Değişiyorum, O Halde Varım!

“Bir nehre boyun eğdiremezsin; onun akımına teslim olmalı ve gücünü kendi gücün gibi kullanmalısın.” Doctor Strange’in akıl hocasından bir öğüt.

Son iki yıldır akıntıya karşı çokça kürek çektik! Anlaşılan o ki, bambaşka bir yarına doğru ilerliyoruz. Tüm sistemler dramatik bir dönüşüm arifesinde; iletişim kurma, iş yapma biçimleri, iklim, ekosistem, finans, tüketim, sağlık …  Dünya bu kadar hızlı, beklenmedik, ani değişimlerden geçerken nerede ve nasıl durabiliriz? Etrafımızda gözlemleyerek veya kişisel alanda zorlanarak öğrendiklerimizle yolumuzu aydınlatma zamanı şimdi. Dünya düzenindeki dinamikler değişirken, kullandığımız konvansiyonel kalıplar da mecburen değişecek.

Mevcut koşullar neler? Dijital olarak birbirimize çok yakın, ama yaşam şartları ve duygu olarak birbirimize çok uzağız. Paylaşım biçimlerimiz birbirine çok yakın ama arkasındaki gerçekler birbirine çok uzak. Mesafeler çok yakınlaştı ama fiziki olarak çok uzaklaştık. Bilgi arzı fazlalaştı ama -beğenimize göre daraltılmamış- farklı bilgiye ulaşmak zorlaştı. Sınırlar kalktı ama aynı zamanda sınırlar iyice belirgin oldu. Farklılıklara saygı dilimize yerleşti ama aynı zamanda çok aynılaşıyoruz. Algımız arttı ama değişimin hızı da arttı.

Nasıl iş ve özel hayat arasında bir denge arıyorsak, çevremizdeki dinamiklerle kendi tercihlerimiz arasında da bir denge arıyoruz. Denge derken aradığımız;  kendimizden, hayatımızdan, kurduğumuz ilişkilerden mümkün mertebe MEMNUN olabilmek. Güzellik, başarı, yaşam biçimi, kişisel gelişim gibi kararlarımızda, mahalle baskısı ve mükemmeliyetçi normlardan etkilenmeksizin ve aynı zamanda başkalarına da baskı ve norm dayatmaksızın DENGEDE kalabilmek.

İşimiz kolay değil, dikkat ve odak dağıtıcı çok unsur var. Olumsuz haberler, gelişmeler var. Öngörüler iç açmayabiliyor. Bütün bunlarla nasıl baş edebiliriz? Anahtarlardan biri; kendi gerçeklerimizin farkında olup, başkalarının –farkında olduğumuz veya olamadığımız- gerçeklerine saygılı olmak. Diğer anahtar; kendini mevcut düzen içinde güçlendirmek. Güçlendirmenin yöntemleri arasında; bu anlamdaki geçmiş tecrübeler ve şu an içindeki güçlü yönlerini hatırlatıcı olarak yazmak, kendini geliştirmeye yatırım yapmak (düşünce, emek ve zaman yatırımı), iyileştirici etkinliklerde bulunmak geliyor. Ayrıca geçen senenin muhasebesini yaparken aşağıdaki sorular üzerine düşünüp yanıtlamak.

Kendim ve çevrem ve dünya için nasıl bir gelecek hayal ediyorum?

Şu an gerçekler neler?

Bırakmam(ız) gerekenler neler?

Başlatmam(ız) gerekenler neler?

Geliştirmem(iz) gerekenler neler?

Devam ettirmem(iz) gerekenler neler?

Koşullar ne olursa olsun amaç; geleceğe –ve yeni seneye- umut taşıyabilmek, zihinsel ve duygusal olarak güçlenmek, kendine, birbirine ve dünyaya sahip çıkmak. Aralık ayı için tavsiyem, geçen ayların kendiniz adına muhasebesini yaparken, hayalinizdeki daha iyi senaryo için kendi katkınızın ne olduğunu düşünmek ve yapmaya başlamak. Ve sonuç ne olursa olsun, niyetinizi ve neyin önemli olduğunu unutmamak. Aldous Huxley’nin söylediği gibi: “Deneyim başına ne geldiği değil, başına gelenle ne yaptığındır.”

Hoş geliyorsun 2022! Hepimiz için sağlık, neşe ve sevgi dolu bir yıl dilerim…

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI