Stres yönetimi için duygu etiketleme

“Yüreğin, aklın anlayamayacağı kendi nedenleri vardır.”

Matematikçi, fizikçi ve filozof Blaise Pascal’ın bu önermesini herkes duymuştur. Makro ve mikro yaşamı sadece entelektüel olarak algılayıp tepki verseydik ancak robot olurduk. Yapay zeka çalışmalarının hız kazanması, aslında ezelden beri bir tartışma konusu olan, akıl-duygu ikilemini daha ciddiye almamız gerektiğini gösteriyor. AI robotlar karşısındakilerin tepkilerinden duyguları okumaya başladı bile! Bilim kurgu film ve metinlerinin sıklıkla kırılma noktası olan bu kavramları günlük hayat açısından avantaja çevirmek mümkün. Nasıl mı? Duyguları fark ederek!

Farkındalık dediğimiz, kendi kendimize yarattığımız engelleri fark etmek ve böylelikle onlardan özgürleşebilmeye adım atmaktır. O anda orada gerçekte olan ne? Herkes kendisi ve kendi kurduğu ilişkiden sorumlu. Diğer kişiler ve çevre koşulları nasıl olursa olsun, belirleyici olan dünyayla kurduğumuz ilişki ve iletişimdir.

Duyguları etiketleme pratiği etkili bir farkındalık yöntemidir. Yaşam akarken irili ufaklı olaylar ile karşılarız. Başımıza gelen olaylar, kurduğumuz ilişkiler, okuduğumuz/duyduğumuz haberler çeşitli duygular uyandırır. Bu duyguları paylaşırken genellikle kısıtlı bir repertuarından yararlanırız; kızgın, öfkeli, üzgün, kaygılı, suçlu vb. Hatta bazen öyle bir tempo vardır ki, paylaşamadan ama davranışımıza yansıtarak veya yutarak yola devam ederiz. Olay geçse dahi olaya ait duygu kalır. Stres ve gerginlik biz farkına varmadan birikebilir. Zihnimizde, bedenimizde veya dipte bir yerlerde kalabilir. Biriken bu duygular fiziksel sorun olarak; baş ağrısı, omuz/sırt ağrısı gibi veya davranış sorunları olarak; tahammülsüzlük, isteksizlik gibi bizimle güne devam eder.

Beden bize fısıldar! Adını koyamadığınız bir şeyler hissettiğinizde, fiziksel bir sorun hissettiğinizde, davranışlarınızı arzu ettiğiniz şekilde yönetemediğinizde, o andaki duygunuzu fark etmeye çalışın. O duygunun adını koymaya çalışın. Bedeninizde nerede olduğunu, neye benzediğini, ne şiddette olduğunu, rengi/dokusu olup olmadığını bulmaya çalışarak, zihninizi yönlendirebilirsiniz. Gerçekte hissettiğiniz o duygu ne? Düşünerek, sözel olarak veya yazılı olarak adını koymaya çalışın. Karasızlık, hayal kırıklığı, tereddüt, utanç, çekince, suçluluk, emin olmama, karamsarlık, umutsuzluk, nefret, kaybetme korkusu, reddedilme korkusu, acıma, usanmışlık, tepesi atmış, deliye dönmüş, şaşırmış, iğrenmiş, boş, köşeye sıkışmışlık, yetersizlik, depresif, yalnızlık, yabancılaşma ve daha birçok duygu. Duygunuzun adını koyduğunuzda bu sizi şaşırtabilir. Hiç beklemediğiniz bir duyguyla karşılaşabilirsiniz.

Etiketleme, bir çözülme anıdır. Duyguyu etiketlediğinizde onunla aranıza bir mesafe girer, ona dışarıdan bakma şansınız olur, onunla baş etmek ve ondan özgürleşmek artık elinizdedir. Bu duygunun yarattığı otomatikleşen davranışsal veya fiziksel tepkilerden de özgürleşmek mümkün olur. Belki bu sizi kaynak hikayeye götürür. Böylece o kaynağı şifalandırmak da mümkün olur.

Baş etmesi güç duygular, kronikleşen tepkiler için ilgili disiplinlerden rehberlik alabilirsiniz. Rehber eşliğinde, duyguları etiketleyebilir, çıktılarla ne yapacağınıza karar verebilirsiniz. Amaç ipleri ele almak, daha keyifli ilişkiler ve iletişim kurabilmek.

Duyguları etiketlemeyi ihmal etmeyin. Siz etiketlemezseniz, yapay zeka etiketler, dikkat!

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI