“Herkes kendi rüyasının peşinde”
Pause Sanat ve Pause Dergi olarak sanat röportajlarımıza devam ediyoruz. Sanat denilince akla gelen ilk isimler arsasında yer alan ArtGalerim sahibi ve sanat menajeri Özlem Alıcı’nın bu ay ki konuğu sanatçı Candan Arıcı oldu. Sanata dair tüm sorularımızı tüm içtenliği ile cevaplarken yeni sergisi hakkında bilgi verdi. Keyifle okumalar…

Heykel senin için nasıl bir ifade alanı? Seni ilk kez bu disipline çeken şey neydi?
Sanırım herkesin doğuştan, kendini bir biçimde ifade etme yönünde bir eğilimi var. Benimki üç boyutlu formları algılamak üzerine çocukluğumdan beri belirginleşmişti. Bu nedenle heykel benim için form üzerinden kendimi anlatabildiğim bir alan hâline geldi. Aslında çocukken oynadığım oyunlara, o plastik değerlerle kurduğum ilişkilere oldukça yakın bir ifade biçimi bu. Heykelle ifade etme isteğim çok içsel bir yönelim; adeta çocukluk oyunlarımın olgunlaşmış bir devamı gibi.
Eserlerinde biçim ve duygu arasında güçlü bir bağ hissediliyor. Bu dengeyi nasıl kuruyorsun?
Aslında bu sorunun cevabı biraz ilk soruda da gizli. Çünkü ben form üzerinden duygularımı ifade etmeye alışkınım. Bazen bir şeyi anlatmak yerine çizmeyi tercih ediyorum. Heykelde de temalarım çoğu zaman iç dünyamda olup bitenlerin biçime dönüşmesiyle ortaya çıkıyor. Benim için duygu, biçimin kaynağı ve heykel bunun dışavurumu.

Malzeme, heykelin kimliğini belirleyen en önemli unsurlardan biri. Senin malzeme tercihlerinde sezgisel mi, yoksa düşünsel bir yön mü ağır basıyor?
Eskiden bronz ve sıcak cam gibi kalıcı malzemelerle çalışıyordum. Fakat son yıllarda ekonomik koşullar nedeniyle daha ulaşılabilir malzemelere yöneldim. Yine de gönlümde bronz ve sıcak camın yeri ayrı.
Fiziksel olarak oldukça yoğun bir üretim sürecin var. Bu süreç senin için bir ritüel ya da meditasyon alanına dönüşüyor mu?
Evet, yaratım süreci benim için derin bir odak ve içsel bağ kurma alanı. Hem ruhsal hem zihinsel bir ritüel gibi. Eser bittiğinde bu bağı kesip bir sonraki sürece geçebiliyorum.
Günümüz çağdaş sanat ortamında heykelin konumu sence nasıl değişti? Dijitalleşme çağında heykel hâlâ dokunulabilir bir güç taşıyor mu?
Evet. İnsan dokunma duyusunu koruduğu sürece heykelin fiziksel varlığına olan ihtiyaç da sürecektir.

Son dönem çalışmalarında hangi temalar, duygular veya düşünceler seni en çok etkiliyor?
İnsanın kozmozla bağı, bedensel varlığı ve görülmeyen ‘tin’ tarafı işlediğim ana temalar. Dünya metaforları, balonlar, bulutlar bu nedenle işlerimde sıkça yer alıyor.
Genç heykeltıraşlara ya da bu alana ilgi duyan sanatçılara ne söylemek istersin?
Bu yol çok kişisel ve biricik bir yol. Herkes kendi rüyasının peşinde. Dilenen tek şey üretme şevkimizin hiç kaybolmaması.

Biyografi
1980 yılında Almanya’nın Stuttgart kentinde doğan Arıcı, İstanbul’daki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Heykel eğitimi aldı. Sanatçı hâlen kentteki atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Arıcı’nın eserlerinde kompozisyonlar, figürün dramatik yapısından yararlanılarak oluşturulur. Malzeme seçimi bakımından sanatçı, heykellerinde bronz ve cam kullanarak formlarına hayat verir. Üç boyutlu çalışmalarına, yaşadığı coğrafyanın metaforik anlatımlarını da dahil eden Arıcı, üretimleri aracılığıyla içsel duygularının ifadesini sorgular.

+90 544 455 22 63

