Sonbahar ve Arınma

Sonbahar mevsiminin sarı, turuncu, toprak, kırmızı, bordoya kadar varan renk şöleni sizde hangi duyguları uyandırır? Şarkılara konu olan bu romantik mevsim, adeta yaz sonunun bir “gün batımı” niteliğindedir. Yapraklar arasındaki renk geçişi, onca rengin tek bir yaprağa sığması, yerlere serpilmiş yapraklar ve eşliğinde tatlı serin hava kalbi uyandırır, derin ve dingin bir sevgi hissettirir.

Sonbahar aynı zamanda hasat mevsimidir. Hasatla birlikte kış için ürün hazırlıkları yapılır. Sürdürülebilir bir kış için bu ürünlere ihtiyaç duyarız. Bedenimizi ise sonbahar detoksları ve takviyelerle mevsim geçişlerine ve soğuk havaya hazırlarız. Birçok hazırlık ve farkındalık içeren bir mevsim diyebiliriz özetle.

Uzun yaz günlerinin ardından okul ve iş gibi  gündelik rutine geçerken, zihin kalabalıklaşabilir ve duygular karışabilir. Bir taraftan düzeni oturtmaya çalışmak, bir taraftan bahsettiğimiz hazırlıklar epey bir trafik yaratabilir. O halde zihnimiz ve ruhumuzu nasıl hazırlayabiliriz?

Zihin kalabalıklaştığında, düzene girmeye ve dinginleşmeye ihtiyacı vardır. Zihni düzene sokabilmek için içindekileri, zihin haritasına dökerek veya basitçe notlar alarak somutlaştırmak ve parça parça ve adım adım ele almak, hem bu kalabalıktan özgürleşmeye hem de planlamaya elverişli hale getirecektir. Beden hazırlığı için yapılan detoklar gibi, zihin için de çeşitli detokslar yapılabilir.

Özellikle de sosyal medya detoksu çok işe yarayacaktır. Sosyal medyanın farkında olmadan içine çeken, hesaplanamayan zaman tüketen ve çeşitli duygulara sürükleyen bir tarafı var. Çok takipçili hesapları takip etmek, bir ihtimal iyi gelebilir ancak, sizi kendi gerçeğinizden uzaklaştırabilir, kendi gerçeğinizden soğutabilir veya sizi size uymayan bir şeylere ikna edebilir. Kendi çevrenizi haber almak ve beğenmek dışında “gözetlemek” için takip etmek ise sizi sevgiden, iyileştirici duygu ve düşüncelerden uzaklaştırıp, sizi sabote eden düşünce duygularınızı tetikleyebilir.

Mesajlaşarak haberleşmek, işleri yürütmek, acil durumlara müdahale edebilmek için çok kullanışlıdır. İletişimin en sağlıklı hali, bütünsel olarak birbirimizi duyup anlayabileceğimiz yüz yüze iletişimdir. Ancak bunun mümkün olmadığı mesajlaşmaların, uzun ve trafikli mesaj gruplarının, duyguları sağlıklı iletemediğimiz içerik ve emojilerin, karşımızdaki kişinin tepkilerini gözetlemeye, varsayımlarla yargılamaya, bizi düşünce girdaplarına sürükleyen bir tarafı var. Farkına varmak ve dikkatli olmak için mesaj evrenimizde de detoksa ihtiyaç var!

Son olarak ise duygusal bir arınma veya güçlenme olarak nitelendirebileceğimiz hazırlıklar geliyor. Kişisel gelişimin temelinde yatan, “korku ve endişe” yerine “güven ve sevgi” inşa etmektir. Doğadaki dönüşüm ve renklerin uyandırdığı hisleri nasıl içimizde paylaşıyorsak, -bilinçli olarak- bu hisleri birbirimizle de paylaşmalıyız. Kalbimizi uyandıran sonbahar mevsiminden esinlenerek, kendimize, yakınlarımıza, çevremize ve içinde yer aldığımız bütüne, iyileştirici bir sevgi ile yaklaşmaya çalışabiliriz. Yaşam neşesinin merkezi olan kalbimizi beslemek, büyütmek için güven ve sevgi içeren bağlar kurmaya çaba gösterebiliriz. Kış aylarının soğuk ve durağan havasını ısıtmak, sürdürülebilir bir dünyaya katkı sağlamak için tanıdıklarınıza daha içten, yeni tanıştıklarınıza daha açık, doğaya ve hayvanlara daha saygılı olmayı gözetmeyi ihmal etmeyin! Sevgiler…

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI