Yazılar

Tuğba Özerk zirvenin sahibi

Tuğba Özerk zirvenin sahibi

Radyo televizyon takip sistemi (RTV) ve Telif metre verilerine göre Tuğba Özerk “HALAYBAŞI” isimli şarkısı ile 1 numara oldu.

Tuğba Özerk’in “HALAYBAŞI” isimli şarkısı insanın içini kıpır kıpır yapan tavrı ile yeni girdiğimiz sonbahar mevsimini ilkbahar gibi hissettirecek hayli eğlenceli bir şarkıyı müzik severleriyle buluşturmuştu. Yepyeni bir atılımla kendi müzik şirketi Özerk müzik yapımı kuran Tuğba Özerk hız kesmeden yeni çalışmalarına devam ediyor. Stüdyo aşamasında olan ve kıpır kıpır bir hareketli şarkı hazırlayan Özerk bir yandan da Sezen aksu şarkıları akustik çalışmaları ile dinleyicisi ile buluşmaya hazırlanıyor.

Osteoporoz en çok kadınlarda görülüyor

Osteoporoz en çok kadınlarda görülüyor

Halk arasında ‘’kemik erimesi’’ olarak bilinen osteoporoz kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş nedeniyle kemiklerin çok daha kırılgan bir yapıya dönüşmesi anlamına geliyor. Kemik erimesinin görülme sıklığının yaşla birlikte arttığına dikkat çeken Op. Dr. Burçin Karakuş Hatipoğlu, Dünya Osteoporoz Farkındalık Günü vesilesiyle osteoporoza ilişkin merak edilenleri anlatıyor.

Sağlıklı ve genç kemiklerin güçlü kolajen liflerine bağlı mineraller ve çoğunlukla da kalsiyum tuzlarından oluşan bir yapısı bulunuyor.  Yaşlanmayla birlikte bu yapının gücünü kaybederek zayıflıyor ve dayanıksızlaşıyor. Osteoporoz kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş nedeniyle kemiklerin çok daha kırılgan bir yapıya dönüşmesi anlamına geliyor. Kemik erimesi olarak bilinen osteoporozda kemiklerin içlerinde boşluklar oluşarak yoğunlukları azalıyor, bu da kırılmaya ve çatlamaya yatkın hale gelmelerine neden oluyor.

50 yaşın üstündeki her üç kadından birinde Osteoporoz görülebiliyor

Osteoporozun risk faktörlerinin başında cinsiyetin geldiğini belirten Op. Dr. Burçin Karakuş Hatipoğlu, şunları söylüyor: ‘’50 yaşın üstündeki her üç kadından birinde ve her beş erkeğin birinde osteoporoz görülür. Kadınlar yaşam boyu kemik kütlelerinin %40-50’sini, erkekler ise %20-30’unu kaybederler. Beyaz veya Asya kökenli, sarışın mavi gözlü, ince ciltli, minyon tipli olma, ailede Osteoporoz öyküsü bulunanlar, geç veya düzensiz adet görme, erken menopoz, beslenme durumu, aşırı alkol, kahve ve tuz tüketimi, sigara kullanımı risk faktörleri arasındadır. Tanısı kemik yoğunluğunun ölçülmesi ile konur. Bunun için birçok teknik bulunsa da en çok kullanılan yöntem DEXA’dır. Kliniği kemik direncinin düşmesine bağlı ortaya çıkan kırıklar ile seyreder.’’

Hastalık ileri aşamadaysa hasarın geri döndürülebilmesi büyük ölçüde mümkün değildir

Op. Dr. Hatipoğlu, osteoporozun ilerlemesi durumunda hastalarda omurga içerisinde kırık veya çökmüş bir omurun neden olduğu bel ağrıları, kemiklerin eğrilmesine bağlı olarak boy kısalması, kamburlaşma, çarpık duruş, basit hareketlerde bile ortaya çıkabilen kırılma ve çatlamalar görüldüğünün altını çiziyor.

Belirtilerin ancak osteoporozun ileri seviyelere ulaştığı ve kemik hasarlarının oluşmaya başladığı dönemlerde kendini gösterebilecek semptomlar olduğunu hatırlatan Op. Dr. Burçin Karakuş Hatipoğlu, hastalığın bu aşamaya geldikten sonra kemiklerde oluşan hasarın geri döndürülebilmesinin büyük ölçüde mümkün olmadığa dikkat çekiyor. Bu nedenle ileri yaşlardaki bireylerin bu hastalığa yakalanmamak için gerekli yaşam tarzı değişikliklerini uygulamasının önemine vurgu yapan Op. Dr. Hatipoğlu, beslenme düzenine dikkat etmenin ve düzenli olarak spor yapmanın da gerekliliğini belirtirken menopoz sonrası dönemdeki kadınların hekimlerinin önereceği aralıklar ile kemik yoğunluğuna ilişkin tarama testlerini yaptırmasını gerektiğini hatırlatıyor.

Bordum’da sarı yaz devam ediyor

Bordum’da sarı yaz devam ediyor

Bodrum’un en büyülü zamanı olan sarı yaz, Kasım ayı ortasına kadar devam ediyor. Sakin, huzurlu, serin ama güneşlenmenin tam zamanı, deniz sakin ve ılık. Kış başlamadan önce muhteşem bir tatil için son fırsat Bordum’da sarı yaz.

Allium Bodrum Resort & Spa. Yalıkavak sahilinde eşsiz manzaraya sahip 13 dönümlük yemyeşil bir yamaca kurulmuş ve toplamda 9 villaya dağıtılmış 36 adet kesintisiz deniz manzaralı odaya hizmet veren seçkin bir butik otel.

Otelin olağanüstü Ege Denizi ve Yunan Adaları manzaralı ısıtmalı bir sonsuzluk havuzu, seçkin bir restoranı ve kabanaları bulunuyor. Özellikle sarı yaz’ın serin günlerinde ısıtmalı sonsuzluk havuzu size keyifli anlar yaşatacak.

Otelin Genel Müdürü Cenk Turanlı verdikleri hizmetleri şöyle anlatıyor: ‘Siz zevklerinizle, alışkanlıklarınızla, hoşunuza giden ve gitmeyen her şeyle benzersizsiniz. Bu nedenle hizmetlerimizin de size özel olması gerektiğini düşünüyoruz. Allium Bodrum Resort & Spa’da konaklamanın kişisel bir tecrübe yaratmak olduğuna inanıyoruz. Güçlü bir servis kapasitesine sahip geniş tesisimizde yalnızca 36 odaya hizmet vermemiz, her bir misafirimize gerçekten kişiye özel hizmet sunabilmemizi sağlıyor.’

Otobüs biletinde %30’a varan zaman tasarrufu

Otobüs biletinde %30’a varan zaman tasarrufu

Türkiye’nin Seyahat Sitesi Enuygun, kullanıcılarına daha iyi hizmet sunabilmek için geliştirdiği “Öne Çıkan Sefer” servisiyle otobüs bileti satın alma süresini daha da kısaltıyor.

Makine öğrenmesi ile geliştirilen algoritmalar sayesinde İstanbul – İzmir, Ankara – Adana gibi en çok seyahat edilen rotalarda kullanıcıya en uygun seferleri listeleyen servis, otobüs bileti alımında %30’a varan zaman tasarrufu sağlıyor.

“Öne Çıkan Sefer” servisi, İstanbul – İzmir, Ankara – Adana gibi en çok seyahat edilen rotalarda kullanıcıların satın alma ihtimalinin en yüksek olduğu seferleri ön plana çıkarıyor. Kullanıcılarının aradıkları sefere en hızlı şekilde ulaşmasını isteyen Enuygun, satın alınma ihtimali en yüksek olan seferleri kullanıcıların bu rotalarda tercih ettiği firmalar, sefer saatleri, sefer süresi, yolculuk mesafesi, satış sayısı ve otobüsün doluluk oranı gibi birçok veri üzerinden puanlama yaparak belirliyor. Teknolojide yaşanan tüm gelişme ve yenilikleri kullanıcılarının hayatını kolaylaştırmak için kullanan Enuygun, makine öğrenmesiyle oluşan bu dinamik algoritmayla sürekli kendini yenileyerek en iyi seçenekleri tüketicilere sunabiliyor.

Almira Hotel’in yenilenen SPA’sı ile sizde yenilenin

Almira Hotel’in yenilenen SPA’sı ile sizde yenilenin

Bursa’nın tarihi ve kültürel merkezlerinin kesişim noktasında yer alan, Almira Hotel yenilenen SPA’sı ile sizde yenilenin…

Şehrin ilk 5 yıldızlı konaklama tesisi unvanına sahip Almira Hotel, 34 yıllık tecrübesini her geçen yıl yenilediği hizmetleriyle geliştirmeye devam ediyor. A’dan Z’ye yeniden tasarlanan 1.800m2 alana yayılan Almira Spa, çeşitli hizmet seçenekleriyle misafirlerine rahatlatıcı ve kişiye özel deneyimler vadediyor.

Bursa’nın şifalı doğal sularının iyileştirici gücüne yönelik kadim inanıştan yola çıkan Almira SPA; hamam, kaplıca ve termal su geleneğini modern SPA konseptiyle birleştirerek geniş alanda çok çeşitli hizmet seçenekleriyle misafirlerine özgün bir deneyim sunuyor. İç tasarımıyla birlikte lüks ve konforlu hizmetleri de yenilenen Almira Spa, farklı ısı derecelerine sahip saunalar, tuz, buhar, kese ve bakım odaları, fitness, jet pool, kapalı ve termal havuzları içinde barındırıyor. Tesisin doğadan esinlenen dekorasyonunda; yeşil, kahve, krem gibi rahatlatıcı tonlar, mozaik, Marmara mermeri gibi doğal taşlar, bambu ve ahşap benzeri natürel materyaller dikkat çekiyor.

Muratbey Anuga Fuarı’nda

Muratbey Anuga Fuarı’nda

Muratbey Peynirleri, dünyanın en büyük gıda fuarı olan Anuga’da inovatif ürünleriyle Avrupa piyasasında.

D vitamini zengini bağışıklık güçlendiren ‘Plus’ ve ‘Misto’ peynirlerinin yanı sıra; Burgu, Sürmeli ve Naturena gibi inovatif ürünleriyle de beğeni toplayan Muratbey, Türk peynirciliğinin yurt dışında bayrak taşıyıcılığını yaptı.

Muratbey, 09-13 Ekim tarihleri arasında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen ANUGA fuarında inovatif ürünleriyle dikkat çekti. Pandemi sürecinde tüketicilerin bağışıklığını destekleyen D vitamini ile zenginleştirilmiş “Muratbey Plus” ve “Muratbey Misto” peynirleri ANUGA Fuarı’nda yoğun ilgiyle karşılandı. Muratbey’in Burgu, Sürmeli ve Naturena gibi inovatif ürünleri de fuar katılımcılarından tam not aldı. ANUGA fuarında Muratbey yetkilileri önümüzdeki dönem yeni ihracat pazarlarında yeni iş bağlantılarının önünü açacak pek çok görüşme de gerçekleştirdi. İhracat potansiyelini sürekli arttırarak milli ekonomiye her geçen gün daha fazla katkı sunan Muratbey, ANUGA dahil olmak üzere dünyanın en büyük gıda fuarlarına katılarak Türk peynirciliğinin yeni pazarlara tanıtılması adına önemli bir misyon üstlendi.  Daha önce Summer Fancy Show, Dubai Gulffood, Paris-SIAL, ABD – International Dairy Deli Bakery, Milano Tuttofood, Expo West 2016 California ve Anuga Fuarları gibi gıda sektörünün devlerinin buluştuğu fuarlara katılan Muratbey, ülkemiz lezzetlerinin ve inovatif tatlarının fuarlarla dünyaya duyurulmasına aracılık etti.

Z KUŞAĞININ HAYALİ KENDİ İŞİNİ KURMAK…

Z KUŞAĞININ HAYALİ KENDİ İŞİNİ KURMAK…

Ipsos Araştırma Şirketi tarafından, Z Kuşağı gençlerini daha iyi tanımak ve bu kuşak ile güçlü bir iletişim kurulmasında yardımcı olmak amacıyla öenmli bir rapor hazırlanmıştır. Çalışmada bu kuşağın; sağlık, eğitim, gelecek, işsizlik, eşitsizlik, kaygı, güven aile ile ilgili konulara yönelik ifade, tutum ve davranışları incelenmiştir.

 GENÇLERİN HAYALİ KENDİ İŞLERİNİ KURMAK… Yaşam dengeleri, alışkanlıklar, toplumsal değerler, çalışma hayatı ve kuşaklar arasındaki farklılıklar hızla değişim gösteriyor. Sürece bakıldığında içinde bulunduğumuz yüzyılın üreten, yöneten ve karar veren kesimini oluşturacak olan dün çocuğu şimdinin gençliğini anlamak büyük önem kazanıyor. Z kuşağını diğer kuşaklardan ayıran en önemli özelliği dijital yüksek teknolojinin yaygın olarak kullanıldığı bir dönemde dünyaya gelmeleri denilebilir. iş gücü olarak önceki nesillere göre daha eğitimli olmaları bu gençlerin kendi kararlarını kendileri veren dominand karakter tasarımına sahip olduklarını düşündürüyor. Ipsos’un hazırladığı Z Raporu’nda bu kuşağın girişimci yönü ağır basıyor ve gençlerin %60 kendi işlerini kurmak istiyor. Uluslararası bir şirkette çalışmayı düşünen gençlerin oranı ise %36…

GENÇLER İÇİN EĞİTİM, İSSİZLİK VE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ EN ÖNEMLİ KONULAR.  Z kuşağı gençleri pasif yapıda bireyler olmadıklarından yaşadıkları ne varsa aktif bir parçası olarak hayatta kendilerini konumluyorlar. Gençlere en önem verdikleri konular sorulduğunda eğitim %17 ile ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada işsizlik belirtiliyor. Bu yaş grubu gençler için kadın ve erkek eşitliği de önem verilen ilk 3 konudan biri.

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK! Pandemi döneminin de muhtemel etkisi ile sağlık Z kuşağına mensup 15 – 24 yaş arası bireyler için en önemli değer. Aile ise sağlıktan sonra öne çıkan en önemli değer.

 HER 2 GENÇTEN 1’I AİLESİ İLE İLİŞKİLERİNİN İYİ OLDUĞUNU İFADE EDİYOR. Z kuşağı gençlerin %48’i aileleri ile ilişkilerinin iyi olduğunu belirtirken sadece %3’lük bir kesim aileleri ile ilişkilerini kötü olarak değerlendiriyor. Her 10 geçten 4’ü pandeminin aileleri ile ilişkilerini olumsuz etkilediğini söylüyor. 

GENÇLER AİLELERİNİN YANINDA KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSEDİYOR. Gençlerin %70’i ailelerinin yanında güvende hissediyor. Gençlerin sadece %7’si güvende hissetmediğini belirtiyor. Diğer taraftan her 10 gençten 5’i ailelerinin kendileri ile gurur duyduğunu, 4’ü de ailelerinin kendi kararlarını desteklediğini belirtmekte. Bu konularda gençlerin sadece %14 ve %15’i mutsuz.

GENÇLER GELECEKLERİ KONUSUNDA ENDİŞELİ… Gençlerin %61’i gelecekleri konusunda endişeli. Her 10 gençten sadece 1’i gelecekleri konusunda endişeli değil. Endişe düzeyi kadın erkek fark etmiyor.

SOSYAL MEDYADA GEÇİRİLEN VAKİT GÜNDE 3 SAAT 19 DAKİKA Gençlerin sadece %5’i sosyal medyada vakit geçirmemekte. Sosyal medyada vakit geçiren gençler ise günde 3 saatten fazla bu platformlarda vakit geçiriyor. Sosyal medyada vakit geçirmek genel bir davranış haline gelmiş ve burada geçirilen vakit genel olarak ne olumlu ne de olumsuz bir his yaratıyor. Gençlerin sadece %25’i geçirdikleri vaktin kendilerini olumlu hissettirdiğini söylüyor.

WHATSAPP VE INSTGAGRAM WHATSAPP VE INSTGAGRAM HEMEN HEMEN HER GENCİN KULLANDIĞI UYGULAMALAR. Gençlerin %90’I whataspp ve instagram kullanıyor. Bu iki uygulamadan sonra en çok kullanılan uygulama Youtube.

 

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili değerlendirmelerde bulundu; Yetişkinler için gençlere dair en popüler konulardan biri onların ebeveynleri ile olan ilişkileridir. Bu ilişkide yaşanan gerilimler üzerine nesillerdir uzun uzun yazıldı, çizildi, konuşuldu. “Şimdiki gençler” sürekli olarak mercek altına alındı. Son birkaç on yılda da jenerasyonları harfler ile çağırıyoruz, ironik bir şekilde de Z harfindeyiz, umarım insan neslinin sonuna gelmemişizdir! (Neyse ki sanırım alfa jenerasyonu ile taze bir başlangıç yapıyoruz!)

Şimdiki gençlerin önceki birkaç nesilden farklı bir süreçten geçtiklerini kabul edelim, onlar gençliklerini global pandemi koşulları altında yaşıyorlar. Bu gerçek, onların yaşlarından dolayı yaşadıkları doğal gerilimleri başka türlü etkiliyor. Mesela onlar için en önemli konu sağlık, salgın varken bu bir yandan hiç şaşırtıcı değil ama diğer yandan da normal koşullarda bu yaş grubundan beklenmedik bir yanıt. Çevrelerinde Covid 19 nedeni ile hayatını kaybedenleri duydukça, okudukça ailelerine daha fazla önem vermeye başlamaları da şaşırtıcı değil.

Her iki gençten biri anne-babası ile ilişkilerinin iyi olduğunu belirtiyor, o iki gençten diğeri ise bu ilişkiyi ne iyi ne de kötü olarak tanımlıyor, bu konuda uzman değilim elbette ama bir ebeveyn olarak bunu gayet sağlıklı bulduğumu söylemek istiyorum. Pandemi sürecinde uzun zaman evde kalmak zorunda olmak yine her iki gençten birine göre ailesi ile ilişkisini olumsuz etkilemiş, bu süreçte ilişkinin olumlu etkilendiğini söyleyenlerin oranı sadece onda bir.

Hemen hemen gençlerin yarısı, ailelerin onların kararlarını destekliyor olduğunu, kendisi ile gurur duyduklarını ifade ediyor. Diğer yarısı ise kararlarının ya desteklenmediğini ya da bu konuda ortada bir noktada olduklarını belirtiyorlar. Bu farklılıklara rağmen kendilerini ailelerinin yanında güvende hissedenlerin oranı yüksek, her on gençten yedisi bu şekilde hissediyor. Ailelerin bu sorumluğun farkında olmalarını ve hakkını vermelerini diliyorum. Gençlik doğal olarak “gelecek” çağrışımı yapan bir sözcük. Pandemi gençliği maalesef geleceğinden endişeli. Her on gençten altısı geleceğinden endişe duyduğunu belirtiyor. Özellikle de eğitim, işsizlik ve kadın-erkek eşitliği konularını önemsiyorlar. Gelecekteki iş hayatlarına dair beklentilerinde yaşlarının verdiği heyecanı, cesareti görebiliyoruz, her on gençten altısı kendi işini kurma hayali kuruyor. Birkaç nesil öncesinde rakipsiz tercih olan kamu kurumları arkalarda kalmış durumda, devlet görevi ancak her beş gençten birine çekici geliyor.

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik

Geleceğe hazırlanırken bugünü ciddi şekilde sosyal medyada geçirdiklerini belirteyim. Uyku harici zamanlarının ortalama beşte birini sosyal medya kullanarak geçiriyorlar, yaklaşık 3.5 saat. Yemek, okul, yol gibi diğer zamanları da dikkate alırsak sosyal medyanın hayatlarında kapladıkları alanın aslında ne seviyede olduğunu daha iyi kestirebiliriz. Bu da zamanımızın bir diğer gerçeği. Bu kadar büyük bir içerik bombardımanı varken daha farklı bir sonuç beklememek lazım bence. Sosyal medyada sunulan içeriklerin, bu alanda şirketler, devletler veya uluslararası kuruluşlarca yapılacak düzenlemelerin ve nihayetinde  o meşhur “algoritmaların” önümüzdeki on yılda izleyeceği seyir, “gelecek” için birinci derecede belirleyici unsur olacak.

Cadılar Bayramı’na özel paket

Cadılar Bayramı’na özel paket

Mondelez International’ın Türkiye’de Kent Jelibon markası adı altında ürettiği Sour Patch Kids, 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı’na özel ambalajıyla raflardaki yerini alıyor. Sınırlı sayıda üretilen paketler, Sour Patch Kids severleri hem gizemli hem de eğlenceli bir dünyaya davet ediyor.

Türkiye’nin ilk ekşi şekeri Jelibon Sour Patch Kids, ekim ayında Cadılar Bayramı için sınırlı sayıda ürettiği yeni ambalajıyla tüketicisiyle buluşuyor. ‘Önce ekşi, sonra tatlı’ konseptiyle damakları şaşırtarak benzersiz bir tat ile tanıştıran Jelibon Sour Patch Kids, özel tasarım paketleriyle Cadılar Bayramı’nın gizemli dünyasında lezzet dolu bir deneyim yaşatmaya geliyor.

Sonbahar hastalıklarına karşı nasıl önlem almalı

Sonbahar hastalıklarına karşı nasıl önlem almalı

Soğuk algınlığı, grip, boğaz enfeksiyonu, norovirüs ishali, akut bronşit, alerjik astım, zatürre ve sinüzit… Her mevsim kendi hastalıklarını beraberinde getiriyor. En sık da üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarında artış görülüyor sonbahar mevsiminde. Sıcak yaz günlerinden serin havalara geçerken vücudumuz bu değişime uyum sağlamakta zorlanınca, hastalıklar da kapımızı çalmaya başlıyor! Acıbadem Kozyatağı Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, soğuk havanın bağışıklık sistemimizi baskıladığını ve enfeksiyonlara karşı direncimizi kırdığını belirterek, “Bunun sonucunda çoğumuz mevsim geçişlerinde pek çok mikrobik hastalığa yakalanıyoruz. Özellikle viral enfeksiyonlar kolayca bulaşıyor ve bu durum yaşlılar, küçük çocuklar ile bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Sonbaharda artış gösteren hastalıklardan korunmada ise güçlü bir bağışıklık sistemi kilit rol üstleniyor” diyor. Yaşam alışkanlığımızda yapacağımız basit düzenlemelerle sonbahar hastalıklarından büyük oranda korunmamız ise mümkün olabiliyor. İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, sonbahara özgü bulaşıcı hastalıklardan korunmak için almamız gereken önlemleri sıraladı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya

YAŞAM ALANLARI

  • Maske ve sosyal mesafe şart: Virüs ve bakterilerin bulaşmalarını önlemek için kapalı alanlarda maske kullanmaya özen gösterin, diğer insanlarla aranızdaki 1.5 metre mesafeyi mutlaka koruyun.
  • Hijyen çok önemli: Kirli ortamlarda virüs ve bakterilerin bulaşma riskinin artması nedeniyle yaşam alanınız temiz ve düzenli olsun.
  • Odanızı havalandırın: Odayı havalandırmak, ortamdaki oksijen konsantrasyonunu artırarak, anaerob organizmaların, yani oksijen olmayan ortamlarda hücresel solunum yapan bakterilerin yok olmasını sağlıyor. Dolayısıyla bulunduğunuz odayı her gün 2 kez 10 dakika süreyle havalandırın.
  • Kalabalık ortamlarda bulunmayın: Virüs ve bakteriler kolayca bulaşabildikleri için kalabalık ortamlarda zaman geçirmekten kaçının.
  • Gözlerinizi ovuşturmayın: Virüs ve bakteriler; ağız, burun ile göz yoluyla vücudumuza giriyor. Dolayısıyla bir yere dokunduktan sonra ellerinizle; ağız ve burnunuzu ellemeyin, gözlerinizi ovuşturmayın.

Pause Sağlık, Pause Dergi

KİŞİSEL HİJYEN

  • Ellerinizi mutlaka yıkayın: Ellerinizi dışardan gelir gelmez, tuvaleti kullandıktan sonra, yemek yemeden ve yiyecek hazırlamadan önce, 20 saniye boyunca iyice yıkayın.
  • Sık sık dezenfekte edin: Tuvaletlerinizi sık sık dezenfektanlarla temizleyin. Ayrıca kapı kollarını, mutfak tezgahını, giriş kapısındaki antreyi ve diğer sık dokunulan yüzeyleri de düzenli olarak dezenfekte edin.
  • Dışarıdan gelince duş alın: Dışarıda yüzünüze, ellerinize, gövdenize ve saçlarınıza birçok mikroorganizma ile artık bulaşıyor. Bu nedenle dışarıda zaman geçirdikten sonra, evinizde mutlaka duş alın.
  • Sıcak – tuzlu suyla gargara yapın: Boğazda biriken kötü mukuslar, yani salgılar tıkaçlar oluşturarak ya da uygun konak alanları yaratarak hastalanmamıza neden oluyor. Kötü mukustan kurtulmak için günde 2 kez sıcak-tuzlu suyla gargara yapmanızda fayda var. Hastalandığınızda da aynı işlemi tekrarlamanız, çabuk iyileşmenize yardımcı olacaktır.
  • Tuzlu su spreyi kullanın: Burnumuzun nemi, soluma havasındaki mikroorganizmaları bir tuzak gibi yakalıyor. Tuzlu su spreyleriyle burnunuzu nemli tutun. Bu işlemi, sonbahar ve kış mevsimlerinde, her gün, sabah ve akşam yapabilirsiniz.

Pause Sağlık, Pause Dergi

 BESLENME ALIŞKANLIĞI

  • C vitamini şart: C vitamininin en önemli özelliği, bağışıklık sistemini güçlendirmesi. Portakal, limon, mandalina, nar, kuşburnu, yeşilbiber, maydanoz, roka, ıspanak ve karnabahar gibi C vitamininden zengin sebze ile meyveleri düzenli olarak tüketin.
  • Suyunuz soğuk değil, ılık olsun: Mukoza, solunum ile sindirim sisteminin iç yüzeyini döşeyen ve mukus salgılayan zara benzeyen bir yapıdır. Salgıladığı IgA türü antikorlarıyla enfeksiyonlara karşı savaşmak gibi önemli bir işlevi var. Solunum yollarındaki mukozanın direncini düşürdükleri için soğuk su ve meşrubat içmekten kaçının. Sıcak ve ılık sıvılar ise mukozanızın direncini düşürmezler.
  • Sık sık sıvı tüketin: Solunum yolu mukozasının salgıları, mikroorganizmaların bu alanlara yerleşmelerine engel olan peptit, bir başka deyişle protein yapıda birçok madde salgılıyor. Bu maddelerin solunum yolunda ince bir film tabaka halinde yer almaları, savunma mekanizmalarını güçlendiriyor. Ancak, yetersiz sıvı almak peptit yapıdaki maddelerin kalınlaşmalarına yol açıyor ve bunun sonucunda mukozanın savunma işlevleri bozuluyor. Bu nedenle her gün bol sıvı tüketerek, örneğin günde en az 2 litre su içerek, bu bölgelerdeki salgıların ince kalmalarını sağlayın.
  • Alerjiye dikkat: Alerjiler, ciddi bir sağlık tehdidi olmayan toz ve polen gibi maddelerin bağışıklık sistemimizi boş yere meşgul ettiği hastalıklardır. Bağışıklık sisteminizi gerçekten tehdit olmayan konularla meşgul etmemek için alerjiniz olan yiyecekleri yemekten kaçının.
  • Balığı iyice pişirin: Erişkin ve çocuklarda gelişen ishallerin önemli bir bölümünün sorumlusu olan norovirüs 60 santigrat dereceye kadar sıcaklıklarda hayatta kalabiliyor. Özellikle pişirilmemiş deniz ürünleri (sushi gibi) bu virüs için bir konakçı görevi görebiliyor. Bu nedenle deniz ürünlerini iyice pişirmeye özen gösterin.

Pause Sağlık, Pause Dergi

 BESİN DESTEKLERİ VE VİTAMİNLER

  • Çayınıza bal koyun: Çayı, içine bal ekleyerek içmek bağışıklığınızı destekliyor ve enerji veriyor. Günde bir bardak ballı çay içebilirsiniz. Bir tatlı kaşığı bal 15 kcal içeriyor ve diyabet hastası iseniz ‘gerçek bal’ olması koşuluyla, bu miktarda bal tüketebilirsiniz.
  • Bitkisel çaylardan faydalanın: Bir fincan sıcak rezene otu bağışıklığınıza yardımcı olabiliyor. Ayrıca kuşburnu, kara mürver ve ekinezyanın viral hastalıkları önlemede etkin olduğu ifade ediliyor.
  • C, D vitamini ve çinko önemli: C ve D vitaminleri ile çinko bağışıklığımızı destekledikleri için Covid-19 pandemisi süresince düzenli olarak bu üçlüyü almanızda fayda var.

 YAŞAM TARZI

  • Yeterli ve dengeli beslenin: Bağışıklık sisteminin güçlü olmasında yeterli ve dengeli beslenme ‘kilit’ rol üstleniyor.
  • Stresten arının: Bağışıklık sistemimizi zayıflatan önemli bir etkenlerden biri olduğu için stres seviyenizi düşük tutun.
  • Uykuya dikkat: Bağışıklık sisteminin güçlü olmasında düzenli uyku son derece önemli bir role sahip. Yapılan çalışmalara göre; günde 6 saatten az uyuyan kişilerin 7 saatten fazla uyuyan kişilere nazaran soğuk algınlığına yakalanma riskleri yaklaşık 4 kat fazla oluyor.
  • Ortaklaşa kullanmayın: Virüs ve bakterilerin bulaşmalarını önlemek için özellikle hasta kişilerle içecek, yiyecek ve mutfak eşyanızı paylaşmayın.
  • Sigarayı hemen bırakın: Sigaranın içindeki maddeler ve dumanı hava yolundaki koruyucu tabakada hasar oluşturuyor. Bunun sonucunda da virüs ve bakteriler bu hasarlı yerlerden vücudumuza kolaylıkla girebiliyor. Sigarayı bırakın, içilen ortamlardan uzak durun.
  • Çok katlı giyinin: Soğuk havalarda, kalın veya çok katlı giyinmeye özen gösterin. Tek katlı kalın bir kazağa göre, üst üste giyilmiş 2 gömlek soğuk havadan daha çok koruyor. Bunun nedeni ise gömleklerin arasında bulunan havanın çok iyi bir yalıtım sağlaması.

Pause Sağlık, Pause Dergi

 AŞILAR

  • İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, “Aşı, enfeksiyonlar ile salgın hastalıklardan korunmanın en akılcı yoludur. Aşı yaşatır” hatırlatmasında bulunarak, “Mevsimsel grip aşısını ihmal etmeyin. 65 yaşın üzerindeyseniz mutlaka mevsimsel grip aşısı, 5 yılda bir zatürre aşısı yaptırmalısınız. Covid-19 enfeksiyonundan korunmak için Sağlık Bakanlığı’nın talimatlarına göre aşınızı da mutlaka yaptırın” diyor.

Çağan Şengül “N’olur gitme”

Çağan Şengül “N’olur gitme”
Genç sanatçı  Çağan Şengül’ün yeni teklisi ‘N’olur gitme’ ile müzikseverlerle buluştu.
‘Papatya’, ‘Canım Yanıyor’, ‘Bir Deli Hasret’ ve son olarak Emre Aydın ile düet yaptığı ‘Beni Anla’ gibi şarkılarıyla milyon dinleyiciye ulaşan Çağan Şengül, son şarkısı ‘N’olur gitme’ isimli şarkısı ile ayrılık acısı yaşayanların yarasına tuz basacak. Çağan Şengül, ‘Herkesin çaresizce ağlayarak, “N’olur Gitme” dediği biri vardır. Yazarken ve stüdyo aşamasında depresyona girdim çok ağladım ama buna değdi. Herkes kendinden bir şey bulacak’ dedi.
Önümüzdeki günlerde yeni sürprizleri de olacağını belirten Çağan Şengül’ün son teklisi Wovie etiketiyle tüm dijital platformlarda yerini aldı.