Yazılar

Kadınlar, kadınların %64’ü hayatın her alanında şiddete uğradığını, %67’si şiddetin cezası kaldığı görüşünde

Kadınlar, kadınların %64’ü hayatın her alanında şiddete uğradığını, %67’si şiddetin cezası kaldığı görüşünde

Ipsos araştırma şirketinin gerçekleştirmiş olduğu IPSOS DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ve IPSOS GÜNDEME DAİR iki farklı araştırmadan derlenen dosya veriler bu dosya içeriğinde bulunmaktadır.

SEKİZ MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ… Kadın ve erkek eşitliğine inanan bireylerin oranı son 3 yıl içinde değişmiyor. Bugün kadın erkek eşitliğine inanların oranı %56 ve kadınlar nezdinde bu oran %50’ye geriliyor.

Ipsos Türkiye

EŞİT HAKLAR…  “Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi söz konusu olduğunda, ülkemde işler yeterince iyiye gitti.” ifadesine ne derece katıldığınızı söyler misiniz?’’ Sorusunun yanıtlarında dikkat çeken ise şöyle; her ne kadar bu konuda tüm ülkelerde bir ilerleme kaydedildiği görülse de bireylerin sadece %54’ü olumlu görüş bildiriyor. Hemen hemen her ülkede erkeklerin bu konudaki görüşleri kadınlara göre çok daha olumlu. Türkiye’deki durum ülkeler ortalamasına yakın ve son 5 seneye göre olumlu görüşlerin 11 puan arttığı görülüyor.

Ipsos Türkiye

EŞİTLİK VAR MI? “Türkiye’de bugün genel olarak kadın ve erkeğe eşit davranılıyor.” ifadesine katılıp katılmadığınızı belirtir misiniz?  Sorusuna ise bireylerin vermiş olduğu yanıtlara bakıldığında; Türkiye’de kadın ve erkeklere eşit davranıldığını düşünen bireylerin oranı son 3 sene içinde pek değişmiyor. Eşit davranılmadığını düşünenlerin oranı ise seneler içinde azalıyor. Bu konuda fikri olmayanların oranı artıyor.

Ipsos Türkiye

EŞİTLİK KONULARINDA ERKEKLERİN GÖRÜŞLERİ NASIL? …

Dünyanın lider Araştırma Şirketi Ipsos’un  yapmış olduğu araştırmada; Kadın ve erkeklere aile içinde eşit davranılmaktadır.” ifadesine katılıp katılmadığınızı belirtir misiniz? Sorusuna verilen yanıtlarda; her 10 kişiden sadece 3’ü ailede kadın ve erkeklere eşit davranıldığını düşünüyor. Kadınların bu konudaki düşünceleri erkeklere göre daha olumsuz olsa da erkeklerin bu konudaki görüşleri çok farklı değil. 2022 yılına göre bu konularda eşit davranılmadığını düşünenlerin oranı azalıyor ancak kadınlara hem iş yerinde hem de aile içinde eşit davranılmadığını düşünenler hala çoğunlukta.

Ipsos Türkiye

KADINLARIN GÖRÜĞÜ ŞİDDET KARŞISINDA CEZALAR YETERLİ Mİ ?

Kadınların %64’ü, hayatın her alanında kadınların şiddete maruz kaldığını ve %67’si kadına yönelik şiddetin cezasız kaldığı görüşünde. Kadına yönelik şiddet, kadınların temel hak ve özgürlüklerini açık bir şekilde ihlal eden ve kadın ile erkeğin arasında erkek lehine olan bir güç dengesizliği yani cinsiyet eşitsizliği sonucu ortaya çıkmaktadır. Keza kadının aile içindeki eşitsizliğe dayanan konumu ve ev içindeki ataerkil zihniyet yüzünden kadının emeğinin değersiz sayılması ve emeğinin sömürülmesine müsait varlık olarak algılanması sonucu kadın aile içinde şiddete maruz kalabilmektedir.

Ipsos Türkiye

Kadınlara iş hayatında eşit davranılmadığını düşünenlerin oranı %40’ın üzerinde. Aynı işe eşit ücret alınmadığını söyleyenlerin oranı ise %41.

kadınlar hayatta olduğu gibi üretim sürecinin de önemli bir parçası olmasına karşın çalışma hayatından dışlanmakta ve ayrımcı uygulamalarla karşılaşmakta olduğu ne yazık ki tüm dünyada izlenmektedir. İşgücü piyasasında cinsiyete dayalı ayrımcılığın temelinde cinsiyete dayalı mesleki katmanlaşma yer alıyor denilse yanlış olmaz. Günümüzde de halen birçok toplumda, cinsiyete dayalı iş bölümü ya da toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle Kadınlara ve erkeklere farklı roller verilmektedir. Bu rollerin temelini oluşturan, ataerkil bakış açısının baskın olduğu toplumlarda kadınlar çocuk ve yaşlı bakımı, vermek, temizlik gibi ev işlerini yapmakla sorumlu tutulmaktadır. Kadının çalışma hayatına girmesi başta eşin ve toplumun ondan beklediği sorumluluklarda bir değişikliğe yol açmamakta, dolayısıyla kadınların iş/aile dengesinin sağlanması sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kadınlar göz önünde olmayan, pasif ve niteliksiz pozisyonlarda ve “kadın işi” olarak adlandırılan işlerde çalışmayı tercih etmekte (cinsiyete dayalı yatay mesleki katmanlaşma) ya da işverenler tarafından bu pozisyonlara yönlendirmekte, bazen de işten çıkarılmakta ya da işi bırakmak zorunda kalmaktadır. Yönetici pozisyonunda ya da beyaz yakalı çoğunluğun ise tüm çabalara rağmen beklenen rakamlarda olmadığı açıktır. Kadınlar işe alımda ayrımcılığa maruz kalıyor diyenlerin oranı toplumun yarısından fazla…

Ipsos Türkiye

 KADINLAR AİLESİNDEN VEYA EŞİNDEN İZİN ALMADAN ÇALIŞMA HAYATINA KATILAMIYOR.  Dünyada; ülkelerin gelişmişlik seviyesindeki en önemli ölçütü, kadınların işgücüne katılım oranı olarak kabul edilmektedir. Bütün bu çabalara rağmen araştırmadan elde edilen sonuçlara bakıldığında  bugün halen ailesinden yada eşinden izin almadan çalışma hayatına katılamayan kadınların var. Toplumun %57’si kadınların eşlerinden izin almadan iş hayatına katılamadığı görüşünde.

Ipsos Türkiye

EŞİTLİĞİ TEŞVİK ETMEK ALINABİLECEK SORUMLULUKLAR OLDUĞUNU BELİRTENLER… “Kadın-erkek eşitliğini teşvik etmek için benim alabileceğim aksiyonlar var” ifadesine ne derece katıldığınızı söyler misiniz?’’ sorusuna bireylerin vermiş olduğu ifade ve yanıtlardan elde edilen veriler okunduğunda, Türkiye’de bireylerin kendilerinin de bir şey yapabileceği konusuna katılımları ülkeler ortalamasının üzerinde ve kadınlar bu konuda daha da istekli…Tüm ülkelerin ortalamasında her 3 kişiden 2’si kadın erkek eşitliğini sağlamak için kendilerinin de alabileceği aksiyonlar olduğunu düşünüyor. Diğer taraftan her 4 kişiden biri de bu konuda kendisinin yapabileceği bir şey olmadığı görüşünde.

Ipsos Türkiye

ERKEKLER KADIN HAKLARINI DETSKELEMEK İÇİN HAREKETE GEÇMEDİKÇE, KADINLAR BENİM ÜLKEMDE EŞİTLİĞİ SAĞLAYAMAYACAK… Sorusuna verilen yanıt; 31 ülke ortalamasında her  3 kişiden 2’si erkeklerin  kadın erkek eşitliğini savunması gerektiğini düşünüyor ve bu oran yıllar içinde pek değişmiyor. Kadınların bu konuya katılım oranı daha yüksek %69 vs %61. Türkiye’de ise bu konuya destek verenlerin oranı ülkeler ortalamasından 5 puan daha yüksek (%70) ve yine dünya genelinden farklı olarak hem erkeklerin hem de kadınların görüşleri benzer.

Ipsos Türkiye

Ipsos’un Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Eduardo Galeano’nun şahane kitabı Kadınlar’dan iki küçük alıntı;

“1929 yılında bugün, yasa ilk kez olarak Kanada’daki kadınların birey olduklarını kabul etti. O güne kadar onlar kendilerini öyle görüyorlardı, ama yasa öyle görmüyordu. Bireyin yasal tanımı kadınları içermiyor, diye hüküm vermişti Yüksek Adalet Mahkemesi.” Çok çarpıcı. Dünya’nın en gelişmiş toplumlarından biri olarak değerlendirilen Kanada’da sadece 100 yıl önceki hal bu.

“1816’da Buenos Aires Hükümeti Juan Azurdy’a erkeksi cesaretinden ötürü yarbay rütbesi verdi… Neredeyse 2 asır sonra, başında bir kadın bulunan Arjantin Hükümeti onu kadınsı cesaretine duyduğu saygıya istinaden generallik rütbesine yükseltti.” Kadını takdir ederken dahi erkeklik üzerinden bir değerlendirme yapmak…  Kadınların bugün geldikleri (ve maalesef hala hiç de tatmin edici olmayan) noktaya ne kadar geriden başlayarak, nasıl uzun mücadeleler sonunda ulaşabildiklerini anlamak açısından tokat etkisi yapan iki anektod. Toplumların temel konularda gelişebilmesi için tüm bireylerin mücadelesi gerekir. Eşitlik çok temel, hatta belki de en temel konudur, eşitlikten bahsetmeye başladığımızda cinsiyet eşitliğini ilk sıralardan birine koymamız gerekir, ve sadece kadınların mücadelesi ile ilerlemek imkansızdır. Ipsos’un 31 ülkede gerçekleştirdiği araştırmada “Erkekler kadın haklarını desteklemek için harekete geçmedikçe kadınlar benim ülkemde eşitliği sağlayamayacak.” ifadesine katılanların oranı yüksek (%65) olmasına rağmen her dört kişiden biri de bu düşünceye katılmıyor, araştırmaya Türkiye’den katılanlar arasında da benzer bir oran var. Aynı araştırmada “Kadın-erkek eşitliğini teşvik etmek için benim alabileceğim aksiyonlar var” ifadesine katılıp katılmadıkları sorulduğunda da benzer yanıtlar ile karşılaşıyoruz. Bu konuda tam bir görüş birliği maalesef henüz oluşmamış görünüyor.

Sidar Gedik

Tam bir toplumsal konsensüs oluşmamasının bir sonucu olarak kadın-erkek eşitliği için alınması gereken yol uzun olmaya devam ediyor. ‘’Kadın ve erkek eşitliğine inanıyor musunuz?’ ’sorusuna evet yanıtını verenlerin oranı ülkemizde son 2 yılda %2 azalmış durumda (%56). Kadınların yarısı da eşitliğe inanmıyor. Bunu eşitlik olmamalı fikri savunuluyor diye okumamak lazım, her şeye rağmen gelinen noktada hala bir eşitlik olmadığı çıkarımı daha doğru. Bu çıkarımı yaparken dayanağım toplumun ancak yarısının (%54) Türkiye’de bugün genel olarak kadın ve erkeğe eşit davranıldığı düşüncesinde olması.  Gerek aile içinde, gerekse çalışan kadınlar için (kadınlarda iş gücüne katılım ancak %35 !!!) eşitsizliğe maruz kalma hali hala hüküm sürüyor. Ancak %27’lik bir kesim kadın ve erkeklere aile içinde eşit davranıldığını düşünüyor, bu oran son yıllarda değişmedi.

Her ne kadar son senelerde kayda değer şekilde ilerleme ölçüyor olsak bile kadınların çoğunluğu (%57’si) çalışmak istediğinde ailesinden veya eşinden izin almaya hala mecbur. Bu izni alabilenler için de süreç o kadar kolay ilerlemiyor, araştırmaya katılanların yarısından fazlası (%53) işe alımlarda kadınların ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Ya tüm engelleri aşıp da bir işe girdikten sonra ne oluyor, eşitsizlik orada da devam ediyor, iş yerinde kadınlara ve erkeklere eşit davranılmadığını düşünenlerin oranı %44. Eşit işe eşit ücret konusunda da iç açıcı bir tablo yok, katılımcıların %41’i kadınların aynı iş için erkeklerden daha düşük ücret kazandığını belirtiyor. (Bu soruda da son yıllarda iyiye doğru yavaş bir gidiş olduğunu not etmeyi atlamamak gerek.) Kadınlar eğitimde fırsat eşitsizliği, ekonomik bağımsızlıktan yoksunluk, hayatın pek çok farklı alanında şiddete uğrama gibi derin sorunlar ile karşı karşıya olmaya devam ediyorlar. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak önemli, böyle özel günler gündem yaratmak, farkındalık oluşturmak için faydalı elbette. Ancak bu sorunların üstesinden gelebilmek için tüm toplum olarak mücadele etmeliyiz.

Senem Tuğcuoğlu’nun Pause Dergi’deki yazısından bir alıntı ile bitirmek istiyorum, “Kadınların hakları için; kadınlar, erkekler, anneler, babalar, yasalar tüm tarafların el ele vermesi gerekir. Kadının da her birey gibi okuryazar olma, iş hayatında ve siyasette söz sahibi olma, tercihlerine göre baskı görmeden yaşama, başkalarının tasarrufları yüzünden şiddete, dayatmaya maruz kalmama hakları var. Kadının tercihlerinin değil de kadına yüklenen imajın masaya yatırılması gerekir. Kadın da erkek de kendi tercih ve imkanları doğrultusunda evde kalmayı, iş hayatında rol almayı veya bunları birlikte yürütmeyi seçebilir. Öncelikle biz hakları teslim edelim!”

Dışarda yemek tüketimi azaldı mı? İşte rakamlar

Dışarda yemek tüketimi azaldı mı? İşte rakamlar

TÜRKİYE’DE HAZIR YEMEK TÜKETENLER;

  • Ev dışında; restoran mı daha çok tercih edildi?
  • Kafeye mi gidildi?
  • Otel vb bir mekânda yemek yiyenler ne durumda?…
  • Eve sipariş edenlerin oranı ne?
  • Veya gel-al yöntemiyle hazır yemek satın alanların yüzdesi kaç?

Ipsos araştırma şirketinin gerçekleştirmiş olduğu; ülkemizdeki nereyse tek denilebilecek detayların izlendiği IPSOS YEME&İÇME PANELİ araştırma verilerinden hazırlanmıştır.

BİREYLER 2023 YILINDA 2.4 MİLYAR YEME- İÇME TÜKETİM VARKEN GEÇEN YILA KIYASLA BU YIL % 4 KÜÇÜLME OLDU.  Ev-dışı gıda tüketiminin bireysel nedenlerini genellikle gıda harcamalarını azaltma, etkinlik, eğlence, damak tadı ve sosyal etkileşim olarak sıralasa da, bu harcamalarda görülen değişkenliklerin temel nedenleri oldukça çeşitlidir. Örneğin, kadınların iş gücüne katılımının artması, ev-dışı gıda harcamalarının gelir artışına duyarlılığı ve gelirlerdeki satın alma gücündeki artışlar, kentli nüfusun büyümesi ve hane halklarının zaman kısıtlarının artması gibi demografik ve ekonomik faktörler önemlidir. Ek olarak Ayrıca, gıda üreticisi ve sunucusu firmaların küreselleşme sonucunda yaygınlaşması, artan pazarlama ve reklam faaliyetleri, gelenek, kültür ve sosyal yapıların değişimi, eğitim, turizm ve tüketici tutumlarındaki değişimler de ev-dışı gıda tüketim harcamalarını etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Ortalama bir birey yıl içinde 7 farklı restoran tipinden tüketim gerçekleştirirken, ayda yaklaşık dört kere sipariş verdi.

Ipsos Türkiye

  MEKANDA TÜKETİMLER ESKİ SEVİYESİNİN ALTINDA KALDI. Yeme-İçme tüketim sayısındaki düşüş Eve Sipariş ve Gel-Al’ın azalmasından kaynaklandı. Yerinde tüketimdeki kısmi büyüme toplamdaki düşüşü önlemeye yetmedi. Pandemi sonrasında 2022 yılında artmaya başlayan ve 2019 seviyesini yakalayan tüketim sayısı tekrar gerileme gösterdi. Pandemi öncesi ile kıyaslandığında, Mekanda tüketimler eski seviyesinin altında kaldı. Pandemi döneminde popüler hale gelen Gel-Al tüketimler son iki yılda düşüş gösterse de, Pandemi öncesine göre daha çok tercih edilmeye devam etti.

Ipsos Türkiye

 HER 100 TÜKETİMİN 23’Ü KEBAPÇILARDAN YAPILDI…

Tüketim azalmasında Kebapçı, Çiğ Köfteci ve İskender-Dönercilerin etkisi öne çıktı. 2023 yılında her 100 tüketimin 23’ü kebapçılardan yapıldı. 2022 yılına göre en çok tüketim payı kazancını lokantalar sağladı. Lokantalar ortalamadan daha uygun fiyatlı tüketim imkanı sağlamasıyla farklılaşıyor. Ayrıca öğle yemeklerinde tercihi edilme oranı artarak devam ediyor. Modumuz düşük olduğunda yüksek karbonhidrat içeren gıdalara yöneldiğimizi belirten Sert, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor

Ipsos Türkiye

 2023 yılında her 100 tüketimin 23’ü kebapçılardan yapıldı.

 Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu ; 2023 yılında 2.4 milyar yeme-içme anı oldu. Geçen yıla kıyasla bireyler daha az sıklıkta hazır yemek tükettikleri için pazar %4 daraldı.  Tüketim sayısındaki düşüş Eve Sipariş ve Gel-Al’ın tüketim sayısındaki azalmadan kaynaklandı. 2023 yılında en çok tüketim %22.9 ile Kebapçılardan yapıldı. Ancak geçen yıla kıyasla Kebapçıların payı 1.7 puan azaldı. 2022 yılına göre en çok tüketim payı kazancını ortalamaya göre daha uygun fiyatlı yemek yenebilen lokantalar sağladı. 2023 yılında yeme-içme tüketimlerinin %21.1’ini lokantalar oluşturdu. Pandemi sonrasında 2022 yılında artmaya başlayan ve 2019 seviyesini yakalayan tüketim sayısı tekrar gerileme gösterdi. Pandemi döneminde popüler hale gelen Gel-Al tüketimler  son iki yılda düşüş gösterse de, Pandemi öncesine göre daha çok tercih edilmeye devam etti.Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik

Türkiye Filistin’den göçmen kabul etmeli mi?”

Türkiye Filistin’den göçmen kabul etmeli mi?”

▪  Ipsos Araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen;  GÜNDEME DAİR araştırma bulgularından derlenen dosya içeriğinde;

  • Toplum, İsrail ile Hamas arasındaki savaş hakkında ne kadar bilgili?
  • Türkiye’nin bu süreçte yürüttüğü politikayı destekliyor mu?
  • Türkiye’nin de bu savaşa dahil olma ihtimali konusunda endişeli mi?
  • Bu savaş bölgedeki diğer ülkelere yayılır mı?
  • Dünya ülkelerinin savaşı önlemek için yeterli çabayı gösterdiklerini düşünüyor musunuz?
  • Türkiye Filistin’den göçmen kabul etmeli mi?
  • Sizce Türkiye bu savaştan ekonomik açıdan nasıl etkilenir gibi sorulara verilen yanıtlara ilişkin bilgiler bulunmaktadır.

Ipsos Türkiye

 

Ipsos Türkiye

 Ipsos Türkiye CEO’SU SİDAR GEDİK verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Covid-19 salgınının yıkıcı etkileri henüz yeni yeni ortadan kalkarken Rusya ve Ukrayna arasında patlak veren savaş, ülkemizi bir kaos coğrafyasının içinde bıraktı. Bu savaş tüm şiddeti ile devam ederken geçtiğimiz 7 Ekim’de Gazze’de bu sefer İsrail ve Hamas arasında başlayan çatışmalar bulunduğumuz geniş coğrafyadaki kaosa yeni katmanlar ekledi. Türkiye’de vatandaşlar İsrail ve Hamas arasındaki savaşı çok yakından izliyor, her dört kişiden üçü savaşa dair bilgili olduğunu ifade ediyor. Yaklaşık 1 ay ara ile iki kez gerçekleştirdiğimiz araştırmada bu oranda bir gerileme tespit etmedik, ilgi tazeliğini korumaya devam ediyor.  Çatışmalar başladıktan 1 ay sonra yaptığımız ilk araştırmada Türkiye’nin bu süreçte yönettiği politikaya destek verenlerin oranı %40 idi. Aralık ayı ortalarına geldiğimizde bu oranda bir azalma veya artma söz konusu değil. Ülkemizin bu savaşa doğrudan dahil olmasına dair bir endişe var. Araştırmaya katılanların yarıdan fazlası Kasım’da endişeliydi, Aralık’ta da durum değişmedi. Ancak vatandaşlarımıza göre savaşın diğer ülkelere yayılma ihtimali giderek zayıflıyor.

Sidar Gedik

Araştırmaya katılan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu diğer ülkelerin çatışmaları önlemek için yeterli önlem almadıklarını düşünüyorlar. Bu şekilde düşünenlerin oranı Kasım’da %76 idi, Aralık’ta da %72. Ancak alınması gereken önlemin ülkemize Filistin’den göçmen kabul etmek olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Filistin’den göçmen almamalıyız diyenlerin oranı iki ayda %54’ten %59’a yükselmiş durumda. Çatışmaların uzaması ve henüz bir ekonomik ambargoya yol açmaması sonucunda bu savaşın ekonomi üzerinden olumsuz etkisi olacağını düşünenlerin oranı geriledi, herhangi bir etkisi olmayacak görüşünde olanların oranı %4 artıyor. Bölgeden gelen haberlerdeki fotoğraf ve videoları izlemek çok zor. Bizim izlemekte zorladığımız sahneleri insanlar hergün yaşamak durumunda kalıyorlar. Hiç vakit kaybetmeden kalıcı ateşkesin sağlanması ve sivil ölümlerinin bir an önce durması ilk öncelik olmalı. Çatışmaların tekrar etmesini önleyecek bir çözümün bulunmasını diliyorum.

Finansal olarak zorlanan İki ülkeden biri Türkiye

Finansal olarak zorlanan İki ülkeden biri Türkiye

Ipsos Türkiye

Ipsos Araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen; TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ, DÜNYANIN ENDİŞELERİ, GÜNDEME DAİR ve ENFLASYON MONİTÖRÜ olmak üzere dört farklı araştırma bulgularından derlenen dosya içeriğinde;

Ipsos Türkiye
 Tüketici Güven endeksinde son bir ayda ki değişim nedir?
 Dünyanın endişeleri neler?
 Endişe sıralamasında kaçıncı sıradayız?
 Türkiye’nin en önemli sorunu ne?
 Türkiye’nin ekonomisinden memnuniyet nasıl?
 Döviz Kuru beklentisi ne yönde?
 Enflasyona yönelik beklenti nasıl?
 Enflasyonun normale döneceği konusunda beklenti nedir?
 İşsizliğe yönelik beklenti nedir?
 Yaşam standardına yönelik beklenti nasıl?
 Alım gücü nasıl?
 Hane geliri ile ilgili artış, azalış ne yönde ilerlemiş?
 Finansal durum sıralamasında listede ilk üçte ve son üçte de kimler var? gibi sorulara verilen yanıtlara ilişkin bilgiler bulunmaktadır.

Ipsos Türkiye
GÜVEN ENDEKSİ Yüksek enflasyon toplumda satın alma gücünü etkilerken, değişen yaşam tarzı standartları insani gelişimi de ciddi etkiliyor. Değişen sosyal hayat en çok düşük ve orta gelirlilerin eskisine kıyasla yaşamlarında daha sert etki yaratmaktadır.

Ipsos Türkiye

Benzer dönemlerde tasarrufların azalması ve üretimi artıracak alanlara yönelememek ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. Yüksek enflasyonun yaşandığı ortamlarda geleceğe yönelik belirsizlik yarattığı için bu dönemlerde ekonomik karar almak oldukça güçleşmektedir denilebilir.

Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye CEO’SU SİDAR GEDİK verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Bu ay da ülkenin en önemli hatta neredeyse tek önemli sorunu ekonomi olmaya devam etti. Türkiye ekonomisi dendiğinde ilk akla gelen başlık uzun zamandır enflasyon. Ekonominin büyüme, ihracat gibi olumlu parametrelerini konuşmaya sıra gelmiyor. Dünya’nın durumu da bizden çok farklı değil, enflasyon 20 aydır kesintisiz şekilde en çok endişe veren sorun olmaya devam ediyor, ve Covid-19 salgınının ardından en çok endişe veren 5 sorundan 3’ü ekonomi ile ilgili. Türkiye doğal olarak enflasyon konusunda en çok endişeli toplumlardan biri olmayı sürdürüyor. On vatandaştan altısı resmi enflasyondan daha yüksek bir enflasyon hissiyatı içinde.

Ipsos Türkiye
Ekim sonunda 33 ülkede gerçekleştirilen Global Advisor araştırmasına göre ülkeler ortalamasında her üç kişiden ikisi enflasyonun bir yıldan önce normale dönmeyeceği düşüncesi içinde, her beş kişiden biri ise bundan sonra bir daha normale dönmeyeceğine inanıyor. Bu araştırmaya ülkemizden katılanlar içinde ise enflasyonun bir yıldan önce normale dönmeyeceğini düşünenlerin oranı %80’e yaklaşıyor. Enflasyonun artık hiçbir zaman normale dönmeyeceğini kabullenenlerin ülkemizdeki oranı ise %28. Hatta daha da yükseleceğine dair bir endişeli bekleyiş söz konusu. Enflasyonun seyrinin yanı sıra döviz kuru, işsizlik gibi parametrelerde de gelecek beklentisi olumsuz. Yine Global Advisor Araştırması gösteriyor ki 33 ülke içinde finansal olarak idare etmekte en çok zorlanan iki ülkeden biri Türkiye, diğeri ise Arjantin. Gelirlerinin arttığını belirten hane oranı sadece %10, ancak bu hanelerin dahi yaklaşık yarısı alım güçlerinin gerilediğini belirtiyor.

Ipsos Türkiye CEO’SU SİDAR GEDİK

Tüm bunların sonunda tüketici güveninde bir olumsuz ayı daha geride bıraktık, bu ay da 29 ülke içinde son sırada kaldık. Çok zor bir yılı daha geride bırakmaya yaklaşıyoruz. 100. yaşını dolduran Cumhuriyetimiz salgın, deprem, savaş gibi felaketlerin ortasında ekonomik kriz ile boğuşarak kapatıyor bu yılı. Enflasyon ile mücadelede tünelin sonundaki ışığı görebilmemiz için biraz daha zamana ihtiyaç var.

“BLACK FRİDAY”de neler oldu, neler yaşandı, neler satıldı, ne kadar satış yapıldı

“BLACK FRİDAY”de neler oldu, neler yaşandı, neler satıldı, ne kadar satış yapıldı

Ipsos Araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen « Gündeme Dair » ​araştırma verilerinden derlenen dosya içeriğinde;

  • Kasım indirimlerinden haberdar olan ve alışveriş yapan bireylerin oranı 2022 senesi ile karşılaştırıldığında tutumlar nasıl?
  • Kampanyalar sırasında alışveriş yapıldı mı?
  • Bu indirimler sayesinde alınan ürünlerin daha iyi fiyata alındığı görüşünde olanların oranı ne?
  • Kampanyalara tamamen karşı olanlar var mı?
  • Bu dönemde alışveriş yapmamaya gayret gösterenlerin oranı ne?
  • Satın alınan ürünlerde geçen yıla göre farklılaşma var mı?
  • Geçen sene online kanallardan alışveriş yapma oranı ne idi? Bu yıl karşılaştırıldığında veriler nasıl?

BLACK FRİDAY Kasım indirimlerinden haberdar olan ve alışveriş yapan bireylerin oranı 2022 senesi ile benzer seviyede. Her 10 kişiden 7’si Kasım ayında markalar tarafından yapılan indirim kampanyalarından haberdar ve bu bireylerin yarısı bu kampanyalar sırasında alışveriş yaptığını belirtiyor.

Ipsos Türkiye

İNDİRİMLER GEREĞİNDEN FAZLA ALIŞVERİŞE SEBEBP OLUYOR MU? Her 10 kişiden 6’sı kasım ayında markaların yapmış olduğu indirimlerin kişilerin gereğinden fazla alışveriş yapmasına sebep olduğunu düşünüyor. Bu indirimler sayesinde alınan ürünlerin daha iyi fiyata alındığı görüşünde olanların oranı %42 ve bu oran geçen seneye göre 5 puan gerilemiş durumda. Her 4 kişiden 1’i ise bu kampanyalara tamamen karşı, her 3 kişiden 1’i de bu dönemde alışveriş yapmamaya çalışıyor.

Ipsos Türkiye

YAPILAN ALIŞVERİŞLERİÇİN ÖZELLİKLE KASIM KAMPANYALARINI BEKLEDİĞİNİZ OLUYOR MU? Kasım ayı indirimlerinden alışveriş yapanların %70’i bu kampanyaları beklediklerini belirtiyor. Bir sene öncesinde de tüketicilerin davranışlarının aynı olduğu görülüyor. Ancak satın alınan ürünler bu sene farklılaşıyor. Geçen sene temizlik ürünleri en fazla alınan ürün kategorisiyken bu sene giyim ilk sırayı alıyor.

Ipsos Türkiye

ENÇOK ALIŞVERİŞ HANGİ KANALDAN YAPILDI Geçen sene online kanallardan alışveriş yapma oranı %80 iken 2023 senesinde bu oran %83’e yükseldi.

Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye CEO’SU SİDAR GEDİK verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Black Friday markası ile tüm Dünya’yı saran indirim dönemi kasım ayının neredeyse tüm haftalarına yayıldı. Perakendeciler, markalar indirim yarışına giriyor ve bazı alışveriş tutkunları ihtiyacı olsun olmasın “kaptığı” ürünü sepetine dolduruyor. Sosyal medyada mağazada birbirinin elinden ürünlerini zorla almaya çalışan bireylerin videolarına bile tanık oluyoruz.

Kasım kampanyaları markalar için online alışveriş platformları başta olmak üzere mağazalara da yayılmış ve oldukça popülerleşmiş bir kampanya dönemi. Geçtiğimiz sene olduğu gibi her on kişiden yedisi bu kampanyalardan haberdar. Haberdar olanların yarısından fazlası ise bu dönemde kampanyalar kapsamında alışveriş yapmışlar. Hatta alışveriş yapmak üzere özellikle Kasım ayını bekleyenler var.

Sidar Gedik

Yüksek enflasyon, geçim sıkıntısı nedeni ile temizlik ürünleri, giyim gibi temel ihtiyaç kategorilerinde dahi kasım indirim dönemi bekleniyor. Ancak yine de her 10 kişiden 6’sı kasım ayında markaların yapmış olduğu indirimlerin bireylerin gereğinden fazla alışveriş yapmasına sebep olduğunu düşünüyor.

Bu indirimler sayesinde ihtiyaç duyulan ürünlerin daha iyi fiyata alındığı görüşünde olanların oranı ise %42, ancak bu oran geçen yıla kıyasla %5 düşük. Kasım kampanyalarına tamamen karşı olanların oranında da %3’lük bir yükselme var. Geçen yıl da, bu yıl da her 3 kişiden 1’i de bu dönemde alışveriş yapmamaya çalıştığını belirtti. Tüm bunlar kampanyaların samimiyetine dair soru işaretleri anlamına geliyor olabilir, bu durumu gelecek yıl daha iyi anlayacağız.

Online alışverişin yıldızı hangi kategori?

Online alışverişin yıldızı hangi kategori?

Ipsos Araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen « E-TİCARET PANELİ İLE GERÇEK SATIN ALIM TRENDLERİ » Araştırma verilerinden derlenmiştir.

 Ipsos Türkiye

Dosya içeriğinde;

E-Ticaret pazarı 5 sene öncesine göre harcama yönünden kaç katına çıktı?

2022 yılına kadar yükselen alışverişçi oranı ise 2023’te sabit kaldı.

Online alışverişin yıldızı hangi kategori?

İlk sırayı takip eden kategoriler neler?

Fiziksel alışveriş için öne çıkan unsurlar neler?

Online alışverişi tercih etme motivasyonları ne?

Online market alışverişinde sepeti belirli bir tutara tamamlama eğiliminde olanlar ve olmayanların oranını merak ediyor musunuz?

 Ipsos Türkiye

Online market alışverişinde sepeti belirli bir tutara tamamlamada en çok yardımcı olan ürün grupları hangileri gibi sorulara bireylerin verdiği ifade, tutum ve davranışlar içeren bilgilerden seçili veriler bu dosyada sunulmaktadır.

 Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye CEO’SU SİDAR GEDİK verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; E-Ticaret Pazarında Büyük Değişim: Hanehalkı Harcamaları 3 Katına Çıktı!

Yeni veriler, son 2,5 yılda hanehalkı harcamalarında 3 katlık bir artış yaşandığını gösteriyor. Bu artış, alışveriş sıklığından ziyade, sepet değerindeki artıştan kaynaklandı. 2022 yılına kadar alışverişçi oranının yükseldiğini, 2023’ün ilk 6 ayında ise bu eğilimin sabit kaldığını belirtmek gerekir.

Moda ve aksesuarlar en popüler kategoriler arasında yer alırken, ev dekorasyonu, beyaz eşya, kozmetik ve cilt bakım ürünleri de oldukça rağbet görüyor. Gıda kategorisinde ise hem online hem de offline alışveriş yapılıyor. Sadece online alışveriş yapmak ise en çok elektronik ürünlerde görülüyor.

Online ve fiziksel alışveriş kıyaslandığında, online alışveriş tüketicilerin çoğunluğu tarafından daha pratik, daha ekonomik, daha stressiz, daha vazgeçilmez, daha keyifli ve daha hızlı olarak tanımlanıyor. Fiziksel alışveriş ise daha güvenilir ve daha sorunsuz kabul ediliyor. Keza, online alışveriş motivasyonlarının başında da pratikliğe işaret eden “evden çıkılamadığı durumlarda ürünlerin kapıya gelmesi”, “7-24 sipariş verilebilir olması”ve “ürünleri taşımak zorunda kalmamak” gibi unsurlar geliyor.

Sidar Gedik

Tüketicilerin yarısının sepeti belirli bir tutara tamamlama eğilimi olduğunu belirtmek önemli. Bu davranışın temelinde, kargo/taşıma ücretinin alınmamasını sağlamak yer alırken, toplam tutar üzerinden indirim ya da hediye alabilmek gibi faktörler de etkili olabiliyor. Sepeti belirli bir tutara tamamlama konusunda en çok yardımcı olan ürün grupları ise gıda (özellikle atıştırmalık ürünler) ve içecekler.

Online alışveriş aynı zamanda oldukça yüksek memnuniyet duyulan bir deneyim sunuyor. Aranan ürün ve markaların kolay bulunması, çeşitlilik, ürünlerin eksiksiz, hasarsız ve belirtilen sürede gelmesi memnuniyet yaratan konuların başında geliyor.

Online alışveriş yolculuğunu daha iyi anlamak ayrıca farklı alışverişçi personalarını da anlamayı gerektiriyor. Alışverişçiler online alışveriş motivasyon ve tutumlarına göre 5 farklı gruba ayrılıyor: Kaşifler, Minimalistler, İndirim Takipçileri, Araştırmacılar ve Seçiciler adını verdiğimiz beş benzersiz alışverişçi personası farklı duygusal ve fonksiyonel ihtiyaçlarla hareket ederek online alışveriş çatısında buluşuyor.

Türkiye ekonomisinden memnun olanların oranı % 3

Türkiye ekonomisinden memnun olanların oranı % 3

Ipsos Araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen üç ayrı araştırma dosyasından derlenen « Ipsos Ağustos Ekonomi Dosyası 2023 » dosya içeriğinde; ülkemizin de içinde bulunduğu iki global araştırma ve Türkiye’de yapılan Gündeme Dair araştırmasından veriler yer almaktadır. Tüketici endeksinde son bir ayda neler oldu? Son bir ayda dünyanın endişl​Eeri nelerdi ? Ülkeler arası enflasyon ortalaması ne gösteriyor? Ağustos 2022’den bu yıl Ağustos ayına kadar olan süreçte Türkiye’nin önemli sorunu nedir ? Ülkemiz ekonomisinde memnuniyet nedir ? en önemli sorunu nedir ? Döviz kuru beklentileri nedir ? Enflasyon beklentileri nelere işaret ediyor ? Yaşam standardına yönelik beklenti nasıl ? Bu yılın geri kalan aylarında bireylerin kendi yaşam standardının nasıl olacağı hakkında düşünceleri nedir ? Bu konudaki beklentiler nasıl belirtiliyor ? Ve kişisel harcamalara yönelik beklentiler nelerdir ? Gibi sorulara bireylerin verdiği İfade, tutum ve davranışlar içeren bilgiler bu dosyada sunulmaktadır.

 Ipsos Türkiye CEO’SU SİDAR GEDİK verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Ekonomi dosyamızın Haziran ayı sonuçlarını değerlendirirken negatiften daha negatife doğru bir trend olup olmayacağını göreceğiz notunu düşmüştüm. Bu notu düşmemin nedeni seçim öncesinde esen görece olumlu rüzgârın Haziran’da yeniden olumsuz yöne dönmesiydi. Temmuz’da ise bu olumsuzluk iyice belirginleşti ve endişelendiğim üzere negatiften daha negatife doğru bir seyir başladı. Haziran’da ülke ekonomisinden memnun olmayanların oranı %66 iken, Temmuz’da %77, Ağustos’ta ise %81 oldu. Türkiye ekonomisinden memnun olanların oranı %3’e kadar geriledi, ki zaten bizim araştırmamızın istatistiki payı %3,5, yani Ağustos ayı itibarıyla ülke ekonomisinden memnun olan kimse kalmadı desek yanılmamış olabiliriz.

Bu sonucun sağlamasını yapmak için TÜİK Tüketici Güven Endeksi’nin Ağustos ayındaki gidişatına bakabiliriz, endeks 12 puanlık gerileme ile son 12 ayın en düşük değerine düştü. Ipsos’un 29 ülkede ölçtüğü tüketici güveni değerinde de Türkiye endeksi Ağustos’ta 7 puandan fazla geriledi ve tüm bu ülkeler arasında tüketici güveni açısından en son sıraya düştük. Ipsos tüketici güven endeksinin 29 ülke ortalamasında ise bir değişim yok, Haziran’da bulunduğu seviyeyi korudu. Yani son 2 ay içinde bu ülkeler ortalamasında bir değişim olmazken ülkemizdeki tüketici güveni kayda değer şekilde geriledi.

Ipsos’un Dünya’nın Endişeleri Araştırması katılanların ülkesi için en çok endişelendiği 3 konu içinde enflasyon hala ilk sırada. Ancak enflasyondan endişelenenlerin oranında Ağustos’ta Temmuz’a göre 1 puanlık bir azalma var. Bu değişimin bir trendin ilk işareti olup olmadığını görebilmek için Eylül sonuçlarını beklememiz gerekiyor. Çünkü enflasyonda olumlu bir kıpırdanma varken işsizlikten endişe duyanların oranında bir artış görüyoruz. Alınan önlemler ile birçok ülkede soğutulan ekonomilerde enflasyonun düşüş işaretlerinin bir işsizlik artışı riski de barındırdığı malum, bu endişe araştırmamıza da yansımış gibi.

Türkiye’de yaptığımız Gündeme Dair araştırmamızda ülkemizin en önemli sorunu ekonomidir diyenler ezici şekilde baskın, hala her on kişiden dokuzu bu şekilde düşünüyor. Enflasyonun yükselmeye devam edeceği düşüncesi yerleşmiş durumda. Merkez Bankası’nın bu konuya dair açıklamaları da enflasyonun düşme eğilimine geçmesinin 2024 yılı içinde olacağı yönünde. Dolayısıyla vatandaşların enflasyonun izleyeceği seyre dair tahminleri ekonomi yönetimi ile paralel. Döviz kurlarındaki yükselişin devam edeceği düşüncesi de hâkim olmaya devam ediyor, kurlar düşer diyenlerin oranı da azaldı.

Gündeme Dair araştırmamızdaki tüm bu olumsuz değerlendirmelere ek olarak dikkat çekici olan bir diğer tespit ise işsizlik endişesindeki yükseliş. Vatandaşların büyük çoğunluğu enflasyonun yükselmeye devam etmesine paralel olarak aynı süreçte işsizliğin de artacağını düşünüyorlar. İşsizlik artar diyenlerin oranı %66’dan %73’e yükseldi. Yüksek enflasyona eşlik edecek bir ekonomik durgunluk endişesi var.  Bunun doğal sonucu olarak da her on kişiden altısı yılın geri kalan aylarında yaşam standardının düşeceğini belirtiyor.

Tüketici güveninde dikkat çekici aşınma devam ediyor. Açıklanan son büyüme oranında iç tüketimin ne kadar önemli rol oynadığını gördük, bu yüzden tüketici güveni çok önemli. İç tüketimin yavaşlaması, gerçekten de vatandaşların endişesini duydukları durgunluk, işsizlik artışı gibi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle de ekonomi yönetiminin enflasyon ile mücadeleye yönelik aldığı kararların güven tesis edici sonuçlar üretmesi de çok kritik.

Ipsos Türkiye

 Dünya “Yapay Zekaya” olumlu mu? olumsuz mu bakıyor

 Dünya “Yapay Zekaya” olumlu mu? olumsuz mu bakıyor

Ipsos araştırma şirketi tarafından gerçekleştirilen “Yapay Zekaya Global Bakış” araştırması dünya çapında 31 ülkede gerçekleştirilmiş bir çalışmadır. Ipsos’un Global Advisor araştırmasında; Türkiye’nin de içinde bulunduğu araştırmada dünyanın dört bir yanından katılan insanlar; Yapay zekâ hakkında ne düşünüyor?  Yapay zekanın, hayatlarını nasıl etkilemesini bekliyorlar? Yapay zekâ anlayışları ne? Hangi tür ürün hizmetlerde yapay zekâ kullanıldığını biliyorlar? Avantaj ve dezavantajlarına hakimler mi? Yapay zekâ hakkında duyguları nasıl? Gibi başlıkları geniş kapsamda irdeleyen sorulara verilen İfade, tutum ve davranışlar içeren bilgiler bu dosyada sunulmaktadır.

BİLGİ SAHİBİ MİYİZ?  Yapay zeka, insanların genel olarak pek bilgi sahibi olmadığı, bu konuyu duymuş olanların çoğunluğunun da bilim kurgu filmlerinden, hatta genellikle de distopik filmlerden aşina olduğu bir kavram olarak ortaya çıkıyor. ChatGPT’nin kullanıma açılması ile milyonlarca internet kullanıcısı yapay zeka ile doğrudan karşılaştı, diyaloğa geçti.

Ipsos Türkiye

TÜRKİYE %67 İLE YAPAY ZEKA YA OLUMLU BAKAN ÜLKLELER ARASINDA… Gündemde yapay zeka  tartışılırken bu 31 ülke ortalamasında henüz olumlu ya da olumsuz tarafta yoğunlaşmış bir eğilim söz konusu değil. “Zararından çok faydası var düşüncesinde” olanların oranı %54. Ancak ülkeler arasında dikkat çekici farklar var, Endonezya’da %78’e kadar yükselen bu oran ABD ve Fransa’da %37’ye düşüyor. Türkiye %67 ile yapay zekaya olumlu bakan ülkeler arasında yerini alıyor.

Ipsos Türkiye

YAPAY ZEKA KULLANILAN ÜRÜN VE HİZMETLERİN DEZ AVANTAJLARINDAN ÇOK  FAYDASI VAR… Zekaya dair duyulan heyecan, gelişmekte olan pazarlarda en yüksek, Avrupa ve Kuzey Amerika’da ise en düşük seviyede; ayıca Z ve Y kuşağı ile üniversite eğitimi almış kişiler arasında daha yüksek. Yapay zekaya duyulan güven de yine genellikle gelişmekte olan pazarlarda ve 40 yaş altı kişiler arasında, yüksek gelirli ülkelere ve X ve Baby Boomer kuşağında göre çok daha yüksek.

Ipsos Türkiye

 

Ipsos Türkiye

 

Ipsos Türkiye

 

Ipsos Türkiye

Ipsos TürkiyeIpsos Türkiye

Ipsos Türkiye

 

Ipsos Türkiye

 

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Yapay zeka konusunda kafaların karışık olduğunu gösteren işaretlerden biri de yapay zeka kullanılan ürün ve servislerin işe ve hayata yaptığı etkilere dair sorulara verilen yanıtlar. 31 ülke ortalamasında katılımcıların yarısı yapay zeka kullanan ürün ve hizmetler son 3-5 yılda günlük hayatımı derinden değiştirdi diyorlar, üçte ikisi ise 3-5 yılda günlük hayatımı derinden değiştirecek düşüncesinde (Türkiye’de bu oran %81, ve Güney Kore’den sonra ikinci sıradayız). Ancak yapay zekanın önümüzdeki 5 yıl içinde mevcut işimi yapma şeklimi değiştirme ihtimali var diyenlerin oranı %35 (Türkiye’de ise bu oran %63). İşi daha da ileri götürüp yapay zekanın önümüzdeki 5 yıl içinde mevcut işimin yerini alma ihtimali var diyenleri oranı %56. Özetle katılımcıların üçte biri 3-5 yıl içinde işimi yapma şeklimi değiştirme ihtimali var derken yine aynı katılımcıların yarıdan fazlası aynı süre zarfında yapay zeka benim işimi tamamen elimden alır diyor. Yapılış şekli değişmeden yapay zekanın eline geçecek işler de var diye düşünebiliriz. İşlerin yapılış şeklinin kolaylaştırılması, daha eğlenceli içerikler üretilebilmesi gibi alanlar yapay zekanın ilk aşamada fayda sağlayacağı alanlar olarak görülüyor. Daha fazla otomasyon ile işlerin kolaylaşmasının sonraki adımının iş piyasasını iyi etkileyeceğini düşünenlerin oranı ise sadece %34, bu oran (Türkiye’de dahil olmak üzere) yapay zekaya en pozitif yaklaşan ülkelerde bile ancak %50 civarında. Az çok bilgi sahibi olmaya başladığımızı düşündüğümüz, işimize, günlük hayatımıza fayda getirmesini umduğumuz yapay zekaya dair endişelerimiz yüksek, güvenimiz soru işaretli. İyi, güzel ama sonunda bunun bedelini ödeme ihtimalimiz de var diyen geniş bir kesim söz konusu yani.

Ben şu şekilde düşünüyorum, son dönemde ortalama bireysel kullanıcıların da kullanımına giren yapay zeka araçları aynen internet, web, cep telelefonu, e-ticaret, sosyal medya gibi devrimlere benzer şekilde derin etkilere yol açacak, ve bu çok kısa sürede çok geniş bir kapsamda gerçekleşecek. Bireylerin ve kurumların bir yarışa dönüşecek bu süreçte gelişmelere ayak uydurmak için odaklı bir şekilde çalışmaları gerekiyor. Sürecin akıl almaz hızı nedeni ile yapay zeka uygulamalarına dair ticari, ahlaki tartışmaların da, yasal düzenlemelerin de aynı hızda yapılması şart. Çok distopik bir resim çizmek istemem ancak, eğitilmek için, üretebilmek için diğer insanlar ile bir arada olmaya gerek duyulmayan, uzaktan eğitim-uzaktan çalışma çağında bir süre sonra en azından bazı işlerde üretim için insanın kendisine de ihtiyacın azaldığı, insanların giderek sarf malzemesine dönüştüğü bir yola girmemek için bu tartışmalara, düzenlemelere büyük önem vermek zorundayız gibi geliyor bana” dedi.

Tüketici Güven Endeksi 29 ülkede ne diyor

Tüketici Güven Endeksi 29 ülkede ne diyor?

 Ipsos tarafından gerçekleştirilen dosya içeriği; Ipsos Tüketici Güven Endeksi ve Gündeme Dair isimli araştırma verilerinden derlenmiştir. Endeks Ipsos’un dünya çapında 29 ülkede gerçekleştirilmiştir. Ülkenin en önemli sorunu ne? Finansal politikaların doğruluğu yanlışlığı nedir? Uzmanların dışında halkın bu konulara dair algısı nasıl? Yirmi Dokuz ülke arasında Türkiye’de halkın bu konulara yönelik durumu nedir? Enflasyonu da mercek altına vatandaşın değerlendirmesi, beklentisi, yükselme veya düşüşe yönelik düşünceleri, işsizlik, kişisel yaşam standartları gibi başlıklar için de geçerli olan İfade, tutum ve davranışları incelenmiştir.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ Mevcut piyasa durumu ve gelecekteki beklenti tüketicilerin tüketim ve yatırım kararlarını etkilemektedir. Finansal piyasalar açısından tüketicilerin piyasaya olan güveni, hem yatırım araçlarını arz edenler hem de talep edenler açısından büyük önem taşımaktadır. Tüketicinin hem tüketim isteği hem de bunun reel olarak ne kadar gerçekleşebileceğini ölçümleyen tüketici güven endeksleri fotoğraafı belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ipsos Türkiye

EN ÖNEMLİ SORUN Depremi yaşadığımız Şubat ayında ekonominin önemi düşmüştü. Ancak bugüne gelindiğinde ekonomi yine her 4 kişiden 3’ü için en önemli sorun.

Ipsos Türkiye

TÜRKİYE EKONOMİSİ MEVCUT DURUM Türkiye ekonomisin mevcut durumuna yönelik olumlu görüşler çok değişmese de daha kötü olacak diyenlerin oranı düşüyor. Olumlu beklentilere sahip birey oranı ise Nisan ayından itibaren son 1 sene içindeki en yüksek orana erişmiş durumda. Ancak gelecekle ilgili ne olacağı konusunda fikri olmayanların da oranı artıyor.

Ipsos Türkiye

ENFLASYONUN DAHA DA ARTACAĞI GÖRÜŞÜ AZALIYOR.

Ipsos Türkiye

 İŞSİZLİĞE YÖNELİK BEKLENTİ İşsizliğin artacağını düşünenlerin oranı Şubat’tan bu yana azalıyor.

Ipsos Türkiye

 YAŞAM STANDARDINA YÖNELİK BEKLENTİ Yaşam standardına yönelik beklentilerde de olumsuz düşünenlerin oranı azalıyor.Ipsos Türkiye

KİŞİSEL HARCAMALARA YÖNELİK BEKLENTİ Sabit giderleri ödedikten sonra kendilerine harcayabilmek için kalan paranın azalacağını söyleyenlerin oranı düşerken aynı kalacağını düşünenleri oranı artıyor.

Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu ; “Nasıl bir felaket ile karşılaşırsak karşılaşalım ekonomi en önemli sorun olmayı sürdürüyor. Salgın yaşadık, deprem felaketi yaşadık, binlerce can kaybettik, ancak küçük bir kesinti döneminin ardından ekonomi hep en önemli sorun olarak görülmeye devam etti. Finansal politikaların doğruluğu yanlışlığı ile ilgili tartışmaları konunun uzmanlarına bırakıp halkın bu konuya dair algısının nasıl olduğuna baktığımızda son 1 yıl içinde yavaş da olsa olumlu yönde ilerleyen bir trend ile karşılaşıyoruz.

29 ülkede ölçümlenen Ipsos Tüketici Güven Endeksi’nde her ne kadar hala ülkeler ortalamasının çok altında bir noktada olsak bile Türkiye son 1 yıl içinde en fazla ilerleme kaydeden ülkelerden biri oldu. 29 ülke ortalamasında tüketici güven endeksi değeri 47 iken Türkiye’de 39, ancak bu değer bir yıl önce 31 idi.

Ülkemize daha detaylı baktığımızda her üç vatandaştan ikisi ülke ekonomisinin mevcut durumunu kötü bulduğunu görüyoruz, ancak 1 yıl önce bu oran %84 idi. Keza ekonominin birkaç aylık dönemde daha iyi olacağını düşünenlerin oranı 1 sene önce %6 iken şimdi %24. Ekonominin bu kısa vadeli geleceğine dair beklentisi olumsuz olanların oranı yarı yarıya azalmış durumda.

Ipsos Türkiye

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik

Biraz daha detaya inip enflasyonu mercek altına alıp bakalım, vatandaşların önemli bir kısmı enflasyonun zirveyi gördüğünü düşünüyor, %39’luk bir kesim enflasyonun ya artık bu seviyelerde kalacağı ya da azalacağı fikrinde. Enflasyonun yükselmeyi sürdüreceğini düşünenlerin oranı sene başında %70 iken Mayıs başında %60’a düştü.

Tablo genel olarak baskın şekilde olumsuz olmaya devam ediyor elbette ancak olumsuz beklentilerdeki benzer gerileme işsizlik, kişisel yaşam standartları gibi başlıklar için de geçerli.

Özetlemeye çalışırsak vatandaşların ekonomiye yönelik algısında toplam gösterge olumluya dönmemiş olmakla birlikte “krizde zirveyi gördük, bundan sonra daha kötü olmaz ama daha iyi olabilir” diyenlerin oranında artış var.

Bu pozitif trendin 14 Mayıs’taki seçim sonuçlarına yansımış olma ihtimali de yok değil” dedi.

Şavaş varsa mültecilere kapımız açık

Şavaş varsa mültecilere kapımız açık

Dünya Mülteci Günü Araştırması Ipsos tarafından; 22 Nisan – 6 Mayıs 2022 tarihlerinde dünya çapında 28 ülkede gerçekleştirilmiştir. Derlenen verilerde bu hafta ; İnsanların ülkesinden savaş ya da zulümden dolayı kaçmak zorunda kaldığında, diğer ülkelerin bu vatandaşları ülkelerine kabul etmesi, dünyada ve Türkiye’de göç edenlerin topluma uyumu, bu uyuma yönelik toplumların değerlendirmeleri, mültecilere çalışma izninin verilmesi, mültecilere sınırlarını kapatılması konularında bireylerin ifade, tutum ve davranışlar​​ı incelenmiştir.

 SINIRLARIN MÜLTECİLERE KAPATILMASI KONUSUNU EN FAZLA DESTEKLEYEN ÜLKE TÜRKİYE… İnsanların ülkesinden savaş ya da zulümden dolayı kaçmak zorunda kaldığında diğer ülkelerin bu vatandaşları ülkelerine kabul etmesi görüşüne 28 ülke genelinde bireylerin %78’i katılıyor. Türkiye’de ise bu oran %66 seviyesinde. Ayrıca bu görüşe katılan bireylerin de oranı son 2 senede 11 puan gerilemiş durumda.

Ipsos Türkiye

TÜRKİYE’DE YAŞAYAN VATANDAŞLARIN %66’SI SAVAŞ VEYA ZULÜMDEN DOLAYI ÜLKESİNİ TERK EDEN KİŞİLERİN DİĞER ÜLKELERE SIĞINABİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR.  İnsanların ülkesinden savaş ya da zulümden dolayı kaçmak zorunda kaldığında diğer ülkelerin bu vatandaşları ülkelerine kabul etmesi görüşüne 28 ülke genelinde bireylerin %78’i katılıyor. Türkiye’de ise bu oran %66 seviyesinde. Ayrıca bu görüşe katılan bireylerin de oranı son 2 senede 11 puan gerilemiş durumda.

Ipsos Türkiye

ÜLKEMİZE GELECEK OLAN MÜLTECİLERİN TÜRK TOPLUMUNA UYUM SAĞLAYACAKLARI KONUSUNDA BİREYLERİN DÜŞÜNCESİ OLDUKÇA OLUMSUZ.  28 ülke genelinde mültecilerin gittikleri ülkede topluma uyum sağlayacakları konusundaki görüşler ikiye ayrılmış durumda. Bireylerin %50’si bu kişilerin topluma uyum sağlayacaklarını düşünürken %40’ı uyum sağlayamayacakları görüşünü savunuyor. Türkiye’de ise durum oldukça farklı. Türkiye’de sadece her 4 kişiden 1’i mültecilerin topluma uyum sağlayacaklarını belirtirken, %69’u uyum sağlayamayacaklarını düşünüyor.

Ipsos Türkiye

 MÜLTECİLERE ÇALIŞMA İZNİ VERİLMESİNİN MÜLTECİLERİN HEM O ÜLKENİN DİLİNİ ÖĞRENMELERİ HEM DE TOPLUMA DAHA KOLAY UYUM SAĞLAYABİLECEKLERİ KONUSUNDA Kİ KABUL ORANI DA TÜRKİYE’DE DİĞER BİRÇOK ÜLKEDEN DAHA DÜŞÜK: Ülkelerin genelinde bireylerin %60’ı çalışma izninin mültecilerin topluma uyumu kolaylaştıracağı konusunu destekliyor. Ülkemizde ise bu görüşü destekleyenlerin oranı sadece %33 ve tüm ülkeler arasında bu konuda olumlu görüş bildiren en düşük ülke. Olumlu görüş bildirmenin yanı sıra olumsuz görüş bildirenlerin de oranı %46 ile tüm ülkeler arasındaki en yüksek oran.

Ipsos Türkiye

 Ipsos Türkiye CEO’su Sidar GEDİK verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; “İçinden geçilen dönemin en önemli gerçeklerinden biri göç. Göç, üzerinde bir ömür boyu akademik araştırma yapılabilecek, çok boyutlu, derin bir konu. İç göç, dış göç, ekonomik, siyasi veya savaş nedeni ile göç gibi çeşitlenebiliyor. Ancak değişmeyen gerçek, Dünya coğrafyasının önemli bir kısmında kitlesel göç hareketlerinin yaşanıyor olduğu. Bu durum farklı ülkelerde göç olgusuna farklı bakışlar yaratıyor.

Ipsos’un 28 ülkede gerçekleştirdiği araştırma, göç ile karşı karşıya kalan ülkelerde yaşayanların 2020’den 2021’e geçişte konuya dair daha olumsuz bir yaklaşım içine girmişken 2022’de bu görüşlerin değiştiğini gösteriyor. 2022 yılında yapılan araştırmada birçok ülkede sorulara verilen yanıtlarda Ukrayna-Rusya savaşının etkilerini görüyoruz. Suriye’de yaşanan savaşın ardından çok kısa bir süre içinde kitlesel bir göç ile karşı karşıya gelen Türkiye’de ise olumsuzluk artarak devam ediyor.

Savaş söz konusu olduğunda mültecileri kabul etme eğilimi yüksek. 28 ülke ortalamasında araştırmaya katılanların %78’i savaştan kaçanların diğer ülkelere sığınabilmesi gerektiğini belirtiyor.  Ukrayna-Rusya savaşının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Savaştan kaçanların başka ülkelere sığınabilmesi gerektiğine inananların oranı 2020 ile 2021 arasında genel olarak gerilerken 2022’de dikkat çekici şekilde artmış. İşte bunun Ukrayna-Rusya savaşının bir etkisi olduğunu düşünüyorum.  Türkiye’de ise azalmaya devam ediyor. 2020’de %77 olan oran 2022’de %66’ya gerilemiş durumda.

Benzer bir trendi mültecilerin gittikleri ülkeye uyum sağlayacaklarına dair inanış için de görüyoruz. Bu soruya olumlu yanıt verenlerin oranı genel olarak 2021’e kıyasla benzer seviyelerde kalmış veya artmışken Türkiye’nin de içinde bulunduğu az sayıda ülkede azalmış. Ama şunu da not etmek lazım, ülkeler ortalamasında ancak her iki kişiden biri bu düşüncede. Türkiye’de ise dört kişiden biri mültecilerin gittikleri ülkeye uyum sağlayacaklarına inanıyor.

Mültecilere çalışma izni verilmesi onların ülkenin dilini öğrenip topluma uyum sağmasını hızlandıracaktır görüşü ülkeler ortalamasında %60 destek buluyor. Bu düşünceyi destekleyenlerin oranı 28 ülkenin (içinde Türkiye’nin de bulunduğu) sadece beşinde %50’nin altında kalıyor. Türkiye’de her üç kişiden biri bu görüşte, bu oran 28 ülke içindeki en düşük oran.

Ipsos Türkiye

Sınırların mültecilere kapatılması gerektiğini düşünenlerin oranında 2021’e kıyasla önemli düşüş var. 28 ülke içinde bu oranın geçen yıla kıyasla arttığı 2 ülke var, biri Türkiye; üstelik %76’lık oran ile birinci sırada. Öte yandan ülkeler ortalamasında sadece alışkanlıklar üç kişiden biri bu şekilde düşünüyor. 2020 ile 2021 yılları bulguları arasında büyük bir fark yok iken 2022’de bir düşüş yaşanmasını ben yine Ukraynalı sığınmacılara bağlıyorum.

Bu araştırmaya katılanların çoğu Ukrayna’da yaşanan drama açık bir reaksiyon veriyor. Daha kabul edici bir tavır var. Türkiye’deki vatandaşlar ise göç ile ilgili bir soru ile karşılaştığında Suriyeli sığınmacılara odaklanıyor kendi yerel tecrübelerinden hareket ediyorlar. Ve ülkemizden bu araştırmaya katılanların mültecilere genel olarak olumlu baktıklarını söylemek pek mümkün değil.”