Yazılar

İzsiz cerrahi Vnotes hem tıbbi hem kozmetik faydalar sağlıyor!

Son yıllarda doğum sayısının azalması, anne olma yaşının 35’in üzerine çıkması, sağlıksız beslenme, sigara ve obezite gibi sorunlar nedeniyle kadınsal hastalıkların görülme sıklığı ülkemizde giderek artıyor. Bir yandan da pek çok kadın bu hastalıkların yol açtığı şikayetleri dile getirmeye utandığı için, erken tanı imkanı kaçırılabiliyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa, “Ülkemizde ne yazık ki kadınsal hastalıklar ayıp kabul edilip, kadınlar da bu sorunlarını konuşmaktan çekindikleri için  kimseye anlatamıyor hatta hekime bile ifade edemiyorlar. Bu da toplumumuzda sıklığı artan idrar kaçırma, geçmek bilmeyen kanamalar, kasık ağrıları, cinsel ilişkide ağrılar, kronik kabızlık, vajinada genişlik, rahim ve/veya mesane sarkması hatta kanser gibi tehlikeli hastalıkların geç tanı almasına yol açabiliyor. Oysa kadınların bu sorunlarını hekimleri ile paylaşmaları hem daha iyi ve kaliteli bir yaşam sürmelerini hem de bazı tehlikeli hastalıklara karşı erken tanı ile tedavi şansına kavuşmalarını sağlar” diyor. Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa günümüzde en sık görülen 5 kadınsal hastalığı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Doç. Dr. Murat Yassa

Doç. Dr. Murat Yassa

  • Rahim miyomları (Leiomyom)

Üreme çağındaki her 5 kadından birinde görülen ve genellikle iyi huylu tümörler olan miyomlar,  adet düzensizliklerinden aşırı kanama ve ağrıya dek birçok soruna yol açabiliyor. Miyomların rutin jinekolojik muayenelerle teşhis edilebildiğini ancak ülkemizde kadınların çoğunlukla düzenli muayene yaptırmadıkları için anormal büyüklük ve ağırlıklara ulaşabildiğini belirten Doç. Dr. Murat Yassa “Bu da kansızlık (anemi), kısırlık ve düşük riski ile idrar/dışkılama bozukluklarına neden olabiliyor” diyor.

Tedavisi: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve aşırı östrojen maruziyetinden kaçınarak miyom gelişimini önlemek veya büyümesini yavaşlatmak mümkün. Hastalığın tedavisi ise yaşa, miyomun büyüklüğüne ve semptomlarına göre değişiyor. Hormonal tedavilerin ciddi yan etkileri nedeniyle terk edildiğini, günümüzde miyomun cerrahi olarak çıkarılması veya rahmin alınması gibi yöntemler uygulandığını belirten Doç. Dr. Yassa “ Küçük ve şikayet yaratmayan miyomlar takip edilebilir veya semptoma yönelik tedaviler belirli bir süre için denenebilir” diyor.

  • Anormal kanamalar

Üreme çağındaki kadınlarda sık görülen anormal kanamalar; hormonal dengesizlikler, rahim polipleri, miyomlar, rahim duvarı kalınlaşması, polikistik over sendromu, enfeksiyonlar ve rahim kanseri gibi birçok nedene bağlı olabiliyor. Doğum kontrol yöntemleri veya bazı kan sulandırıcı ilaçlar da anormal kanama yapabiliyor. Özellikle menopoz sonrası veya uzun süren düzensiz kanamalarda acilen doktora başvurulması gerektiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Aksi taktirde rahim kanseri gibi ciddi hastalıkların tanısında gecikme yaşanabilir” diyor.

Tedavisi: Düzenli jinekolojik kontroller, sağlıklı beslenme, kilo kontrolü ve sigaradan uzak durarak riski azaltmak mümkün. Tedavide; altta yatan nedene bağlı olarak hormonal tedaviler, rahim içi girişimler (kürtaj vb), miyom veya poliplerin cerrahi olarak çıkarılması ve ileri vakalarda rahmin alınması gibi yöntemler uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Rahmin alınması açık veya kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılıyor. Günümüzde vNOTES denilen tam kapalı ve minimal invaziv cerrahi ise; tıbbi ve kozmetik avantajlarıyla öne çıkıyor” diyor.

  • İdrar kaçırma

Ülkemizde her 4 kadından 1’inin sorunu olan idrar kaçırma özellikle menopoz sonrası ve doğum yapmış kadınlarda daha yaygın görülüyor. Pelvik taban kaslarının zayıflaması, vajinal doğumlar, menopoz, obezite, kronik kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları, diyabet ve nörolojik hastalıklar idrar kaçırmaya yol açabiliyor. Stres tipi (hapşırma, öksürme ile), sıkışma tipi (ani idrar hissi ile) ve karma tip gibi farklı türleri olan idrar kaçırma, sosyal hayatı, iş yaşamını ve cinsel ilişkiyi olumsuz etkileyebilirken, özgüven kaybı, psikolojik stres ve hijyen sorunlarına neden olabiliyor.

Tedavisi: Kegel egzersizleri ve kilo kontrolü ile idrar kaçırma riskinin azaltılabileceğini tedavide erken teşhisin önemli olduğunu, geç kalındığında cerrahi müdahale gerebildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa “Tedavisi için; pelvik taban güçlendirme egzersizleri, mesane eğitimi, ilaç tedavileri ve ileri vakalarda cerrahi yöntemler uygulanabilir. Geç kalındığında idrar kaçırma şiddetlenerek sürekli idrar sızıntısı, mesane enfeksiyonları, cilt tahrişi ve böbrek fonksiyon bozuklukları gibi sorunlara yol açabilir” diyor.

  • Vajinal genişleme

Ülkemizde ‘utandıran sorunlar’ arasında yer alan ve bu nedenle kadınların doktora başvurmalarını engelleyen vajinal genişleme, genellikle doğum travmaları, yaşlanma, bağ dokularının zayıflaması ve östrojen seviyelerindeki düşüş nedeniyle ortaya çıkıyor. Özellikle çok sayıda doğum yapmış kadınlarda ve menopoz sonrası dönemde daha sık görülen bu sorunun erken dönemde kolaylıkla tedavi edilebildiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Böylece yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemeden önce komplikasyonlar önlenebilir” diyor.

Tedavisi: Düzenli fiziksel aktivite, pelvik taban kaslarını güçlendiren egzersizler ve sağlıklı beslenme ile vajinal dokuların sıkılığını korumak mümkün. Ani kilo alımından da kesinlikle kaçınılması gerekiyor. Doç. Dr. Murat Yassa tedaviye yönelik şöyle konuşuyor: “Hafif vakalarda pelvik taban egzersizleri ve terapileri, vajinal lazer uygulamaları, vajinal hyaluronik asit dolgu uygulamaları, ileri vakalarda ise vajinal sıkılaştırma ameliyatları (perineoplasti, vajinoplasti) uygulanabilir.”

  • Genital sarkma (Pelvik Organ Prolapsusu)

Ülkemizde yapılan çalışmalara göre, her 3 kadından 1’inin karşılaştığı bu sorunun tedavi edilmediğinde vajinal kanserlere de yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Murat Yassa, genital sarkmanın  cinsel ilişkiden utanma/kaçınma, ilişkide ağrı/ kanama, idrar kaçırma veya bağırsak hareketlerinde zorluk gibi şikayetlerle günlük yaşam kalitesini çok olumsuz etkilediğini söylüyor.  Pelvik taban kaslarını güçlendiren egzersizler, düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı kilo kontrolü, kronik kabızlık veya öksürük gibi durumların tedavisi ile risk azaltılabilirken, ileri evrelerde ise cerrahi müdahale kaçınılmaz olabiliyor. Bu nedenle, gecikmeden uzmana başvurmak gerekiyor.

Tedavisi: Son yıllarda gerek teknolojideki gerekse tıp alanında gelişmeler sayesinde bu sorunun tedavisinde son derece önemli ilerlemeler kaydedildiğini vurgulayan Doç. Dr. Yassa, cerrahi müdahale gerekmesi durumunda günümüzde İzsiz Cerrahi olarak da bilinen vNOTES yönteminin öne çıktığını söylüyor. Bu tedavinin vajinal yoldan gerçekleştirilen minimal invaziv bir yöntem olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Murat Yassa “Günümüzde vNOTES denilen ‘tam kapalı’, izsiz ve minimal invaziv cerrahi yöntemi tıbbi ve kozmetik avantajlarıyla öne çıkıyor” diyor.

Kahve Dünyası’ndan Annelere Günü’ne tatlı bir hediye

Kahve Dünyası, Anneler Günü’nde annesini hem lezzetli hem de özel bir hediyeyle mutlu etmek isteyenleri mağazalarına davet ediyor.

Kahveden çikolataya, lokumdan özel fincanlara uzanan keyifli detaylarla hazırlanan bu özel kutu, Anneler Günü’nün en tatlı anlarına eşlik ediyor.

Kutunun içinde; meyveyle çikolatanın mükemmel uyumunu taşıyan Frutibon Bitter Çilek, taptaze çekilmiş 250 gram Türk Kahvesi, lokum severler için Sütlü Çikolata Kaplı Lokum ve bu tatlara eşlik edecek zarif 2’li fincan seti yer alıyor.

Bununla birlikte, mağazalarda satışa sunulan teneke kutu seçeneğiyle misafirler Lavi, Spesiyal, Trüf gibi diledikleri dökme çikolataları seçerek kutularını kişiselleştirebiliyor. Bu lezzet dolu kutular hem kahve sohbetlerine lezzet katıyor hem de annenize özel hissettirecek zarif bir armağan sunuyor.

Upcycle İstanbul Art and Design Festival’i sanatseverlerle buluşuyor

İstanbul’un ileri dönüşümü odağına alan, sosyal etkisi yüksek, çevre dostu festivali Upcycle İstanbul Art & Design Festival, 15-18 Mayıs tarihlerinde Müze Gazhane’de kapılarını açıyor.

Bu yıl “Dönüşüme Kendinden Başlamaya Var Mısın?” temasıyla gerçekleşecek festival, sanatı, tasarımı ve sürdürülebilir yaşamı benimseyen herkesi, dönüşüm ve yaratıcılığın sınırlarını birlikte genişletmeye davet ediyor.

15-18 Mayıs tarihlerinde Müze Gazhane’de gerçekleşecek olan Upcycle İstanbul Art & Design Festival, vicdanlı, üretken, yaratıcı, meselesi olan, iyi kalpli insanları “Dönüşüme Kendinden Başlamaya Var Mısın?” temasında buluşturmayı amaçlıyor. Katılımcıları kendi içsel dönüşümlerini gerçekleştirmeye, daha bilinçli bireyler olmaya ve bu dönüşümle çevrelerine de ilham vermeye davet eden festival, ortak umut ve dönüşüm için güçlü bir topluluk oluşturuyor.

Vatandaşları ‘Adalet için Açık Mikrofon Forumu’na davet etti

Başkan Denizli, ‘Adalet için Açık Mikrofon Forumu’na davet ederek, “İlk defa 14. Alaçatı Ot Festivali’nde bu yıl gelen vatandaşlara söz senin diyoruz. Ve gelin adaleti konuşalım, toplumsal olarak adalete bakış açımızı masaya yatıralım diyoruz” dedi.

Çeşme Belediyesi tarafından, bu yıl “Toprak, Zaman ve Tat” teması ve “Kaya Koruğu” konseptiyle 14’üncüsü düzenlenen Alaçatı Ot Festivali’nin ikinci gününde kortej yürüyüşü renkli görüntülere sahne oldu.

Yürüyüşün ardından, Belediye Başkanı Lal Denizli, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.  Başkan Denizli, Alaçatı Ot Festivali’nin Çeşme’mizin yereli ile bütünleşmiş özellikle Ege mutfağının, kültürünün, gelen tüm ziyaretçilerle buluştuğu tarifsiz bir festival olduğunu belirterek, “Festivalin ikinci günündeyiz. Vatandaşın Türkiye genelinde ve dünya çapında ilgisi artarak devam ediyor. Ülkemizin her yanından ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen ziyaretçileri Çeşme’mizde misafir etmekten büyük memnuniyet duyuyoruz” dedi.

“Söz senin diyoruz”

Bu sene festival kapsamında, Alaçatı Amfi Tiyatro’da bir ilk olan ‘Adalet için Açık Mikrofon Forumu’nun yapılacağını da sözlerine ekleyen Başkan Denizli, sözlerini şöyle noktaladı:

“Adalet için Açık Mikrofon Forumu yarın 19 Nisan Cumartesi günü Alaçatı Amfi Tiyatrosu’nda gerçekleşecek. Adaleti her alanda konuşmamız gerekiyor. Bugün, Türkiye toplumunun içinden geçtiği süreci ve tabii ki gündemi festivalimizden koparmak istemedik. Halkın adalet konusuna sahip çıkması, halkın adaleti her alanda her şekliyle konuşmak istemesi bizler için çok kıymetliydi. Bu nedenle tarihte ilk defa 14. Alaçatı Ot Festivali’nde bu yıl gelen vatandaşlara söz senin diyoruz. Ve gelin adaleti konuşalım, toplumsal olarak adalete bakış açımızı masaya yatıralım diyoruz. O nedenle gelen tüm katılımcılarımızı tıpkı stantlarımıza ve konserlerimize olduğu gibi Adalet Forumu’muza da davet ediyoruz.”

Asya’nın En İyi Kadın Şefi Tam Chudaree Debhakam Türkiye’ye geliyor

Vakko L’Atelier, gastronomi dünyasının önde gelen şeflerini bir araya getirecek “Guest Chef Dinner” etkinlik serisini başlatıyor.

Bu özel serinin ilk konuğu, Michelin Yıldızlı Taylandlı şef Tam Chudaree Debhakam olacak. 9-10-11 Mayıs 2025 tarihlerinde Vakko Hotel & Residence Nişantaşı’nda gerçekleşecek.

Asya’nın En İyi Kadın Şefi 2025 ödülünün sahibi olan Debhakam, Bangkok’taki ünlü restoranı Baan Tepa ile dikkat çekiyor. İki Michelin yıldızına sahip Baan Tepa, yerel ve mevsimsel malzemeleri merkeze alan sürdürülebilir mutfak anlayışıyla gastronomi dünyasında büyük yankı uyandırıyor.

Bangkok’taki ödüllü restoranı Baan Tepa ile gastronomi dünyasında büyük yankı uyandıran şef, yerel ve mevsimsel malzemelere odaklanan yaratıcı tabaklarıyla biliniyor.

Bilgi: 0549 100 13 81 –  vakkolateliernisantasi@vakko.com.tr

“Together in Travel” KOBİ girişimi başlıyor

Dünya genelinde 68 ülke adına ön vize başvuru süreçlerini yürüten VFS Global’in de kurucu ortak olarak katıldığı Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi WTTC, seyahat ve turizm sektöründeki küçük ve orta ölçekli işletmeleri (KOBİ’ler) desteklemek amacıyla küresel düzeyde “Together in Travel” (Seyahatte Birlikte) girişimini başlattı.

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi WTTC’nin öncülüğünde başlatılan “Together in Travel” (Seyahatte Birlikte) girişimi; Accor, Red Carnation Hotels, MSC Cruises, Virtuoso, Hilton, Microsoft, Trip.com, Abercrombie & Kent Group, OMRAN, Diriyah Gate, FINN Partners gibi sektör devlerinin katkılarıyla çok paydaşlı ve disiplinler arası bir yaklaşımla hayata geçiriliyor.

“Together in Travel” (Seyahatte Birlikte) girişimi kapsamında kobilerin küresel pazarlara ve yatırım fırsatlarına erişimlerini kolaylaştırmak uzman eğitim programları, dijital dönüşüm araçları ve sürdürülebilir iş uygulamalarıyla küresel pazarda rekabet güçlerinin artırılması amaçlanıyor.

Corendon Airlines, 20. Yılını gökyüzünde de kutluyor

Corendon Airlines, gökyüzündeki 20. yıldönümünü çeşitli etkinliklerle kutluyor. Avrupa ve Mısır’daki 32 farklı havalimanından yapılan yaklaşık 80 uçuşta sürprizler hazırlayan Corendon Airlines, bu anlamlı dönüm noktasını değerli yolcularıyla birlikte kutlamanın gururunu yaşadı.

Uçuşta, yolculara özel olarak hazırlanan dostluk bileklikleri hediye edilirken, tatlı bir sürpriz olarak lezzetli çikolatalar da ikram edildi. Corendon’un bu jesti, gökyüzünde adeta bir festival havası yaratırken, markanın yolcularına duyduğu minnet ve bağlılığı içten bir şekilde ortaya koyarak beğeni topladı.

Muratbey’den “Ballı Kaymaklı” peynir

İhraç ettiği ürünleri ve iletişim yaklaşımları ile dünyada peynir anlayışını değiştiren Muratbey, Orta Doğu pazarına özel olarak geliştirdiği “Ballı Kaymaklı” peynirini tanıttı.

Dünya markası olma yolunda ilerleyen Muratbey, Türkiye’yle benzer birçok kültürel değerlere sahip Orta Doğu pazarında yoğun ilgi görüyor. İhracatının yüzde 35’ini Orta Doğu ülkelerine yapan Muratbey, bu ilgiye yenilikçi bir ürünle karşılık verdi. Yurt içi pazarda hafif, kaymaksı lezzeti ve yumuşak kıvamı ile büyük ilgi gören “Kaymaklı” peynirini Orta Doğu damak zevkine uygun bir anlayışla “Ballı Kaymaklı” içeriğiyle üretti.

D vitamini, prebiyotik ve whey protein içeriğiyle fonksiyonel bir ürün olan Ballı Kaymaklı, değişen tüketici trendlerine uygun olarak geliştirildi. Sağlıklı yaşamı benimseyen bireyler ve yüksek proteinli ürünler arayan sporcular için ideal bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Galataport İstanbul, AROYA Cruises’ın ana limanı oluyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) şirketi Cruise Saudi’ye ait AROYA Cruises’ın ilk gemisi AROYA, haziran ayında başlayacak seferleri için Galataport İstanbul’u ana liman olarak seçti.

Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu çerçevesinde hayata geçirilen AROYA Cruises, bölge halkına gemi turizmini tanıtmayı ve Avrupa’da Kızıldeniz ile Doğu Akdeniz’de yeni tatil olanakları sunmayı amaçlıyor. Sektörde büyük heyecan yaratan AROYA, Akdeniz’deki ana limanı (kruvaziyer endüstrisinde bir yolculuğun başladığı ve bittiği liman) olarak Galataport İstanbul’u seçti.

Kruvaziyer yolcuları seyahatleri öncesi veya sonrasında İstanbul’u keşfetmeye zaman ayırdığından, ana liman kruvaziyer yolcusunun ülke ekonomisine katkısı standart bir turistinkinin yaklaşık 6 katına denk geliyor. AROYA yolcularının da ülke turizminin hedeflerini yukarı taşımada rol oynaması bekleniyor.

21 Haziran 2025’te Galataport İstanbul’a yanaşacağı açıklanan AROYA, eylül ortasına kadar her cumartesi seferlerine devam edecek. 2025 yılında AROYA’nın yaklaşık 90.000 kruvaziyer yolcusunu ağırlaması bekleniyor.

Plastiklerin olası tehlikelerinden nasıl korunmalı

Plastik ürünlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, son yıllarda artan bilimsel çalışmalarla daha iyi anlaşılıyor. Özellikle plastiklerde bulunan Bisfenol A (BPA), ftalatlar ve Polivinil Klorür (PVC) gibi zararlı maddelerin bu konuda dikkat çektiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Dünya genelinde yıllık yaklaşık 400 milyon ton plastik üretiliyor. Bu miktarın, on milyondan fazla çöp kamyonunun taşıdığı yüke denk geldiği düşünülürse sağlık açısından oluşabilecek risklerin de yüksek olduğunu söylemek mümkün” dedi.

Plastik atıkların doğada parçalanmasıyla oluşan mikroplastikler; toprakta, havada, gıda zincirinde ve su kaynaklarında birikerek çevresel kirliliğine neden oluyor. Çevreye dağılan bu mikroplastiklerin insan vücuduna solunum, gıda ve su yoluyla girerek sağlığı tehdit ettiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Plastik parçacıkların akciğer, karaciğer, plasenta ve diğer organlarda bulunabildiğini ortaya koyan araştırmalar mevcut. Hatta çevresel kirlilik sonucu anne sütünde bile yüksek miktarda BPA gibi zararlı maddelerin varlığı, plastik kullanımının potansiyel tehlikesini gözler önüne seriyor” dedi.

Prof. Dr. Yeşim Yıldırım

Prof. Dr. Yeşim Yıldırım

Plastiklerdeki maddeler kanserle yakından ilişkili

Avrupa Birliği’nin 2011’den beri biberonlarda BPA kullanımını yasakladığını dile getiren Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Araştırmalar BPA maruziyetinin; tiroit fonksiyonlarını bozabildiğine, obeziteye sebep olabildiğine ve prostat ya da meme gibi çeşitli kanserlere yol açabildiğine işaret ediyor. Plastiklere esneklik ve dayanıklılık kazandıran ftalatların ise üreme bozuklukları, gelişimsel sorunlar ve meme kanseri riskiyle ilişkili olduğu biliniyor. PVC plastikleri üretmek için kullanılan vinil klorür ise halihazırda bilinen bir kanserojen dolayısıyla bu plastik türünün de meme kanseri oluşumunu artırabilecek toksik kimyasallar salma riski yüksek” dedi.

Plastik kullanımını minimumda tutmak en iyisi

Özellikle bazı plastik çeşitlerinin, kimyasal içerikleri nedeniyle daha fazla tehlike barındırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Gıda ambalajlarında yaygın olarak kullanılan PVC, zararlı kimyasallar salabilir. Tek kullanımlık yiyecek kaplarında sıkça bulunan polistiren, muhtemel bir kanserojen olan stiren maddesini gıdalara geçirebilir. Polikarbonat plastikten yapılmış su şişeleri ve saklama kapları özellikle ısıya maruz kaldığında BPA salabilir. Plastiklerin sağlık üzerindeki uzun vadeli etkileri konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da mevcut veriler ışığında plastik maruziyetini azaltmak bireysel ve toplumsal sağlık açısından önemli bir adım” dedi.

Plastik kullanımının doğrudan kansere neden olup olmadığı konusunda bilimsel verilerin hala yeterli olmadığının altını çizen Yıldırım, “Ancak belirttiğim gibi bazı çalışmalar, mikroplastik ve nanoplastik parçacıklara maruz kalmanın çeşitli kanser türlerinin gelişimini tetikleyebileceği konusunda kuvvetli ipuçları veriyor. Ayrıca mikroplastiklerin, toksik kimyasalların taşıyıcısı gibi hareket ederek kanser tehdidini artırabileceği yönünde endişelerin bulunduğu da unutulmamalı” şeklinde konuştu.

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, plastiklerin sağlık üzerindeki olası risklerini azaltmak için alınabilecek 7 önlemi paylaştı:

Alternatif malzemeler tercih edin

Cam, paslanmaz çelik veya seramik kaplar kullanarak plastik maruziyetini azaltın.

Plastikleri ısıtmaktan kaçının

Isı, zararlı kimyasalların gıdaya geçişini artırabileceği için yiyecekleri plastik kaplarda ısıtmayın. Ayrıca plastik su şişelerini güneş altında bırakmamaya dikkat edin.

Tek kullanımlık plastikleri azaltın

Plastik pipet, çatal-bıçak ve poşet gibi tek kullanımlık plastikleri mümkün olduğunca kullanmamaya çalışın.

Musluk suyunu filtreleyin

Su filtreleri, musluk suyundaki mikroplastikleri azaltabileceği için musluktan su içmeden önce mutlaka filtre taktırın.

Kişisel bakım ürünlerine dikkat edin

Bazı kozmetik ve kişisel bakım ürünleri mikroplastik içerebileceği için doğal içerikli ürünleri tercih etmeye gayret edin. Temiz malzemeler kullanabilmek adına da satın almadan önce içerik okuma alışkanlığı edinin.

Çevreye saygılı olun

Çevreye verilen zarar dönüp dolaşıp insan sağlığını etkileyeceği için, geri dönüşüme önem verin, doğaya atılan plastiklerin etkilerini en aza indirmek için çaba sarf edin.

Paketli ürün tüketimini azaltın

Plastik ambalajlardan korunmak için mümkün olduğunca organik ve taze gıdalar tüketin.