Yalnızlık Bakanlığı ve Metaverse…
Teknolojiyi nasıl kullanıyoruz? İhtiyaç için mi, keyif için mi, iş yapmak için mi sosyalleşmek ya da yalnızlaşmak için mi? Ne kadar akit ayırılıyor yoksa sırf internette mi yaşanıyor? Otokontrolü hangi yaş aralıkları ya da meslek grupları nasıl sağlıyor? Bu gibi sorular; neredeyse her ortamda konuşma konusu edilirken; şimdi “ Metaverse” gündemimize saplanmış durumda. Arttırılmış sanal gerçeklik araçlarını kullanarak; sonsuz sayıda sanal gerçeklik topluluğuna sahip olabilecek evren ötesi vaat edilen yeni bir dünyaya davet ediliyoruz. İnsanların birbirleriyle çalışabileceği, oyun oynayabileceği, tanışabileceği, etkileşim içerisine gireceği bir çember ortam… Yakın geçmişe bakınca; zamanın hızına yetişmekte zorlanan insanoğlu pek çok sosyal keyif ya da yaşamsal olguya vakit ayıramamaya başladığında, soysal medya platformları adeta bir kurtarıcı gibi yetişmişti. Ama sonra yalnızlığın kurtarıcısı internet sayesinde işin şekli değişmeye başladı; bir kahve molasında ya da biriyle sohbet sırasında dahi elimizde teknoloji ile uğraşır olduk. Bedenimiz bulunduğumuz ortamda olsa bile parmağımızın ucu ile elimizdeki akıllı telefon tablet nereye işaret ediyor dokunuyorsa, ruhumuzla ve aklımızla oraya ışınlanır olduk. Uzun uzun buralarda vakit geçirip doğru kullanma konusunda kontrolü kaybedenlerin çoğunlukta olduğuna işaret eden araştırmalar var. Hepimize bir yabancılaşma, yalnızlaşma, asosyallik yükselişe geçti. Bakın hep bir hız halindeyiz. Hep bir dijitalin; instagram mailler, twitler, youtube, zoom, webinar vb. içinde yaşamaya çalışıyoruz. Birbirimizi dinlemeye sabrımız kalmadı. Durumun farkında olan markalar insanları oturduğu yerden kaldırıp, harekete geçirmek için güzel kampanyalar hazırlıyor. OMO’nun son reklam kampanyası içlerinde en motive edici bulduğum oldu. Olayı iki cümle ile özetliyor; “Tweetler denizleri temizleyemez” ve “Hashtagler ağaç dikemez”…
Buzdağının görünen kısmı buydu. Peki ya görünmeyen kısmı…
İngiltere’de yapılan güncel bir araştırmada 600 bin yaşlının bir yıl boyunca kimseyle konuşmadığı belirlendi. Düşünebiliyor musunuz? Bir tek kelime bile konuşmamışlar. Feci bir durum… Araştırma kapsamı dışında kalan bu ya da daha vahim durumda kaç kişi var acaba diye düşünmeden edemiyor insan… Veriler ışığında harekete geçen İngiltere’de yalnızlık bakanlığı kuruldu. Dolayısıyla neyi nasıl ne kadar ne için kullandığımıza iyi bakmalıyız diyerek gelelim bu ayki kapak konuğumuza… Eserleri dünya çapında ilgi gören ünlü Türk heykeltraş Seçkin Pirim bu ayki kapak röportaj konuğumuz. Sevgili Seçkin Prim; global moda markalarından önde gelen birinin sunduğu teklifi kabul ederek, öyle bir işe imza attı ki; çalışılan eser dünyada bir ilk oldu. Düşünün ünlü bir sanatçının eserinin içinden, bir heykelin içinden yürüyerek bir mağazaya giriyorsunuz. Şimdi esere mi bakarsınız? Düşünceye mi şaşırırsınız? Ya da sanata bu denli destek veren dünya moda markası hangisi diye mi bakarsınız bilemem ama çok keyifli bir söyleşinin Pause dergi okurlarını beklediğini garanti edebilirim.
Gelelim dergide başka neler var; okumak için her bir sayfamıza, her baktığınızda farklı, renkli tempolu bir içerik sizleri bekliyor. Gez, gör, bil, öğren, trendleri yakala, çemberin dışında kalmayın bakış açısıyla hazırlanan dosyaları okurken her bir sayfayı yerinde yaşıyor gibi inceleyeceksiniz. Gelecek ay yine aynı heyecanla hazırlayacağımız içeriklerde buluşana kadar sağlıkla kalın. Bizimle olduğunuz için teşekkürler…