Günler uzun yıllar kısa

Günler uzun, yıllar kısa sürüyor. Günlerce, haftalarca, aylarca hiç değişmeyecek gibi içinde bulunduğun bir durum, bir de bakmışsın yıllar öncesinde kalmış. Hatta hatırlamıyorsun bile. Ne garip! Bir rüya veya sis perdesi gibi, tutayım diye elini uzatsan dağılıp gidiveriyor. Gerçekten yaşandı mı hissi kadar tamamen kayıtlardan silinme de mümkün.

Kendi çocukluk yıllarında, senden büyüklerin yetişkin zamanlarını tecrübe ediyorsun. Çocuk gözü ve çocuk aklı ile. Belki eğlenme, belki çekinme, belki hayranlık, belki idrak edememe, belki fark bile edememe hisleriyle ebeveynlerin, onların anne-babaları, teyzeler, benim gibi şanslıysan anneannenin annesine kadar uzanan boy boy yetişkinler. Normal koşullar altında tabii, erken kayıplar da yaşamış olabilirsin. Hayat hakkında, senin hakkında ciddi kararlar alan, ev/aile iş/güç sorumlulukları ile günlerini geçiren, şansın varsa gülmeye/eğlenmeye/dinlenmeye vakit ayırabilen yetişkinler. Ya da belki ağır koşullar, beklenmedik gelişmelerle sarsılan, mücadele halinde yetişkinler. Yaşlanıp kocayınca, hastalıklar ile yaşama tutunma arasında yaşadıkları o git gele şahit oluyorsun. Varlıklarına şükrediyor, acılarına dertleniyorsun. Ya da belki başka hislere itiyor herkesi. Kaçınılmaz bir düzen. Yeter ki düzen bozulmasın diyorsun, buna da şükür.

Düşününce, onlar da bir zamanlar çocuktu. Dertsiz tasasız, anlık yaşayan, kolayca gülüp eğlenebilen, ne yaramazlıklar peşinde olan, hayat dolu çocuklar. O hallerine şahit olamıyorsun. Belki hiç aklına bile gelmiyor bu halleri. Tahayyül de edemiyorsun.

Çocuklarına bakıyorsun, veya çevrendeki çocuklara. Koşan, oynayan, gülen, kolayca duygudan duyguya giren, belki de hiç algılayamadığın bir hayal aleminde gezen. Bu sırada onların çocukluk anıları yazılıyor, içinde senin yetişkin veçhenin rol aldığı. Kim bilir neyi kaydediyor o sırada.

Evde bir hayvan varsa, yavru halinden itibaren, bu açıdan büyük şans. Çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık hallerinin hepsine şahit olabiliyorsun. Büyüklerimizin çocukluğunu, çocuklarımızın yaşlılığını ise görme imkanımız yok. Doğanın kanunu. Şu var ki, herkes önce çocuk. Oyuncu, masum, kolay memnun olan, kolay unutan, zevk almayı bilen…

Doğada, doğalda, her şeyde hüzün ve sevinç bir arada…

Senem Tuğcuoğlu

Senem Tuğcuoğlu

WELL-BEING

DİĞER YAZILARI