Her yerde sanat var!
Her yerde sanat var!
Eylül geldi okullar açıldı ve ben yeni okulum Çamlıca Bilfen Anadolu Lisesi’nde yeni bir hayata başladım. Artık Liseliyim. Pause Dergi’deki köşemin adının da değişme vakti geldi. “Childirens gourmet” adını yeni yıl itibari ile değiştirmeyi düşünüyorum.
Eylül ayı sanatın tavan yaptığı bir ay oldu. Bende farklı mekanlarda onlarca sergiye gitme şansı buldum. Tabi okul ve derslerden fırsat buldukça…
Her yıl olduğu gibi bu yılda Contemporary Istanbul’a katıldım. 558 sanatçı 1.476 eserin yer aldığı sergi yine büyüledi. Erken saatte girdiğim sergiden ancak akşamüstü çıkabildim. Büyülendim… Herkesin emeğine sağlık.
Üç ayrı sergi
Arter’de üç ayrı sergi vardı ve bu kaçırılmayacak fırsattı. Bende fırsatı kaçırmadım. Aynı mekan içinde üç farklı sergi; OyunBu, İo’nun Yeni Sesi ve Locus Solus… İlk defa dijital sergi deneyimini yaşadım. İo’nun Yeni Sesi sergilendiği bölüm büyüleyici bir ortamdı. Sesin ve videonun birbirleri ile dansı beni etkiledi. Salonda bulunan minderlere uzandım ve uzun bir süre bu salonda kaldım.
Kanatı severim
Uzun zamandır adını duyduğum ama gitme fırsatı bulamadığım yeni nesil ocakbaşı kültürü temsilcilerinden Cabbar Nişantaşı’na en sonunda gittim. Mekana girince ambiyansı çok hoştu. Mezelerin sergilenme şekli farklıydı ve sunumunu beğendim. Servis yapan şef ile mezeleri birlikte seçtik. Birkaç meze, çiğköfte, fındık lahmacunun ardından en sevdiğim yemeğe geldik. Danış, Fiko, Maslak Ocakbaşı’na ne zaman gitsem kanadımı hemen söylerim. Yeni bir yemek varsa mutlaka tadarım ama ocakbaşından asla kanat yemeden çıkmam. Cabbar Nişantaşı’da artık favori mekan listemde.