“Miami ve Palm Beach arasında karar vermek”
Cemiyet hayatının renkli isimlerinden Beril Akçay, yaşamını sürdürdüğü Amerika’nın Florida eyaletini gezip sizler için deneyimlerini kaleme aldı.
Beril Akçay “Miami ve Palm Beach arasında karar vermek”
South Florida bölgesi, yani güney Florida, sadece Amerika’nın değil; tüm dünyanın gözdesi olmuş durumda. Özellikle son yıllar için geçerli bu durum. Gelişen ekonomisi, hareketli emlak piyasası ve sosyal ve sanat hayatında devamlı yenikler sunması başlıca sebepler bence. Tabi coğrafi olarak konumu ve her daim ılık iklimi de bu durumu destekliyor.
Ben de bu furyadan yararlanmak adına, güney Florida keşfine çıktım. Daha önceki ziyaretlerimden farklı bir seyahatti bu, çünkü iki bölge arasında karar vermek durumundayım. Güney Florida’nın iki incisi; Miami ve Palm Beach arasında…
Zor bir karar, Size hangisini seçmeliyim?
Miami
Her daim hareketli, eğlencenin ve mutlu insanların dolup taştığı bir şehir Miami. Enerjisi hiç düşmüyor. En beğendiğim bölgelerini sizlerle paylaşacağım, bu bölgeler Miami’yi bana daha da sevdirdiği için kararımı kolaylaştırabilir.
Wynwood;
“street art” olarak nitelendirilen, serbest sokak sanatı, son yılların ve büyük kentlerin önemli bir parçası olmuş durumda. İşte Wynwood’da başlı başına bir street art cenneti. Grafitiler, binalarda sergilenen sosyal mesaj içerikli çalışmalar, büyüklü küçüklü renkli restoranlar, ve hiç bitmeyen ziyaretçiler ile dolup tasan, çok eğlenceli bir bölge.
Sadece eğlence değil aslında, birçok firma ve şirketler de bu bölgedeki endüstriyel tarzda inşa edilmiş ‘office space’ denilen ofisleri kaplamış durumdalar. Genç, dinamik ve cool tarzdaki firmaların yeni adresi artık Wynwood.
Art Basel döneminde trafiğe kapatılarak sadece yayalara tahsis ediliyor tüm bölge. Yani burada eğlence ve hareket asla bitmiyor.
Bal Harbour;
Tamamen farklı bir enerjiye geçiş yapıyoruz. Oldukça eski bir yerleşim bölgesi burası Miami’nin. Daha çok ailelerin bulunduğu, sakin bir yaşam tarzı sunuyor. Bu tarafını çok seviyorum ben de…
Okyanusa nazaran uzanan sıra sıra elit rezidanslar gerçekten yaşamak için ideal. Daha çok sessizlik hakim buraya.
Ünlü markaların mağazalarının bulunduğu Bal Harbour Shops alışveriş merkezi hem burada yasayanların gözdesi hem de birçok ziyaretçinin. Aslında çok büyük bir alana yayılmış değil, ama güzel bir ortamı var. Kafeler ve restoranlar da çok hoş. Haftasonları için ideal olduğunu düşünüyorum. Bal Harbour da yaşam çok keyifli geçecektir, bundan eminim.
Brickell;
Şimdide New York tarzı bir bölgedeyiz. Finans şirketleri, dünyaca ünlü oteller, yoğun trafik, devasa binalar, muhteşem restoranlar ve kalabalığı ile tam bir New York burası.
Eğer Miami’ye yeni taşındıysanız, Brickell bölgesinde yaşamalısınız bence. Hemen hemen her şey yürüme mesafesinde. İnsan trafiği o kadar çok ki, sizi hiç yalnız hissettirmiyor. Her tarza yönelik restoran ve eğlence yeri var.
İş ve yaşam için bas tercihim olabilir burası. Bölge pandemi süreci ile birlikte inanılmaz popüler oldu. Devamlı yeni inşaatlar göreceksiniz etrafta, yeni yapılar hiç bitmiyor. Bir de dünyaca ünlü restoran zincirleri birer birer açılıyor Brickell’de…
Dinamik bir yer kısacası.
South Beach;
Okyanus, okyanus, okyanus. Miami’nin okyanus kıyısı gerçekten uçsuz bucaksız. Ve de çok davetkar. Gün içinde, işinize ara verip, snoptan bir şekilde sahile inip güneşlenebiliyorsunuz mesela. Okyanus ile oldukça entegre bir yaşam var yani. İnsanlar birbirine saygılı, herkes kendi eğlence ve dinlencesinde. Bence bu çok önemli bir nokta, çünkü sahiller kimi zaman bu konuda ziyaretçileri zorlayabiliyor.
Gece hayati ise biraz farklı evet, çılgın olarak tanımlanabilir onu kabul ediyorum. Ama aslında görsel olarak çok keyifli oluyor; sıralar halinde restoran ve barlar, benzer mimari ile inşa edilmiş sıra sıra oteller ve dolup taşan ziyaretçiler var. İzlemesi bile eğlenceli. Ben bu bölgenin en çok Küba yemekleri yapan restoranlarını seviyorum. Daha salaş tarzdakileri. Yemekleri çok lezzetli oluyor.
Restoranlar demişken sizler için seçtiğim restoran tercihlerim ile bitiriyorum Miami’yi…
Novikov Miami; Sushi ve Uzakdoğu mutfağını çok başarılı sunuyor. Ortamı da oldukça enerjik. Eğer yüksek müzik sesinden çok hoşlanmıyorsanız, dış bahçe kısmında oturmanızı öneririm. Trufflu Dumling’ler inanılmaz lezzeti, mutlaka deneyin!
Le Zoo; Bal Harbour alışveriş merkezinde yer alan bir Fransız restoranı. Çok beğendim mutfağını. Çok başarılıydı. Kaz Ciğeri çok sevdiğim için, şekerlendirilmiş ve kızartılmış olarak iki şeklini denedim, ikisi de enfesti, öneriyorum.
Pura Vida; Biscayne Blvd da bulunuyor. Miami’nin en sevdiğim Health Cafesi yani; sağlıklı menü kafesi. Taze meyve suları, özel hazırlanan proteinli içecekleri ve hafif atıştırmalık seçenekleri ile spor öncesi enerji deposunu buradan yapmalısınız bence…
Palm Beach
Sessiz, derinden ve çok güzel… Sanırım en iyi bu şekilde tanımlanabilir Palm Beach; çünkü başka bir boyuta geçmiş gibi hissettiriyor kendinizi. Sakin bir yasam tercih edenler için burası tam bir cennet. Miami’ye kara yolu ile yaklaşık 1 saat 20 dakika uzaklıkta. Otoban gidiyorsunuz. Oldukça pratik bir yolculuk bence… Ve de keyifli.
Benim için bu keyif bir kat daha fazlaydı çünkü hız severlerin gözdesi 911 Turbo S bu otobanlarda gücünü tam anlamda hissettiriyor. Florida seyahatime hız ve renk kattan bu kırmızı güzelliği özleyeceğim çok.
Palm Beach’in en sevdiğim yeri Breakers Oteli olduğu için, güne orayı ziyaret ile başlarım. Tarihi 1890’li yıllara kadar dayanıyor. Okyanus kıyısında yer alan, nerdeyse uçsuz bucaksızmış gibi görünen bir alana yayılmış, harika bir yapıt.
O döneme damgasını vurmuş sanayicilerden olan, Henry M. Flagler tarafından kurulmuş. Bir zamanlar kendisinin evi olan, şimdinin Flagler Müzesi görkemli yapıt da otelin hemen yakınlarında yer alıyor.
Sahil kenarına inip dalgaların sesini dinlemek ilk işim Breakers’ta… Gerçekten size çok huzur veriyor bu ortam. Daha sonra Sea Food bar restoranında oturup, en sevdiğim salatası olan Greek Salad’ı sipariş ediyorum. Bir de nane çayı. Ve de okyanusu seyre devam ediyorum.
Sakin bir yaşam var burada dedim ya, işte gerçekten de öyle. Bana çok cazip gelen bir bölge. Hareketten çok uzak. Restoran ve kafeler renklendiriyor şehir merkezini ama genelde evlerde sürülen bir hayat var sanki.
Emlak piyasası burada da hareketli. Ve de her bütçeye göre seçenekler bulmak mümkün gibi gözüküyor. Okyanus ve nehir manzaralı rezidanslar, şehir merkezi içinde yer alan daha çok genç nüfusa hitap eden yeni binalar ve dünyaca ünlenmiş devasa malikâneleri ile renkli bir şehir turuna çıkabilirsiniz Palm Beach’te… Ve gününüzü zevkle noktalayabilirsiniz.
Peki hangisinde karar kılınmalı? İşte asıl soru bu…
Hareket ve yüksek enerjili bir hayat mi? Miami’de olan
Yoksa
Sakin ve huzurlu günler mi? Palm Beach’in sunduğu
Siz hangisini tercih ederdiniz?