8 Mart ve anmaların önemi

Duygusal ve bilinçli varlıklar olarak insanların aidiyet, birlik-beraberlik gibi ihtiyaçları var. Eşit haklara sahip olunması, sesinin duyulması, emeğinin karşılık bulması her bireyin doğal ve yerinde talebi.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, çok acı bir günün anısına, bu acıların unutulmamasını ve tekrar etmemesini dile getirmek üzere ilan edilmiş. Acılarla yaşamak, yüzleşmek tercih etmeyeceğimiz bir duygu olsa dahi, böyle anmalar olmadan daha iyi bir dünya inşa etmek mümkün görünmüyor. Bu tür günleri ortaklaşa bir mesele olarak sahiplenebilirsek dönüşümden bahsedebiliriz ancak. Sadece bir kesimin anma günü veya popüler kültürün içinde eriyen bir gün olarak kalırsa etkisiz olur.

Soyut kavramların herkese ve her duruma göre tanımı değişir. Emek, hak, adalet gibi kavramlar ve bu kavramaların sınırları hepimiz için farklı. Ortak, basit, herkesçe kabul gören bir nokta bulmak güç. Bu sebeple de tartışmalar, kavgalar, anlaşmazlıklar sürüp gidiyor. Yapabileceğimiz ne var: Daha duyarlı, daha özenli, daha farkında olmaya çabalamak.

Gücü elinde tutanın kendinden daha güçsüz bulduğunu, orantısız ve haksız yere mahrum ve mağdur hale getirmesi, cümleyi böyle kurunca hepimiz için kabul edilemez bir şey olarak duyuluyor. Ancak acaba gündelik yaşantımızda, kurduğumuz ilişkilerde, kendi küçük iktidar alanlarımızda nasılız? Diğerlerine kulak verebiliyor muyuz? Emeğin farkında mıyız? Hakları teslim edebiliyor muyuz? Dünyaya ve diğerlerine herhangi bir üstünlük gözlüğünden bağımsız bakabiliyor muyuz? İnsanları sınıflara ayırmadan varlık durumlarına saygı gösterebiliyor muyuz? İmkanlara erişimin herkes için eşit olmadığının farkında mıyız? Cinsiyetçi yaklaşmadan değerlendirebiliyor muyuz insanları?

Kadınların hakları için; kadınlar, erkekler, anneler, babalar, yasalar tüm tarafların el ele vermesi gerekir. Kadının da her birey gibi okuryazar olma, iş hayatında ve siyasette söz sahibi olma, tercihlerine göre baskı görmeden yaşama, başkalarının tasarrufları yüzünden şiddete, dayatmaya maruz kalmama hakları var. Kadının tercihlerinin değil de kadına yüklenen imajın masaya yatırılması gerekir. Kadın da erkek de kendi tercih ve imkanları doğrultusunda evde kalmayı, iş hayatında rol almayı veya bunları birlikte yürütmeyi seçebilir. Öncelikle biz hakları teslim edelim! Ve hak sahipleri de sorumluluk alsınlar: okuryazarlık, üretim, katkı sorumluluğu.

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI