Zihne çeki düzen verme

Dağınık bir zihinle ilerlemek ve verim almak pek kolay değil. Hele günümüz değişen koşulları ve uyarı bombardımanı altında hiç kolay değil!

Dağınık bir zihinden düzenli bir zihne geçebilmek için birçok yöntem ve egzersiz var. Eğer dağınıklığın sebebi olumsuz duygulara fazla takılmak veya bir iki olay nedeniyle sıkışıp kalmak ise, basit ve kullanışlı bir yöntem olan Farkındalık Çarkını önereceğim.. Daniel Siegel ve Tina Payne Bryson’ın çocuklarla iletişim için yarattığı “Bütün Beyinli Çocuk” yaklaşımından bir pratik bu. Amaç, özellikle çocukların ve aslında yetişkinlerin de, duygusal mücadelelerde, hem sağ hem sol beyinden yararlanır ve daha geniş perspektiften bakabilir hale gelmelerini sağlamak.

Bir bisiklet tekerleği farz edin: jantı (yani çemberi) ve ortasında da göbeği (yani merkezi) ile. Çemberin çevresi dikkatimizi verdiğimiz veya zihnimizde yer alan tüm alanları temsil ediyor. Çember boyunca: duyular, düşünceler, duygular, arzular, hayaller, anılar, algılar ve hisler dizili. Çemberle bağlantıda olan orta göbekte ise, etrafta ve iç dünyamızda neler olduğunu fark eden, rahat olduğumuz ve seçim yapabildiğimiz zihnimizin içi yer alıyor. Beynimizdeki prefrontal korteks, tüm beyni (işlevleri) bütünleştirmeye yarar. Ortadaki bu merkez de bir nevi yöneticidir, zira en iyi kararları verdiğimiz yerdir. Aynı zamanda da diğerleri ve kendimizle derin bağlar kurmamızı sağlar.

Çemberin etrafı birbirinden farklı düşünce, duygu, bedendeki hisler, hayaller gibi birçok farklı hallerimizden oluşur. Kağıda bir çember çizip, tüm bunları yazdığımızda, kağıt üzerinde, o sırada farkında olmadığımız birçok yönümüzü ve tek bir tanesinin zihnimize hakim olmadığını fark ederiz. Farkındalık çemberi olarak adlandırılan bu model sayesinde, aynı andai birbirinden farklı duygu ve düşüncelere, ilgilere, algılara ve farklı veçhelere sahip olunduğunu anlarız. Sadece endişe ve korkular, sadece zorlu işler, sadece keyifli anlar veya sadece ağrılar yoktur. Şöyle de ifade edebiliriz: bunlardan bir tanesi diğer her şeye baskın değildir. Böylelikle de dikkatimizi yönetmek kolaylaşır. Merkezden beslenen ve merkezi besleyen birçok yönümüz vardır.

Örneğin gündelik hayatta karşılaştığınız bir sorunu ele alın. Merkeze kendinizi koyun. Sonra çemberde o sırada olan şeyleri sıralayın. Sorun ne? Ne hissettiriyor? Düşünce olarak neler var? O sırada başka ilişkilerinizde neler oluyor? O sırada hayatınızdaki hoşunuza giden şeyler neler? O sırada hayallerde neler var? Bedeninizdeki hisler neler? Algılarınız neler?  An’daki farklı durumları yan yana dizince, geniş resim ortaya çıkar. Her birine düşen yük azalır. Kişisel gücün farkına varılır. Kısıtlılık yerine genişleme ve hafifleme sağlanır. Çemberdeki birbirini besleyen ve iyileştiren bağlar göz önüne serilir.

Çocuklar üzerinde bu yöntemi kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Özellikle bir konu veya duygu ile mücadele halinde oldukları anlarda. Sadece çocuklar değil, tüm yaştan kişiler, dağınık zihinlerini çembere yerleştirip, “akılgözü” geliştirebilirler. Böylece dengeli, merkezle bağlantılı ve kişinin kendisi için anlamlı anlar yaratmak mümkün olur. Daniel Siegel’in yetişkin zihinlerin farkındalığı ve gelişimi için hazırladığı Akılgözü kitabına da göz gezdirmenizi tavsiye ederim.

Düşünce veya duygu kalabalığı kaos yaratabilir. Sağlıklı düşünme ve karar vermeye engel olabilir. Farkındalık çarkı sayesinde, dikkat ayrıştırabilmiş, olumlu/olumsuz tüm içsel alanlar fark etmiş ve elbette zihin berraklaşmış olur. Alanlar, veçheler birbirinden ayrılabildiğinde dikkat de zihin de rahatlar. Üstelik de sıklıkla yapılabilecek, hızlı bir pratik.

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI