Yazılar

Sağlıklı toprak hareketi başlıyor

Sağlıklı toprak hareketi başlıyor

Türkiye’de tarımın ve buğday üretiminin sürdürülebilirliği ve gelişmesi için yıllardır birlikte çalışan Eti Burçak ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) “Sağlıklı Toprak Hareketi” projesini hayata geçirdi.

Proje kapsamında uzmanlardan oluşan bir ekiple birlikte “Türkiye’de Tarım Topraklarının Dünü, Bugünü ve Geleceği” raporu hazırlandı.

Türkiye’de tarımın topraklarının sorunlarıyla birlikte çözümlere de yer verilen raporda, toprak koruma ve iyileştirme yöntemlerine, buğday tarımı özelindeki koruyucu uygulamalardan, toprağın iyileşmesi için önerilere kadar uzanan önemli teorik ve pratik bilgiler aktarılıyor. Proje kapsamında ayrıca Eskişehir’de yürütülen pilot tarımsal üretim çalışmalarında ise uygulanan anıza ekim yöntemi ile dekar başına mazot tüketimi 6 litreden 0,9 litreye düşerken, su veriminde artış sağlandı. Pilot bölgede uygulanan yöntem ve teknikler videolar ve eğitim kitapları aracılığıyla binlerce çiftçiye iletilerek farkındalıkları sağlanacak.

Sebzeli burger “Plant-Based Whopper”

Sebzeli burger “Plant-Based Whopper”

Burger King lezzet severlere sebze proteini kullanılarak hazırladığı Plant-Based Whopper’ı sunuyor.

Burger King, ikonik lezzeti Whopper ailesinin en yeni üyesi Plant-Based Whopper ı lezzet severlerle buluşturuyor. Whopper’ın sebze proteinli eşsiz ürünü Plant-Based Whopper değişmeyen lezzetiyle tüm Burger King restoranlarında satışa sunuluyor.

Sebze proteininden ve sıfır et ile üretilen Plant-Based Whopper, büyük boy susamlı sandviç ekmeği, salatalık turşusu, ketçap, mayonez, doğranmış marul, domates ve soğandan oluşuyor. Yepyeni lezzete sahip Plant-Based Whopper tüm Burger King restoranlarında misafirlerini bekliyor.

Künye:

Reklamveren: TAB Gıda / Burger King®

Reklamveren Yetkilileri: Sinan Ünal, Caner Alpaslan, İrem Güler Özkışlalı, Emel Onganer, Tuğçe Günay Gözcü, Aslı Kaynaroğlu, Mine Alara Akgün, Başak Vardar, Begüm Bozkurt

Reklam Ajansı: VMLY&R İstanbul

Yönetici Kreatif Direktör: Arkın Kahyaoğlu

Kreatif Direktör: Emir Yüksel

Yardımcı Kreatif Direktör: Mustafa Gülsen

Yaratıcı Grup Lideri: Halil Gökhan Tuna

Yaratıcı Ekip: Balım Beren Sunar, Selver Yılmaz

Strateji: Kaan Arslan

Müşteri İlişkileri:Merve Çiçek Tuyun, Burak Karakurt

Sosyal Medya Yöneticisi: Tuna Özaslan

Prodüksiyon: Beril Koç, Umut Tangör

Post Prodüksiyon: Vfor

Seda Sayan “Dost çok büyük ve önemli bir kavram”

Seda Sayan “Dost çok büyük ve önemli bir kavram”

Yeni şarkısı ‘Gel Günaha Girelim’ i sevenleriyle buluşturdu. Sanatçı Seda Sayan ile biraz iş, biraz aşk biraz da hayat üzerine konuştuk.

Yeni şarkınız ‘Gel Günaha Girelim’ i çok beğendim. Adı da çok manidar. Nasıl karar verdiniz bu şarkıyı okumaya?

Evet, şarkının adı çok bomba, bir Sezen Aksu şarkısı biliyorsun. O bir halk ozanı ve ondan böyle şarkılar çıkıyor. Daha önce Emel Müftüoğlu okumuştu. Biz, Alper Atakan’la birlikte cover’ladık. Ben, kendime göre yorumladım. Benim yorumum da çok beğenildi, keyfim yerinde çok şükür.

En son ne zaman birine karşı, şarkının sözlerindeki gibi duygular hissettiniz?

Uzun zamandır hayatımda biri yok. Zaten pandemide hepimiz bir yerlere kaçıştık. Pandeminin bir buçuk yılını Muğla, Ören’de geçirdim. Fırsat da olmadı böyle şeyler düşünmeye, hissetmeye.

Çoğu ünlü isim, yıllar geçtikçe daha rahat davranmaya başlıyor. “Yaş, insana özgürlük getiriyor” diyenler var. Sizde zaman tersine mi işledi bu anlamda?

Doğru söylüyorsun, bende zaman tersine işliyor. Bir dinginlik, durgunluk geldi. Bir de ben koşturan, çalışkan bir tipim. O koşturmadan sonra bana bir durma geldi. Bu dingin halimi de seviyorum, hoşuma gitti. Durdum yani…

Bir sabah uyandığımızda sürpriz bir şekilde “Seda Sayan evlendi” diye bir haber düşmeyecek mi bundan sonra önümüze?

Valla benim sağım solum belli olmaz. Doğru adam, adam gibi bir adam karşıma çıkarsa, neden olmasın! Neden yalnız kalayım ki? Tabii ki bir uzun yol arkadaşım olsun isterim. Yeter ki Allah doğrularla karşılaştırsın. Ama yedinci evliliği de bilmiyorum Oya, hahaha! Yedi sayısının da alametleri çok güzel biliyorsun. Yediyi tanımalıyım, yaşamalıyım ama nasıl, nerede, ne zaman? O yedi kim olur? Onu bilemiyorum, kısmet bebeğim.

Bazıları, bir yerden sonra evlilikten korkuyor. Sizin öyle bir önyargınız yok o zaman?

Yooo! Hiç öyle bir korkum yok. Belki de ben çok çalıştığım için evliliklerimi yürütemedim. O yüzden şimdi bu durgunlukta, dinginlikte belki daha başarılı olurum. Kim bilir!

Romantizm anlayışınızı merak ediyorum…  Size ne romantik gelir?

Karşımdakinin ilgisi, özel zamanları unutmaması, anılara sadık kalması, beni şaşırtması. Ben, karşımdaki kişinin beni şaşırtmasını isterim. Bu bir çiçek de olabilir. Öyle büyük hediyeler bekleyen, kabul eden biri değilim. Hiçbir zaman öyle olmadım. Küçücük bir şeyle benim kalbimi kazanmak kolaydır. Böyle bir kadınım ben ya!

Mesela yatağınıza kahvaltı getirilmesi size ne hissettirir?

Valla bu yaşa kadar kimse yatağıma kahvaltı getirmedi Oya hahaha! Bilmem, ne hissederdim. Getirseler ne hissettiğimi seninle paylaşırdım inan.

Sizin için heyecan mı yol arkadaşlığı mı daha değerli?

Ben, heyecan duymadığım biriyle yol arkadaşlığı istemem. Güvenmeliyim, sevmeliyim, vicdanlı olmalı ama aşk da olsun. Yol arkadaşımda bunların hepsi olsun…

Zaman zaman Safiye Soyman ya da sevdiğiniz başka arkadaşlarınızla fotoğraflarınıza abartılı photoshop’lar yapıyorsunuz. Bilinçli bir şekilde insanları trollüyor musunuz diye merak ediyorum…

Çok doğru tespit etmişsin. Bilinçli yapıyorum. TT oluyor biliyorsun. Safiye’yi öyle gençleştiriyorum ki gençken bile o kadar genç olmamıştır yani, haha! Acun’a (Ilıcalı) yaptım, Murat’a (Boz) yaptım. Eğleniyorum, hoşuma gidiyor. Ama şu da var. Pazartesi sabah programım başlıyor. Canlı yayında herkes görecek zamanın bende nasıl tersine işlediğini.

Geldiğiniz noktada, kendinize bakınca nasıl bir kadın görüyorsunuz?

Ben kendine, bedenine saygı duyan, mutlu bir kadınım. Güzel uyanıyorum, hamdederek uyandığım için belki de sabah programlarında bu kadar başarılıyım. Sabah programlarının mucide benim zaten, ayrı konu ama belki de bu yüzden yapımcılar yakamı bırakmıyor. (Gülüyor)

Oğlunuz Oğulcan Engin’le ilişkiniz nasıl?

Oğulcan’la aramız çok iyi. Benden hiçbir şeyini saklamaz. Oğlumun her şeyini bilirim. Arkadaş gibiyizdir ama bir yerde de otorite konuşmalı, o benim çocuğum neticede. Ondan çok yaşamış olmam, tecrübe sahibi olmam dolayısıyla arada otoritemi kullanıyorum.

Bir kızınız olsun ister miydiniz? Nasıl bir kız annesi olurdunuz?

Bir ara “Keşke bir kızım da olsa” diyordum ama iyi ki oğlum var, ondan çok razıyım. Çok iyi kalpli, çok vicdanlı bir çocuk. Onunla ilgili herkesten güzel sözler duyuyor, “İşte bu!” diyorum. Ama nasıl bir kız annesi olurdum bilemiyorum. Çok özgür bırakan bir anne olamazdım çünkü kendim öyle yetişmedim. Biraz baskıcı olurdum sanırım. Hele hele şu zamanda. Kızlarımızı korumak için neler yapıyoruz, yine de koruyamıyoruz yavrularımızı. O korkudan dolayı biraz baskıcı olurdum.

Hayattaki en yakın dostunuz kim?

Dost çok büyük ve önemli bir kavram.  Etrafım sevdiklerim ve beni seven arkadaşlarımla çevrili ama dostluk başka. Çok arkadaşım var ama dostlarımın sayısı birkaç taneyi geçmez.

Şu an sanat camiasında size dargın ya da küs olan bir isim var mıdır sizce?

Valla varsa da beni hiç ilgilendirmez. Ben işinde gücünde bir insanım. Oturup da “Kim bana kırılmış, kim küsmüş?” diye vakit harcayamam. Ben, beni üzen çok insanı affettim, çakralarımı açtım ve o yüklerden kurtuldum. Varsa bana düşmanlık hisseden, ona da aynısını tavsiye ederim. Kurtulsun o yükten.

Erol Köse ile gerçekten, kalpten barıştınız mı?

Evet, bunu çok samimiyetimle söylüyorum ki çok kalpten barıştık. Şu an Erol’un samimiyetine çok inanıyorum. Özrünü de çok samimi ve şık bir şekilde diledi. Birbirimizi affettik, helalleştik.

Ülke gündemi ve dünyanın hali size ne hissettiriyor?

Dünya bir sınavdan geçiyor… Olan her şey tüm dünyada cereyan ediyor. Yangınlar, seller… İklim değişti, tabiat değişti. Pandemi zaten ortada. Ama ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Karamsarlığa kapılıp oturmak yerine elimizi taşın altına sokacağız. Hep böyle yaptım, yapmaya devam ediyorum. Zor durumda olanlara imkânımız el verdiğince elimizi uzatacağız. Yaraları birlikte saracağız.

10 soruda işletmeci Serkan Akar

10 soruda işletmeci Serkan Akar

Pause Dergi ile “10 Soru da”nın konuğu eğlence hayatına yön veren başarılı işletmeci Serkan Akar oldu.

1-İşletmede olmazsa olmaz kural nedir?

Disiplin… Birçok kuralımız var ama altın kural disiplin.

2-İyi işletmeciyi tarif eder misin?

İşini önemseyen, mesleğinde deneyimli, prezantabl olandır.

3-Eğlence veya yemek sektöründe şimdiki trendi nedir?

Son birkaç yılın trendi yeni nesil meyhane.

4-En iyi yemek en iyi eğlence hangi ülkede?

Biz işletmeciler tüm dünyayı takip ediyoruz. Orada olup da burada olmayan yok diyebilirim. Türkiye’de eğlence ve yemek konusunda iddialı bir ülke… Yedi bölgesinde yedi farlı lezzet ve mutfak. Yavaş yavaş bizde eğlencemizi, kültürümüzü ve mutfağımızı tüm dünya ile paylaşmaya başladık.

5- En Popüler mutfak?

Son dönemlerin en popüler mutfağı Antakya.  Benimde çok sevdiğim bir mutfak. Son dönemlerde birçok restoran ve kafe menülerini Antakya lezzetlerinden oluşturdu.

6- En popüler içki?

Tabi ki milli içeceğimiz rakı… Meyhane kültürünün yaygınlaşması rakıya talebi artırırken, farklı lezzetlerde onlarca rakı hayatımıza girdi.

7 – Trendleri kim belirliyor?

Popüler insanlar diyeceğim ama o da eksik kalacak. Hep bir arayış içindeyiz. Zaman, yaşam tarzı, müzik, işletmeciler, mutfak ve dünyada yaşanan tüm olayalar trendleri belirliyor.

8- Hayalindeki mekândan bahseder misin?

Hayalimdeki mekan Fransız konsept ve İtalyan mimarisinin birleşimi olan botanik bir bahçe içindeki villa… Mutlaka denizi gören yer olmalı. Diğer detaylarda bana kalsın…

9- Müşteriyi bir görüşte analiz edebilir misin?

Bu konuda mütevazı olmayacağım, hiç yanıldığım olmamıştır.

10 –Kariyerinden bahseder misin?

Yaklaşık 25 yıllık bir mesleki deneyimim var. Sektörün neredeyse her kademesinde çalıştım.

Emre İnanır “Detaycı ve araştırmacı bir şefim”

Emre İnanır “Detaycı ve araştırmacı bir şefim”

Pause Dergi klasiği olan Tolga Atalay ile Chef&Chef konuğu Aila şefi Emre İnanır oldu.  Aila Chef de Cuisine olarak görev alan Emre İnanır ile kariyeri ve lezzet üzerine sohbet ettik. Keyifli okumalar…

Şef Emre İnanır okurlarımıza kendinden bahseder misin?

İstanbul doğumluyum. Çalışma hayatına 2000 yılında başladım. Yurt dışında ve yurt içinde mutfak üzerine pek çok eğitim aldım. Detaycı ve araştırmacı bir şefim. Her gün kendini formatlayan, dünya mutfaklarını araştırıp yeni mutfak tekniklerini uygulayan, aynı zamanda gıda kimyasıyla uğraşan biriyim. Detaylar bu işin sırrıdır aslında. Örneğin; ürün seçimi, mevsimler ürünlerin kullanımı, menü ve yemeğin tabaktaki dengesi, ekip ruhu ve hijyen… Detaycı bir şef, bunları zaten bütünsel olarak ele alır ve altın kurallarını belirler.

Meslekte birinci nesilmisin yoksa ailenden gelen bilgi birikim var mı?

Aile büyüklerimin bu meslekte olması ve küçüklüğümden beri mutfağa olan ilgim beni aşçılık mesleğine itti. Benim meslekteki en büyük şansım, Bolulu bir lokanta aşçısı olan dedem ve evde bizlere enfes yöresel yemekler yapan annemdir. Benim mutfak serüvenim Bolu’nun yemek hikâyeleriyle yoğuruldu diyebilirim.

Chef&Chef

Kariyerini ve ilk iş tecrübeni doğru kronolojide paylaşır mısın?

Divan Hotel, Ağaoğlu My City Hotel, Ceylan Inter Continental Hotel, Martı Hotel, Wyndham İstanbul Old City ve Babillon Hotel gibi 5 yıldızlı otellerde yerli ve yabancı şeflerle çalıştım. 2009 – 2011 yılları arasında Güney Afrika’da bulundum. Bu dönemde Michelin yıldızlı şefler ile tanışma ve çalışma fırsatı buldum. 2 Michelin yıldızlı Chef Frederic Medique ile Brass Restaurant ve Quad Restaurant’ın açılışını yaptım. Türkiye Aşçılar Milli Takımı ile ülkemizi birçok uluslararası platformda başarıyla temsil ettim.

Ülkeye geri döndüğümde benim mutfağıma yön veren bir diğer isim Vedat Başaran’la çalışma fırsatını buldum ve benim modern yorumlarım ile Vedat Başaran’ın geleneksel deneyimlerini birleştirerek modern Türk mutfağı akımını başlattık. Bu yolda 2012 yılında SurPlus Restaurant’ın, hemen ardından Peyderpey Restaurant’ın yine aynı konsept dahilinde kuruculuğunu yaptık.

Daha sonra Butcha Steakhouse’ların Mutfak Koordinatörlüğünü yaptım. Bu dönemde, İstanbul, Ankara, Dubai ve Qatar bölgelerinde bulunun mutfaklardan sorumluydum.

Ülkemde birçok mesleki okulda seminer ve workshop’lar düzenledim. Halen Türkiye Aşçılar Milli Takımı’nda çok fazla katılım gösteremesem de bulunmaktayım. 2019 Bocuse d’Or Türkiye yarışmasında gümüş madalya elde ettim. 2018 yılından bu yana Aila’da Chef de Cuisine olarak görev almaktayım.

Chef&Chef

Türk mutfağına düşünceleriniz nedir ve  nasıl bakıyorsun?

Türk mutfağı vazgeçilmezim. Zengin ve köklü bir yemek kültürümüz var. Anadolu’nun dört bir yanından ürünlerimiz, coğrafi işaretle taçlandırılıyor. Biz de gelenekselliği modernize ederek tarihi yüzyıllar önceye dayanan bu büyük mutfağı uluslararası mutfaklarla yarışma noktasına getirmek için tüm gayreti gösteriyoruz. Aila’nın menülerinde coğrafi işaretli ürünlerin yer almasına oldukça önem veriyoruz.

Hangi mutfakta iyisin? Yeni bir lezzet yaratırken nerelerden esinlenirsin yada bu lezzet nasıl ortaya çıkar?

Uzmanlık alanım Türk mutfağının geleneksel lezzetlerini çağdaş bir yorumla birleştirmek. Aila’da menülerimiz dört mevsim değişiyor. Mevsimin getirdiği bütün taze ürünleri kullanıyoruz. Menü hazırlığı esnasında tıpkı bir kimyager gibi çalışıp bütün ekip olarak tartışıyor, ürünlerin özelliği dışında tabaktaki denge ayarını ve gıda kimyasına dikkat ediyor ve daha sonra detaylara giriyoruz. Önce bizim içimize sinmeli. Her bir yemeği her defasında hazırlarken heyecanlanmalı, hikayesine uymalı ve keyif almalıyız. Yeni lezzetlerimizi müdavimlerimize tattırıyor ve onların da yorumlarını alıyoruz.

Chef&Chef

Genç şeflere nasıl bir tavsiyede bulunursun?

Bence mesleğe başlarken yapılması gereken temel iş kendi mutfağımızın ve yöresel yemeklerimizin iyi bilinmesi. Yerel ürünlerimizi kullanmayı öğrenmeliyiz. İşte o zaman kendimizi ve mutfağımızı bir yerlere getirebiliriz.

Bir de genç şeflere tavsiyem yaptıkları hatadan ders almaları. Her şef hata yapabilir. Hatalardan ders çıkarıp bunu öğrenme sürecindeki bir adım olarak görüp, ayın hatayı tekrar etmezsek başarı kaçınılmaz olur.

Yeni bir proje var mı? Yoksa ben yapacağım her şeyi yaptım mı diyorsun?

Her zaman için yeni projelerim var. İyi bir şef araştırmacı olmalı, gastronomi trendlerini takip edip sürekli kendini geliştirmeli. Bu dönemdeki yeni çalışmalarım genelde sebzelere yönelik. Tabaktaki karbonhidratları bile sadece sebzelerden hazırlayıp, misafirlerimize görsel ve lezzet şöleni sunan, hafif lezzetlerden oluşan bir menü hazırlıyorum.

Sarı Sıcaklar…

Top 5 By Dilek Birgen : Sarı Sıcaklar…

Modern ve çağdaş yaşamın bize alıştırdıkları ve ihtiyaç olarak hissettirdiklerini görmezden gelmek mümkün değil… Eylül ayı ile birlikte şehirlere dönüş başlasa da bu dönemin tatilinin de tadı doyulmaz olur. Eskiler bu zamanlara “Sarı Sıcaklar” ya da “Pastırma Yazı” dermiş. Ekimin sonuna kadar da sürdüğü bilinen taraflarından. Bu nedenle biliyorum ki birçoğumuz hafta sonları iki gün de olsa tatil kaçamaklarına devam edecek. Dolayısıyla;  sizlerin bu kıymetli zamanlarda işinize yarayacak bir Top 5 by Dilek listesi ile Pause Dergi sayfamı hazırlamak istiyorum.

Ligne st.Barth roucou tanning oil

Eylül güneşine pastırma sıcaklarına bu efsanevi bronzlaşma yağı ile girmenizi öneririm. Karayip yazlarının çarpıcılığını, kaynağı değerli roucou ile birlikte hindistancevizi yağı ve seçilmiş bitki yağları içeriği Roucou çalılarının koyu kırmızı tohumları ile birleştirilmiş… Yüksek provitamin a oranı nedeniyle eski karayip kızılderilileri tarafından geleneksel bir güneş koruma yöntemi olarak kullanılmıştır.  Roucou özü, melanin üretimini ve cildin kendi kendini koruma mekanizmasını uyaran özllikte olan Ligne st. Barth roucou tanning oil 200 ml olan bu özel formüldeki besinler; güneşlenirken cildi şımartır ve bronzluğunuza yumuşak, altın renkli bir ışıltı verir. Ben denedim…  Ligne st.Barth roucou tanning oil

 

Yaz bitmedi… Yani bu dönemi sevenlerin tatili yeni başlıyorsa; Bozburun’un mavı cenneti Sabrinas Haus, kendini özel hissetmek isteyenler için incelikle tasarlanmış bir butik otel misafirlerini ağırlamaya devam ediyor.  Marmaris’ten yola çıkıp harika doğa manzaraları eşliğinde geçilen karayolu ile Bozburun’a ulaşan bir başlangıç sonrası küçük bir sahil kasabası olan Bozburan’da Sabrinas Haus’a ait bir tekne sizleri bekliyor. Çünkü Sabrinas Haus’a ulaşmanın en kısa ve keyifli yolu bu. Tekneye bindikten sonra kasabadan uzaklaşırken zaten fazla uzakta olmayan Sabrinas Haus’a hemen varmış oluyorsunuz.   6,7 odalı bir butik otel.  Manolya, portakal, zambak, lilyum, mimoza, defne ve en son da “honeymoon” odaları farklı farklı dekore edilmiş. Yemekler ve servis muhteşem. Aksam yemeğini arzu ederseniz bir sal üzerinde denizin ortasında sevdiklerinizle baş başa deneyimleyebilmektesiniz. Web sitesine bir göz atmanızı tavsiye ediyorum. https://www.sabrinashaus.com/

Sabrinas Haus

GODIVA İle Dondurma Keyfi

Dünyanın önde gelen premium çikolata markalarından biri olan;  GODIVA, dört mevsim keyifle tadılan dondurma lezzetine farklı bir yorum katarak misafirlerinin beğenisine sunuyor. Çikolatanın yoğun tadından vazgeçemeyenler için çikolata ve kakaolu bisküviyle hazırlanan Bitter Çikolatalı Parfe, kırmızı meyve ve beyaz çikolata sevenler için Kırmızı Meyveli Parfe ve karamelli tatları tercih edenler için Speculoos Bisküvili Parfe sıcak yaz aylarının en favori üç lezzeti arasına girmeyi başarıyor. GODIVA Cafe menülerine eklenen en yeni tatlardan İtalyan yaz klasiği Affogato, vanilyalı dondurma ile sıcak espressonun uyumuyla iştah kabartırken, serinleten içimiyle de oldukça beğeniliyor.

godiva

Kahve severlere müjde

Türkiye’nin önde gelen yeme-içme markası Divan, yeni nesil kahve konseptli markası Kokoa, ile kahve severler buluşuyor.

Divan Grubu, ilk self servis kafe zinciri olan ve yeni nesil trendleri bir araya getiren Kokoa, ilk kafesini İstanbul’un gözde semtlerinden Suadiye’de açtı.

Kokoa’nın şeffaf mutfak uygulamasıyla misafirler, menüde yer alan leziz ürünlerinin hazırlık sürecine eşlik edebilecek.

Kokoa’da yiyecekler, kahveler, çaylar ve soğuk içecekler servis ediliyor.  Markaya özel lezzetlerinde yer aldığı mekanda, tüm ürünler organik malzemelerden üretiliyor.

GODIVA İle Dondurma Keyfi

İstanbul’un ortasında plaj keyfi

Let’s Club, Türkiye’de bir ilke imza atarak plaj keyfini İstanbulluların ayağına getirdi. 100 ton ağırlığında orijinal silis kumu kullanılarak oluşturulan 250 kişilik “Let’s City Beach”, şehrin göbeğinde deniz tatili yaşatıyor.

Ataşehir’de, 15 bin metrekare alan üzerine kurulu olan Let’s Club, 100 ton ağırlığında orijinal silis kumu kullanarak oluşturduğu plajla deniz tatili keyfini İstanbul’un göbeğine taşıdı. 400 metrekare alanda hayata geçirilen 250 kişi kapasiteye sahip Let’s City Beach’te, havuzun, güneşin ve kumun tadını doyasıya çıkarmak mümkün. Let’s Club, havuz ve güneş keyfinin yanı sıra, plaj voleybolu, plaj futbolu ve farklı plaj egzersizleriyle bu yaz şehirde kalanlara keyifli vakit geçirtecek aktiviteler de sunuyor. https://www.letsclub.com.tr/

İstanbul’un ortasında plaj keyfi

Sarı sonbahar kapımızı çaldı

Yazı Kapatırken

Eylül’e hazır mıyız?

ZUBİZU’nun sunduğu restoran ayrıcalıkları Maximum Mobil’de

ZUBİZU’nun sunduğu restoran ayrıcalıkları Maximum Mobil’de

Maximum Mobil kullanıcıları, Türkiye İş Bankası ve ZUBİZU iş birliği ile ZUBİZU’nun Türkiye’nin seçkin restoranlarda sunduğu indirimlerden yararlanabilecek. Ayrıca seçili restoranlarda ZUBİZU indirimlerine ek İş Bankası kredi kartlarına özel ilave indirim fırsatları Maximum Mobil kullanıcılarını bekliyor.

İş Bankası’nın günlük hayattaki farklı alışveriş deneyimlerini tek bir uygulama içerisinde topladığı mobil ödeme platformu Maximum Mobil’i kullananlar, uygulama içerisinde yer alan yeni dijital platform Pazarama’nın “restoran ayrıcalıkları” bölümünden ZUBİZU’nun anlaşmalı seçkin restoranlarını listeleyebiliyor ve ZUBİZU indirimlerinden İş Bankası kartlarıyla anında faydalanabiliyor.

Seçili restoranlarda % 30’a varan indirimler

Seçili restoranlardaki indirimlerden yararlanmak için kullanıcılar, restoranda ödeme anında Maximum Mobil’deki Pazarama’da yer alan Restoran Ayrıcalıkları bölümünden ulaştığı ilgili restoran için, telefonunu yan çevirerek ürettiği QR koduna veya nümerik koduna hızlıca ulaşıyor ve ödemelerini indirimli olarak gerçekleştiriyor. 30 Eylül’e kadar seçili restoranlarda ödemesini Maximum Kart ile yapanlar, ZUBİZU indirimlerine ek Maximum Kart’a özel indirimlerden anında faydalanıyor ve ödemesini %30’a varan indirimle gerçekleştirebiliyor.

Pazarama’ya, Maximum Mobil uygulaması indirilerek kolayca ulaşılabiliyor. App Store, Google Play veya cep telefonunun tarayıcısına www.maximum.com.tr/indir yazılarak ücretsiz yüklenebiliyor.