Ayıkla pirincin taşını!

Ayıkla pirincin taşını!

Günümüzde paketli pirinçler bizim için ayıklanmış olsa da farz edelim ki açık ve taşlı pirincimiz var. Pirinci bir tepsiye döküp içindeki taşları arama, buldukça kenara ayırma ne kadar da terapötik bir iştir. Bütün dikkatini verirsin. Taşlardan arındırdığında bir rahatlama hissedersin. Gönül rahatlığıyla pişirirsin. Yerken aniden dişine bir taş denk gelirse anlarsın ki tüm taşları fark edememişsin. Belki tam odaklanamadın. Belki o sırada dikkatini çelen, ayıklama sistematiğini bozan bir olay oldu.

Konvansiyonel gündelik işleri, kışa hazırlanan gıdaları, çizilen zeytinleri, budanan domates saplarını aklınızdan geçirin. Öncelikle dikkat gerektirirler. Dikkatini odaklaman, yapmakta olduğun işe konsantre olman gerekir. Yoksa çokça ürüne ve gelecekteki tüketimine etki edecek, geri dönüşü olmayan hatalar yapabilirsin. İkinci olarak bu tür işler terapi niteliğindedir. Zeytini kurmadan önce, tek tek her birini bıçakla çizerken (yöreye göre işlem değişebilir), tarifsiz bir haz oluşur. Bir nevi sanat icra edersin. Elindeki zeytinle bütünleşirsin, ruhlar birbirine değer, onu hissedersin. Tüm dertleri unutursun. Her bir tekrarda biraz daha uzmanlaşırsın. Çizilen zeytinlerin miktarı çoğaldıkça elinle üretmenin, elindeki işi tamamlamanın zevkine varırsın. Baktığın, hazırladığın, ürettiğin, farklı aşamalarında elinin değdiği bir ürünü tüketmek ne de zevk!

Günümüz koşullarında üretimden çok hazırı tüketiyoruz. Ve aynı anda birçok kalem işi sürdürüyoruz. Bu sebeple ıskaladığımız öyle çok deneyim, haz, gelişim fırsatı var ki! Üstüne bir de dikkat dağınıklığı ekleniyor. Tek bir konuya, işe odaklanmak güçleşiyor, belki sıkıcı hale geliyor. Ardında da çareyi çeşitli pratikler hatta tedavilerde arıyoruz.

Bu yaz well-being için önerim gündelik, elle yapılan işlere dikkatini ve ilgini vermen. Kışa hazırlanan domates sosu gibi, ruhunu kışa hazırlaman. Aynı anda birçok işe yetişmeye çalışmak yerine, işleri teker teker ve hakkını vererek ele alman. Elindeki işi tüm duyularınla hissetmen: bakarak, dokunarak, koklayarak, işiterek. Birkaç saniye için dahi olsa bunu bir şölene dönüştürmen. O an’da orada senin için en önemli işin o olması. Kendini bütünüyle o işe vermen. O an’ı gözlemlemen. Zaman durmuşçasına orada olman. Pirinç ayıklayabilirsin, meyve/sebze toplayabilirsin, budama yapabilirsin, ufak tefek tamirat, portakal kabuğu reçeli, dikiş veya örgü olabilir, yaprak sarabilirsin veya bunları yapan birine yardım edebilirsin.

Neler gözlemliyorsun?

Neleri fark ediyorsun?

Bu işleri yapmak sana nasıl hissettirdi?

Bedeninde ne farklar var?

Düşüncelerinde ne farklar var?

Duygularında ne farklar var?

İyi tatiller!

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI