Bir ve bütün

Yıkıcı depremin ardında bıraktıkları, hepimizi her yönüyle derinden yaraladı. İlk andan itibaren, şok, acı, üzüntü, kızgınlık, kırgınlık, endişe, zayıflık, anlamsızlık gibi karmaşık duyguların içinde boğulduk, harap bitap düştük. Geçiciliğin ve değişimin gücü bir kez daha yüzümüze çarptı.

Bu felaket ve arkasından yaşananlar yüreğimizi dağlarken, içimizde bir şeyi de yeşertti: Ne kadar güçlü bağ kurabildiğimizi fark ettik. Uzak-yakın, tanıdık-tanımadık, sizden-bizden demeden onca insan adı konmamış bir seferberliğe girişti. Acıyı, çaresizliği, korkuyu hisseden, bu olumsuz duyguları umuda, yaşama, mucizeye dönüştüren bir kalp bağı kuruldu. Canla başla, çetin şartlarda ve tehlikeli koşullarda sahada çırpınanlar, bulundukları yerden afet bölgesine ihtiyaçları göndermeye çalışanlar, gece gündüz bilgi akışı için uğraşanlar BİR oldu, BİRLİK oldu, doğallıkla, kendiliğinden.

Hepimiz aynı bütünün parçalarıyız, birbirimize bağlıyız. Bütünün bir tarafı eksildiğinde, zora girdiğinde nefesimiz oraya odaklanıyor, kalbimiz orada atıyor. Zihnimiz: ihtiyaç olan yeri nasıl iyileştirebilirim, ben ne katabilirim diye düşünmeye başlıyor.

Doğayla, canlılarla, birbirimizle ilişkimiz var. Doğadan, canlılardan, kendimizden sorumluyuz. Birbirimizi aşağı ya da yukarı çekebiliriz. Birbirimize iyi ya da kötü bakabiliriz. Birbirimize şefkatli ya da zalim davranabiliriz. Merhametli ya da saldırgan olabiliriz. Sadece kendimizi ya da hepimizi düşünebiliriz. Hangisini seçeceğimize kendi irademizle karar veriyoruz.

Eksikler, hatalar dürüstçe tespit edilmeli ki tekrarlanmasınlar. Öğrendiklerimiz gelişimimize fayda sağlasın. Olan biteni unutmak elbette mümkün değil. İzleri bize eşlik edecek. Unutmayalım ama karamsarlığa da izin vermeyelim. Bu ortak acının şifaya ihtiyacı var. Maddi ve manevi onarılacaklar var. Onarmak için fiziksel ve duygusal dayanaklılık gerekiyor.

Karmaşık duygular var, yas var. İzin verelim. Acılar yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak. Tanıklık edelim.

Ancak ardından da sağaltmaya girişelim. Sadece acıda kalmak ne bizi ne dokunacağımız kişileri besler.

Bütünün hepimizin iyileştirici enerjisine ihtiyacı var. Ve hepimizin de bütünlüğümüzü korumaya… Bir olduğumuzda bütüne katkı sağlıyoruz. Kendi içimizdeki bütünlük ise çemberde güçlü halka olmamızı sağlıyor. Dengeye gelmek kolay değil. Tüm duyguların adını koyup, zihni sadeleştirmek kolay değil. Çaba gerektiriyor. Motivasyon ise apaçık ortada, birbirimize görünmez bağlarla bağlıyız, birbirimize karşı sorumluyuz, birlikten ne mucizeler doğdu!

Bu süreçte kendinizi sağlam, yapıcı, üretken tutabilmek için neye ihtiyacınız var? Yaraları sarmak, incinmiş ruhları iyileştirmek için, bütünlüğünüzü korumak için nasıl olmaya ihtiyacınız var? Bütünle ilişkinize ne katabilirsiniz?

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI