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak çok önemli. Nestlé Waters olarak işimizi yürütürken en büyük hedefimiz sürdürülebilir bir iş modelini uygulamak ve uzun yıllar bunu koruyabilmek. 2025 yılına kadar bütün dolum tesislerimizin Su Koruyuculuğu Sertifikası (Alliance for Water Stewardship-AWS) ile sertifikalandırılarak, tüm dünyada su kaynaklarının korunmasında lider bir rol üstlenmek ve iyi bir su yönetiminin mümkün olabileceğini göstermek için çalışıyoruz. Su ve çevreyle ilgili konuların çözüme ulaşmasında, çok paydaşlı yaklaşımla sonuca gitmeyi kendimize hedef olarak seçtik. Son 10 yılda paydaşlarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz farklı projelerle yaklaşık 500 milyon litre suyun doğada kalmasına katkıda bulunduk.”

Gelecek nesillere sağlıklı su kaynakları bırakmanın kolektif bir çaba gerektirdiğinin de altını çizen Beneventi sözlerine şöyle devam etti: “Bu konuda sadece faaliyet gösterdiğimiz alanlarda en iyi su kaynakları yönetimi uygulamalarını hayata geçirmekle kalmayıp, tüm sektörü teşvik etme sorumluluğunu da üstleniyoruz ve toplumsal bilinci artırmaya yönelik çalışmalar da yürütüyoruz. Bu amaçla global olarak 2018’de Dünya Su Günü’nün bu yılki teması ile de çok örtüşen Caring for Water inisiyatifini başlattık. Bu inisiyatif, toplumsal yaşam kalitesini artırmak ve sağlıklı nesillere katkıda bulunmak misyonuyla aksiyonlar alıyor.”

Ambalajlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı

Nestlé Waters sürdürülebilir bir gelecek ve sağlıklı bir dünya yaratılmasına yardımcı olma taahhüdü çerçevesinde yenilikçi, %100 sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş veya yenilenebilir kaynaklardan yapılmış ambalajlar konusunda da öncülük yapıyor. Halihazırda %100 geri dönüştürülebilir şekilde dizayn edilen PET şişelerinin yanı sıra, her yıl ambalajlarında kullandığı geri dönüştürülmüş PET (rPET) kullanım oranını artırıyor. Şirket bu doğrultuda 2020 yılında %50’si geri dönüştürülmüş ambalajlara geçişi başlattı. Döngüsel ekonomiye de destek veren şirket, Nestlé Waters Türkiye, son 5 yılda gerçekleştirilen %40 ambalaj azaltımı çalışmaları ile 200.000 adet ağaç eşdeğeri sera gazı salımı engellenmiş oldu.

Maraton İzmir’in su sponsoru Pürsu oldu

Maraton İzmir’in su sponsoru Pürsu oldu

Koç Topluluğu markası olan Pürsu, bu yıl ikincisi düzenlenen Maraton İzmir koşularının su tedariğini sağlamak üzere sponsorluk anlaşması imzaladı.

Sağlıklı bir yaşam için suyun ve sporun önemine inanan bir marka olan Pürsu, 11 Nisan’da İzmir’de gerçekleşecek maratonda bir kez daha sporseverlerin yanında olacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ulusal ve uluslararası spor organizasyonlarına ev sahipliği yapmak ve spor sevgisini kazandırmak için düzenlediği Maraton İzmir, 11 Nisan’da ikinci yarışını gerçekleştirecek.

Zihinsel ve fiziksel zindelik için su tüketin

Zihinsel ve fiziksel zindelik için su tüketin

Vücudun %60’ını oluşturan, hücrelere hayat veren suyun yeterli oranda tüketilmesi, beden ve zihinsel zindelik adına son derece önemli. Uzmanlar özelikle pandemi dönemini zihinsel ve bedensel olarak güçlü geçirmek için yeme içme alışkanlıklarına daha çok dikkat edilmesi gerektiğini dile getirirken, pH değeri 7.4’ün üzerinde olan alkali suları tercih edilmesi gerektiğine vurgu yapıyorlar.

Kalori değeri olmasa da 6. besin öğesi olarak sayılan su, sağlıklı yaşamın kilidi olarak kabul ediliyor. Ruhen, bedenen ve zihnen iyi hissetmek için her zaman yeteri kadar su tüketmek gerektiğine dikkat çeken uzmanlar içilen suyun miktarı kadar kimyasal içeriğinin de önemli olduğunu vurguluyor.

 

“pH değeri 7’nin üzerinde olan suları tercih etmeliyiz”

Suyun özellikle mevsim geçişlerinde yaşanan bahar yorgunluğu ve düşen enerjinin yükselmesi için de bizlere destek verdiğine dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzman Berrin Yiğit , “İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde zihinsel ve bedensel enerji için yediklerimiz ve içtiklerimiz konusunda her zamankinden daha özenli olmalıyız. Bu noktada piyasada sunulan takviyeli sulardan faydalanabiliriz. %100 doğal kaynak sularından ihtiyacımıza yönelik seçimler yapmalıyız. Su başlı başına şifadır ama bazı ilavelerle daha da canlandırıcı olabilir. Örneğin ginseng, L-Karnitin, B vitamini takviyeli alternatifler zihinsel ve fiziksel performansı arttırabilir. Özellikle alkali ve zararlı asitlerin vücuttan atılmasına yardımcı, pH değeri 7.4’ün üzerinde olan suları tercih etmeliyiz” şeklinde açıklama yaptı.

 

Türk toplumunda çoğunluğun halen yeterli oranda su tüketimini alışkanlık haline getiremediğini vurgulayan Yiğit “Türk insanı suyun maalesef tadını sevmiyor ya da fazlaca çay, kahve tükettiği için su içmeye yer kalmıyor. Uzun ve kaliteli yaşam için hepimiz her gün en az 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Suların daha da faydalı hale gelmesi için içlerine organik sebze, meyve dilimleri, taze zencefil, tarçın kabuğu, karanfil gibi baharatların eklenmesi hem farklı aromalar hem de katma değer sağlaması adına düşünülebilir. Bunların çok daha profesyonel üretim teknolojileriyle fonksiyonel içecek halinde satılan alternatifleri de artık ülkemizde mevcut” dedi.

 

Pürsu’ya ambalaj ödülü

Pürsu’ya ambalaj ödülü

Koç Topluluğu markalarından Pürsu, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından düzenlenen ‘’Worldstar Global Packaging Awards’’tan da ödülle döndü. Bir süre önce dünyaca ünlü şef ve tadım uzmanlarının oluşturduğu, “The International Taste and Quality Institute” kör tadım testlerinde “Üstün Lezzet Ödülü” ne layık görülen Pürsu, ‘’Worldstar Global Packaging Awards’’ta “İçecek Kategorisinde” en iyi ambalaj tasarımı ödülünün sahibi oldu.

Su bağışıklığınızı artırır

Su bağışıklığınızı artırır

Yurdu etkisi altına alan kar etkisiyle birlikte su tüketiminin azaldığına ve bu durumunda da vücudun bağışıklık sistemini zayıflattığına dikkat çeken uzmanlar, hastalıklara karşı güçlü bir savunma için yeteri kadar ve doğru kaynaktan su içilmesi gerektiğini dile getiriyor. Kanın pH’ının dengelenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için de PH’ı 7.4’ün üstünde olan alkali suların tercih edilmesi öneriliyor.

Bağışıklık sisteminin önemli bir parçası, hücrelere hayat veren suyun yeteri kadar ve doğru kaynaktan alınması büyük önem taşıyor. Uzmanlar, uzun ve kaliteli yaşam için her gün en az 2 litre su içmenin alışkanlık haline getirilmesinde hem fikir.

Vücudun suya olan ihtiyacının her daim devam ettiğine dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Berrin Yiğit, “Özellikle mevsim geçişlerinde görülen soğuk algınlığı, grip, yüksek ateş, boğaz ve baş ağrısı gibi birçok sorunla baş etmek için savunma sistemimizi güçlendirmemiz gerekir. Bu noktada doğanın bize sunduğu en önemli ve asla ihmal edilmemesi gereken şifaların başında su geliyor. Dolayısıyla sıcaklıkların düşmesiyle birlikte su tüketimimizi asla ihmal etmemeli, kanın pH’ının dengelenmesi ve bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesi için PH’ı 7.4’ün üstünde olan alkali suları tercih etmeliyiz” dedi.

Bağışıklık sistemini destekleyecek vitamin minerallerle zenginleştirilmiş sular önemli

Suyun bağışıklık sistemini destekleyecek vitamin minerallerle zenginleştirilmesinin de bağışıklık sistemi için önemine vurgu yapan Yiğit, doğal kaynak suyundan gelen magnezyum, kalsiyum ve potasyum dışında ekstra dışarıdan eklenen D ve B vitaminleri ile virüs ve bakterilere karşı daha güçlü bir savunma sağlanabileceğini söyledi.