Z KUŞAĞININ HAYALİ KENDİ İŞİNİ KURMAK…
Ipsos Araştırma Şirketi tarafından, Z Kuşağı gençlerini daha iyi tanımak ve bu kuşak ile güçlü bir iletişim kurulmasında yardımcı olmak amacıyla öenmli bir rapor hazırlanmıştır. Çalışmada bu kuşağın; sağlık, eğitim, gelecek, işsizlik, eşitsizlik, kaygı, güven aile ile ilgili konulara yönelik ifade, tutum ve davranışları incelenmiştir.
GENÇLERİN HAYALİ KENDİ İŞLERİNİ KURMAK… Yaşam dengeleri, alışkanlıklar, toplumsal değerler, çalışma hayatı ve kuşaklar arasındaki farklılıklar hızla değişim gösteriyor. Sürece bakıldığında içinde bulunduğumuz yüzyılın üreten, yöneten ve karar veren kesimini oluşturacak olan dün çocuğu şimdinin gençliğini anlamak büyük önem kazanıyor. Z kuşağını diğer kuşaklardan ayıran en önemli özelliği dijital yüksek teknolojinin yaygın olarak kullanıldığı bir dönemde dünyaya gelmeleri denilebilir. iş gücü olarak önceki nesillere göre daha eğitimli olmaları bu gençlerin kendi kararlarını kendileri veren dominand karakter tasarımına sahip olduklarını düşündürüyor. Ipsos’un hazırladığı Z Raporu’nda bu kuşağın girişimci yönü ağır basıyor ve gençlerin %60 kendi işlerini kurmak istiyor. Uluslararası bir şirkette çalışmayı düşünen gençlerin oranı ise %36…

GENÇLER İÇİN EĞİTİM, İSSİZLİK VE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ EN ÖNEMLİ KONULAR. Z kuşağı gençleri pasif yapıda bireyler olmadıklarından yaşadıkları ne varsa aktif bir parçası olarak hayatta kendilerini konumluyorlar. Gençlere en önem verdikleri konular sorulduğunda eğitim %17 ile ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada işsizlik belirtiliyor. Bu yaş grubu gençler için kadın ve erkek eşitliği de önem verilen ilk 3 konudan biri.

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK! Pandemi döneminin de muhtemel etkisi ile sağlık Z kuşağına mensup 15 – 24 yaş arası bireyler için en önemli değer. Aile ise sağlıktan sonra öne çıkan en önemli değer.

HER 2 GENÇTEN 1’I AİLESİ İLE İLİŞKİLERİNİN İYİ OLDUĞUNU İFADE EDİYOR. Z kuşağı gençlerin %48’i aileleri ile ilişkilerinin iyi olduğunu belirtirken sadece %3’lük bir kesim aileleri ile ilişkilerini kötü olarak değerlendiriyor. Her 10 geçten 4’ü pandeminin aileleri ile ilişkilerini olumsuz etkilediğini söylüyor. 
GENÇLER AİLELERİNİN YANINDA KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSEDİYOR. Gençlerin %70’i ailelerinin yanında güvende hissediyor. Gençlerin sadece %7’si güvende hissetmediğini belirtiyor. Diğer taraftan her 10 gençten 5’i ailelerinin kendileri ile gurur duyduğunu, 4’ü de ailelerinin kendi kararlarını desteklediğini belirtmekte. Bu konularda gençlerin sadece %14 ve %15’i mutsuz.

GENÇLER GELECEKLERİ KONUSUNDA ENDİŞELİ… Gençlerin %61’i gelecekleri konusunda endişeli. Her 10 gençten sadece 1’i gelecekleri konusunda endişeli değil. Endişe düzeyi kadın erkek fark etmiyor.

SOSYAL MEDYADA GEÇİRİLEN VAKİT GÜNDE 3 SAAT 19 DAKİKA Gençlerin sadece %5’i sosyal medyada vakit geçirmemekte. Sosyal medyada vakit geçiren gençler ise günde 3 saatten fazla bu platformlarda vakit geçiriyor. Sosyal medyada vakit geçirmek genel bir davranış haline gelmiş ve burada geçirilen vakit genel olarak ne olumlu ne de olumsuz bir his yaratıyor. Gençlerin sadece %25’i geçirdikleri vaktin kendilerini olumlu hissettirdiğini söylüyor.

WHATSAPP VE INSTGAGRAM WHATSAPP VE INSTGAGRAM HEMEN HEMEN HER GENCİN KULLANDIĞI UYGULAMALAR. Gençlerin %90’I whataspp ve instagram kullanıyor. Bu iki uygulamadan sonra en çok kullanılan uygulama Youtube.

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili değerlendirmelerde bulundu; Yetişkinler için gençlere dair en popüler konulardan biri onların ebeveynleri ile olan ilişkileridir. Bu ilişkide yaşanan gerilimler üzerine nesillerdir uzun uzun yazıldı, çizildi, konuşuldu. “Şimdiki gençler” sürekli olarak mercek altına alındı. Son birkaç on yılda da jenerasyonları harfler ile çağırıyoruz, ironik bir şekilde de Z harfindeyiz, umarım insan neslinin sonuna gelmemişizdir! (Neyse ki sanırım alfa jenerasyonu ile taze bir başlangıç yapıyoruz!)
Şimdiki gençlerin önceki birkaç nesilden farklı bir süreçten geçtiklerini kabul edelim, onlar gençliklerini global pandemi koşulları altında yaşıyorlar. Bu gerçek, onların yaşlarından dolayı yaşadıkları doğal gerilimleri başka türlü etkiliyor. Mesela onlar için en önemli konu sağlık, salgın varken bu bir yandan hiç şaşırtıcı değil ama diğer yandan da normal koşullarda bu yaş grubundan beklenmedik bir yanıt. Çevrelerinde Covid 19 nedeni ile hayatını kaybedenleri duydukça, okudukça ailelerine daha fazla önem vermeye başlamaları da şaşırtıcı değil.
Her iki gençten biri anne-babası ile ilişkilerinin iyi olduğunu belirtiyor, o iki gençten diğeri ise bu ilişkiyi ne iyi ne de kötü olarak tanımlıyor, bu konuda uzman değilim elbette ama bir ebeveyn olarak bunu gayet sağlıklı bulduğumu söylemek istiyorum. Pandemi sürecinde uzun zaman evde kalmak zorunda olmak yine her iki gençten birine göre ailesi ile ilişkisini olumsuz etkilemiş, bu süreçte ilişkinin olumlu etkilendiğini söyleyenlerin oranı sadece onda bir.
Hemen hemen gençlerin yarısı, ailelerin onların kararlarını destekliyor olduğunu, kendisi ile gurur duyduklarını ifade ediyor. Diğer yarısı ise kararlarının ya desteklenmediğini ya da bu konuda ortada bir noktada olduklarını belirtiyorlar. Bu farklılıklara rağmen kendilerini ailelerinin yanında güvende hissedenlerin oranı yüksek, her on gençten yedisi bu şekilde hissediyor. Ailelerin bu sorumluğun farkında olmalarını ve hakkını vermelerini diliyorum. Gençlik doğal olarak “gelecek” çağrışımı yapan bir sözcük. Pandemi gençliği maalesef geleceğinden endişeli. Her on gençten altısı geleceğinden endişe duyduğunu belirtiyor. Özellikle de eğitim, işsizlik ve kadın-erkek eşitliği konularını önemsiyorlar. Gelecekteki iş hayatlarına dair beklentilerinde yaşlarının verdiği heyecanı, cesareti görebiliyoruz, her on gençten altısı kendi işini kurma hayali kuruyor. Birkaç nesil öncesinde rakipsiz tercih olan kamu kurumları arkalarda kalmış durumda, devlet görevi ancak her beş gençten birine çekici geliyor.

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik
Geleceğe hazırlanırken bugünü ciddi şekilde sosyal medyada geçirdiklerini belirteyim. Uyku harici zamanlarının ortalama beşte birini sosyal medya kullanarak geçiriyorlar, yaklaşık 3.5 saat. Yemek, okul, yol gibi diğer zamanları da dikkate alırsak sosyal medyanın hayatlarında kapladıkları alanın aslında ne seviyede olduğunu daha iyi kestirebiliriz. Bu da zamanımızın bir diğer gerçeği. Bu kadar büyük bir içerik bombardımanı varken daha farklı bir sonuç beklememek lazım bence. Sosyal medyada sunulan içeriklerin, bu alanda şirketler, devletler veya uluslararası kuruluşlarca yapılacak düzenlemelerin ve nihayetinde o meşhur “algoritmaların” önümüzdeki on yılda izleyeceği seyir, “gelecek” için birinci derecede belirleyici unsur olacak.