Kars harika bir şehir

Kars harika bir şehir

Mart ayında son bir kayak tatili için Kars’a gittim. Konaklamayı İsviçre dağ oteli konseptinde yapılmış Duja Chatlet Otel’de yaptım.  Balkonumda uçsuz bucaksız Sarıkamış manzarasını seyrettim. Sakin, sesiz ve bembeyaz bir yer burası. Odama yerleştikten hemen sonra kayak takımlarımı alıp zirveye tırmandım. Tabi ki telesiyej ile… Pisti iki aşamalı olarak kullanıyorsunuz. Pisti tanımak için ilk bölümünden deneme kayağı yaptıktan sonra, ikinci turda zirveye çıktım. Kartalkaya ve Uludağ’da zirvedeki bu sessizliği hiç yakalayamamıştım. Huzur verici…  Bu anı anlatmak ve kelimelere dökmek benim için imkansız.

Piste çıktım ve zirveden aşağı bıraktım kendimi. Pist o kadar uzundu ki sanki hiç bitmeyecek gibi geldi.  Süzüle süzüle indim. Muhteşem bir pistti.

Ani Harabeleri

Tarih ile buluşma  “Ani Harabeleri”

Kitaplarda okuduğum ve merak ettiğim Ani Harabelerine uzun bir yolculuk sonrasında ulaştık.  Ermeni, Gürcü, Selçuklu ve Bizans kültürlerinin buluştuğu muhteşem Ani Antik Kenti’ni dolaştım. Karların altında yaptığımız bu tur beni çok etkiledi. İpekyolu’ndan kalan o taşlı yoldan yürürken aklıma o çağlarda yaşayan insanlar geldi. Nasıl bir hayatları vardı. Neler yaşadılar. Neler düşündüler diye derinlere daldım.  Garip bir duyguydu.

Çıldır Gölü

“Çıldır Gölü”

Sonraki durağımız buzla kaplanmış meşhur Çıldır Gölü oldu. Gideceğimiz gün çok yoğun kar yağışı olduğu için gölün o şeffaf halini göremedim.  Karlar üstünde o soğukta bekleyen Şeker ve Nikolas ile tanıştım. Bunlar kızakları çeken atların ismiydi.  Bizim kızağı çeken at Nikolas fazla heyecanlı çıktı. Sürücünün hiçbir komutunu dinlemedi. Koşmaya bir başladı durmak bilmedi. Atın sahibine neden böyle oldu diye sorunca;  “Nikolas karda koşmayı çok sever. Serbest bıraksak akşama kadar tek başına koşar” dedi.  Nikolas ve Şeker’e bu tur için teşekkür ettikten sonra yemeğe geçtik.

Çıldır Gölü’ne has bir balık olan Sarı balık ikram edildi. Bu meşhur Sarı balıklar Eskimo usulü göl delinerek avlanıyormuş. Salata ve turşu ile ikram edilen Sarı balığın tadını beğendim. Ama yine de ben kırmızı etten şaşmam.

Peynir Müzesi

“Peynir Müzesi”

Kazı ve peyniri ile meşhur olan bu şehrin Peynir Müzesi’ne gitmesek olmazdı. Süvari Tabyası içine kurulan Peynir Müzesi, sadece yapısı ile de görülmesi gereken bir yer.  Kapıda girişi itibari ile büyüleniyorsunuz. Peynirin tarihinin anlatıldığı bu müzede, endemik bitki ve canlılarda yer alıyor. Müzeyi çok beğendim ama bir ekleme yapılması gerekiyor.

Hollanda’da minik balıkçı kasabası Volendam’a gitmiştim.  Turistler için bir mizansen hazırlamışlardı. Yerel kıyafetli kadınlar peynir yapımını canlandırıyor ve konuklarını cevaplandırıyordu.  Belki bir benzeri de bu müzede yapılır.

Rally Bodrum

Rally Bodrum’a gidiyorum

Bodrum’un hayatımda benim için önemi büyük. Çocukluğumun yaz tatillerini geçirdiğim hatta fırsat buldukça ailece kafa dinlediğimiz bir yer. Bodrum’da sosyalleşmeyi severim. Yazları sergi, lansman ve sanat etkinliklere katılmaktan büyük keyif alırım.

Bu yıl ilk defa bende Bodrum’da yapılacak “Rally Bodrum”a katılacağım. Yaşım nedeniyle İstanbul’da yapılan F1 yarışlarını seyretme şansı bulamamıştım. Ama bu ralli heyecanı kaçıramam.

14-16 Nisan tarihlerinde Karya Otomobil Spor Kulübü tarafından bu yıl üçüncü kez düzenlenen Rally Bodrum’a bende olacağım. Bu heyecanı canlı canlı yaşarken, yapılan diğer etkinliklere de katılacağım.  Önümüzdeki ay Bodrum Rally’den yaşadıklarımı sizlerle paylaşacağım.

Şimdiden herkesin Ramazan Bayramını kutlarım.

Ahu Ayşenaz Çağdaş

Ahu Ayşenaz Çağdaş

Children’s Menu / ahuaysenazcagdas@gmail.com

DİĞER YAZILARI